2026 bütçesi, Orta Vadeli Program’ın makro çerçevesiyle büyük ölçüde uyumlu olsa da enflasyon hedefiyle tam örtüşmeyen bir mali görünüm sunuyor.
2026 yılı bütçesi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın, Bütçe Bağlama Töreni’nde yaptığı konuşma ile açıklandı. Buna göre bütçe döneminde Orta Vadeli Programda (OVP) yer alan büyüme ve istihdam gibi hedefler korunurken, fiyat istikrarı cephesinde gevşeklik sinyalleri dikkat çekiyor. Bu bağlamda 2026 makro istikrar, mali disiplin ve fiyat istikrarı hedefleri arasındaki hassas dengenin yeniden sınandığı bir yıl olacak gibi görünüyor.
OVP-Bütçe Uyumuna İlişkin Genel Çerçeve
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Bağlama Töreni’ndeki açıklamaları, büyük ölçüde OVP 2026–2028’de yer alan makro büyüklüklerin ve mali hedeflerin yinelenmesiyle sınırlı kaldı.
Hatırlanacağı üzere 2026–2028 OVP, temel olarak üç sütun üzerine kuruluydu:
Fiyat istikrarının kalıcı biçimde sağlanması
Mali disiplinin sürdürülmesi
Üretken büyümenin desteklenmesi
Yılmaz’ın konuşmasında vurgulanan “finansal istikrarı güçlendirme” ve “tek haneli enflasyon” hedefleri bu çerçeveyle örtüşüyor. Bu yönüyle, 2026 yılı bütçesi OVP’nin genel çerçevesiyle uyumlu. Ancak, bütçe enflasyon hedefiyle tam anlamıyla örtüşmeyen bir mali görünüm ortaya koyuyor. Zira bütçedeki harcama ve gelir artış oranları, OVP’nin dezenflasyon patikasını aşan bir genişlemeye işaret ediyor.
Harcama ve Gelir Artışları: Enflasyon Hedefiyle Uyum Sorunu
2026 yılı bütçesinde 18,9 trilyon TL olarak hedeflenen giderler bir önceki yıl bütçesine göre yüzde 28,5 oranında artarken 16,2 trilyon TL olarak öngörülen gelirler ise yüzde 26,5 artıyor. Yani, her iki oran da, OVP’de yer alan %16’lık enflasyon hedefinin yaklaşık 10 puan üzerinde.
OVP’de revize edilen 2025 yılı harcama ve gelir rakamları esas alındığında bile 2026 yılı bütçesinde harcamaların bir önceki yıla göre yüzde 29, gelirin ise yüzde 30 artmasının öngörüldüğü anlaşılıyor.
Harcama ve gelir rakamlarının işaret ettiği bütçe açığı ise 2,7 trilyon TL. Yani tahmin edilen GSYH’nin yüzde 3,5'ine karşılık geliyor. Bu da 2026 yılında bütçe açığının OVP’de 2,2 trilyon TL’ye revize edilen bütçe açığının (GSYH’nin yüzde 3,6’sı) yüzde 23 kadar üzerinde olacağına işaret ediyor.
Kıssadan hisse: 2026 yılında mali sıkılaşma olmayacak: çünkü bu tablo, mali disiplinin 2025 ölçüsünde korunmakla birlikte para politikasının dezenflasyon çabasını destekleyecek ölçüde sıkı bir bütçe duruşunun da benimsenmediğini gösteriyor.
Dolayısıyla, OVP’nin fiyat istikrarı hedefiyle uyumlu sıkılaştırma vurgusuna karşın, 2026 bütçesi büyüme ve istihdamı korumayı önceleyen, temkinli gevşek bir çerçeve sunuyor.
Eğitime En Büyük Pay: Niceliksel Artış, Niteliksel Sınırlılık
Yılmaz’ın konuşmasında dikkat çeken bir diğer başlık ise eğitim bütçesinin toplam harcamalardan yüzde 15,3 pay alması. İlk bakışta olumlu bir tablo gibi görünse de eğitim için ayrılan ödeneklerin büyük ölçüde personel giderleri ve cari harcamalar için kullanıldığını not etmek gerekiyor.
Bu durumda, OVP’de öne çıkan “beşeri sermayenin güçlendirilmesi” hedefi açısından, yatırım bileşenlerinin zayıf kalması niceliksel artışın niteliksel katkıya dönüşmediği bir bütçe yapısına işaret ediyor. Yani, eğitimde niteliksel iyileşmeyi hedefleyen yapısal reform ihtiyacı devam ediyor. Özellikle devlet okullarındaki altyapı yetersizlikleri, öğrenci ve öğretmen dağılımı, özel okullar karşısında sürekli olarak gerileyen niteliksel farklılıklar gibi sorunlar devam ederken, eğitim bütçesinin toplam içinde almış olduğu payın büyüklüğü tek başına yeterli bir reform sinyali vermiyor.
Sonuç: Uyumlu Çerçeve, Kısıtlı Fiyat İstikrarı Katkısı
Sonuç olarak, 2026 bütçesi makro göstergeler açısından OVP’ye yüksek oranda uyumlu, ancak fiyat istikrarı açısından sınırlı destek sağlayan bir mali çerçeve sunuyor.
Öte yandan, içinde bulunduğumuz dezenflasyon sürecinde maliye politikasının bütçe açığını kontrol altında tutarak sürdürülebilir bir mali disiplin sağlamanın ötesinde bir rol üstlenmesi gerekiyor. Bu noktada harcama kompozisyonunun kalitesi, gelir tabanının genişliği ve yapısal reform temposu belirleyici hale geliyor.
2026 bütçesi, bu açıdan bakıldığında, büyüme ve mali disiplin arasındaki dengeyi gözetirken fiyat istikrarını önceki yıllarda olduğu gibi para politikasının alanına bırakan bir yaklaşımı ima ediyor. Oysa ki fiyat istikrarı hedefine ulaşılması, dahası bunun kalıcı olmasının sağlanması için maliye politikasının güçlü bir şekilde dezenflasyon sürecine destek vermesi ve reform gündemini öne çıkaracak şekilde yapılandırılması gerekiyor.
Görsel: ChatGPT tarafından üretilmiştir.

Yorum Yazın