AKP’nin devletçiliğe hapsolduğu dönem CHP’nin tam tersi yönde devletçilikten uzaklaşıp toplumla tanışması, toplumsal sorunları keşfetmesi ve o sorunları siyasete taşımaya soyunduğu dönemdir ve bu, bugün de devam etmektedir. Yani bugün CHP, Yıldız’ın iddiasının aksine toplumsal talepleri siyasete taşıyan, siyasi alanının genişlemesini hedefleyen değişimci bir partidir.
Yazıya uzun bir alıntı ile başlayalım. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız aşağıdaki mesajını Sosyalist Enternasyonel toplantısı bağlamında CHP ve lideri Özel’i eleştirmek için yazmış. Üstelik referans olarak da İdris Küçükömer’i almış.
Birlikte okuyalım; “Daha önce X’te yaptığım paylaşımda ne yazmıştık: Prof. Dr. İdris Küçükömer, 70’li yıllarda İstanbul Üniversitesi’nden tanıdığım ‘yabancılaşma’ kavramı üzerine yazdığı yazılar çok ses getirmiş bir entelektüel bir iktisat filozofuydu. Birçok eserinde CHP’nin tek parti dönemi boyunca kitleler üzerinde kurduğu ağır baskıyı anlatır:
‘CHP ve ona bağlı Batıcı bürokratlar halkla ters düşmüşlerdir. Bütün tarihi boyunca bürokrasinin partisi olan, askeri bürokrasinin darbe girişimlerine çoğu zaman tam destek veren CHP’nin 1960‘ların ikinci yarısında benimsediği sol söylemin gerçekle hiç ilgisi olmamıştır. Batıcı bürokratik zümrenin partisi CHP sanılanın aksine ilericilik niteliği taşımaz.”
Kuşkusuz Küçükömer, Türkiye’deki siyasi yelpazeyi (sağ-sol)analizi bağlamında yazığı yazılarla özgün birisidir. Onun sağ ve sol üzerine düşünceleri klasik okumanın dışında kabul edilebilir.
Bu konudaki temel tezini kabaca; “Türkiye’de sol zannedilen hareket aslında sağdır.” şeklinde özetlemek mümkündür. Küçükömer, CHP ve Kemalist elitleri halktan kopuk, tepeden inmeci bir anlayışla hareket ettikleri için “sol” değil, “bürokratik sağ” olarak tanımlar.
Küçükömer’i tezi üzerine tartışma her zaman yapılabilir. Ancak eğer Yıldız, yukarıdaki tespiti bugünkü CHP ve Özer için yapıyorsa açık ifade edelim ki, büyük yanılgı içindedir.
CHP’yi, eksikliklerini ve yapması gerekenleri bağlamında sıkça eleştirenlerden biriyim. Ama şu çok açık ki, bugünkü CHP Yıldız’ın eleştirilerini hak eden bir parti değil. Yıldız’ın Küçükömer’den referans verdiği CHP, tek parti dönemi ya da 1993’ten yeniden açılan Baykal liderliğinde CHP için de bu eleştiriler haklı olabilir. Ama Ecevit’in başında olduğu 1972-78 dönemi ve 2010’dan 2023’e kadar Kılıçdaroğlu ve sonrasında Özel’in liderliğindeki CHP, Yıldız’ın Küçükömer referansı ile tanımladığı parti değildir.
Yani CHP’de birbirinden farklı dönemlerde, farklı ideolojiler ve siyaset yapma tarzları oldu. Ve bu açıdan CHP, bu süreklilik içinde bir bütün olarak sol ya da sosyal demokrat parti de olmadı. Bu en iyimser haliyle ancak bir temenni olabilir.
Bugünkü siyasi iklimde Türkiye’de siyasi partileri, ‘sol-sağ’ olarak tanımlamak ne anlamlı ne de açıklayıcıdır. Bu bağlamda Türkiye'de siyasi partilerin konumlarını ‘statüko-değişim’ aksından konumlandırmak daha anlamlı ve açıklayıcıdır.
SOL-SAĞ DEĞİL DEĞİŞİM-STATÜKO
Diğer yandan bugün siyasi partilerin siyasi yelpazedeki konumları konusunda onları solcu ya da sağcı olarak tariflemek de ne kadar anlamlıdır tartışılır.
Bugün mevcut CHP’yi Yıldız’ın eleştirilerinin tersine sosyal demokrat parti olarak tanımlamak teorik olarak mümkün olsa da;bugünkü siyasi iklimde Türkiye’de siyasi partileri, ‘sol-sağ’ olarak tanımlamak ne anlamlı ne de açıklayıcıdır.
Bu bağlamda Türkiye'de siyasi partilerin konumlarını ‘statüko-değişim’ aksından konumlandırmak daha anlamlı ve açıklayıcıdır.
Bunun nedeni gerek Türkiye'deki devlet-toplum ilişkisinin asimetrik yapısı gerekse 2018’den hayata geçen ve devlet toplum ilişkisini devlet lehine daha da asimetrik hale getiren Türk Tipi Alaturka Başkanlık Sistemi olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.
Devlet lehine olan bu asimetrik yapının en temel sonucu -ideolojik temelli, dar tabanlı küçük partileri bir kenarda tutarsak-, kitle partilerinin olduğu alanda büyük harfle ‘SİYASET’in olmamasıdır.
Yani küçük harfle ‘siyaset’ devletin çizdiği alanda, devletin izin verdiği aktörlerin uğraşı olmuş ve ‘Siyaset’i devlet elitleri yani bürokrasi yapmıştır. Bu ‘Siyaset’in sınırlarını toplumsal talepler değil, devletin belirlediği öncelikler belirlemiştir.
Bu açıdan siyasal meşruiyetlerini devletten alan, devletin çizdiği alanda siyaset yapan partilerin isimleri farklı olsa da, siyasal olarak ortak keseni ‘statüko’dur. Bunu ‘sağ’ olarak tanımlamak doğal olarak mümkündür.
Bu açıdan Küçükömer’in bu dönem için yaptığı kavramsallaştırma ve açıklama anlamlıdır.
Statüko karşısında toplumu sahiplenen, toplumsal talepleri siyaseten temsil etmeye, toplumun gerçek sorunlarının siyasal alana taşıyan partiler, bu yönleri ile ‘değişim’ci partiler olarak ‘sol’cudur.
Bu bağlamda AKP’nin ilk on yılı toplumsal talepleri siyasete taşıyan, Türkiye’nin temel sorunları konusunda inisiyatif alan bir parti olarak değişimci bir partidir. Ve o dönem sadece bu yönü ile ciddi devlet baskısı ile karşı karşıya kalmıştır. Ancak aynı partinin son 14-15 yılı ise önce devletle tanışan sonra devletçiliğe hapsolan statükocu partiye dönüşümdür. AKP’nin bu siyasi savruluşunda anahtar olan parti, MHP; lider ise Bahçeli’dir.
DEĞİŞİM/YENİLENME KOŞULLARI
AKP’nin devletçiliğe hapsolduğu dönem CHP’nin tam tersi yönde devletçilikten uzaklaşıp toplumla tanışması, toplumsal sorunları keşfetmesi ve o sorunları siyasete taşımaya soyunduğu dönemdir ve bu, bugün de devam etmektedir. Yani bugün CHP, Yıldız’ın iddiasının aksine toplumsal talepleri siyasete taşıyan, siyasi alanının genişlemesini hedefleyen değişimci bir partidir.
CHP’nin bu hedefin başarılı olması ise;
1. ‘AKP/Erdoğan karşıtlığı’ üzerine inşa edilmiş siyaseten uzak durmak,
2. Hak ve özgürlükler, toplumsal taleplerin siyasete taşınmasının temsilcisi olmak,
3. Evrensel sol değerleri özümseyen yerli bir siyaset dili geliştirmek,
4. Kuruluş aşamasında yeterince başarılamayan kültürel, etnik ve dinsel çoğulculuğa kucak açmak,
5. Kendini sol tanımlayan parti ve kurumlarla sorun temelli işbirliği geliştirmek,
6. Geçmişe, kuruculuk dönemi dahil hiçbir önyargı olmadan eleştirel bakabilmek,
7. Son olarak bütün bunları zihnen içselleştirmiş genç bir kadro ile yola devam etmesine bağlıdır.
Yazıya Feti Yıldız’ın CHP’ye yönelik eleştirileri ile başladık. Onunla bitirelim. Yıldız’ın CHP’ye hasrettiği eleştiriler, esas olarak bugün MHP’nin de dahil olduğu Cumhur İttifakı için yapmak yanlış olmayacaktır.

Yorum Yazın