Türkiye’nin PISA ve TIMSS performansı, eğitim sistemindeki ilerleme ve süregelen zorlukları birlikte gözler önüne sermektedir. PISA sonuçları ülkemizin testi uygulayan ülkeler arasında konumunun 2003 yılından bu yana hemen hemen değişmediğini göstermektedir. Bu sonuç eğitim sistemini yönetenlerin rakiplerimizle olan rekabete çok önem vermediklerini ve ülkeler arasında geride olmamızın kendilerini rahatsız etmediğini göstermektedir.
Giriş
Eğitim, bir ülkenin ekonomik ilerlemesini, sosyal istikrarını ve yenilikçiliğini şekillendiren kritik bir faktördür. Türkiye'de eğitim reformlarının yönü konusundaki tartışmalar oldukça kutuplaşmıştır. Bazı politika yapıcılar ve eğitimciler, son reformların iyileşmelere yol açtığını öne sürerken, diğerleri Türk eğitim sisteminin küresel eğilimlerle başa çıkmakta zorlandığını iddia etmektedir. Türkiye'nin eğitim politikalarının etkinliğini değerlendirmek için Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ve Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) gibi uluslararası standart test sonuçlarının analiz edilmesi uygun bir strateji olarak görülmektedir. Nedeni ise bu değerlendirmelerin, Türkiye'nin küresel eğitim sıralamalarındaki konumuna ışık tutan ve zaman içindeki eğilimleri ortaya koyan objektif veriler sağlamalarıdır.
Ülkemizin eğitimdeki en büyük eksikliği sosyal mutabakatla hazırlanmış bir eğitim politikasının olmayışıdır. Bu nedenle sık sık değişen milli eğitim bakanları kendi bilgi ve tecrübeleri bazında eğitim sisteminde değişiklik yapabilmekte, her yapılan değişiklik bir sorunu çözümlerken önceden görülemeyen farklı sorunlara yol açmaktadır. Şu an itibariyle milli eğitimin görünümü bir sorunlar yumağı oluşudur. Son yirmi yılda sistemde yapılmak istenen değişiklikler gerçekten sistemin ihtiyaç duyduğu değişiklikler değil daha çok belli bir ideolojinin öğrencilere (ve öğretmenlere) aktarılması ve dindar bir nesil yetiştirmek olarak özetlenebilir. Bu dönemde gelecek nesillerin çağın ihtiyaçlarına göre yetiştirilmesi ve ülkemizin uluslararası rekabet gücünün artırılması hiçbir zaman öncelenmemiştir. Bunun yerine müfredat değişikliği kisvesi altında müfredata daha fazla dini içerik eklenmiş, her okula bir imam görevlendirme gayretine girilmiş ve tarikatlarla proje yapılması tercih edilmiştir. Öğretmen yetiştirmede dünyaca uygulanan tezli yüksek lisans yerine öğretmenlere ideoloji yüklemesi yapacak Öğretmen Akademileri kurulmuş ve peyder pey devreye alınmaya başlamıştır. Bu faaliyetlerin hiçbiri sistemi çağdaş eğitim metotlarının uygulanmasına götürmeyeceği açıktır. Bu nedenle özellikle son 20 yıl eğitim sistemimiz açısından kaybolmuş bir dönem olmuştur. Bu durum konumumuzun bir türlü değişmediği uluslararası testlerde açıkça görülmektedir.
PISA ve TIMSS’in Genel Görünümü
OECD tarafından yürütülen PISA, 15 yaşındaki öğrencilerin okuma, matematik ve fen becerilerini üç yılda bir değerlendirir. Test, öğrencilerin bilgiyi gerçek dünya problemlerine uygulama yeteneğini ölçer. IEA tarafından düzenlenen TIMSS ise 4. ve 8. sınıf öğrencilerinin matematik ve fen alanlarındaki yeterliliklerini değerlendirir. PISA’dan farklı olarak, TIMSS müfredata dayalı bilgiye odaklanır ve ulusal eğitim sistemlerini değerlendirmede önemli bir tamamlayıcıdır.
PISA Sonuçları
Türkiye’nin PISA performansı yıllar içinde dalgalanmalar göstermiştir. 2000’li yılların başında, Türk öğrenciler okuma, matematik ve fen alanlarının tamamında OECD ortalamasının altında kalmıştır. Ancak, 2012 ve 2015 değerlendirmelerinde özellikle matematik ve fen alanlarında iyileşme kaydedilmiştir. En son PISA 2022 sonuçlarına göre Türkiye, 81 ülke arasında matematikte 39., fen bilimlerinde 34. ve okumada 36. sırada yer almıştır. 37 OECD ülkesi arasında ise matematikte 32., fen bilimlerinde 29. ve okumada 30. sıradadır.
Genel olarak bakıldığında Türkiye’nin fen alanındaki puanı PISA 2022’de 8 puan artmış (476), matematik alanında 1 puan azalmış (453), okuma alanında ise 10 puanlık bir düşüş (456) gerçekleşmiştir. Bu haliyle Türkiye, OECD ortalamasının; fen bilimlerinde 9 puan, matematikte 19 puan, okumada ise 20 puan gerisindedir. En vahimi ise Türkiye’deki öğrencilerin matematikte %39’u, okumada %29’u, fende ise %25’i temel yeterlik düzeyinin altında performans göstermiş olmasıdır.
Aşağıdaki grafik ve tabloda hem Türkiye’nin hem de OECD’nin ortalamalarını vermektedir. Türkiye için her yıl devamlı bir iyileşmeden bahsetmek mümkün değildir. Bu istenmeyen bir sonuç olsa da OECD ülkelerinde her üç alanda görülen devamlı düşüş eğilimi gelecek için düşündürücüdür. OECD ülkelerindeki (23 ülke) bu düşüşe rağmen öğrencilerimizin ortalama performansı OECD ortalamalarının altında kalmaktadır. MEB bu sonuçlarla ülkedeki eğitimin iyileşmekte olduğunu iddia etse de istatistikler öyle olmadığını göstermektedir. PISA 2022 sonuçları hakkında farklı düşünen bir eğitimci şu noktaya dikkat çekmek istemektedirler: Prof. Dr. Selçuk Şirin 2022 PISA’da “Türkiye okuduğunu anlama, fen ve matematikte OECD ülkeleri içinde son sıralara çakılmış! 20 milyon genç bu performansla dünyada rekabet edemez. Uyan Türkiye! demekten bıktım.”
Bir gazeteci Necati Doğru ise PISA-2022 sonuçları hakkında şunlara değinmiştir: “Singapur birinci. Türkiye otuzuncu. Neden bu sonuç? Singapur eğitim için önce iki temel hedef tespit etti: “Düşünen okullar. Öğrenen ulus.” Bu iki hedefe ulaşmak için de iki temel yol belirledi. “Daha fazla öğren. En iyiyi talep et.” Singapur hedefine ulaşmak ve tuttuğu yoldan sapmamak için başlangıçta en iyi öğrencileri “öğretmenlik mesleğine” yönlendirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları da 100 yıl önce başlangıçta en iyi öğrencileri “öğretmen olmaya” özendirdi ve ülke sevgisini yüceltti. Fakat sonra ve özellikle son 22 yıl içinde Türkiye’de iktidar olanlar öğretmenleri aşağılayıp imamları öne geçirip “dindar ve kindar nesil” yaratmayı amaçladılar”
Yukarıdaki tablo 2003 yılından 2022 yılına kadar PISA sınavlarında elde edilen Türkiye ve OECD ortalamaları göstermektedir. Matematik testinde 2003 yılında OECD ortalaması ile 76 puan fark varken 2022 de bu fark 19’ inmiştir. Ancak her altı test yılının hepsinde OECD ortalaması Türkiye’nin ortalamasından yüksektir. Okumada 2003 yılında 53 olan fark 2022 yılında 20’e inmiş ama OECD’nin yıllık ortalamaları Türkiye ortalamalarının üzerinde kalmıştır. Fen testinde 65 olan 2003 yılı farkı 2022 yılında 9 puana inmiş ancak yıllık OECD ortalamaları Türkiye ortalamalarının üzerinde kalmıştır. Burada ülkemiz adına abartılarak övünülecek bir başarı yoktur. Amaç OECD ülkelerinden iyi olmaksa beklenen Türkiye ortalamasının onların üzerinde olmasıdır. Farkın kapatılması önemli ise de eğitim sistemimiz adına “büyük başarılar sağladık” türünden sonuçlar çıkarılmamalıdır. Türkiye ancak bu üç dalda da OECD ortalamasını geçtiği zaman övünmeyi hak edecektir.
PISA değerlendirmelerinde dikkat çeken kritik konulardan biri sosyoekonomik gruplar arasındaki eşitsizliktir. Dezavantajlı geçmişe sahip öğrenciler, daha varlıklı ailelerden gelen akranlarına kıyasla sürekli olarak daha düşük puanlar almaktadır. Türkiye'de sosyo-ekonomik açıdan avantajlı öğrenciler (en zengin yüzde 25’lik dilim) dezavantajlı öğrencilerden (en yoksul yüzde 25’lik dilim) matematikte 82 puan, fende 73 ve okuma becerilerinde 69 puan daha fazla almıştır. Bu durum, Türkiye'deki bazı öğrencilerin yüksek kaliteli eğitime erişebildiğini, ancak diğerlerinin yeterli kaynaklara ve nitelikli öğretmenlere erişimde zorlandığını göstermektedir. Bu sonuç ülkede sosyo-ekonomik eşitsizlikler giderilmediği sürece eğitimde eşitliğin mümkün olmayacağına işaret etmektedir.
TIMSS Sonuçları
TIMSS değerlendirmelerinde Türkiye’nin performansı daha olumlu bir seyir izlemiştir. 2019 TIMSS sonuçlarına göre, Türk 4. ve 8. sınıf öğrencileri matematik ve fen bilimlerinde bugüne kadarki en yüksek puanlarını almıştır (IEA, 2020). Türkiye, özellikle 4. sınıf matematik alanında uluslararası ortalamaya yaklaşarak önemli bir ilerleme göstermiştir. Bu durum, son yıllarda ilköğretimde yapılan müfredat değişikliklerinin olumlu bir etkisi olduğunu göstermektedir.
Grafik 2. Türkiye’nin TIMSS Döngülerindeki 4. Sınıf Matematik Başarısı Değişimleri
Tablo 2. Türkiye’nin TIMSS Döngülerindeki 4. Sınıf Matematik Alanındaki Başarı Sıralamaları
Grafik 3. Türkiye’nin TIMSS Döngülerindeki 4. Sınıf Fen Bilimleri Başarı Puanları Değişimi
Tablo 3. Türkiye’nin TIMSS Döngülerindeki 4. Sınıf Fen Bilimleri Alanındaki Başarı Sıralamaları
Grafik 4. Türkiye’nin TIMSS Döngülerindeki 8. Sınıf Matematik Başarısı Değişimleri
Tablo 4 Türkiye’nin TIMSS Döngülerindeki 8. Sınıf Fen Bilimleri Alanındaki Başarı Sıralamaları
Grafik 5 Türkiye’nin TIMSS Döngülerindeki 8. Sınıf Fen Bilimleri Başarısı Değişimleri
Tablo 5 Türkiye’nin TIMSS Döngülerindeki 8. Sınıf Fen Bilimleri Alanındaki Başarı Sıralamaları
Ancak, PISA’da olduğu gibi, TIMSS sonuçları da eğitimdeki eşitsizlikleri gözler önüne sermektedir. En büyük eşitsizlik kaynağı ailenin sosyo-ekonomik seviyesidir. Öğrencinin geldiği ailenin sosyo-ekonomik seviyesi ile öğrencinin eğitim performansı arasında çok ciddi bir ilişki mevcuttur. Bu ilişki ülkeler için de geçerlidir. Sosyo-ekonomik seviyesi yüksek olan ülkeler eğitimde başarılı olmaktadır. Özellikle 4. sınıflar için okul öncesi eğitim durumu, okula başlandığında okuryazarlık ve işlem yapabilme becerisinin kazanılmış olması, başarıya verilen önem, okul disiplini, okula aidiyet duygusu, devamsızlığı kapsayan okul iklimi ve okul güvenliği ki okul zorbalığı en önemli boyutudur, öğrencinin başarısını etkileyen eşitsizlik kaynaklarıdır. 8. sınıflar için evdeki eğitim kaynakları, okul iklimi ki okulda başarıya verilen önem, okul disiplini, okula aidiyet duygusu, devamsızlık oranlarını içermektedir ve önemli boyutu akran zorbalığı olan okul güvenliği eşitsizlik yaratan faktörlerdir ve başarıyı etkiledikleri bilinmektedir.
Ayrıca, kentsel bölgelerdeki öğrenciler kırsal bölgelere kıyasla daha başarılı olurken, özel okul öğrencileri devlet okulu öğrencilerinden daha iyi sonuçlar almaktadır. Ayrıca, kız öğrencilerin okumada ve fen bilimlerinde daha başarılı olduğu, erkek öğrencilerin ise matematikte daha iyi performans gösterdiği tespit edilmiştir (IEA, 2020).
TEDMEM, Eğitim Bir-Sen, ERG Araştırma Grupları ve MEB’in Görüşleri
Türkiye’nin eğitim performansını daha derinlemesine anlamak için bazı önde gelen araştırma kuruluşlarının görüşleri dikkate alınmalıdır:
* TEDMEM (Türk Eğitim Derneği Düşünce Kuruluşu), Türkiye’nin TIMSS’te ilerleme kaydettiğini ancak PISA puanlarındaki sürekli sorunların yüksek düzeyde düşünme becerileri geliştirmedeki temel zorluklara işaret ettiğini savunmaktadır. TEDMEM, öğrenci merkezli bir müfredatın ve öğretmenlerin eleştirel düşünme ile problem çözme yetilerini geliştirecek mesleki eğitim programlarının güçlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır (TEDMEM, 2023).
* Eğitim Bir-Sen (Eğitim Sendikası), TIMSS’teki iyileşmeleri eğitim reformlarının başarısı olarak görmektedir. Sendika, öğretmen eğitimine ve dijital altyapıya yapılan yatırımların bu kazanımlara katkıda bulunduğunu savunmaktadır. Ancak, Eğitim Bir-Sen, kaliteli eğitime erişimdeki sosyoekonomik eşitsizliklerin azaltılmasına yönelik politikalara ihtiyaç olduğunu da kabul etmektedir (Eğitim Bir-Sen, 2023).
* ERG (Eğitim Reformu Girişimi), hem ilerlemeleri hem de devam eden sorunları göz önünde bulunduran dengeli bir yaklaşım benimsemektedir. ERG, eğitimde eşitliğin önemini vurgulayarak, PISA ve TIMSS sonuçlarında gözlemlenen eşitsizliklerin azaltılması için hedefe yönelik politika müdahalelerinin gerekli olduğunu ifade etmektedir. Bölgesel farklılıkların giderilmesi, okul öncesi eğitime erişimin artırılması ve öğretmen yeterliliklerinin güçlendirilmesi önerileri sunmaktadır (ERG, 2023).
* MEB, 2023 TIMSS değerlendirme çalışmasında 4. Sınıflar için aşağıdaki yorumu yapmaktadır: “Türkiye’de fen bilimleri alanında 4. sınıf öğrencilerinin her bir yeterlik düzeyine ulaşma oranı TIMSS uluslararası ortancasına göre daha yüksektir. Türkiye’deki öğrencilerin büyük bir çoğunluğu (%96) alt yeterlik düzeyi ve daha üst yeterlik düzeyinde, %86’sı orta yeterlik düzeyi ve daha üst yeterlik düzeyindedir. 4. sınıf öğrencilerinin yaklaşık 2/3’si (%62) fen bilimlerinde üst ve ileri yeterlik düzeyindedir. İleri yeterlik düzeyindeki öğrenci oranı %26 olmuştur. 8. Sınıflar için şu değerlendirme yapılmıştır: Türkiye’deki 8. sınıf öğrencilerinin matematik alanındaki yeterlik düzeyleri yıllar içinde önemli iyileşmeler göstermiştir. 1999’dan 2023’e kadar olan dönemde, alt düzeydeki öğrencilerin oranı %38’den %22’ye düşerek genel bir azalma eğilimi göstermiştir. 1999’da %6 olan üst düzeydeki öğrencilerin oranı, 2023’te %20’ye yükselmiştir. Benzer şekilde, ileri düzeydeki öğrencilerin oranı da önemli bir artış göstermiştir. 1999’da sadece %1 olan ileri düzey oranı, 2023’te 17’ye ulaşmıştır.
Sonuç ve Politika Önerileri
Türkiye’nin PISA ve TIMSS performansı, eğitim sistemindeki ilerleme ve süregelen zorlukları birlikte gözler önüne sermektedir. PISA sonuçları ülkemizin testi uygulayan ülkeler arasında konumunun 2003 yılından bu yana hemen hemen değişmediğini göstermektedir. Bu sonuç eğitim sistemini yönetenlerin rakiplerimizle olan rekabete çok önem vermediklerini ve ülkeler arasında geride olmamızın kendilerini rahatsız etmediğini göstermektedir.
TIMSS testinde PISA testine göre daha olumlu bir sonuç elde edilmiştir. Bazı kesimler buradaki göreceli başarıyı öğretmen eğitimi ve dijitalleşme altyapısındaki iyileşmelere bağlamaktadır. Bu testlerde üst ve ileri düzeylerdeki öğrenci sayısının artması ülkemiz için sevindiricidir. Ancak hem PISA hem de TIMSS’de ortaya çıkan eşitsizlikler bu başarılara gölge düşürmektedir. Söz konusu eşitsizliklerin azaltılması için ülke ekonomisinin düzeltilmesi ve fertlere daha eşit imkanlar sunması en acil sorundur.
Eğitim politikalarının iyileştirilmesi için aşağıdaki alanlara odaklanılmalıdır:
1. Sosyoekonomik Eşitsizliklerin Azaltılması: Dezavantajlı öğrenciler için erken çocukluk eğitimi ve telafi programlarına erişim sağlanarak başarı farkı azaltılmalıdır.
2. Öğretmen Eğitiminin Geliştirilmesi: Öğretmenlerin eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerini teşvik eden modern öğretim yöntemleri konusunda sürekli mesleki gelişim programlarına dahil edilmesi sağlanmalıdır.
3. Değerlendirme Yöntemlerinin Dengelenmesi: Ezberci öğrenme yerine yaratıcılığı ve analitik düşünmeyi teşvik eden değerlendirme sistemlerine geçilmelidir.
4. Dijital Altyapının Güçlendirilmesi: Eğitim teknolojilerine yapılan yatırımlar, öğrenci ve öğretmenlerin bu araçları etkili bir şekilde kullanabilmelerini sağlayacak eğitimlerle desteklenmelidir.
5. Politika İstikrarının Sağlanması: Eğitim politikaları, uzun vadeli araştırmalara ve uzman önerilerine dayandırılmalı, kısa vadeli siyasi çıkarların etkisinden bağımsız olmalıdır.
Bu adımların atılması, Türkiye'nin küresel bilgi ekonomisinin gereksinimlerine uygun bir eğitim sistemi inşa etmesine ve uluslararası değerlendirmelerdeki konumunu iyileştirmesine yardımcı olacaktır.
Kaynaklar
* OECD. (2019). PISA 2018 Sonuçları. Paris: OECD Yayınları.
* IEA. (2020). TIMSS 2019 Uluslararası Matematik ve Fen Sonuçları. Amsterdam: IEA.
* TEDMEM. (2023). PISA ve TIMSS Sonuçlarının Analizi. Erişim: https://www.tedmem.org
* Eğitim Bir-Sen. (2023). Eğitim Politikaları ve TIMSS Analizi. Erişim: https://www.egitimbirsen.org.tr
* ERG. (2023). Türkiye’de PISA ve TIMSS Değerlendirmeleri. Erişim: https://www.egitimreformugirisimi.org
* MEB, TIMSS 2023 Türkiye Raporu, 2024

Yorum Yazın