Batı ve onun değerleri

Batı utanmazlığın, rezilliğin zirvesinde. “İran hastane bombaladı!” diye bağırıyor. Bu, savaş suçuymuş! Duymadık demeyin öyle imiş! Batı insan haklarını savunuyormuş! Nasıl, bombalayarak! Döndük insanlığın en başına, “Yaptım çünkü yapabiliyorum. Evet doğru imiş o söz, bu kez gerçekten “Cehennemin kapılarını açtılar.”

Almanya Dışişleri Bakanı açık sözlü bir “herifmiş”! İsrail’e “pis işlerini” yaptırıyorlarmış! Yani eski soykırım kurbanlarına yeni soykırımlar yaptırmayı seçmişler. Geçmişte boka battıkları için demek bir araç gerekiyormuş onlara ve nasıl geldiyse akıllarına eski kurbanlarını araç olarak seçmişler.

İlginç olan tarafları var bu söylemin. Demek ki Alman Dışişleri Bakanı için o “Yüzleşme”, Willy Brandt filan bir saflık imiş. Yani Yahudi onlar için aynı Yahudi! Pis işlere layık. Ve bu kez Avrupa’nın tamamının pis işlerini yapacak! “Pis iş” ne? Soykırım! Yani Yahudi ile soykırım arasında kavramsal bir bağ var zihinlerinde. Onca destekledikleri Netanyahu ve Colani ile o kadar ortak yönleri var ki! Diğer tuhaf tarafı bu cümlenin İsrail’den bir tepki görmemiş olması eğer ben kaçırdıysam bilemem. Ama şöyle anlı şanlı bir tepki olmalıydı. Fakat onlar akıllıdır yaptıklarının pis iş olduğunu bilirler.

İsrail yetkilileri ne demişti Gazzeliler için; “Bunlar hayvan, insan değiller!”. Zamanında Hitler ve Himmler de böyle düşünüyordu kurbanları için. Sonradan gelen bir sömürgeci olarak Almanya’nın Afrika’daki korkunç icraatları muhtemelen Holokaust’un talim ve terbiye kurslarını oluşturmuştur. 

Bir de güzel kendi halklarına yasaklayıverdiler protestoları. Protestocuları yerlerde sürüklettiler. Bizim polisimize bile sirayet etti bu tavır. Ne de olsa “Batılı” bir tavır değil mi? “Bakın Almanya’da, Hollanda’da aynısını yapıyorlar” deyince yapılan her şey “demokratik” oluverir tabii.

ABD’nin Irak işgalinden bu yana Batı’yı bir telaş sardı. Dili sürçmüştü Bush’un “Crusades” yani Haçlı Seferi diyerek. Nasıl bir sürçmeyse artık. Şimdi Trump söylese muhtemelen bu rezil ittifakın bütün üyeleri Kim Yong’u alkışlayan bürokratları gibi alkışa dururlar.

Önce mazeretlerini yaratırlar her zaman. Süveyş Kanalı yapım aşamasındayken Büyük Britanya “zavallı işçilerin insanlık dışı koşullarda çalıştırıldığını” yazmaya başlamıştı. Sonra kendisi devralınca kanalı kendisi öyle çalıştırmaya devam etti. 

Önce Saddam sonra Esad şimdi Hamaney diktatörler değil mi? Peki Batı ne yapacak bu durumda? Demokrasi götürecek. Neyle götürecek? Uçaklar dolusu bombalar, füzeler, taktik nükleer mermilerle. Ama işte arada Alman Bakan gibileri çıkıp asıl dertlerinin bunların hiçbiri olmadığını dışa vuruveriyor. Nelerdir acaba bu pis işler? Merak etmiyor musunuz? Nedir bunca saldırganlığın sebebi? Niçin böyle 19.Yüzyıl sömürgecileri gibi kudurdular?

Öyle ya Yeşillerin bakanlarının dahi ağzından Mefistofeles konuşuyor. 

Korkuyorlar. Yaşlandılar. Yeni şeyler bulamıyorlar halklarını oyalayacak. Hedonizmin dibine vurdular. Doğu Bloku’nu onunla yıkmışlardı bir ölçüde. Blucinler, hamburgerler, parfümler ve tabii uzayı bile silahlandırmayla. Şimdi deniz bitiyor gibi görünmekte.

Artık teknoloji hızla yaygınlaşıyor. Eski “hayvanlar” yepyeni insanlar olmaya başlıyor galiba. Bir yerinden tutuveriyorlar yeni teknolojileri. İsrail- İran savaşında İsrail ağlamaya başlıyor. “Aman ağababalarım ben ettim siz etmeyin, bunlar tahmin ettiğimizden dişli çıktılar” diye. 

Onlar kararsız. İş nereye varır bilemiyorlar. Irak’ta Afganistan’da rezil oldukları, ülkeleri rezil ettikleri gibi sabıkaları var. Tony Blair mesela, insan içine çıkamaz halde. Uşaklar ise yetersiz. Geçici bir operasyon olarak düşünüp Suriye’ye bir herif-i naşerif getirdiler, kendileri bile ikide bir bombalıyorlar. 

Batı utanmazlığın, rezilliğin zirvesinde. “İran hastane bombaladı!” diye bağırıyor. Bu, savaş suçuymuş! Duymadık demeyin öyle imiş! 

Batı insan haklarını savunuyormuş! Nasıl, bombalayarak!

Döndük insanlığın en başına, “Yaptım çünkü yapabiliyorum.”

Evet doğru imiş o söz, bu kez gerçekten “Cehennemin kapılarını açtılar.”

Düşünüyorum da İran’la, Yemen’le, Hizbullah’la tümü bir araya gelip savaşma ihtiyacı duyuyorlarsa, yiğitlikleri bu kadarsa, bunlar asli hedefleri olan Çin ile nasıl savaşacaklar? Görünen o ki asıl korkuları orada ve bu korkuları nedeniyle bütün meşruiyetlerini kanalizasyona döküverdiler. Umarım kendi halkları bunlara geçmişte olduğu gibi beklemedikleri dersler verir.

Bizim tarafımızdan görüntü nasıl? Sırasıyla hedef alınan ülkeler nüfuslarının çoğunluğu Müslüman olan ülkeler olduğu için Cihatçı Teröristlerin varlığı Batı adına bulunmaz nimet. Onları gösterip “bunlar hayvan” diyorlar ve sonra onları iktidar sahibi yapıyorlar. Sadece Suriye’de değil, Afganistan’ı unutmayalım. Müslüman ülkelere saldırdıkları sürece bu dili kullanacaklar. Ama mesela Çin’e saldırdıklarında ne diyecekler? Diktatörlük derler mutlaka. Bunu da Trump der herhalde. 

“Ekonomik çıkarları için” demek bu saldırganlığı açıklamakta yetersiz kalır. Soğuk Savaş boyunca kullanmaya utanır göründükleri bütün kelimeleri üzerimize boşaltıyorlar. Nasıl Holokaust ekonomiyle izah edilemezse bugün olanlar da öyledir. 

“Oturun oturduğunuz yerde fena yaparız” diyorlar, açıktan. 

Anlaşılan büyük bir yıkımla karşılaşmadan akılları başlarına gelmeyecek.

Narsist mütekebbirler!

• Osmanlı torunu olmak…