MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Ey CHP: Titre ve Kendine Dön

ANA SAYFASİYASETEy CHP: Titre ve Kendine Dön
Ey CHP: Titre ve Kendine Dön

Hiç kuşkusuz, başka partiler gibi arka odalarda yazılmış senaryolar sonucu kurulmuş bir parti değil CHP.

16 Haziran, 2025, Pazartesi 06:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yüksel Işık
Yüksel Işık
yazı içi reklam

Mücadelenin içinde kurulmuş CHP’yi, yargı sarmalından birlikte kurtarıp, yeniden Türkiye’yi daha güzel bir geleceğe hazırlamak için şimdi sıra Özel’in, Kılıçdaroğlu ile bir araya gelmesini sağlayacak adımın atılmasındadır. Değil mi ki “birlikten kuvvet doğar”.  Atılabilir mi? Elbette atılabilir; çünkü o adımın potansiyeli CHP’nin genlerinde var.

Gelecek güzel günlerin gerçekleşmesi için mücadele eden evlatlarıyla omuz omuza durup, hayatın hakkını vererek yaşamış bütün babaların günü kutlu olsun. 

Toplumsal tarihin kronolojisi tutulabilir ama tarih, ders almasını bilenler için önemli bir tecrübe birikimi sunar bize. Ve hayat, tren kompartımanları gibi birbirinden izole değil; tam tersine neyin nerede başlayıp nasıl sonuçlandığını bilebilmek için kuyumcu titizliği gerektirecek kadar karmaşık bir süreçtir.

Hatırlayın; başını Akşener, Özdağ ve Ogan’ın çektiği muhalifler yeteri kadar imza toplamış, Bahçeli’nin yapılmasını istemediği olağanüstü MHP Kurultayı 19 Haziran 2016’da gerçekleşmişti. 

Bahçeli ekibi, bu kurultayı, “Tarla Kurultayı” olarak isimlendirmişti. İptal edilmesi için dava açılmış, dava bir yıl sürmüştü.

Mahkeme süreci devam ederken, Bahçeli, “Cumhurbaşkanı, yasal ve anayasal sınırlara çekilmeyecekse, fiili duruma hukuki boyut kazandırılmalıdır” diyerek, işaret vermiş; başta iktidar olmak üzere herkes, o işareti “madem  Erdoğan anayasaya uymuyor, o zaman anayasayı Erdoğan'a uyduralım” şeklinde anlamıştı.

Sonrası göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleşmiş; MHP, o referandumda evet demişti. Tesadüfe bakın ki yargı süreci de, referandumdan sonra MHP’nin lehine sonuçlanmıştı.

Akşener’in ifadesiyle “700 delegenin iradesi yok sayılmış, 10 dakikada verilecek bir karar için bir yıl beklenmişti”.

Halkın İradesini Kim Teslim Alabilir?

Böylece, Demokritos’un, “evrende var olan her şey rastlantı ve zorunluluğun ürünüdür” dediği şey, bir kez daha hayat bulmuştu.

Aynı “rastlantı” ve aynı “zorunluluk”, bu kez CHP’yi “terbiye etmek” üzere harekete geçmiş bulunuyor.

Hiç kuşkusuz, başka partiler gibi arka odalarda yazılmış senaryolar sonucu kurulmuş bir parti değil CHP. Önümüzdeki hafta 106. Yıldönümünü anacağımız Amasya Genelgesi’nin izinde ve Sivas Kongresi’nde alınmış kararların sonucu kurulmuş bir partidir. Dolayısıyla strateji oyunlarındaki gibi kolaylıkla “alt edilecek” bir parti değildir.

Mücadelenin içinde şekil almış böyle bir parti, kolay kolay teslim alınamaz.

Bununla birlikte tarih bize gösterir ki nice alt edilemez görünen güçler, hiç beklemedikleri yerden aldıkları darbelerle alt edilebilir; bir anlık hata, koskoca bir tarihin gidişatını değiştirebilir. Bu nedenledir ki birkaç yazıdır; CHP’nin “titreyip kendisine dönmesi” gerektiğini yazıyorum.

Neden mi?

Çünkü CHP kendine gelmeden, Türkiye’nin içine düştüğü bu kaostan çıkması olanaksız görünüyor.

CHP’de, okları birbirine yöneltmiş taraflar olduğunu; tarafların simge isimleri değilse bile onlar adına konuşanların birbirlerine “ağır laflar” ettiğini biliyoruz. 

Taraf olmak, kolay; aslolan, nesnel olabilmektir. Gerçeğin bir tarafını öne çıkartıp, diğer taraflarını gizlemek, kimseye bir şey kazandırmaz. 

Körün fili tarifinden vazgeçilmeli; gerçek olduğu gibi kabul edilmelidir. Hakikat can sıkıcıdır ama Nazım’ın dizeleştirdiğigibi “hakikat çok taraflıdır”; o tarafların tümünü görmeden geleceği kazanmak olanaksızdır. 

Şu dizeler de Nazım’dan:

“Bende bir sebep vardı, bir de hakikat.

Sende yalnız sebep var.”

“Sebepler” de önemli ama “hakikat” yabana atılamaz.

Nedir o hakikat?

İktidarın, karşısında güçlü bir CHP istemediği… Çünkü Türkiye’nin “putinvari” bir iktidara teslim olmasını engelleyecek en büyük güç CHP’dir.

Birlikten Kuvvet Doğar

Bu gerçeğin ışığında yazmıştım; önce “Durun, Siz Kardeşsiniz” ve ardından “Siz Hala Kardeşsiniz” başlıklı yazılarımı.

Kimdir bu “kardeşler”?

Mevcut Genel Başkan Özgür Özel ile önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu. 

Geçen yazılarımda, “bu iki isim, birbirlerine omuz vermeli ve CHP’yi, iktidarın içine ittiği kaostan kurtarmalıdırlar.”

Görünen o ki, “dil, ağrıyan dişe değmiş”.

Tarafların, çekildikleri “sütre gerisi”nden çıkıp, birbirlerini ziyaret etme gereğini duymuş olmaları sevindiricidir. Kılıçdaroğlu’nun, İmamoğlu’nu ziyaret etmesi, bunun işaretidir. 

Mücadelenin içinde kurulmuş CHP’yi, yargı sarmalındanbirlikte kurtarıp, yeniden Türkiye’yi daha güzel bir geleceğe hazırlamak için şimdi sıra Özel’in, Kılıçdaroğlu ile bir araya gelmesini sağlayacak adımın atılmasındadır. Değil mi ki “birlikten kuvvet doğar”. 

Atılabilir mi?

Elbette atılabilir; çünkü o adımın potansiyeli CHP’nin genlerinde var. Hatırlayın; CHP’nin kurucusu Atatürk, gösterdiği liderlik ile Conkbayırı'nda cephaneleri bittiği için kaçışan askerlerin yol açtığı kaostan bir kahramanlık destanı çıkartmıştı.

Biliyorsunuz; Atatürk, “cephanemiz kalmadı’, diyerek kaçışan askerlere, “cephanemiz yoksa süngümüz var, süngü tak” diye emir vermiş ve “ölmeyi emrediyorum” diyerek de ne kadar kararlı olduğunu göstermişti.

Sonrasını biliyoruz.

Tarihe Çanakkale Zaferi olarak geçen öykü, böyle başlamıştı. Geleceğin Türkiye’si de bu kaostan çıkabilir. Bunun için CHP’nin ve özellikle simgesel isimlerin yapmaları gereken şey,  “meseleyi çabuk kavramak, hızla karar vermek, sorumluluğu üstüne almaktan çekinmemek”tir.

İhtiyaç budur; bu ihtiyaç, CHP’yi titretip, kendine döndürecek kadar elzemdir.

  • Durun, siz kardeşsiniz… Durun, siz kardeşsiniz…
  • Siz hala kardeşsiniz… Siz hala kardeşsiniz…
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Cumhuriyet Halk PartisiCHPMHPTarla Kurultayı

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Yüksel Işık
Yüksel Işık

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
Murat Paker
Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
Murat Aksoy
Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
Hasan Çetin
Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
Sema Erder
Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
Eser Karakaş
Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
Yüksel Işık
Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
Akın Özçer
Akın Özçer Yanlışta ısrar
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
Reha Çamuroğlu
Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı