Yeni bir anayasa yapım sürecinde Türkiye’yi ve özellikle laik devlet kavramına özensiz bir bağlılık* ifade edenleri büyük sürprizler bekleyebilir. Meramımı açmaya gayret edeceğim.
İlk dört madde ve özellikle “laik, demokratik, sosyal hukuk devleti”ni Cumhuriyetin çok doğru bir tercihle temeli kabul eden 2. Madde “ilk dört maddeye dokundurtmam”cılar ve aslında her aklı başında vatandaş için çok önemli bir madde.
Ancak, şunu iyi görelim, anlayalım, Türkiye’de laik devletin ne anlama geldiği konusunda bir mutabakat asla yok ve bu mutabakat eksikliğinin sonucunda laik devlet muz misali ne “niyetine tüketirsen odur” biçiminde anlaşılabiliyor.
Geçerken (en passant, bir satranç tabiri) şunu da hatırlatalım, aslında Anayasada laiklik tanımı yok değil, 24. Madde laik devletin bence gayet iyi bir tanımını yapıyor ve şöyle diyor: “Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini KISMEN DE OLSA(büyük harfler benden) dini kurallara dayandırma veya….. (cümlenin sonunu ben attım, çünkü beni daha çok burası ilgilendiriyor).
Yine geçerken, bu 24. Maddeyle ilgili bir konuya da gireceğim, 2021 yılında Erdoğan çok bilinçli bir biçimde “faizler düşerse enflasyon da düşer” dedi, enflasyonu kasten patlattı, orta vadede istihdam kazandı (Phillips eğrisi) bu konuda Erdoğan’ın yanlış politikasının, memleket ekonomisini batırdığını ama bu arada işsizliği iki haneliye taşımayarak seçim (2023) kazandığını daha önce yazdım, bu arada bir de bu faizler konusunda, faizleri indirtirken “Nas var, başka ne yapabiliriz” dedi, işte bu laf Anayasa 24’ün ve laiklik ilkesinin ayaklar altına alınması idi, ekonomik düzen KISMEN DE OLSA din kurallarına bağlandı, sırf bu nedenden Yargıtay Başsavcılığı’nın AYM’de AKP hakkında kapatma davası açması gerekirdi (Erdoğan AKP Genel Başkanı), en azından bu dava 2008’de açılan davadan çok daha anlamlı olurdu.
Ancak, malum, 24. Madde Anayasanın değiştirilemez maddelerinden biri değil, yeni bir anayasa yapım sürecinde ilk dört maddeye dokunmadan bu maddeden yukarıdaki alıntıyı kaldırırsanız laik devlet tamamen tanımsız kalacak, “muz niyetine” yenebilecektir.
Laik devletin gerçek tanımından** pek hoşlanmayan bizim sözde muhafazakarlar bizde laikliği “din ve vicdan özgürlüğü” olarak tanımlarlar, bu tanımın muhafazakarlar dışında da destekçisi yok değildir ama bu tanım baştan aşağı yanlış, hatta saçma bir tanımlamadır.
Din ve vicdan özgürlüğü kavramları çok önemlidir ama devlete ait değil, bireylere ilişkin kavramlardır, laiklik ise devlete ilişkin bir tanımdır, ifade, din ve vicdan özgürlükleri ise bireylere ilişkindir, en iyi kanıtını isterseniz, ifade, din ve vicdan özgürlüğü kavramlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ünlü 9. Maddesiyle güvence altına alınmış olmasıdır, unutmayalım bu Sözleşme insan hakları sözleşmesidir, getirdiği özgürlükler bireylerin özgürlükleridir, devletle doğrudan ilişkili değildir.
Önümüzdeki yeni Anayasa yapma sürecinde çok muhtemeldir ki Erdoğan ilk dört maddeye ilişmeyecektir, özensiz laiklik yanlılarının ağzına bir parmak bal çalmış olmuş olacaktır böylece ama laiklik konusunda 24. Maddenin yukarıda alıntıladığım cümlesini (Kimse….. KISMEN DE OLSA… din kurallarına dayandıramaz) Anayasadan çıkarabilirse, ilk dört maddeden çok daha kolay ve çok daha az fırtına koparır, 2. Madde’de laiklik ilkesi orada iken devlet düzeni içinde istediği gibi at koşturma olanağını yakalayacaktır çünkü laiklik tanımsız kalacaktır, bu cümle 24. Maddede varken bile Merkez Bankası’nın para politikasını din kurallarına bağlama cüretini gösterebilmiş bir siyasetçiden(!!!) bahsediyoruz.
Başlıkta kullandığım “İlk dört maddeye dokundurtmam”cıların düşücekleri tuzak tam da budur.
İlk dört madde zaten sorunlu maddelerdir, 1961 Anayasasındaki “İnsan haklarına dayalı devlet” Kenan Evren tarafından “İnsan haklarına saygılı devlete” dönüştürülerek insan haklarına büyük darbe vurulmuştur***, bizim özensiz laikçiler bilirler bunu ama çok dert etmezler, “Devletin resmî dili Türkçedir” ifadesi Anayasa’nın 2. Maddesi’nde “Dili Türkçedir” gibi gizli özneli bir cümleye dönüşmüştür çünkü amaç örtük bir biçimde “milletin dili Türkçedir” deme gayretidir (lütfen iyi okuyun 2. Maddeyi).
Peki yapılması gereken şimdi nedir?
Bence, bu benim sübjektif bir görüşüm, ilk dört maddeye dokunmayalım önyargısından kurtulalım ve 24. Madde’deki o “Kimse…… KISMEN DE OLSA…” cümlesini Anayasa’nın 2. Maddesinin sonuna ekleyelim ve laik devlet kavramını “muzu ne niyetine yersen odur” çerçevesinden çıkaralım, somut ve sağlam bir tanıma bağlayalım Anayasada.
* Özensiz bağlılık diye bir tuhaf formül kullandım çünkü bu insanların laikliğe bağlılıklarından şüphe yok ama bu bağlılıkta çok özensiz davranıyorlar, kavramları yanlış kullanıyorlar, laiklik üzerine Türkçe yazılmış rastgele bir makaleye baktım, mesela şöyle bir ifade kullanabiliyorlar: “Bir insan hem laik hem dindar olabilir”; hayır efendim bir insan hem laik hem dindar olamaz çünkü bir insan laik olamaz, ancak devlet laik olur, insanlar da, eğer öyle düşünüyorlarsa, laik devletten yana olabilirler, laik insan yanlış bir tamlamadır, insanlar seküler olabilir. İşte size basit bir özensiz bağlılık örneği, kavramları ve kavramları taşıyan kelimeleri düzgün seçmek zorundayız.
** Ben, KHK ile üniversiteden tamamen hukuksuz bir şekilde hukuk ve çağdaş devlet karşıtları tarafından uzaklaştırılana kadar bir kamu maliyesi öğretim üyesi idim, ben laik devleti mesleğimin temelleri üzerinden tanımlıyorum, kanımca laik devlet demek devletin bir kuruş kamu parasının dahi bir inanç doğrultusunda kullanılamaması demektir, dünyada en iyi örnek ABD Anayasasının birinci ekidir (first amendment), dünyanın en gerçek laik devleti ABD devletidir, doların üzerinki “In God we trust (Tanrıya güveniyoruz)” yazısı kanımca laikliğe aykırı değildir, laik devlete gerçek aykırılık kendine laik devlet diyen bir ülkede kamu gelirleriyle finanse edilen Diyanet İşleri Başkanlığı kurumudur.
*** Devlet, bir apartmanın taşıyıcı sütunü gibi insan hakları sütununa dayalı olmadır, saygılı değil, taşıyıcı sütunu garaj yapacağım diye kestiğin zaman apartmanın 5.5 şiddetinde bir depremde çökmesi gibi insan hakları sütununu kestiğinizde de devlet çökmelidir.

Yorum Yazın