Toprak değil, insanın iç dünyası işgal ediliyor artık. Savaş cephede değil, kelimelerde, ekranlarda ve algılarda sürüyor.
Çağın Anatomisi
Bir zamanlar savaş, sınır çizgilerinde yaşanırdı. Bugün savaş, bilincin haritalarında sürüyor. Topraklar değil, düşünceler ele geçiriliyor. Bomba sesi yerini veri akışına, tank paleti yerini manipülasyona bıraktı.
Artık yıkım sessiz. Kurşunlar değil, kavramlar konuşuyor. Savaşın cephesi medya; silahı ekonomi; meşruiyeti ise “demokrasi” ambalajı altında sunuluyor.
Beyaz Saray’ın kapıları sık açılıyor ama hiçbiri artık özgürlük için açılmıyor. Bazı liderler kırmızı halıyla karşılanıyor, bazıları arka kapıdan içeri alınıyor.
Hepsi aynı senaryonun oyuncusu: Bir çağın finansal tanrısına biat eden yeni müritler.
Zelensky — Umudun Ticareti
Bir halkın çığlığı, önce kahraman yaratır; sonra o kahraman, piyasanın maskotu olur. Zelensky bu çağın en trajik örneği. Bir zamanlar direnişin simgesiydi, şimdi küresel fonların logosuna dönüştü. Ukrayna’da savaş artık toprak için değil, kaynak haritaları için yapılıyor.
Yeraltındaki mineraller, yerüstündeki hayatlardan daha değerli sayılıyor. Bir ulusun acısı, enerji şirketlerinin bilançosuna satır başı oldu.
Zelensky, halkının özgürlüğünü değil, Batı’nın “özgürlük markasını” temsil ediyor artık.
Oval Ofis’te alkışlanmıyor; ölçülüyor. Bir lider değil, bir yatırım dosyası gibi okunuyor.
Ve Washington’un salonlarında, insanlığın değil, kârın dili konuşuluyor.
Şara — Arka Kapının Figüranı
Sonra sahneye Şara çıktı: Bir zamanlar “terörist” denilen, bugün “devlet adamı” olarak lanse edilen yeni model. Washington’un halkla ilişkiler laboratuvarında özenle üretilmiş bir profil.
Önce Amerikan generalleriyle basket oynarken servis edildi, ardından Beyaz Saray’ın arka kapısından içeri alındı. Çünkü bu çağda imaj, ideolojiden daha güçlü. Ve arka kapılar yalnızca güvenlik için değil — utanma için de var.
Trump, onu kapıda karşılamadı. Çünkü bu bir kabul töreni değil, itaatin protokolüydü. Kurşunla getirilen düzen, kravatla meşrulaştırılıyordu. Bir zamanlar lanetlenenler, şimdi “stratejik ortak” ilan ediliyor.
Yeni Emperyalizmin Dili
Artık tanklar değil, terimler ilerliyor. IMF, NATO, reform, yatırım, fon, yaptırım…
Hepsi aynı cümlenin farklı sözcükleri. Ülkeler artık toprak değil, veri üzerinden fethediliyor.
Bir ekonomi raporu, bir ulusun kaderini belirliyor.
Bu yeni emperyalizmde silahlar değil, algılar konuşuyor. Medyada atılan her manşet, bir mermiden keskin. Bir ülke ne kadar yıkılmışsa, o kadar “kalkınma fırsatı” doğuyor.
Finansal sistem artık bir din gibi işliyor: Ayini yaptırımlar, vaazı kredi notları, cenneti ise yatırım sermayesi. Ve her felaket, yeni bir pazar anlamına geliyor.
Avrupa — Ahlakın Sessiz Kıtası
Bir zamanlar vicdanın sesi olan Avrupa, bugün çıkarın sessizliğinde kayboldu.
Berlin, Paris, Londra… Hepsi aynı ezberi tekrarlıyor: “Batı birliği için omuz omuza.”
Ama o omuzlar, artık vicdan değil; jeopolitik çıkar taşıyor.
Enerji krizinde dize gelen bir kıta, kendi değerleriyle çelişmenin ağırlığı altında eziliyor.
İnsan hakları artık bir retorik, hümanizm bir dekor.
Yine de sokaklar konuşmaya başladı. Paris’te, Berlin’de, Londra’da gençler bağırıyor: “Biz bu düzenin seyircisi olmayacağız!”
O ses, belki küçük bir yankı gibi, ama yarının en büyük cümlesine dönüşüyor.
Halkların Uyanışı
Tarihin yasası değişmedi: Baskı büyürse, halk uyanır. Yalan güçlenirse, hakikat kök salar. Bugün Beyaz Saray’ın arka kapısından girenler, yarın halkların ön kapısından geçemeyecek.
Bu duruma kim yön verecek?
Finans’a Kapital mi?
Özgür ve bağımsız ulus devletler mi?
Çünkü artık kapılar değişiyor. Sarayların kapıları kapanırken, vicdanların kapıları açılıyor.
Bir annenin gözyaşı, bütün enerji anlaşmalarından daha gerçek. Bir çocuğun açlığı, bütün stratejileri hükümsüz kılıyor. O gün henüz gelmedi, ama geldiğini hissediyoruz: Latin Amerika’da toprak çatlıyor, Afrika’da gençler yeni şehirler kuruyor, Asya’da işçiler yeni kelimeler buluyor, Ortadoğu’da kadınlar ölümü değil, hayatı örgütlüyor.
Bu kez hiçbir süper güç o uyanışı finanse edemeyecek. Çünkü bu uyanış borsada değil, vicdanda yazılıyor. Ve bir halkın kalbinde doğan hakikat, hiçbir imparatorluğun arka kapısından sığmaz.
Bu çağın savaşı görünmez; cephe, insan zihnidir. Kazanan artık toprağı değil, insanı yönetendir.
Ama unuttukları bir şey var: İnsan, bir kez uyandığında, bir daha asla uyutulamaz.


























Yorum Yazın