MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Unutmanın teolojisi: Kronos, Antigone ve küller arasında zamanın bedenini aramak

Ana SayfaFelsefeUnutmanın teolojisi: Kronos, Antigone ve küller arasında zamanın bedenini aramak
Unutmanın teolojisi: Kronos, Antigone ve küller arasında zamanın bedenini aramak

Bu yazı bir çağrı değil. Kronos'un unutturmaya çalıştığı zamana düşülmüş bir not. Nemesis'e yazılmış bir işaret. Mnemosyne'ye sessiz bir selam. Eris'e açık bir davet.

30 Temmuz, 2025, Çarşamba 05:55
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu

Bu yazı bir çağrı değil. Kronos'un unutturmaya çalıştığı zamana düşülmüş bir not. Nemesis'e yazılmış bir işaret. Mnemosyne'ye sessiz bir selam. Eris'e açık bir davet.

"Ben ne için ölüyorum?" diye sormuştu Antigone. Belki şimdi yeniden sormalıyız: Biz ne için yaşıyoruz? Ve daha önemlisi: Kim yazıyor bizim adımıza zamanı?

Uyumanın pek mümkün olmadığı bir  gecenin sabahı, direncimi kaybedip birkaç saat uykunun ardından anlamlandıramadığım bir yankıyla uyandım. Yangınla değil, bir sızıyla. Hava dardı ama koku yoktu. Zaman kırılmış gibiydi; o gün, gökyüzünden değil, takvimden düştü kıyamet. Ve ben işte o an anladım: Zaman artık ilerlemiyor, zaman bizi yutuyor.

"Kronos çocuklarını neden yedi? Çünkü her çocuk, zamanı değiştirme ihtimali" diye yazıyordu eski bir metinde. Bugün Kronos'un çocukları biziz; doğan her şeyden korkuyor. Çünkü her doğan, geçmişe bakabilir ve geçmiş, hükmün zayıfladığı yer. Bu yüzden zaman artık bize ait değil: Kronos onu yok etmiyor; yönetiyor, eğiyor, büküyor ve unutturuyor. Silahları belli: Takvimlerin yapraklarıyla yakar geçmişi, resmî bayramlarla üstünü örter, dilleri 'ilerleme' diye diye köreltir.

Mnemosyne, zamanın altında gizli bir su gibi akıyor; kayalara çarparak ilerler bu su: tıpkı bir çocuğun tebeşirle çizdiği resimler gibi, silinir ama izi kalır. Unutmamak direniştir. Yazmak da. Yazdıkça hatırlıyoruz. Hatırladıkça zaman yeniden akıyor. Kronos'un eğip büktüğü zaman çizgisinde, Mnemosyne bir kıvrım, bir dirsek, bir sapma.

Kronos'un hükmü yalnızca takvimlerde değil. Dilin içinde de sürüyor. Her sabah başka bir felaketin adı konuluyor, her akşam başka bir trajedinin üstü örtülüyor. Bu çağda her şey "programlı kriz". Tesadüf değil, ihmal değil. Kronos'un yeni silahı planlı çöküş. Hatırlamaya vakit bırakmayan bir hızla gelişiyor her şey. Yangınlar sadece ormanı değil, hatıraları da kül ediyor. Oysa Antigone'nin mezarı şimdi yanan bir zeytin ağacının altında. Ve biz, damacana taşıyan çocukların ellerine bakarak anlıyoruz: Zamanın değil, iktidarın iştahı bizi yutuyor. Alev gibi yutuyor  memleketi hem de. (Maalesef mecazen de değil) Kimi zaman bir açıklamayla, kimi zaman sessizlikle... Hep istikrarlı bir iştahla.

Bütün bunları düşündüğüm bir sabah, Jean Anouilh'in Antigone'si geldi aklıma. Bir kadının yalnız başına, kendisine yasaklanmış bir mezarı kazması. Toprak iktidarın değil. Yas da, yası taşıyanın. Antigone, "Kimsenin anlamadığı bir düzenin kurbanı olmaktansa, ölmeyi tercih ederim" demişti. Ölüm bir reddedişti onun için. Bugünse ölüm, ne yazık ki çoğu zaman pasiflik biçimi. Çünkü düzen seni yaşarken de öldürebiliyor. Ve seni yaktıktan sonra hatırana ad veriyor.

(Yakmak derken hala aklım memleketimin yok olan ağaçlarında, geleceğinde…)

Bazen soruyorum kendime: Bu ülkede bir mezarın başında ne kadar durabilir insan? Bir kaybın ardından ne kadar sessiz kalabilir? Ya da kaç gün sonra suskunluk, unutmakla yer değiştirir?

Nemesis hâlâ uykuda. Bu adaletin değil, öfkenin gecikmesi. Nemesis uyanırsa dengeler bozulur. Sistem onun uykusundan faydalanır. Gözleri kapalı adalet, adaletsizliği besleyenlerin ekmeğine yağ sürer. Nemesis uyanmadıkça her şey aynı kalır. Ama belki bir sabah, beklenmedik bir anda, o uyanır ve teraziyi değil, aynayı gösterir. Biz de o aynada kendimizle birlikte unuttuklarımızı görürüz.

Nemesis'in adı intikamla anılır. Oysa o hınç taşımaz. Dengeyi gözetir. Aşırının karşısında bir denge taşı gibi durur. Her şeyi olması gerektiği yere iade eder. Belki de bu yüzden hep görmezden gelinir.

Eris bekliyor sonra. Bir türkünün yasaklı dizesinden doğar o çoğu zaman. Çatışmanın tanrıçası. Her sessizlik bir çatlak çünkü. O çatlakta büyür Eris. Yavaş yavaş, sabırla, silmeye direnenlerin içinde. Çünkü çatışma yalnızca öfkeyle değil, anlamla başlar. Ve her anlam bir hatırlamanın meyvesi. O yüzden çatışma sadece yıkmaz; aynı zamanda yeni olanın kapısını aralar.

Bu yazı bir çağrı değil. Kronos'un unutturmaya çalıştığı zamana düşülmüş bir not. Nemesis'e yazılmış bir işaret. Mnemosyne'ye sessiz bir selam. Eris'e açık bir davet.

"Ben ne için ölüyorum?" diye sormuştu Antigone. Belki şimdi yeniden sormalıyız: Biz ne için yaşıyoruz? Ve daha önemlisi: Kim yazıyor bizim adımıza zamanı?

Ve neden hep böyle yazdığımı soranlara şöyle derim: Çünkü bu çağda hakikat saklanmaz; unutturulur. Ve unutuşa karşı en eski, en kadim direnç biçimi anlatıdır.Yazdıklarımla, hafızanın sınır çizgilerini belirlemeye çalışıyorum. Mit, tanrıça, alev, sızı  hepsi birer arayış biçimi. Çünkü zamanın dili tekleştiğinde, çok sesli hatırlama en radikal eylem olur. Bu yüzden yazdıklarım bazen bir ağıt, bazen bir ritüel, bazen de bir çatlak sesi gibi.

Çünkü ben tanrıların öfkesinden değil, insanların suskunluğundan korkarım.

Çünkü zamanın diliyle yazmayı reddediyorum.

Çünkü hafızayı korumak için kelimelerimi seçiyorum.

Çünkü anlatı yalnızca bir biçim değil; bir duruş.

Bu üslup, bir ses değil yalnızca; bir taraf olma biçimi.

Bitirirken tekrar hatırlayalım. Antigone'nin sorusu canlı kaldıkça, anlam da yaşamaya devam edecek.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
İlter Turan
İlter Turan Türkiye’yi Lübnanlaştırma hevesleri yersizdir
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk Alevi Açılımı
Osman Erden
Osman Erden Almanya- İsrail ilişkileri ve kültür sanat alanında ifade özgürlüğü (1)
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Unutmanın teolojisi: Kronos, Antigone ve küller arasında zamanın bedenini aramak
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Komisyon oturumları canlı yayınlansın
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Komisyon kuruluyor sorular çoğalıyor
Murat Aksoy
Murat Aksoy İktidarın Kürtlerle sınavı
Özgür Öğütcen
Özgür Öğütcen Gündelik Hayattaki Şiddet Üzerine
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar Kılıç, kalkan ve ümmet: Türkiye'yi geçmiş nostaljisiyle yönetmek
M. Coşkun Cangöz
M. Coşkun Cangöz Yaz sıcakları Hazine’yi de vurdu: Borçlanma yakıyor!
Murat Paker
Murat Paker “Süreçte” üç farklı kimlik vizyonu
Eser Karakaş
Eser Karakaş İdari soruşturmalar komedyası ve Devlet-i âlimiz
Yüksel Işık
Yüksel Işık Kimlik değil, liyakat
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Türkiye ekonomisi neden durmuyor?
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı