MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Köleliğin beteri, kendinin kölesi olmaktır

Ana SayfaSi̇yasetKöleliğin beteri, kendinin kölesi olmaktır
Köleliğin beteri, kendinin kölesi olmaktır

Görünen o ki burada “çıkar ittifakı” söz konusudur. İttifakın üç tarafı vardır.

19 Mayıs, 2025, Pazartesi 09:11
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yüksel Işık
Yüksel Işık

Odysseus, girdikleri yeni kimlikle kölelikten kurtulduklarını sanan dostlarına ne dese boşunaymış. La Fonteine, bu kıssadan, “köleliğin beteri, kendinin kölesi olmaktır” hissesini çıkarmış; bize de pay almak düşer.

La Fontaine okur musunuz?

Ben okurum.

Gündelik hayatta karşılaştığımız sorunlarla örtüşen pek çok masalını bilirim.

Örneğin Odysseus ile ilgili bir masalını hatırlıyorum.

Buna göre Odysseus, günün birinde dostlarıyla deniz gezintisine çıkmış. “Biraz dinlenelim” deyip, bir kıyıya çıkmışlar; kıyının kraliçesi, onları çok iyi karşılamış.

Yenilmiş içilmiş; derken içtikleri içkiler, her birini bir hayvana dönüştürmüş. Kimi aslan, kimi ayı, kimi kurt.

Odysseus hiç içmemiş. Çünkü bir hedefi varmış. Alttan girip üstten çıkmış ve nihayetinde gözünü diktiği kraliçeyi kendisine âşık etmeyi başarmış.

Kraliçe öyle bir âşık olmuş ki “dile benden ne dilersen” demiş.

Odysseus’un ilk isteği, birlikte geldiği dostlarının yeniden eski haline gelmeleriymiş. 

“Olur” demiş kraliçe; “git sor, istiyorlarsa hemen eski haline getireyim”.

Sevinçle fırlamış Odysseus.

“Gözünüz aydın” demiş dostlarına; “içtiğiniz zehrin panzehiri varmış.”

“Eee” demiş aslan olanı…

“Eesi” demiş Odysseus, “eğer ‘insan olmak istiyoruz’ derseniz hepiniz eski halinize döneceksiniz.” 

“İstemem” diye kükremiş aslan; “astığım astık, kestiğim kestik; niye vazgeçeyim ki bundan?” 

Odysseus, bir umutla ayıya dönmüş: “Dostum” demiş, “böyle kıl içinde yaşanmaz; gel, eski haline dön”. 

“Yok” demiş ayı, “hem ne var bu halimde? Ayı dediğin böyle olur; hem zaten dişi ayının beğenmesi benim için yeterli.”

O sırada Odysseus’un gözü kurda takılmış; “yahu” demiş, “ne kadar koyun varsa kırıp geçirmişsin; her taraf kan olmuş. Sen eskiden bir kahramandın, sonun böyle mi olacaktı?”

Ters ters bakmış kurt: “Peki ya insanların boğazladıkları?” diye sormuş ve “insan olup kurtluk etmektense, kurt olup kurtluk etmek daha iyi” diye de üstelemiş.

Odysseus, girdikleri yeni kimlikle kölelikten kurtulduklarını sanan dostlarına ne dese boşunaymış.

La Fonteine, bu kıssadan, “köleliğin beteri, kendinin kölesi olmaktır” hissesini çıkarmış; bize de pay almak düşer.

Bu adımı atmasına neden olan “devlet aklı”, ne kadar “yerlidir”; dolayısıyla ne kadar artık sürprizlerine çoktan alıştığımız “Devlet”in aklıdır bunu anlamak için önümüzdeki tablonun üstündeki örtüyü kaldırmamız icap eder.

“Kurşun adres sormaz”dan silahların teslimine

Uzun süredir Türkiye’yi, ekonomik, sosyal ve siyasal açıdan etkisi altına almış bulunan Kürt sorunun çözümü için atılan adımlar nedeniyle neredeyse işin özünden çok biçimi konuşulur hale geldi. Sanki iktidar da, sorunun çözümünde Öcalan’ı ortak ederek, getirisini kendi hanesine yazacak bir tutum içinde görünüyor. Bu nedenle olup biteni sükûnet içinde değerlendirmemiz daha doğru olur.

Devlet Bahçeli’nin çağrısı, Öcalan’ın bu çağrı doğrultusunda PKK Kongresini toplayıp kendisini feshetme “talimatını vermesi”, doğrudan Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir adım değildir. Zaten yıllar içinde farklı boyut ve içeriğe bürünmüş Kürt sorunu da öyle bir adımla çözülecek durumda değildir.

Bu adım, kuruluş yıllarında, şiddete düzülen övgüler çerçevesinde dile gelen, “kurşun adres sormaz” söylemiyle kendi hukuklarınca dahi, “hak etmiş-etmemiş” ayrımı yapmadan şiddete başvuran bir örgütün “artık böyle yürünmez” noktasına gelmiş olmasıdır. Alana ilişkin araştırmalarıyla bilinen isimlere göre, PKK, “anlam kaybı” yaşadığı süreci lehine çevirmek istiyor.

Alınan nefesin dahi saptanabildiği böyle bir çağda, elde kalaşnikof ile bir ulusal kurtuluş savaşı iddiasını hedefe ulaştırmanın o kadar do kolay olamayacağı açıktır. PKK’nın bunu uzun süre önce görmüş olduğunu biliyoruz. Bu bilginin ışığında, Türkiye ile birlikte bu adımı atmış olmaları önemlidir. Bu adımı atmasına neden olan “devlet aklı”, ne kadar “yerlidir”; dolayısıyla ne kadar artık sürprizlerine çoktan alıştığımız “Devlet”in aklıdır bunu anlamak için önümüzdeki tablonun üstündeki örtüyü kaldırmamız icap eder.

Çözümün Tarafları Kimler?

Görünen o ki burada “çıkar ittifakı” söz konusudur. İttifakın üç tarafı vardır.

PKK’nın bugüne dek başvurduğu yöntemlerle sahiplendiği sorunu çözemeyeceği epeydir biliniyordu. Bunu Öcalan’ın, henüz Özal sağken yaptığı görüşmelerden, yakalanıp Türkiye’ye getirildikten sonra yargı sürecinde yaptığı açıklamalardan ve nihayet “çözüm süreci” olarak kayıtlara geçen girişimlerden biliyoruz. Çağımızın bir telefonun, binlerce silahtan daha etkili olduğu bir çağ olduğu gerçeği göz önünde tutulursa, PKK’nın attığı bu adımın kendisine nefes aldıracak nitelikte bir adım olduğu söylenebilir.

İttifakın ikinci tarafı, mevcut iktidardır. Çoktandır devlet ile bütünleşmiş iktidar, iktidarını devam ettirebilmek için “Gabar’da petrol”, “Karadeniz’de doğalgaz” bulma açıklamalarıyla bu işin süremeyeceğini anlamış durumda. Üstelik Suriye Kürtleri üzerinden sorun, giderek uluslararası bir hal aldı ve bu durumun maddi ve manevi yükünün her geçen gün arttığı da iktidar cenahından hissediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da belirttiği gibi maliyeti karşılanamaz bir çatışmanın sürüp gitmesi, Türkiye’nin çıkarına olmadığı da açıkça görülüyor.

İttifakın üçüncü ayağını, başını ABD’nin çektiği, küresel güçler oluşturuyor. Uzun süredir üzerinde çalıştıkları “BOP-Büyük Ortadoğu Projesi” çerçevesinde Ortadoğu’yu ve dolayısıyla Türkiye’yi dizayn etme senaryolarının yeni bir aşamaya geçme olgunluğuna eriştiği anlaşılıyor.

Birden bire “terörsüz Türkiye” denilmedi yani…

Uzun müzakerelere dayandığı anlaşılan bir geçmişi var, PKK’ya bildiri yazdırıp, kendini feshettiren bu sürecin.İsrail’in sınır tanımaz, karşısına çıkanı her türlü devlet şiddetini kullanarak yok etme politikalarının Ortadoğu’yu içinden çıkılmaz bir hale getireceği gerçeği, küresel güçlerin Türkiye ile işbirliği yapmasına neden oldu.

Nitekim Erdoğan da, böyle bir senaryonun varlığına ilişkin ipuçlarını, TBMM’nin 1 Ekim 2024 tarihli açılışında vermiş; şöyle demişti:

“Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin tamamen dinî bir fanatizmle Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer -açık söylüyorum- bizim vatan topraklarımız olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir.”

PKK’nın açıkladığı metne “sızan” Lozan meselesine gelince… Muhtemelen iktidarın “ricası” üzerine metne konulmuş gibi duruyor. Zira PKK açıklamasında geçen “Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası” gerekçesinin gerçeklikle ilgisi olmadığını biliyoruz.

Lozan, ne alaka?

Hiç kuşkusuz, çok daha önceleri başlayan görüşmelerin gelip dayandığı noktaya vurgu yapmıştı Erdoğan. Anlaşılan o ki gösterilecek tereddüt, Ortadoğu’da İsrail’i önder ülke haline getirebilirdi. Oysa küresel güçler, başta Kürt sorunu olmak üzere Ortadoğu’daki bütün sorunların, inanç birliği gibi bir ideolojik zemin aracılığıyla Türkiye’ye ile çözmenin daha kolay olacağını bilecek kadar tarih bilgisine sahipler.

Kürt sorunu, öyle sabahtan akşama çözülecek bir sorun olmamakla birlikte şiddetin resmen durması, nefes aldıracak çok önemli bir adım olduğu muhakkaktır. Görüldüğü üzere üç tarafın da üzerinde uzlaştığı, “win-win-win”in olduğu bir süreci adımlıyoruz. Türkiye, küresel güçlerin mutabakatı sonucu Ortadoğu’da daha geniş bir coğrafyaya hükmetme potansiyelinin kapısını açmış olmakla; PKK, sürdüremediği şiddet politikasını bırakıp, “daha onurlu” bir çıkış kapısı bulmakla; küresel güçler ise hükümranlıklarını mutlaklaştırıp, İran ve dolayısıyla Rusya ve Çin’e bir nefes yakınlığa gelmiş olmakla kazançlı görünüyor.

PKK’nın açıkladığı metne “sızan” Lozan meselesine gelince…

Muhtemelen iktidarın “ricası” üzerine metne konulmuş gibi duruyor. Zira PKK açıklamasında geçen “Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası” gerekçesinin gerçeklikle ilgisi olmadığını biliyoruz. Gerçeklikle ilişkisi olmayan bir metnin güncel bir metinde yer almış olması, “ağacı gösterip, ormanı görmemizi engellemek” isteyen iktidarın bir hamlesi gibi görünüyor.

Muhalefet de bunu görmeli ve adımını ona göre atmalıdır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Barış SüreciKürt SorunuPKK

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yüksel Işık
Yüksel Işık

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy İBB soruşturmaları neden ikna edici değil?
Ahmet T. Kuru
Ahmet T. Kuru Türkiye’nin post-Cemaat sorunu
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk CHP’siz Anayasa yapılabilir mi?
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Kıbrıs havanında su dövmek
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Bir gece rüyamda gördüm o resmi
Beril Esra Atahan
Beril Esra Atahan Kırılmadan eğilmek: Zihinsel esneklik üzerine
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Uluslararası tecrübeler şablon yok  
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Adaletsizlikler ülkesinde barış 
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar 27 Mayıs’ın arkasında Amerika mı vardı?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Matrix’te bir ekonomi: Şimşek, Yeni Şafak ve Kırılgan Meşruiyet
Yüksel Işık
Yüksel Işık Dökülmüş yapraklardan bahara ulaşmak mümkündür
Eser Karakaş
Eser Karakaş Ya çok uzun anayasa ya da temel (organik) yasa
Ömer Terzi
Ömer Terzi Aynı Yüzler Cumhuriyeti
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Parası olana bahar, ülkeye kara kış!
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı