MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Zenginliğin illüzyonu 

ANA SAYFAEKONOMİZenginliğin illüzyonu 
Zenginliğin illüzyonu 

Uzun süredir ekonomiyi birkaç gösterişli rakamla süsleyip, “başarı hikayesi” anlatmayı alışkanlık haline getirdik. Ama artık kartlar açık oynanıyor. UBS raporu, Türkiye’nin sahici refah üretmek yerine vitrin zenginliğiyle avunduğunu açıkça ortaya koyuyor. 

29 Haziran, 2025, Pazar 01:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu

Zenginlik, yalnızca rakamlarla değil, hayatın içinde hissedilen bir şeydir. Bugün Türkiye’de bu hissiyat, her geçen gün biraz daha kayboluyor. Gerçek refah, milyoner sayısını artırmakla değil, herkesin insanca yaşayabileceği bir sistem kurmakla mümkündür.

Bir ekonomi düşünün: Dünyada dolar milyoneri sayısını en hızlı artıran ülke. Sadece bir yılda 7.000 yeni milyoner. Manşetlerde alkışlanan bir başarı tablosu. Ama şimdi soralım: Aynı tabloda yer alan halk, gerçekten daha mı zengin?

UBS’in 2025 Küresel Servet Raporu’nu elinize aldığınızda, Türkiye’nin bu parlak istatistiklerde başrol oynadığını görüyorsunuz. Ancak birkaç sayfa sonra tablo değişiyor. Göz kamaştıran rakamların ardında, gerçeği arayan gözler için bambaşka bir hikâye başlıyor.

Zenginleşen bir azınlık, yoksullaşan bir çoğunluk

Türkiye’de toplam servet yerel para birimiyle yüzde 35’in üzerinde artmış gibi görünüyor. Ancak bu “artış” enflasyondan arındırıldığında tablo tersine dönüyor: Gerçekte kişi başına düşen servet yüzde 14,6 oranında azalıyor. Daha kötüsü, toplumun ortalama bireyini temsil eden “medyan servet” açısından bu daralma yüzde 21’e ulaşıyor.

Peki, bu nasıl bir matematik? Hem milyoner sayımız patlıyor hem de hep birlikte fakirleşiyoruz? Cevap aslında çok basit ve hepimizin ezbere bildiği bir kelimede saklı: Enflasyon.

Düşünün ki elinizde bir ev var. Geçen sene 2 milyon TL ediyordu, bu sene değeri 5 milyon TL oldu. Kâğıt üzerinde üç milyon kâr ettiniz, değil mi? Ama o bir senede marketteki peynir dört kat, arabanın kaskosu beş kat arttıysa, aslında ne kadar zenginleştiniz? İşte Türkiye’nin hikayesi tam olarak bu. Varlıklarımızın TL cinsinden değeri o kadar hızlı şişiyor ki, bir grup insan kendini dolar milyoneri listesinde buluyor. Ancak geri kalanımız için bu “zenginleşme”, eriyen maaşlar ve boşalan cüzdanlar karşısında acı bir şakadan ibaret kalıyor.

2021’de Türkiye ekonomisinde yaşanan olumsuz dönüşümü hatırlayalım. Türkiye uzun bir süre boyunca, düşük faizle pompalanan kredilerle iç tüketimi ve verimsiz inşaat sektörünü canlandırarak büyümeye çalıştı. Bu modelin uygulandığı dönem ucuz krediye erişenler yatırıma değil gayrimenkule ve tüketime yöneldi. Gayrimenkul fiyatlarının fırlamasıyla varlıklarının değeri artan bir avuç insan dolar milyoneri olurken, toplumun geri kalanının yaşam kalitesi düşüyor. Yani Türkiye, birkaç kişinin zenginleşmesini alkışlarken, milyonların sessiz yoksullaşmasını izliyor. 

Bu bir “milyoner patlaması” değil, servet adaletsizliğinin patlaması

Türkiye’de gelir ve servet eşitsizliği artık bir istatistik değil, bir yaşam gerçeği. Gelir veya servet dağılımındaki eşitsizliği ölçmek için kullanılan Gini katsayısı 0.73’e ulaşmış durumda.Gini katsayısının değeri 0 ile 1 arasında değişir:

  • 0 tam eşitliği (herkesin geliri veya serveti aynı),
  • 1 ise tam eşitsizliği (tüm gelir ya da servetin tek kişide toplandığı durum) ifade eder.

Bu oran, Türkiye’yi dünyanın en eşitsiz ülkelerinden biri yapıyor. Artan milyoner sayısı, toplumsal refahın değil, servetin tepede daha da yoğunlaştığının kanıtı.

Ve bu tablo sadece bugünü değil, geleceği de tehdit ediyor. Önümüzdeki 20 yıl içinde yaşanacak kuşaklararası servet transferi, var olan eşitsizlikleri daha da kalıcı hale getirme riski taşıyor.

Uzun süredir ekonomiyi birkaç gösterişli rakamla süsleyip, “başarı hikayesi” anlatmayı alışkanlık haline getirdik. Ama artık kartlar açık oynanıyor. UBS raporu, Türkiye’nin sahici refah üretmek yerine vitrin zenginliğiyle avunduğunu açıkça ortaya koyuyor. 

Varlık Var Ama Ekonomi Neden Zayıf?

Türkiye’de bireylerin servetleri büyük ölçüde gayrimenkule dayanıyor. Finansal sistemle bağlantısı düşük. İnsanlar borsadan, yatırımlardan değil; ev fiyatlarının artışından “zenginleşiyor.” Bu durum, servetin üretken değil, durağan bir yapıda olduğunu gösteriyor.

Ayrıca Türkiye, düşük borçluluk oranıyla övünse de bu durum, finansal araçlara erişimin sınırlı olduğu anlamına da geliyor. Başka bir deyişle, servet biriktirenlerin değil, kenarda kalanların ülkesindeyiz.

Slogan ekonomi dönemi bitti: Gerçekleri konuşma zamanı

Uzun süredir ekonomiyi birkaç gösterişli rakamla süsleyip, “başarı hikayesi” anlatmayı alışkanlık haline getirdik. Ama artık kartlar açık oynanıyor. UBS raporu, Türkiye’nin sahici refah üretmek yerine vitrin zenginliğiyle avunduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Ekonomiyi gerçekten değerlendirmek istiyorsak, bunu milyonlarca insanın cebindeki alım gücüne, konut hayaline, geleceğe dair güvenine bakarak yapmalıyız.

Son söz: Sayıların ardına bakabilen bir ülke olmak

Raporun en öğretici yanı şu: Zenginlik, yalnızca rakamlarla değil, hayatın içinde hissedilen bir şeydir. Bugün Türkiye’de bu hissiyat, her geçen gün biraz daha kayboluyor. Gerçek refah, milyoner sayısını artırmakla değil, herkesin insanca yaşayabileceği bir sistem kurmakla mümkündür.

Eğer gözümüzü sadece tavan fiyatlara, büyüyen varlıklara ve döviz bazlı başarı öykülerine dikersek, tabandaki sessiz çöküşü kaçırırız.

Ve unutmayalım: Servetin gerçek gücü, kaç kişiye umut olduğu ile ölçülür.

  • Kırık ayna Kırık ayna
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
ZenginlikUBS Raporu

Yorumlar

yorum avatar

Kaleminize sağlık. Çok güzel anlatmışsınız ülkemizin mevcut durumunu.

Burcu

02-07-2025 11:18

yorum avatar

Çok güzel ve gerçekçi bir yazıyı keyifle okudum. Tebrik ederim her zaman başarılıydınız , bu başarınız daim olsun.

MERCAN

29-06-2025 14:39

yorum avatar

Çok güzel bir yazı olmuş. Siyaset yok. Haksız eleştiri yok. Eskilerin tabiri ile efradını cami, ağyarını mani olmuş. Türkiye’nin finansal yapısı ve gelir dağılımı bu kadar öz ve net anlatılır ancak. Eline sağlık kalemine kuvvet kardeşim.

Cemil Başoğlu

29-06-2025 13:30

yorum avatar

Turgay bey kardeşim. Çok güzel bir yazı olmuş. Sanki ülkenin ekonomisi kapsamlı anlatılmış, sonra ö

Cemil Başoğlu

29-06-2025 13:21

Yorum Yazın

Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Büyük Dil Modellerinin Ateşi Çıkarsa
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı “Yeter söz milletindir” sloganı üzerine (2)
    Murat Paker
    Murat Paker Psikoterapi nedir?
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Kamuoyu desteğinin süresi var mıdır?
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy İnan Güney ya da nöbetleşe mağduriyet
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Dezenflasyon masalı, yoksulluk gerçeği
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Sistemin enkazı altında kalan hafızayı kurtarmak
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Siyasette etik omurga
    Deniz Nas
    Deniz Nas Machiavelli'ye göre bir ‘Prens’ hangi özelliklere sahip olmalıdır?
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Üniversite bina değildir, üniversite hümanizimdir!
    Herkül Millas
    Herkül Millas Batı ile Doğu’nun farkları
    Gülşah Eker
    Gülşah Eker Şehirleri dinlemek: Yerel karar alma süreçlerinde veri neden önemli?
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Alaska satranç tahtası
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Simi’nin plajları
    Aydan Bakan
    Aydan Bakan Sevgili küçüğüm
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ne kadar iyi olabilirsin ki!
    Beril Esra Atahan
    Beril Esra Atahan Hiçbir yer evin değilse, her yer evin oluyor
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yargının siyaset kıskacı ve Yeni Çözüm Süreci dengeleri
    Yavuz Saltık
    Yavuz Saltık Kültür ve sanat yoksunluğu: Görünmeyen uçurum
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Görünüşün gücü ve hakikatin çürüme ile imtihanı
    Ahmet Ziya Gökalp
    Ahmet Ziya Gökalp Gerçek, Anlatının Gölgesinde Kayboluyor
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Finans Alla Turca
    Fatih Öztürk
    Fatih Öztürk Türkiye Cumhuriyeti Demokrasisi’ni kurtarmak (3): Temsilcilerin azli
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı