MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Yenilik, kusurluluğun beceriksiz örtüsüdür

Ana SayfaGenelYenilik, kusurluluğun beceriksiz örtüsüdür
Yenilik, kusurluluğun beceriksiz örtüsüdür
25 Ağustos, 2024, Pazar 07:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yalın Alpay
Yalın Alpay

Yeni olan, varlığını, zihinsel ve inançsal olanın geçiciliğinden alır. Paramparçalığı gidermeye talip her çözüm bir süre sonra yetersiz kaldığından, özne her daim yenilik peşinde koşar. Yenilik, kusurluluğun beceriksiz örtüsüdür.

Yeni bir kavramın, yeni bir bakış açısının, halihazırdaki değerlendirmelerin dışına çıkan algılamaların temelinde, öznenin yaşamdan çekmeyi seçtiği veriler ve o veriler arasında kurduğu bağlantıların kendisinden önceki yaklaşımlardan farklı olması yatar.

Bir şeyin yeni olması, onu eski olanlardan daha kıymetli ya da daha yüksek işlevli kılmaz. Onu sadece daha yeni kılar. Fakat yeni olanın, sürekli olarak tüm şartları değişmekle meşgul olan dünyaya daha uyumlu olma ihtimali yükselir. Zira yeni olanın verileri, yeni dünyadan çekilmiştir. Halihazırda bulunan veriler ise, geçmişin verileridir. Geçmişin verileriyle bugünü kavramanın çeşitli uyum sorunları, günümüzü yeni verilerle kavrama girişimlerinde bir miktar azalır. 

Fakat mesele yalnızca güncel veri çekmekle sınırlı değildir. Yeni zihinsel işletim sisteminin nasıl gerçekleşeceğini güncel verilerin ne şekilde işleneceği, hangi verilerin hangi verilerle hangi algoritmalar çerçevesinde ilişkilendirileceği belirler. Dahası bu yeni üretilmiş kavramların, bakış açılarının ve değerlendirmelerin toplumsal mutabakatın kabullenmiş olduğu hali hazırdaki sistemden devrimsel bir kopuşla ayrılmaması da gerekir. Zira böyle bir devasa ayrım gerçekleştiğinde, yürürlükteki verilerin ve işletim sistemlerinin bütünüyle dışında bir dil oluşmakta ve bu dil hem kitlelere hem de uzmanlara tümüyle anlaşılamaz gelerek, dolaşıma girmekte zorlanmaktadır. 

Yenilik, halihazırdaki durumda birbirleriyle herhangi bir iletişimde olmayan parçalar veya bileşenler arasında bir iletişim kurmak ya da iletişimde olanların iletişim biçimlerini değiştirmekten geçer. Parçalar arasındaki iletişimin yeniden düzenlenmesi ya da olmayan iletişimin kurulması, bu yeni ilişki biçiminin modellenmesine ve söz konusu modellemenin başka parçalar arası ilişkilerde tekrar kullanılmasını da tetiklediğinden, yenilikler arasında bir rabıta ve ilişki de oluşur. Yeni olan, ancak kendisiyle birlikte birçok yenilik dolaşıma girdiğinde ve tüm bu yeniler arasında bir modelleme birliği olduğunda ana akıma dahil olur.

Yaşamdan çekilen verilerin hangileri olduğu ve hangi algoritmalarla birbirlerine bağlandıkları öznenin biyolojik, tarihsel, genetik, çevresel, toplumsal, zihinsel, eğitimsel, sınıfsal, inançsal, entelektüel pek çok konumundan etkilenir.

Tek başına kalan yenilikler fazla avangart kalarak, ana akımın dışına düşerler. Bu yüzden dönüşüm yaratma kapasitesi olan yeniliklerin halihazırdaki alışkanlıkları, paradigmayı, algıyı farklı şekilde çatabilme yeteneği barındırmasının yanı sıra, bu yeniliği çok ileriye götürmemiş olması gerekir. Yalnızca mevcuttakine yakın düşen yenilikler kendisinden öncekiyle bağlantı kurabilir ve ancak o tür yenilikler eskilerle birlikte uyum sağlayarak dolaşımda kendisine yer bulabilir. Bu durum radikal yenilikçileri toplum dışında bırakır. En avangart düşüncelerin çoğunlukla kendi dönemlerinde saçmalık, sapkınlık ya da aşırılıkla suçlanmalarının temel nedenlerinden birisi budur.

Yaşamdan çekilen verilerin hangileri olduğu ve hangi algoritmalarla birbirlerine bağlandıkları öznenin biyolojik, tarihsel, genetik, çevresel, toplumsal, zihinsel, eğitimsel, sınıfsal, inançsal, entelektüel pek çok konumundan etkilenir. Tüm bu konumların bileşkesinde, iradesinin de devreye girişiyle özne, özgün bağlantılar üretmek için uygun gibi görünse de, toplumsal uyum sağlama mekanizması bu özgünlüğün çoğu kez üstesinden gelmeyi başararak, öznelerin kendi yolları yerine, toplumsalla uyumlu olan yolu tercih etmesiyle sonuçlanır. Kişi yeni patikalara sapmak yerine, halihazırdaki anayolu daha konforlu bulur. Fakat ana yolda tedrici şekilde de olsa sürekli değişmektedir.

Yaşam karşısında çaresiz kalan zihinsel ve inançsal tutkallarımız yaşamı ve benliğimizi bir arada tutma yeteneğini yitirip, ikisini de yeniden paramparça hale getirip saçtığında, onları yeniden bir araya getirecek yeni verilere, yeni algoritmalara gereksinim duyarız.

Özne olmak, başımıza gelenleri zihinsel ya da inançsal bir temsile dönüştürerek, onların hangi bileşenlerin karışımlarıyla hangi algoritmaların sonucunda gerçekleştiği konusunda bir soyutlama ortaya koymak ve istediği zaman bu bileşenleri ve bileşenler arasında kurduğu ilişkileri değiştirmektir. Yaşamı zihinsel ve inançsal temsillere dönüştürmek ancak bir tercüme aracılığıyla gerçekleştirilebilir. Bu tercümeye betimleme diyebiliriz. Bu betimlemede yaşamı arı bir şekilde tercüme etmek mümkün olmadığından, yorumlama büyük bir rol oynar. Bu yüzden tüm betimlemeler nesneleri, olguları, yaşamı aynı anda hem yaratarak, hem de silerek temsil eder.

Birer bütün olarak algıladığımız yaşamımız ve özneliğimiz bu şekillerde kurulmuş parçalar arası ilişkilerden başka bir şey değildir. Bütünler olarak değil, parçalar olarak varızdır. Yaşam da, benliğimiz de paramparçadır. Bu paramparçalıkları gizlemek için onlara eksiksiz ve çelişkisiz birer bütünmüşler gibi davranırız. Ama ikisi de ilk fırsatta yeniden parçalarına ayrılırlar. Çünkü parçaları bütün olsunlar diye tutkal olarak kullandığımız zihinsel ve inançsal formüllerimiz onları bir arada tutacak güçten uzaktır. İşte tam bu yüzden yeniliklere muhtaç kalırız. 

Yaşam karşısında çaresiz kalan zihinsel ve inançsal tutkallarımız yaşamı ve benliğimizi bir arada tutma yeteneğini yitirip, ikisini de yeniden paramparça hale getirip saçtığında, onları yeniden bir araya getirecek yeni verilere, yeni algoritmalara gereksinim duyarız. Eski olan bizi artık bütün halinde tutamaz. Yeni olan, parçalanmış olanı yeniden bir araya getirmek girişiminden başka bir şey değildir. Kadim arzunun yeni girişimlerle giderilmeye çalışılmasıdır. Yeni olan, varlığını, zihinsel ve inançsal olanın geçiciliğinden alır. Paramparçalığı gidermeye talip her çözüm bir süre sonra yetersiz kaldığından, özne her daim yenilik peşinde koşar. Yenilik, kusurluluğun beceriksiz örtüsüdür

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorumlar

yorum avatar

Yalın hocam ağzından yine bal damlıyor. Harika bir yazı olmuş ellerine zihnine sağlık.

Iskender s.

25-08-2024 11:02

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yalın Alpay
    Yalın Alpay

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hâluk Sunat
    Hâluk Sunat Biraz da demokrasi cephesini tahkim etsek
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İç cephenin tahkiminde muhalefetin önemi
    Ersin Kalaycıoğlu
    Ersin Kalaycıoğlu Bir muhafazakâr fantezi: Devleti şirket gibi yönetmek
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Hayali bir tehdit üzerinden dokunulmazlık arayışı mı?
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İran-İsrail Savaşı gölgesinde Şii ekseni ve yeni Sünni ittifak arayışları
    Ayça Tekin-Koru
    Ayça Tekin-Koru Doğal zeka mı, yapay zeka mı?
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Batı ve onun değerleri
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Kırık ayna
    Herkül Millas
    Herkül Millas Bölgesel temelde Doğu-Batı ilişkileri
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Savaş teolojisinden barış felsefesine
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen İnovasyonun paradoksu: Tekel mi, rekabet mi?
    Rabia Karakaya Polat
    Rabia Karakaya Polat Belgrad Gözlemleri: Milliyetçilik, hafıza, göç ve çok katmanlı Osmanlı Mirası
    M. Cem Özmen
    M. Cem Özmen Nasıl mutlu olacağımızı biliyor muyuz?
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy Beşiktaş'ta Yarım Asır: Süleyman Seba
    Burcu Saltık
    Burcu Saltık A Milli Kadın Voleybol Takımının yaz macerası 
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz İsrail'in saldırıları karşısında CHP'siz iç cepheyi güçlendirmek
    Ali Arslan
    Ali Arslan Akademisyen gettolarından kurtulmak için acilen öğretim üyesi dolaşım sistemin kurulmalıdır
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Gökten üç elma düştü, ‘Adalet’ yere çakıldı
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç İran’da çöken devlet, dağılan toplum ve gelmekte olan fırtına
    Mehmet Şafak Sarı
    Mehmet Şafak Sarı Çıkış Yolu Diyalogda
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Yayımlanmayacak bir gazetede yazar olmak
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı