MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Otorite ve özgürlük

ANA SAYFAFELSEFEOtorite ve özgürlük
Otorite ve özgürlük

Otoriteryanizm, felsefeye, bilime, sanata, ahlaka ve özgürlüğe karşıdır. İnsanlık tecrübesinin  siyasal, sosyal, entelektüel, felsefi, sanatsal ve manevi gelişimin önündeki en büyük tehdit, otoritelerden ve otoriteryanizmden gelmektedir. Otoriteryanizmin olduğu yerde akıl, ahlak ve adalet yoktur.

21 Şubat, 2025, Cuma 08:44
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilal Sambur
Bilal Sambur
yazı içi reklam

Otorite, insanın tecrübe alanlarının bir bütün olarak işgal edilmesi ve gasbedilmesidir. Felsefede, bilimde, sanatta, edebiyatta, ahlakta, maneviyatta gelişebilmek için en iyi yol bireyin otoritelerin kabalığından, kalabalıklığından ve kısırlığından kurtulup özgürlük vadisinde yalnız başına kalması, yaşaması ve yürümesidir.

Otorite kavramından ve kurgusundan hep korktum. Özgürlük kavramı, duygusu, düşü ve düşüncesi, ümit ve umut gibi hep içimi ısıttı. Bilim, din, siyaset, kültür, idare dahil her alanda otoriteler arttıkça, özgürlüğün silikleştiğini ve silindiğini düşündüm. Otorite ve özgürlük, her zaman için birbiriyle uzlaşmaz iki kavramdır. Otorite içinde özgürlük arayışında olmak, aslında köleliğe teslim olmaktır.Özgürlük için bütün otoritelere  başkaldırmayı hep en değerli erdem  olarak gördüm.

Otorite, çok kapsayıcı, buyurgan ve dayatmacı bir kavramdır ve kurgudur. Otorite, kanundur, kuraldır, normdur, ölçüdür, kimliktir. Otorite, değiştirilmez ve kapalı güçtür. Otorite, değişmeye kapalıdır. Otorite, güç kullanarak herkesi ve her şeyi değiştirmeye zorlayabilir. Din, sanat, felsefe, bilim, ahlak, eğitim, aile ve diğer alanlarda otorite  deyince, kişinin  biat ve teslim olduğu,  varlığını  otorite denilen çerçevenin sınırları içinde oluşturduğu,  hep ölçü olarak alınan, doğruluğundan ve geçerliliğinden asla şüphe edilmeyen  kurumları, kaynakları ve kişileri  anlamak mümkündür.Otorite olarak nitelenen  kurguların  gölgesini, yüzyıllar boyunca oluşturulan  kitaplarda,  ritüellerde, kimliklerde ve  kurumlarda  görmek mümkündür. Otorite sürekli olarak eski ve düzenli olana bağımlı olmayı ve teslim olmayı içermektedir. Otoriteler, kendilerine bağımlı olmayan ve biat etmeyen hiçbir bireyi sevmezler. Dini, siyasal, ideolojik, kültürel otoritelerin tamamı, kendilerine hizmet eden tebalar ve köleler isterler.

Felsefe, bilim, sanat, eğitim, din, siyaset, ahlak, edebiyat, aşk ve diğer bütün insani tecrübeler, insanın dünyayı, doğayı ve insanlığı görme, bilme, anlama ve yaşama biçimleridirler. Felsefe, bilim, sanat, maneviyat, düşünce, siyaset, ahlak, edebiyat ve maneviyat alanları otorite denilen kurgular tarafından işgal edildiği zaman, bu alanlarda insanın özgürce özgünce tecrübeler yaşaması mümkün değildir. Otorite, insan tecrübesine dair bakış değildir. Otorite, insanın tecrübe alanlarının bir bütün olarak işgal edilmesi ve gasbedilmesidir. Felsefede, bilimde, sanatta, edebiyatta, ahlakta, maneviyatta gelişebilmek için en iyi yol bireyin otoritelerin kabalığından, kalabalıklığından ve kısırlığından kurtulup özgürlük vadisinde yalnız başına kalması, yaşaması ve yürümesidir.

İnsanlık, sanat, felsefe, bilim, din, kültür, edebiyat, siyaset alanlarında yaratıcı eserler üretmiştir. Yeryüzünde mevcut bütün eserler, insan tecrübesinin ürünüdürler. Hiçbir eser veya kurum, insanın üstünde değildir. İnsanlık tecrübesinin bütün eserleri, insanlığa ilham kaynağı olmaya devam etmektedirler. İnsanlık tarafından üretilen bir kaynağı, insanlığın üstünde   buyruklar veren bir otorite haline getirmek, insanın içindeki canlı ve yaratıcı yaşam akışını  boğmak ve kurutmak anlamına gelmektedir. İnsanın, hiçbir konuda bir otoritenin kalıbları ve buyrukları çerçevesinde özgür olması mümkün değildir. Bilim, felsefe, sanat, edebiyat, siyaset, düşünce alanlarında otorite olarak   vehmedilen kaynakların ve kurumların sınırlarının dışına çıktıkça birey, özgürleşmekte, olgunlaşmakta ve gelişmektedir.

Otoriteryanizm, felsefeye, bilime, sanata, ahlaka ve özgürlüğe karşıdır. İnsanlık tecrübesinin  siyasal, sosyal, entelektüel, felsefi, sanatsal ve manevi gelişimin önündeki en büyük tehdit, otoritelerden ve otoriteryanizmden gelmektedir. Otoriteryanizmin olduğu yerde akıl, ahlak ve adalet yoktur.

Otoritenin ve otoriteryanizmin olduğu yerde insani tecrübeye eleştirel bakış yoktur. İnsan, doğaya, bilime, felsefeye, sanata, topluma, siyasete, edebiyata, aşka dair sözünü özgürce söyleme hakkına, yeteneğine ve kapasitesine sahiptir. İnsanların özgürce söz söyleme hakkını gasbeden otoriteler, kendilerini insanın üstünde konumlandırarak insanlığa buyruklar vermeyi kendi ayrıcalıkları olarak kabul etmektedirler.

Otoriteyi canlı insanların dünyasında değil, ölülerin dünyasında konumlandırmak lazımdır. Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanmış insanlarla doludur. İnsanların dünyasında canlı, diri ve dinamik kılınması gereken otorite değil, özgürlüktür.

MEZARLIKLAR KENDİLERİNİ VAZGEÇİLMEZ SANANLARLA DOLU

İyi zordur. Güzel zordur. Doğru zordur. Otoritelerin iyinin, güzelin ve doğrunun kaynağı ve sahibi olduğunu zannetmek, hayatlarımızı iyileştirmemekte, güzelleştirmemekte ve doğru kılmamaktadır. İyinin, doğrunun ve güzelin sahibi olarak görülen bütün otoriteler, aslında çirkinliklerin, kötülüklerin ve yalanların kaynağıdırlar. Otorite, politiktir. Din, felsefe, sanat, siyaset, edebiyat alanlarında kurgulanan bütün otoriteler, yüz yıllar boyunca insanın insana tahakküm etmesi için dizayn edilen araçlardır.

Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğini geride bıraktığımız şu anda insanlığın otoritenin yeni biçimlerini veya otoritenin yeni kaynaklarını uydurma cehaleti içinde olduğunu görüyoruz. Popülizm, aşırı sağ, faşizm, ırkçılık, dini fanatizm, dinbazlık, cihadizm, paternalizm, kolektivizm, devletçilik, milliyetçilik, otoriteye teslim olma ve biat etme biçimleridir. Aslında otorite uydurma alışkanlığının kendisi, çok eskidir. Otorite hakkında aslında yeni bir şey yoktur. Otorite denilen kurgunun yeniden canlandırılması, bir geleneğin, dinin, ritüelin, kimliğin, ideolojinin yeniden değerli hale getirilmesi veya akredite edilmesiyle mümkün olmaktadır.

Otoriteyi canlı insanların dünyasında değil, ölülerin dünyasında konumlandırmak lazımdır. Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanmış insanlarla doludur. İnsanların dünyasında canlı, diri ve dinamik kılınması gereken otorite değil, özgürlüktür. İnsanlığın bugün acilen ihtiyaç duyduğu şey, otoriteye biat etme sapkınlığından kurtulması ve özgürlük arayışına girmesidir.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
OtokrasiÖzgürlükOtoriteryanizm

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Bilal Sambur
    Bilal Sambur

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy İhtiyaç olan tek şey: Samimi bir görüşme
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    Herkül Millas
    Herkül Millas Milli açıklamaların yetersizliği
    Deniz Nas
    Deniz Nas Dönüşen CHP, sol popülizm ve Özgür Özel
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Hakimiyet saplantısı, hassasiyet değildir
    Semih Çoban
    Semih Çoban Bir öğle arası: Stephansplatz’da 20 dakika
    Aydan Bakan
    Aydan Bakan Pijamalı balon
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı