Bir önceki yazımda, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Sosyal Güvenlik sistemindeki açığı kapatmak için öngördüğü, emeklilik hakkını 62 yaştan kademeli olarak 64 yaşa çıkaran emeklilik reformunun siyasi kriz yarattığından ve bütçeyi Milli Meclis’ten geçiremez duruma soktuğundan söz etmiştim. Sendikalardan ve muhalefet partilerinin çoğundan tepki gören bu reform, Macron’un Bayrou hükümetinin istifası ertesinde Başbakan atadığı Sébastien Lecornu ’nün kurduğu azınlık hükümetinin de çekilmesine yol açmıştı. 577 sandalyeli Milli Meclis’te Macron’un partisi Renaissance’ın müttefikleriyle birlikte salt çoğunluğa sahip olmaması, 2022 seçimlerinden bu yana dilediği politikayı yürütmesine engel oluşturuyor.
Lecornu’nün ilk denemesinde karşılaştığı sorun, emeklilik reformuna dokunmak istememesiydi. Gerek sol partilerin tümünü içeren Yeni Halk Cephesi (NFP/Nouveau Front Populaire) gerek sağ uçta konumlanan Ulusal Birlik RN (Rassemblement National) ve müttefikleri, Sébastien Lecornu hükümetinin güvenoyu almasına yeşil ışık yakmıyordu. Meclis’te toplam 323 sandalyesi bulunan bu iki gruptan RN herhangi bir hükümete ret oyu vereceğini açıklamış, NFP soldan başbakan ve emeklilik reformunun iptalini şart koşmuştu. Yeni Halk Cephesi içinde yer alan ve en çok sandalyeye sahip olan sol uçtaki Boyun Eğmeyen Fransa LFİ (La France Insoumise) Macron’un NFP’den başbakan atamamasına tepki olarak RN gibi katı bir tutum almıştı. Hatta LFİ’nin tarihi lideri Jean Luc Mélenchon, seçildiğinden bu yana partisi parlamentoda salt çoğunluğa ulaşamamış, 7 Temmuz 2024 erken seçimlerinde 100 civarında daha sandalye yitirmiş olduğu gerekçesiyle ayrıca Cumhurbaşkanı Macron’un görevden alınmasını talep etmişti. Cumhurbaşkanı’nın görevden alınmasının koşulları anayasada (madde 68) farklı olduğu için bu talep Meclis’te kabul görmemişti.
Böyle bir siyasi ortamda, Meclis aritmetiğinin güvenoyu almasına izin vermediğini gören Lecornu istifa etmişti. İzleyen günlerde Cumhurbaşkanı Macron, aşırı uçlarda oldukları gerekçesiyle muhatap almadığı LFİ ve RN dışında kalan siyasi partilerin temsilcilerini Elysée Sarayı’nda istişareye çağırmıştı. Bu davet aslında Macron’un öteden beri NFP içinde yer alan Sosyalist, Komünist Partilerle Yeşiller’i (LV-Les Verts) LFİ’den ayrıştırma çabasının sonucuydu. Bu istişarelerden sonra Macron Lecornu’yü bir kez daha başbakan atamıştı. Lecornu’nün görevi tekrar kabul etmesinin ardında istişareler sonunda belirlenen emeklilik reformunun 2027 seçimlerine kadar askıya alınması formülü vardı. Bu formülle, LFİ ile NFP içindeki ortakları PS ve LV’nin ayrıştırılması yoluyla ve anayasanın 49/3. maddesi işletilmek suretiyle Lecornu’nün güvenoyu alması sağlanabilecekti. PS emeklilik reformunun askıya alınmasına yetmez ama evet diyordu.
Gensoru oylamaları
Bir önceki yazımda değindiğim 49/3. madde, hükümetin bir mali veya sosyal güvenlik yasa tasarısı üzerinden siyasi sorumluluğunu ortaya koyması olanağını hükme bağlıyor. Bu durumda sunulan tasarı -verilirse- gensorunun reddedilmesi halinde kabul edilmiş sayılıyor. Doğrudan güven oylamalarında (madde 49/1) hükümetin Milli Meclis’teki toplam sandalyelerin (577) salt çoğunluğunu (289) alması gerekirken, 49/3. madde gensoruların kabulü için aynı salt çoğunluğu gerekli kılıyor. Bu durumda güvensizlik oyları salt çoğunluğa ulaşamadığı için tasarı kabul edilmiş, hükümet de güvenoyu almış oluyor.
Sébastien Lecornu 49/3. madde uyarınca 14 Ekim 2025’te Meclis’e 2026 bütçe tasarısını sunduğunda, 64 sandalyeli Sosyalist Parti’nin (PS) asgari talebini yerine getirerek, emeklilik reformunun 2027 seçimlerine kadar askıya alınmasını da öngörmüştü. PS de ülkenin 1 Ocak 2026’da bütçesiz kalmaması için gensoruya ret oyu vermeyi kabul etmiş görünüyordu. Ama iki büyük sendika Genel İş Sendikası CGT (Confédération Général du Travail) ve İşçi Gücü FO (Force Ouvrière) Lecornu’nün emeklilik reformunu yasama dönemi sonuna kadar askıya almasını yeterli görmemiş ve reformun iptalini istemişti. PS milletvekilleri üzerinde bu nedenle büyük bir baskı oluşmuştu.
16 Ekim günü, Lecornu’nün Meclis’e sunduğu tasarıya karşı verilmiş iki gensoru vardı. İlki LFİ’nin verdiği gensoruydu. RN dahil tasarıya karşı olan tüm milletvekilleri bu gensoru lehinde oy kullandı ama 271 lehte oy çıktığı için reddedildi. İkinci gensoruyu sağ cenahtan RN vermişti. Ama bu gensoruya RN ve bağlaşıkları dışında oy veren kimse olmadı. Böylelikle yeniden Meclis’i feshetme tehdidinde bulunan Macron’un solu bölme stratejisi de başarıya ulaşmış ve Lecornu hükümeti güvenoyu almış oldu.
Bununla birlikte, 2022 seçimlerine girerken yıldız projesi olarak lanse edilmiş olan Emeklilik Reformu, Macron’un görev süresinin sonuna kadar askıya alınmış durumda. Bir kez daha seçilme hakkı bulunmayan ve sürekli eriyen partisinin de geleceği parlak görünmeyen Macron için bu oylamanın ancak Pirus Zaferi olarak nitelenebileceği ortada. Çünkü 2027’de emeklilik reformunu üstlenecek bir çoğunluğun iktidar olması kuşkulu. Kaldı ki bu zafer, görevinin sonuna kadar başka bir siyasi kriz çıkmayacağı anlamına da gelmiyor. Sonuç itibariyle Lecornu’nün kurduğu bu hükümet, seleflerinin kurdukları hükümetler gibi bir azınlık hükümeti niteliğinde.
Bütçe tasarısının ana hatları
Lecornu’nün sunduğu bütçe tasarısına gelince, selefi Bayrou’nun hazırladığından çok farklı değil. 24 Ekim’de başlayacak olan Meclis görüşmeleri sırasında değişikliklere uğrayacağı anlaşılan bu bütçede, ana hatlarıyla, kamu açığını 30 milyar avro azaltma hedefi var. Bu paranın 17 milyarlık bölümünün kamu harcamaları kısılarak, 14 milyarı da kamu kaynakları arttırılarak sağlanması öngörülüyor. Amaç Maastricht kriterlerinin üzerinde seyredegelen kamu açığını önümüzdeki yıl yüzde 5 düzeyine indirmek. Fransa, kamu açığıyla aslında avro bölgesinin Maastricht kriterlerine uymayan iki ülkesinden biri. Lecornu bütçesinde öngörülen oranla, kamu açığının 2029 itibariyle yüzde 3 düzeyine indirilmesi hedefine varması da oldukça zor görünüyor.
Bütçenin 14 milyar tutarındaki ilave kaynak bölümüne bakıldığında, yüksek gelirliler için vergi oranlarının yükseltildiği görülüyor. Yılda 250 bin avro üstünde kazanan bekar yurttaşlar ve 500 bin avro üstünde kazanan aileler için vergi oranı yüzde 20 ‘ye çıkarılıyor. Ayrıca aile holdinglerinden 2,5 milyar, yıllık gelirleri 1 milyar avronun üzerindeki yaklaşık 400 şirketten 4 milyar avro ilave vergi alınması gündemde. Sosyal devletin çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınması ilkesine uygun bu tür doğrudan vergilerin, gerçek bir vergi reformuyla dolaylı vergilere yüklenilen Türkiye’de de hayata geçirilmesi şart. Lecornu bütçesinde dolaylı vergilerden sağlanması öngörülen kaynaklarsa oldukça sınırlı. En kayda değeri, akaryakıta getirilmesi planlanan 0,40 avro oranında ilave vergi. Bu vergi Eylül ayında yüzde 1,2 ye yükselen yıllık enflasyonu dramatik bir düzeye çıkarmayacağı hesaplanıyor.
Emeklilik reformunun askıya alınmasının mevcut emekliler üzerinde etkisi pek yok. Askıya alınmayla 3,5 milyon kişinin daha önce emekli olma hakkını elde edecek olması aslında emeklilik haklarının çalışanlar açısından çok daha önemli olduğunu gösteriyor. Bunu, Türkiye gibi bütçeyi dengelemek için emekli maaşlarını yasaların etrafından dolanmak pahasına kesmeyi uygun gören, dahası doğal bulan siyasetçilerin bulunduğu bir ülke için değil, Fransa gibi sosyal devlet ilkesini gerçek anlamıyla gözeten ülkeler için söylüyorum elbette.
Sonuçta Lecornu iki kritik gensoruyu atlattı atlatmasına ama bütçe tasarısını aynen geçirmesi beklenmiyor. Gensorunun reddedilmesinde anahtar rol oynayan sosyalistler bütçede sosyal adalet lehine ödünler koparmak niyetinde. LCI TV kanalına konuşan PS Senato Grubu Başkanı Patrick Kanner, kendilerine ait olmayan Lecornu’nün bütçesine değil, Fransa’nın bütçesiz kalmamasına oy verdiklerini belirterek, özellikle sosyal güvenlik yasa tasarısında uygun olmayan hususlar gördüklerinin ve bunları düzeltmek için çaba sarf edeceklerinin altını çiziyor.
Sosyalistler 30 Ağustos’ta, Macron yeni hükümeti kurmakla PS Genel Sekreteri Olivier Faure’u görevlendirseydi, uygulayacakları alternatif bütçeyi ilan etmişlerdi. Alternatif bütçede asgari ücretin vergi indirimi yoluyla 900 avro arttırılması ve emeklilik yaşının tekrar 62’ye indirilmesi gibi bazı sosyal hakların iyileştirilmesi dikkat çekiyordu.
Lecornu hükümeti bütçe konusunda Meclis’te Cumhuriyetçiler LR (Les Républicains) gibi ılımlı sağda konumlanan müttefikleriyle birlikte sadece 212 milletvekilinin desteğine sahip ama Senato’da çoğunlukta. Bütçenin sonuç onayının yedişer milletvekili ve senatörden oluşan karma komisyondan alındığı hesaba katıldığında, PS ve soldaki diğer partilerin bütçe görüşmelerinde sosyal hakların daha da iyileştirilmesine yönelik olası girişimlerinin sınırlı kalabileceğini gözardı etmemek gerekir.

Yorum Yazın