MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Belgrad Gözlemleri: Milliyetçilik, hafıza, göç ve çok katmanlı Osmanlı Mirası

Ana SayfaDiş Poli̇ti̇kaBelgrad Gözlemleri: Milliyetçilik, hafıza, göç ve çok katmanlı Osmanlı Mirası
Belgrad Gözlemleri: Milliyetçilik, hafıza, göç ve çok katmanlı Osmanlı Mirası

Sırp ulusal kimliğinin oluşumunda bir karşıtlık noktası olarak görülmüş; bu döneme ait anlatılar, Sırpların bir yabancıya karşı verdikleri mücadeleyi ulusal gururun ve özgürlüğün temeli olarak göstermiş.

21 Haziran, 2025, Cumartesi 06:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Rabia Karakaya Polat
Rabia Karakaya Polat

Belgrad’da gözlemlediğim bu beş tema —milliyetçilik, mekânsal hafıza, toplumsal protesto, yeni göç dalgaları ve Osmanlı geçmişinin karmaşık mirası— Sırbistan’ın hem geçmişle kurduğu ilişkiyi hem güncel toplumsal ve siyasal pozisyonlarını daha iyi anlamamı sağladı. Araştırma projemize gelince…Bu gözlemler, ülkelerin tarihsel ve kültürel bağlamını kavramanın göç karşıtı söylemlerin ve göçmenlere ilişkin komplo teorilerinin nasıl beslenip yeniden üretildiğini anlamak için de ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. 

İki haftalık bir araştırma ziyareti için Belgrad’dayım. Bu ziyaret, Avrupa Birliği tarafından desteklenen bir COST Aksiyonu çerçevesinde yürütülen ve göç ile göçmenlere yönelik komplo teorilerini inceleyen bir araştırma projesi kapsamında gerçekleşiyor. Ancak bu akademik çalışmanın ötesinde, Belgrad sokaklarında karşılaştığım simgesel yapılar, gündelik alışkanlıklar ve toplumsal hafıza biçimleri, bugünün Sırbistan’ına dair bazı çarpıcı gözlemler yapmamı sağladı. 

Milliyetçilik ve Tarihî Mitler

Sırbistan’da milliyetçilik, yalnızca siyasal bir pozisyon değil; aynı zamanda kamusal alanı, dili ve tarihi anlamlandırma biçimi olarak toplumun birçok katmanına sirayet etmiş durumda. Özellikle Kosova’nın sembolik önemi, bu milliyetçi anlatının merkezinde yer alıyor. Tarih derslerinden hatırladığımız 1389 Kosova Meydan Muharebesi, Sırp ulusal kimliğinde adeta kurucu bir mitos. 19. yüzyılda Osmanlı’dan kopuş sürecinde, Avrupa’daki birçok ulus gibi Sırplar da tarihsel anlatılarını yeniden kurgulamış ve bu savaşı ulusal bağımsızlık tahayyülünün temel taşı haline getirmiş. Bugün bu geçmiş yalnızca tarih kitaplarında değil; anıtlar, sokak isimleri ve kolektif hafıza yoluyla gündelik hayatta da canlılığını sürdürüyor. Milliyetçiliğin bu kadar kuvvetli olması ve özellikle Kosova'nın bu merkeziyetçiliğin kalbinde yer alması, Sırbistan’ın Kosova’daki bağımsızlık hareketine bakışını da doğrudan şekillendiriyor. Yugoslavya’nın dağılma sürecinde Kosova’nın Arnavut-müslüman nüfusuyla yaşanan gerilimler yaygın şiddete dönüşünce 1999 yılında Sırbistan NATO tarafından bombalanmıştı. Sırbistan daha sonra Kosova’dan çekildi ama bu ülkenin bağımsızlığını tanımadı. Günümüzde ise Kosova meselesi, hem Sırbistan’ın Batı ile ilişkilerinde hem de iç siyasetinde en belirleyici konulardan biri olmaya devam ediyor. Bu tarihsel travmanın izleri, yalnızca siyasal söylemlerde değil, Belgrad sokaklarında da somut biçimde görülüyor.

NATO Bombardımanı ve Mekânsal Hafıza

Belgrad sokaklarında sıkça karşıma çıkan NATO karşıtı grafitiler, 1999 bombardımanının halk hafızasında hâlâ ne kadar canlı olduğunu gösteriyor. Şehrin en işlek caddelerinden biri olan Knez Mihailova’da sprey boyayla yazılmış “The only genocide in the Balkans was against the Serbs” (Balkanlar’daki tek soykırım Sırplara karşı yapılmıştır) ifadesi ise, bu travmatik hafızanın sadece geçmişe değil, aynı zamanda uluslararası sisteme duyulan derin bir öfke ve güvensizlikle birleştiğini gözler önüne seriyor. Belgrad’ın merkezinde yer alan ve 1999 NATO bombardımanında vurulan Savunma Bakanlığı binalarının yarı yıkık şekilde ayakta durması, savaş hafızasının mekânsal olarak nasıl yaşatıldığını gösteren güçlü bir sembol. Bu yapılar, NATO saldırılarında yaşamını yitirenlerin anısını taşıyan gayriresmî birer anıt olarak görülüyor. Aynı zamanda, Sırbistan’daki NATO karşıtı kamuoyunun ve Rusya’ya duyulan sempatinin kamusal mekânda somut karşılığı olarak varlığını sürdürüyor.

Bu bağlamda, Sırbistan hükümetinin geçtiğimiz yıl bir Amerikan şirketiyle, bu alanın lüks otel ve konut kompleksine dönüştürülmesi yönünde yaptığı anlaşma kamuoyunda tepkiyle karşılanmış. Projenin arkasında, Donald Trump’ın damadı Jared Kushner bulunuyor. Muhalefet bu girişimi, “kamusal alanların yabancı yatırımcılara rant olarak devredilmesi” politikalarının bir devamı olarak eleştiriyor. Bu tür projeler, özellikle muhalefet çevrelerinde ve gençler arasında uzun süredir dile getirilen yolsuzluk, kamu kaynaklarının rant odaklı kullanımı ve hesap verebilirlik eksikliği gibi eleştirileri daha da görünür kılmış. Bu eleştirilerin toplumsal düzeyde nasıl karşılık bulduğunu ise, son dönemde üniversite öğrencilerinin başlattığı protesto hareketinde açıkça görmek mümkün.

İlginç bir şekilde, Türkiye'deki protestolardan bilinen Pikaçu kostümü burada da sembolleşmiş ve gençlerin güçlü direnişine mizahi bir boyut eklemiş. 19 Mart 2024’te Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye’de sembolleşen bu figür, Belgrad sokaklarında da protestolar sırasında epeyce kullanılmış. Bu tür semboller, özellikle sosyal medya aracılığıyla sınırları hızla aşarak yayılıyor, farklı toplumsal bağlamlarda ortak bir muhalif hafıza ve dayanışma dili yaratıyor.

Öğrenci Protestoları: Toplumsal Tepkinin Yükselişi

Sırbistan’daki toplumsal dinamikleri anlamak açısından dikkat çekici gelişmelerden biri de, Kasım 2024’te başlayan ve hâlen devam eden öğrenci protestoları. Protestolar, Novi Sad’da 15 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasının ardından başladı. Başlangıçta kazaya karşı duyulan öfkeyle şekillenen bu tepki, kısa sürede yolsuzluk, kötü yönetim ve siyasi hesap verebilirlik eksikliğine karşı geniş çaplı bir harekete dönüştü. Protestolar kısa sürede Belgrad başta olmak üzere ülke geneline yayıldı; üniversite kampüslerinde eğitim hayatı adeta durdu. Araştırma ziyaretimi Ocak ayında organize ederken Haziran’a kadar normale dönüş olacağı varsayımıyla çeşitli akademik seminerler planlamıştık. Ancak kampüs boykotu devam etti ve bazı fakültelerde neredeyse bir akademik yıl boyunca eğitim yapılamadı. Bu hafta itibarıyla yalnızca sınavlara katılım amacıyla kampüslere sınırlı bir dönüş başlamış durumda.

İlginç bir şekilde, Türkiye'deki protestolardan bilinen Pikaçu kostümü burada da sembolleşmiş ve gençlerin güçlü direnişine mizahi bir boyut eklemiş. 19 Mart 2024’te Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye’de sembolleşen bu figür, Belgrad sokaklarında da protestolar sırasında epeyce kullanılmış. Bu tür semboller, özellikle sosyal medya aracılığıyla sınırları hızla aşarak yayılıyor, farklı toplumsal bağlamlarda ortak bir muhalif hafıza ve dayanışma dili yaratıyor. Ancak Türkiye’deki hareketler, siyasal ve toplumsal koşullar gereği bu kadar uzun soluklu olamadı. Bu nedenle, Sırbistan’daki öğrenci hareketi bölgesel karşılaştırmalar açısından dikkat çekici bir örnek teşkil ediyor.

Sırp ulusal kimliğinin oluşumunda bir karşıtlık noktası olarak görülmüş; bu döneme ait anlatılar, Sırpların bir yabancıya karşı verdikleri mücadeleyi ulusal gururun ve özgürlüğün temeli olarak göstermiş. Özellikle 1389 Kosova Savaşı, sadece askerî bir çatışma değil, Sırp milletinin kendini tanımladığı tarihsel bir kırılma anı olarak yorumlanmış, zamanla bir tür kurucu mit haline gelmiş.

Rus Göçmenler ve Politik Çelişkiler

Sırbistan’daki göç dinamikleri, özellikle Ukrayna Savaşı sonrası artan Rus göçüyle yeni bir boyut kazanmış durumda. Savaşın ilk yıllarında 300.000’i geçen Rus nüfusu 2025 itibariyle 110.000 civarında. Bu yeni diasporanın önemli bir kısmı, Putin karşıtı bireylerden oluşuyor: zorunlu askerlikten kaçanlar, baskıcı rejimden bunalanlar ya da ekonomik istikrar arayanlar. Ancak bu durum, dış politikada Rusya’ya yakın duran Sırp hükümetinin resmi söylemiyle çelişiyor. 

Sırbistan’da son yıllarda farklı göçmen gruplarına yönelik toplumsal tutumlar dikkat çekici bir biçimde ayrışıyor. Ukrayna Savaşı’nın ardından Rusya’dan gelen on binlerce göçmen, gerek dil, din ve kültürel yakınlıkları, gerekse eğitim düzeyleri nedeniyle Sırp toplumu tarafından daha kolay kabul görmüş. Her ne kadar bu göçmenlerin çoğu Putin karşıtı bir politik pozisyona sahip olsa da –ki bu, Rusya’ya yakın bir çizgi izleyen Sırp hükümetinin dış politikası ile çelişiyor– toplumsal düzeyde bu durum ciddi bir gerilim yaratmış değil. Buna karşın, Suriye’den gelen ve sayıca oldukça az olan mülteciler daha olumsuz karşılanıyor. Bu olumsuzluk sadece dinsel veya kültürel farklara dayanmıyor; aynı zamanda Osmanlı geçmişiyle kurulan tarihsel-politik ilişkiyle de yakından bağlantılı. Osmanlı egemenliğine dair kolonyal hafızanın bazı kesimlerde müslüman göçmenlere yönelik mesafeli ve güvensiz bir tutuma dönüştüğü söylenebilir. Bu durum, göçmenlere dair toplumsal kabulün yalnızca güncel politikalara değil, tarihsel anlatılar ve kolektif belleğe de derinden bağlı olduğunu gösteriyor.

Osmanlı'nın Çok Katmanlı Mirası

Sırbistan’ın Osmanlı geçmişiyle kurduğu ilişki, basit bir sömürgeci/mağdur ikiliğinin ötesinde, tarihsel olarak oldukça katmanlı ve duygusal yönleri olan bir anlatı. Bir yandan, Osmanlı egemenliği, Sırp ulusal kimliğinin oluşumunda bir karşıtlık noktası olarak görülmüş; bu döneme ait anlatılar, Sırpların bir yabancıya karşı verdikleri mücadeleyi ulusal gururun ve özgürlüğün temeli olarak göstermiş. Özellikle 1389 Kosova Savaşı, sadece askerî bir çatışma değil, Sırp milletinin kendini tanımladığı tarihsel bir kırılma anı olarak yorumlanmış, zamanla bir tür kurucu mit haline gelmiş. 

Öte yandan, dört yüzyıla yayılan bu ortak geçmişin bıraktığı kültürel, dilsel ve gündelik yaşamla iç içe geçmiş izler, bugünün Sırbistan’ında hâlâ hissediliyor. Mutfak kültüründen kahve içme ritüeline, sokak adlarından günlük dildeki binlerce ortak sözcüğe kadar uzanan bu süreklilik, geçmişin sadece çatışmayla değil, paylaşım ve iç içelikle de örüldüğünü gösteriyor. Bu çelişkili miras, hem bireysel hafızalarda hem de toplumsal bellekte bir yandan geçmişin yüküyle yüzleşmeyi, bir yandan da onunla yaşamayı öğrenmeyi beraberinde getiriyor. Bu çelişkili geçmişin yarattığı duygusal süreklilik, proje ortağım olan Sırp akademisyenin çocukluğunda oturduğu evin Bayraklı Camii’ne yakın olduğunu ve sabah ezanlarını hâlâ hatırladığını anlatırken açıkça hissediliyordu; tarihsel uzaklığa rağmen geçmişle kurulan bağın duygusal yönü silinmemişti.

Belgrad’da gözlemlediğim bu beş tema —milliyetçilik, mekânsal hafıza, toplumsal protesto, yeni göç dalgaları ve Osmanlı geçmişinin karmaşık mirası— Sırbistan’ın hem geçmişle kurduğu ilişkiyi hem güncel toplumsal ve siyasal pozisyonlarını daha iyi anlamamı sağladı. Araştırma projemize gelince…Bu gözlemler, ülkelerin tarihsel ve kültürel bağlamını kavramanın göç karşıtı söylemlerin ve göçmenlere ilişkin komplo teorilerinin nasıl beslenip yeniden üretildiğini anlamak için de ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. 

----------
1. CA20107 Connecting Theory and Practical Issues of Migration and Religious Diversity
2. BBC (2025) A Belgrade landmark bombed by Nato could get Trump makeover, https://www.bbc.com/news/articles/cp85yd5j3e0o
3. Türkay Salim Nefes, Jasna Milošević Đorđević, Milica Vdović (2024) With God We Distrust! The Impact of Values in Conspiracy Theory Beliefs About Migration in Serbia, Sociological Research Online, Vol. 29(4) 931–946

  • İmamoğlu’nun X hesabının kapatılmasının ardından: Özgürlük veya denetim alanı olarak Sosyal Medya İmamoğlu’nun X hesabının kapatılmasının ardından: Özgürlük veya denetim alanı olarak Sosyal Medya
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
SırbistanBelgradKosovaÖğrenci Protestoları

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Rabia Karakaya Polat
    Rabia Karakaya Polat

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Herkül Millas
    Herkül Millas Bölgesel temelde Doğu-Batı ilişkileri
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Savaş teolojisinden barış felsefesine
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen İnovasyonun paradoksu: Tekel mi, rekabet mi?
    Rabia Karakaya Polat
    Rabia Karakaya Polat Belgrad Gözlemleri: Milliyetçilik, hafıza, göç ve çok katmanlı Osmanlı Mirası
    M. Cem Özmen
    M. Cem Özmen Nasıl mutlu olacağımızı biliyor muyuz?
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy Beşiktaş'ta Yarım Asır: Süleyman Seba
    Burcu Saltık
    Burcu Saltık A Milli Kadın Voleybol Takımının yaz macerası 
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz İsrail'in saldırıları karşısında CHP'siz iç cepheyi güçlendirmek
    Ali Arslan
    Ali Arslan Akademisyen gettolarından kurtulmak için acilen öğretim üyesi dolaşım sistemin kurulmalıdır
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy İslam Dünyası İsrail’i durdurabilir mi?
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Gökten üç elma düştü, ‘Adalet’ yere çakıldı
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç İran’da çöken devlet, dağılan toplum ve gelmekte olan fırtına
    Mehmet Şafak Sarı
    Mehmet Şafak Sarı Çıkış Yolu Diyalogda
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Yayımlanmayacak bir gazetede yazar olmak
    Murat Paker
    Murat Paker İmtiyaz psikolojisi bağlamında Türk-Kürt meselesi (2)
    Serap Mumcu
    Serap Mumcu Miken Sanatı
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan 1000 Yıl ve 6 Gün Savaşı: Yarın çok geç olmadan asla gelmez
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya LGS bitti, şimdi asıl maraton başlıyor
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı