MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Yarın PPK var ama heyecan yok!

ANA SAYFAEKONOMİYarın PPK var ama heyecan yok!
Yarın PPK var ama heyecan yok!
16 Ekim, 2024, Çarşamba 08:00
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Alaattin Aktaş
Alaattin Aktaş
yazı içi reklam

Para Politikası Kurulu ekim ayı toplantısını yarın yapacak. Heyecan var mı heyecan; faiz indirimi bekleyen... Yok!

Merkez Bankası aylardır PPK açıklamalarında aynı ifadeye yer veriyor. Çok muhtemeldir ki yarınki toplantıda da bu ifadeyi yine göreceğiz:

“Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir.”

Yarınki açıklama bu ifadenin değiştirilmesini gerektirecek bir gidişat yok ki. Hatta Merkez Bankası’nın beklentisine göre daha olumsuz bir gelişme söz konusu.

Merkez Bankası yılın üçüncü çeyreğinde mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonun yüzde 2.5 düzeyine gerilemesini bekliyordu, olmadı. Ağustos ayı için oran ilan edilmemekle birlikte Merkez Bankası’nca çizilen grafiğe göre yüzde 3’ün biraz üstünde olduğu anlaşılan bir oran vardı. Açıklanan oran yüzde 2.47, mevsimsellikten arındırılmış yüzde 3’ün üstündeydi.

Mevsimsellikten arındırılmış oranlar eylül verisiyle birlikte TÜİK tarafından açıklanmaya başlandı. Metodoloji gereği mevsimsellikten arındırılmış oranların revize edildiği belirtiliyor, buna göre daha önce yüzde 3’ün üstünde olan ağustosun oranı yüzde 2.7’ye indi. Ama bu oran da Merkez Bankası’nın aylık beklentisinin üstünde.

Eylüle geldik, açıklanan manşet oran yüzde 2.97. Mevsimsellikten arındırılmış oran da yüzde 2.8 oldu.

Yüzde 2.5 beklentisinin ya da faiz indirimini düşünmek için Merkez Bankası’nın gözettiği oranın yine de epeyce üstünde bir oran söz konusu.

Heyecan o yüzden yok

Para Politikası Kurulu yarın bu veriler ışığında toplanacak. Dolayısıyla tabii ki bir faiz indirimi gündemde değil ve tabii ki heyecan da yok.

Bu gidişle çok önce de dile getirdiğimiz gibi 2024 içinde bir faiz indirimi de pek söz konusu olmayacak.

Nasıl olsun ki!

Enflasyon yıllık bazda geriliyor ve herkes biliyor ki bu durum baz etkisinden kaynaklanıyor. Merkez Bankası da zaten üstüne basa basa “Bizim için aylık enflasyonun seyri önemli” demiyor mu?

Dolayısıyla aylık enflasyon olarak hep mevsimsellikten arındırılmış oranı dikkate alan Merkez Bankası, bu oran öngördüğü düzeyin çok üstünde seyrediyorken faiz indirimini nasıl düşünür ki?

Merkez son çeyrek için kendini daha çok bağladı

Merkez Bankası faiz konusunda üçüncü çeyrekte aylık oranın mevsimsellikten arındırılmış olarak yüzde 2.5 düzeyine inmesi halinde bir adım atabileceğini belirtiyordu. Bu gerçekleşmedi.

Ama Merkez Bankası son çeyrek için kendini daha da bağlamış durumda.

Merkez Bankası son çeyrekte mevsimsellikten arındırılmış oranı yüzde 1.5 dolayında bekliyor. Eğer aylık oran bu düzeye inerse bir faiz indiriminin söz konusu olabileceğinin işaretleri verildi.

Son çeyreğin ilk ayının yarısını geride bıraktık. Fiyat artış hızının yüzde 1.5 dolayında kalabileceğine ilişkin pek işaret göremiyoruz. Eylülde bile yüzde 3’ü zorlayan bir artıştan sonra ekimde ne olacak da bu düzeyin yarısında kalınabilecek ki...

Üstelik okul hazırlıkları dolayısıyla geçmiş yıllarda ekimde yapılan harcamalar bu yıl bir ölçüde eylüle kaydı ama fiyat artışının bir kısmı hesaplama yönteminden dolayı ekim ayı endeksine yansıyacak.

Zaten hatırlanacaktır; 2021 öncesinin normal yıllarında en yüksek fiyat artışı yaşanan ay genellikle ekim olurdu. Bu gerçek de göz önünde bulundurulursa bu yıl ekimde de görece yüksek bir artış yaşanması sürpriz olmaz.

2005-2020 dönemindeki aylık artışları hatırlatalım. Bu dönemde eylül aylarındaki ortalama artış yüzde 1.13, ekim aylarındaki ortalama artış ise yüzde 2.03 oldu.

Yani ekim ayında yüzde 1.5 dolayında bir artış beklemek fazla iyimserlik olur. Hatta eylülün altında bir oran bile sürpriz sayılır.

Yüzde 1.5 gelse bile...

Olmaz ya, hadi oldu diyelim ve ekim ayındaki mevsimsellikten arındırılmış oranın yüzde 1.5 dolayında geldiğini varsayalım.

Merkez Bankası 21 Kasım’daki PPK toplantısında “İşte aylık oran yüzde 1.5’e geriledi, hadi faiz indirimine gidelim” der mi, diyebilir mi, demesi makul olur mu?

Merkez Bankası “Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş” görüşünün altını aylardır çiziyorken bir ay görece düşük oran geldi diye faiz indirimine niyetlenir mi?

Dolayısıyla ekim yüzde 1.5 olsa bile kasım toplantısını da geçin!

Hadi ekimden sonra kasımda da yüzde 1.5’te kalındı, öyle olduğunu varsayalım. O durumda aralık toplantısında, belki!

Bakar mısınız “belki”ye gelebilmek için bile iki ay üst üste yüzde 1.5 dolayında kalmak gerekiyor.

Ne bu iki ay yüzde 1.5 dolayında kalınabilir, ne de bu gidişle bu yıl bir faiz indirimi söz konusu olur.

 

----

Bu yazı, yazarın izniyle https://www.ekonomim.com/yazar/alaattin-aktas/30 adresinden alınmıştır.

  • Türkiye’nin şu çelişkisine bakın! Türkiye’nin şu çelişkisine bakın!
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Para Politikası KuruluPPKEnflasyon

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Alaattin Aktaş
    Alaattin Aktaş

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı