İnce sadece dikkate değer bir parti figürü değil, Atatürkçü kimliğiyle de bilinen bir siyasetçi. İnce’nin genel merkez yanında siyasete dönüşü Atatürkçülük üzerinden yeni bir restorasyona olanak sağlayacaktır. Kılıçdaroğlu’nun Mansur Yavaş’ı aday yapmak istediğine dair söylentilerin doruğa çıktığı bir ortamda Özel-İmamoğlu ikilisine eklemlenen İnce sadece Kılıçdaroğlu’nu değil, onun olası parti içi siyaset planına karşı da bir ideoloji kırıcı aktör gibi işlev görebilir.
Muharrem İnce’nin Memleket Partisi serüveni bitti. 2018 Cumhurbaşkanı seçimlerinden sonra ayrıldığı partisine geri döndü. Böylelikle Mustafa Sarıgül’den sonra CHP’den büyük umutlarla ayrılan bir isim daha başarısızlığını kabul edip partisini kapatarak baba ocağının kapısını çalmış oldu. Bu durum siyasi tarihimizin sürekliliği dikkate alındığında aslında çok da şaşırtıcı değil. Bülent Ecevit’in DSP’yi kurma ve orada kalma ısrarını bir kenara bırakırsak CHP’den ayrılıp ayakta kalabilen başka bir parti/lider yok. CHP’nin marka değeri sosyal demokrat & Atatürkçü kesimler arasında çok yüksek. Kimse orayı isteyerek terk etmiyor. Bir kez CHP sisteminin dışında kalanlar için ise siyasetin süresi karada balığın yaşam süresi kadar. Nefes almakta güçlük çekip hemen güvenli sulara kendini atıyor parti içi muhalif kesimler. Tabii bu sürekliliğinin aynı zamanda bir muhafazakârlık olduğunu da unutmamak lazım. Ne kadar değişirse değişsin aslında hiç değişmiyor CHP. Kemalistler ve sosyal demokratların ayrı ayrı partilerde örgütlendiği ve kitleselleştiği iki tane başarılı yapı bile olmadı şu ana kadar. Bu durum manidar, aynı zamanda üzücü de.
Muharrem İnce’nin dönüşünün politik okumasında ise birkaç ayrıntı ön plana çıkıyor: Öncelikle bu aralar çok sık kullanılan “baba ocağı” metaforuna değinelim. Bu ifade parti hukukunu paylaşan tüm sosyal demokratların kardeş olduğu gibi bir anlamı içinde barındırıyor. Ayrıca örgüt/parti aileye benzetilerek parti etkinliklerinden kaynaklanan dayanışma ilişkisi ve kültür doğallaştırılmakta. Ancak parti-aile özdeşliğinin olumlu olduğu kadar olumsuz yanları da var. Çünkü aile sıcak bir yuva değil sadece. Kardeş kavgası, miras kavgası ve baba şiddeti aile kurumun çok bilinen görünümleri arasında. Partide de benzer bir durum var. Birbirine kardeşlik, sevgi ve saygıyla bağlanmış insanların çatı örgütü değil parti. Üstelik konumuz herhangi bir parti değil de, CHP olunca parti içi çatışma, dışlama ve sözel şiddet düzeyi bir anda tavan yapıyor.
Muharrem İnce’nin siyasi hayatı parti içi dışlamanın tam olarak ne anlama geldiği/gelebildiği simgesel niteliği ağır basan bir örneği. İnce’nin Kılıçdaroğlu’na karşı yürüttüğü mücadelede parti içi iktidarın Muharrem beyin iddia, kadro ve söylemlerini ötekileştirdiği bir dönemi hep beraber yaşadık. İnce’nin cumhurbaşkanı adayı ilan edildiği 2018 seçimlerinde ona yakın tüm vekiller liste dışı bırakılmıştı. Muharrem beyin parti içi muhalefeti Kılıçdaroğlu’nun önseçimden tümüyle vazgeçmesine, milletvekilleri ve belediye başkanlarını kendisinin belirlemesine yol açtı. Özgür Özel’in de parçası olduğu genel merkez kurmay heyeti İnce’ye ve önseçime karşıydı. Tarihi 2023 seçimlerine giderken bile oy oranları yerlerde sürünen küçük sağ partilere 10-15 milletvekili dağıtan CHP, Memleket Partisiyle anlaşmama yolunu tercih etti. Bu kararın seçimin kaybedilmesinde kritik rol oynadığını hepimiz biliyoruz. Memleket Partisinde toplanmış cumhuriyetçi-milliyetçi seçmen bir porno kaseti komplosuyla İnce’nin adaylıktan çekilmesi sonucu Sinan Oğan’a yönlendi. Oğan’ın Erdoğan karşısında yaşadığı son dakika aydınlanmayla da seçimin ve Türkiye’nin kaderi belli oldu.
Peki, parti içinde hep dışlanmış, sözü ve ekibi yeterince değer görmemiş Muharrem bey neden dönüyor baba ocağına? Çünkü Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olarak dönme ihtimali var. Kurultay davasından mutlak butlan kararı çıkması ve yönetimin eski genel başkan/ekibine devredilmesi ihtimal dahilinde. İmamoğlu’nun da hapiste olduğu gerçeği dikkate alındığında Özel’in Kılıçdaroğlu hamlesine karşı parti içi iktidar mücadelesine hazırlık yapması kendisi açısından rasyonel.
Kılıçdaroğlu mahkemenin genel başkanlık iade kararını desteklerse CHP’de büyük bir kavga başlayacak. Parti Meclisi ve delegelerin kalıcı bir şekilde birbirine karşı bölüneceği bu olası gelecekte Kılıçdaroğlu karşıtlığı konusunda bayağı tecrübesi olan İnce’nin Özel yönetimin yanında oyuna dahil olması önemli bir hamle. Ayrıca İnce sadece dikkate değer bir parti figürü değil, Atatürkçü kimliğiyle de bilinen bir siyasetçi. İnce’nin genel merkez yanında siyasete dönüşü Atatürkçülük üzerinden yeni bir restorasyona olanak sağlayacaktır. Kılıçdaroğlu’nun Mansur Yavaş’ı aday yapmak istediğine dair söylentilerin doruğa çıktığı bir ortamda Özel-İmamoğlu ikilisine eklemlenen İnce sadece Kılıçdaroğlu’nu değil, onun olası parti içi siyaset planına karşı da bir ideoloji kırıcı aktör gibi işlev görebilir.

Yorum Yazın