MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Toksik maskülenite kırılmadan demokrasiye ulaşılamaz

ANA SAYFASİYASETToksik maskülenite kırılmadan demokrasiye ulaşılamaz
Toksik maskülenite kırılmadan demokrasiye ulaşılamaz

Bu yazı, demokrasiyi yalnızca siyasal biçimlerle değil, kültürel-toplumsal tahayyüllerle de temellendiren bir anlayışın zorunluluğunu ortaya koymakta ve toksik maskülenitenin bu tahayyülü nasıl içten içe sabote ettiğini; dolayısıyla “erkeklik dönüştürülmeden demokrasi tamamlanamaz” tezini savunmaktadır.

24 Temmuz, 2025, Perşembe 01:53
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Emir Berke Yaşar
Emir Berke Yaşar

Son söz olarak diyebiliriz ki: Erkekliğin tahakküm, şiddet ve üstünlük olarak kurgulanmadığı; farklılıkların onurlandırıldığı; bedensel, duygusal ve kültürel eşitliğin mümkün olduğu bir dünya, gerçek anlamda demokratik bir dünyadır. Ve bu dünya, ancak erkekliği dönüştürmeyi göze alan cesur tahayyüllerin eseridir.

“…demokratik düzen yalnızca hukukun egemenliğiyle değil, tahayyüllerimizin eşitlikçi bir ontolojiyle dönüştürülmesiyle mümkündür. Ve bu tahayyülü en derininden kemiren şey, hegemonik maskülenitenin normatif şiddetidir.”

Modern demokratik tahayyülün temelinde, yalnızca meşru iktidar devri değil, aynı zamanda birbirini eşit statüde tanıyan ve karşılıklılık ilkesini içselleştiren özneler vardır. Ancak siyasal kurumlar, hukuki normlar ve anayasalar ne kadar mükemmel olursa olsun, eşitlikçi bir ethos’u içermeyen toplumsal dokular üzerinde demokrasi her zaman kırılgandır. Bu kırılganlığın en ısrarcı ve en az teşhir edilen biçimi, toplumun derin katmanlarına sinmiş olan ataerkil tahakküm kültürü ve onun en kristalize formu olan toksik maskülenitedir.

Bu yazı, demokrasiyi yalnızca siyasal biçimlerle değil, kültürel-toplumsal tahayyüllerle de temellendiren bir anlayışın zorunluluğunu ortaya koymakta ve toksik maskülenitenin bu tahayyülü nasıl içten içe sabote ettiğini; dolayısıyla “erkeklik dönüştürülmeden demokrasi tamamlanamaz” tezini savunmaktadır. Teorik çerçeve için Nancy Fraser, Judith Butler, Raewyn Connell, bell hooks ve Carole Pateman’ın eserlerinden ilham alınacaktır.

Demokrasi: Sadece Hukuk Değil, Ontolojik Eşitlik

Demokrasi yalnızca hukukun egemenliği değildir; ontolojik olarak eşit öznelerin karşılaşma mekânıdır. Fakat Pateman’ın The Sexual Contract’ta işaret ettiği gibi, modern siyasal düşünce, en başından itibaren yurttaşlığı cinsiyetlendirmiştir. Rousseau’nun “Genel İrade”si, Hobbes’un sözleşmesi ya da Locke’un mülkiyet anlayışı, hep “erkek yurttaş”a yazılmıştır. Kadınlar, queer bireyler, ve “öteki” erkeklik biçimleri, siyasal tahayyülde ya görünmezleşmiş ya da edilginleştirilmiştir.

Demokrasi, ontolojik eşitliği içermezse, yalnızca prosedürel bir formaliteye indirgenir. Bu nedenle “toksik maskülenite”, yalnızca kadınlara karşı değil, eşitliğe karşı da derin bir tehdit olarak anlaşılmalıdır: şiddeti meşrulaştıran, farklılığı aşağılama olarak kodlayan, empatiyi bir zayıflık biçiminde kriminalize eden bir kültürel-ideolojik rejim.

Butler: Normların Ontolojik Şiddeti

Judith Butler, Gender Trouble ve Undoing Gender’da toplumsal cinsiyet normlarının yalnızca dışsal bir düzenleme değil, öznelliği kuran ve bedeni disipline eden bir şiddet olduğunu gösterir. Erkek bedenin güç, agresyon ve kontrolle özdeşleştirilmesi; kadın bedenin boyun eğme ve edilgenlikle tanımlanması, sadece bireysel özgürlükleri değil, karşılıklı tanımaya dayalı demokratik öznelliği de bozar.

Butler’a göre, bu normlar tarafından zorlanan bireyler, öznelliklerinin içkin kısmı olan eşitlik ve özgürleşme potansiyelinden mahrum bırakılır. Demokratik ethos’un gerektirdiği karşılıklılık (reciprocity) ve tanıma (recognition) ilişkisi, erkekliğin normatif şiddeti tarafından sistematik olarak baltalanır.

Connell: Hegemonik Maskülenlik ve Sosyal Adalet

Raewyn Connell’in Masculinities adlı başyapıtı, “hegemonik maskülenlik” kavramıyla, erkekliğin yalnızca kadınlar üzerinde değil, erkekler arası hiyerarşiler üzerinde de nasıl yeniden üretildiğini serimler. Hegemonik maskülenlik, patriyarkayı sınıfsal, ırksal ve heteroseksist üstünlüklerle kesiştiren bir iktidar biçimidir.

Bu hegemonya, yalnızca kadınlara değil, aynı zamanda “alt erkeklik” biçimlerine de tahakküm eder: yoksul, queer, siyah, göçmen erkekler, “üstün erkek” modelinin ötekileştirici tahakkümüne maruz kalır. Böylece maskülenite, yalnızca bir erkek-kadın çatışması değil, demokratik çoğulluğa karşı topyekûn bir saldırıdır.

bell hooks: Patriarkanın Evrensel Tutsaklığı

bell hooks’un feminist düşüncesi, patriyarkanın hem kadınlar hem de erkekler için bir tür varoluşsal esaret olduğunu ortaya koyar. Erkeklik, sevgi ve kırılganlıktan arındırılıp şiddet ve tahakkümle tanımlandığında, hem kadınların eşitliğini hem de erkeklerin duygusal bütünlüğünü imkânsız kılar.

hooks’a göre, erkeklerin demokrasiye tam olarak katılabilmeleri, yalnızca iktidarı paylaşmalarıyla değil, kendi içsel dünyalarında da sevgi ve empatiyi yeniden keşfetmeleriyle mümkündür. Toksik maskülenite, yalnızca kadınların değil, erkeklerin de demokratik kapasitelerini köreltir.

Fraser: Tanıma ve Yeniden Dağıtım Diyalektiği
Nancy Fraser, toplumsal adaletin iki boyutu olduğunu söyler: yeniden dağıtım (ekonomik) ve tanıma (kültürel). Toksik maskülenite, her iki boyutta da eşitlikçi düzeni baltalar: kadınları ve “öteki” erkeklik biçimlerini ekonomik olarak marjinalleştirir, kültürel olarak ise değersizleştirir.

Fraser’ın kavramsallaştırması, bize gösterir ki; demokratik dönüşüm yalnızca yeniden dağıtım mekanizmalarıyla değil, aynı zamanda tanıma süreçlerini de kökten dönüştüren kültürel müdahalelerle mümkün olur. Toksik maskülenitenin çözülmesi, bu iki boyutun diyaleğini yeniden kurmak için elzemdir.

Demokratik Etos ve Maskülenitenin Krizi

Demokrasi, yalnızca kurumsal bir yapı değil, bir yaşam biçimidir. Charles Taylor’ın dediği gibi, demokrasinin başarısı, insanların kendilerini eşit ve onurlu hissetmelerini sağlayacak bir “toplumsal imgelem” gerektirir. Fakat toksik maskülenite, eşitliği bir tehdit, empatiyi bir zaaf, diyalogu bir zayıflık olarak kodlar.

Demokratik ethos’un dört temel öğesi şunlardır:
- Eşit statüde tanınma,
- Farklılıkların onurlandırılması,
- Şiddetten arınmış karşılaşmalar,
- Diyalog ve karşılıklılık.

Toksik maskülenite, bu ethos’un her birini sistematik biçimde çürütür.

Ne Yapmalı? Demokrasi İçin Ontolojik Müdahale

Toksik masküleniteyi çözmek için hukuki reformlar elbette gereklidir; fakat asıl mesele, kültürel tahayyüllerin dönüştürülmesidir. Önerilebilecek müdahaleler:
- Erken yaşlarda eşitlikçi ve duygusal okuryazarlığı geliştiren eğitim programları,
- Medyada normatif erkeklik figürlerinin sorgulanması ve alternatif maskülenlik modellerinin görünür kılınması,
- Erkekler arasında şiddet karşıtı, eşitlikçi dayanışma ağlarının kurulması,
- Siyasal ve ekonomik karar mekanizmalarına kadınların ve queer öznelerin tam katılımının sağlanması.

Bu müdahaleler yalnızca birer araç değil, demokrasinin ontolojik temellerini yeniden inşa edecek zorunlu etik görevlerdir.

Sonuç: Demokrasi Erkekliğin Yeniden Kurulmasına Muhtaçtır

Demokrasi, yalnızca hukuki ve siyasal bir biçim değil; bir eşitlik ve özgürlük kültürüdür. Bu kültür, ancak hegemonik maskülenitenin çözülmesiyle mümkün olabilir. Butler’ın normatif şiddet, Connell’in hegemonik erkeklik, hooks’un patriarka karşıtı etik ve Fraser’ın tanıma-dağıtım diyalektiğiyle birleştiğinde ortaya çıkan teorik sentez, bize şu gerçeği öğretir:

Demokrasi ancak erkekliğin yeniden düşünülmesi, dönüştürülmesi ve özgürleşmesiyle tamamlanabilir.

Son söz olarak diyebiliriz ki: Erkekliğin tahakküm, şiddet ve üstünlük olarak kurgulanmadığı; farklılıkların onurlandırıldığı; bedensel, duygusal ve kültürel eşitliğin mümkün olduğu bir dünya, gerçek anlamda demokratik bir dünyadır. Ve bu dünya, ancak erkekliği dönüştürmeyi göze alan cesur tahayyüllerin eseridir.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Maskülenlik

Yorum Yazın

Emir Berke Yaşar
    Emir Berke Yaşar

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (1)
    Onur Tuğrul Karabıçak
    Onur Tuğrul Karabıçak Erdoğan’ın iktidar pratikleri; İktidar üzerine pratik bir inceleme
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Suriye 2. Çözüm süreci’nin sonunu mu getirecek?
    M. Coşkun Cangöz
    M. Coşkun Cangöz OVP 2026–2028: Nereye?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Conatus’un gaspı: Halkın yaşama iradesine kayyum
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz İktidarın CHP Planı, muhalefetin geleceği
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Türkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın?
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP’yi kim/ler neden hedef alıyor?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Siyasetin dizaynı, dizaynın siyaseti
    Fatih Öztürk
    Fatih Öztürk Bir Anayasal Cumhuriyetin inşası öncesi yol haritası
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yolun sonu
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Voleybol, basketbol, futbol ve Türkiye’nin gündemi
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Ülke için iktidar, parti içi demokrasiden geçer
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Trump’ın Son (Teknoloji) Yemeği
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Gürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı
    Osman Erden
    Osman Erden Ana Mendieta nerede?
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Yine büyüdük!
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı