Pek çok kişi için imkansız bir faaliyettir İstanbul’da bisiklet sürmek. Bu imkansız faaliyeti uzun süredir yapıyorum. İstanbul’un hemen her köşesine bisikletle gitmişimdir. İstanbul’u kullanım kılavuzuna uygun kullanırsanız bisiklete binmek de imkansız değildir. İstanbul gibi bir şehirde yaşamayı göze alıp onun neoliberalizm inşaat ekonomisiyle suyunu çıkarıp şehre kurulduğu günden 2002’ye kadar atılmayan betonu atıp ihanetinizi yüksek sesle haykırıp trafikten şikayetetmek bu kılavuzu tersten okumaya çalışmaktır.
Son birkaç gündür twitterı ya da yeni adıyla X’i işgal eden AKP kadrolarının gündem maddesi; TRAFİK.
4000 sayfalık iddianame ile itibarsızlaştıramadıkları seçilmiş Belediye Başkanı’nı şehrin ortak sorunu olan trafik üzerinden vurarak itibarını aşındırmaya çalışıyorlar. Bakın bu gerçek bir dramdır.
AKP İstanbul kadroları, ilçe belediye başkanları tek kaynaktan çıkmış twitlerle şehrin trafiği kötü çünkü Belediye Başkanı kötü konulu paylaşım yapıyorlar. (https://x.com/akpartifatih/status/1998441366657925209)
Diğer tarafta İsbike bisikletlerinin hurdaya çıkmış görüntüleri servis ediliyor. AKP sonrası dönemde kullanımdan kalkan bisikletlerin toplu mezarlık görüntüsü üzerinden yapılan propaganda trafik başlığını tamamlıyor.
Bu iki gündemi bir arada okuduğunuzda normalde böylesi sorunlu bir trafiği olan şehirde bisikletleri de kullanım dışı bırakmak katmerli günah gibi görünür.
Vatandaşı olmasak inanacağımız senaryoya göre İstanbul’da trafik sorunundan muzdarip olan vatandaş İsbike bisikletlerine binip işine gitse rahata erecek.
Aristo’nun bile mantıksız bulacağı bu önermeyi vatandaşı olduğumuz için tebessümle karşılıyoruz. Diğer yandan AKP kadrolarının trafikten yakınmaya en az hakkı olan kesim olduğunu iyi biliyoruz.
Tabii ki İstanbul’un sorunları AKP ile başlamadı trafik sorunu da AKP ile başlamadı. Ama Erdoğan’ın açık yürekli biçimde ifade ettiği kente ihanet ettik söylemi olmasaydı İstanbul’un tüm sorunları gibi trafik sorunu da şimdikinden çok daha az olurdu. (https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/emsalsiz-ihanet-ulke-tarihinin-en-buyuk-rant-oyunlarinin-boyutunu-acikliyoruz-1121907)
İstanbul’da bisiklet sürmek hâlâ imkânsız değil; imkânsız olan, 25 yıldır betona, ranta ve geçiş garantili köprüye yatırım yapanların şimdi timsah gözyaşlarıyla “trafik var” diye ağlayarak suçlu araması.
Kuzey Ormanları pahasına inşa edilen 3. Köprü trafik sorununu neden çözmedi?
Gerçekte İstanbul’da kentsel dönüşüm modelinin ranta dayalı olması en kadim ve sıradan semtleri bile sabah ve akşam trafiği ile tanıştırdı.
Betonla olan imtihan ekonomik krizle kıyamete dönüştü. Akla ziyan kira narhları ile mobilitesi yok edilen kiralama piyasası inşaat rantını daha da yükseltti. Bu İşbilmezliğin nirvanasının bedelini hep beraber ödüyoruz. Hani siz ekonomisttiniz?
Sayıştay raporları ile teyitli emsal oyunları en büyük partiydi ve geri kalan her oyuncu buna göre dans etti. Gariban bir gecekondu semti olan ve arabasız insanların yaşadığı Fikirtepe’nin başına gelenler bile yaşananları özetlemeye yeter. (https://www.youtube.com/watch?v=JvOXnDD7epY)
Gelelim bisiklet mevzusuna. Malum Erdoğan için söylenen en klasik ve belki de en haklı övgü “yol yaptı”dır. Gerçekten de Türkiye’de duble yol stoğunda Erdoğan’ın acil eylem planını göz ardı etmek haksızlık olur. Peki yol yapıldı da bisiklet yolu yapıldı mı? Tabii ki hayır. Türkiye duble yolları yaparken yanına bir bisiklet yolu eklemeyi aklına getiremedi. Bu büyük fırsatı kaçıran AKP’nin bisiklet için hesap sorması tam bir ironi oldu.
İstanbul gibi bir şehirde bisiklet yolu deyince akla Caddebostan sahili gelir. Kalamış’tan Pendik’e kadar doldurulmuş sahildeki bu hat bisiklet yolunun diğer adıdır. Bir kan damarı gibi şehri kaplayamayan bu hatta bisiklet yolu demek bizi ağlatır yabancıyı güldürür.
Bu oyuncak yol için oluşturulmuş İsbike modelini İBB grup başkan vekili e-bike kullananların bile anlayacağı netlikte anlattı. İsbike denen sistemin bugünkü parayla yaklaşık 6 Milyar TL’ye mal olduğunu ifade etti. (https://x.com/gencayozcn/status/1998636200866029800)
3000 İsbike bisikletinin herbirine o zamanın bir araba parası harcandığını ifade etti. Bugün bir araba 2 milyon TL’den başladığına göre yapılan masrafın değeri yaklaşık 6 milyar liraya geliyor. 6 milyar liraya Tadej Pogacar’ın Tour de France’ı kazandığı bisikletlerden 8 bin tane alırsınız.
İstanbul’da bisiklet sürmek hâlâ imkânsız değil; imkânsız olan, 25 yıldır betona, ranta ve geçiş garantili köprüye yatırım yapanların şimdi timsah gözyaşlarıyla “trafik var” diye ağlayarak suçlu araması. Zarar şampiyonu İsbike’lar da, trafiği çözemeyen 3. Köprü de, Fikirtepe’de gökdelenler arasında artık arabası olanların çaresizliği de aynı hikâyenin fotoğrafları.
Şehir talan edildi, mahalleler yok edildi. Sonra da “niye trafik var?” diye soruluyor. Bisiklet yolu yapmayıp, metro yapmayıp, rant dönüşümüyle her sokağı arabaya mahkûm edip, üstüne bir de oyuncak bisiklet sistemine parayı gömenler “İmamoğlu bisikleti öldürdü” diyor. Bu şehirde ve ülkede asıl ölen şey vicdan değil, utanma duygusu. Gerisi zaten betonun altında çoktan gömüldü.
























Yorum Yazın