PKK’nın silahsızlanma açıklamasından sonra adım atma sırası iktidara gelecektir. İktidarın başlayacak dönemde demokratikleşme yolunda atacağı tüm bu adımlar, terörsüz Türkiye’ye ulaşma hedefi kadar siyasi iklimin yumuşaması açısından önemlidir. Sadece önemli değil gereklidir de.
MHP lideri Bahçeli’nin 22 Ekim’de Meclis kürsüsünden yaptığı çağrıya, Öcalan 27 Şubat’ta yolladığı mektupla cevap verdi.
Öcalan o çağrıda PKK’ya çağrı yaparak kendisini fesh etmesini istedi.
Çağrının Türkçesini okuyan rahmetli Sırrı Süreyya Önder, mektuba girmeyen Öcalan’ın şu notunu okumuştu; “Bu perspektifi ortaya koyarken şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.”
Bu çağrıya PKK dün yaptığı yazılı açıklama ile cevap verdi. Yapılan yazılı açıklama ile PKK, kongrelerini topladığını ve kongre sonuçlarını yakında açıklayacaklarını ilan etti.
Açıklanacak kongre sonuçlarında muhtemelen PKK, silah bıraktığını ve kendini feshettiğini ilan edecek.
PKK’nın silahlı bir örgüt olarak kendini feshetmesi, sadece silahlı bir dış tehdidin ortadan kalkması açısından değil, esas olarak da Kürt siyasi hareketinin üstündeki silah vesayetinin ortadan kalkması açısından önemlidir.
Burada hemen bir parantez açarak şunu da ifade edelim, PKK’nın silahı bırakmasından sonra muhtemelen pek çok örgüt üyesinin Türkiye’ye gelmesini bekleyebiliriz. PKK’nın üst düzey yöneticileri olmasa da, orta kademe yöneticilerinin Türkiye’ye dönmeleri muhtemeldir.
Ve ülkeye dönenler içinde hukuki olarak siyaset yapmasına engel olmayanların siyaset yapacağını öngörmek mümkündür. Bu da Kürt siyasi hareketinin kadro hatta parti isminin yenilenmesinin yolunu açacaktır.
SIRA DEMOKRATİK ADIMLARDA
Kabul edelim ki, dünden itibaren siyasette yeni bir dönemin başladığını söyleyebilir. Ve başlayan süreçte temel beklenti kuşkusuz siyasi alanının genişlemesi.
Siyasi alanın genişlemesi ise kuşkusuz demokratikleşme yolunda adımların atılmasını zorunlu kılmaktadır.
Bu bir yandan, Öcalan’ın 27 Şubat’taki çağrı metnine girmeyen bölümle doğrudan bağlantılıdır. Nitekim, dün DEM Partililerin ifade ettikleri talepler de bu yönde. Onlar da sıranın iktidarın demokratikleşme yönünde adımlar atmasını beklediklerini ifade ettiler.
Evet, PKK’nın açıklayacağı karar ile birlikte adım atma sırası iktidara gelmiş olmaktadır.
Bunlar neler olabilir?
Kuşkusuz bu bir süreç ve demokratikleşme adımlarının da bir anda atılması da mümkün değil.
Ama kısa ve orta vadede atılması muhtemel bazı adımlar kulislerde konuşulmaya başlandı.
Nitekim, DEM Parti heyetinin geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı Tunç ile yaptığı görüşmede özellikle de bazı somut taleplerin şifahi olarak ifade edilmiş. Bu talepleri de içeren kimi düzenlemelerin 10. Yargı Paketi içinde önümüzdeki ay Meclis’e geleceğini biliyoruz.
Hasta ve yaşlı tutuklular başta olmak üzere Selahattin Demirtaş gibi bazı siyasi tutukluların tahliyesi söz konusu olabilir.
Bunun dışında Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda çalışma ve iletişim koşullarının daha iyi olduğu bir eve geçmesi ve burada kendisine bir-iki mahkumun asistanlık yapacağı da kulislerde konuşuluyor.
Bununla birlikte hemen olmasa da birkaç ay içinde kayyum politikasını devre dışı bırakılması söz konusu olabilir. Bunun için de terörle mücadele kanununda bazı değişiklerin yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Elbette PKK’nın kendini feshettiği ortamda, siyasi bir müzakereye dayanan siyasal ortaklığı “Kent Uzlaşı” ile kriminalize edilmesi ve bu soruşturma kapsamında tutuklanan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Mehmet Ali Çalışkan ve farklı belediyelerden belediye başkan yardımcısı ve meclis üyelerini cezaevinde tutmanın siyasi rasyoneli yoktur.
Açıkçası iktidarın başlayacak yeni dönemde demokratikleşme yolunda atacağı tüm bu adımlar, terörsüz Türkiye’ye ulaşma hedefi kadar siyasi iklimin yumuşaması açısından önemlidir. Sadece önemli değil gereklidir de.
Çünkü ülkenin ihtiyacı barış kadar demokratikleşmedir de.
Ve şimdi sıra demokratikleşme yolunda küçük adımda.
Gerçekten öyle bir Türkiye inşa edelim ki, yeni PKK'lar kurulmasın...
.png)
Eko-sistemimiz 2002’den daha mı özgür? 
Yorum Yazın