MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Tarlakuşu Olmak

Ana SayfaSi̇yasetTarlakuşu Olmak
Tarlakuşu Olmak

Sabahları, ötmeleriyle ünlüdürler. Melodik sesler çıkartırlar ve canları ne zaman istiyorsa o zaman ötme özelliklerine sahiptirler. Erkekleri uçarken öter; böylece dişilerin dikkatini çekmeyi amaçlarlar. Toprak rengine sahip oldukları için avcılar tarafından “hayalet kuş” olarak da tanımlanırlar.

14 Temmuz, 2025, Pazartesi 06:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yüksel Işık
Yüksel Işık

“Önce şu sorunu çözelim, sonra diğerine bakarız” demek, çok büyük yanılgıdır. Bütün sorunların çözümünün ortak anahtarı, insanlığın biriktirdiği evrensel ilkelerdir. O ilkelere sahip çıkabilirsek, bütün sorunlarımızı çözebilecek irademizi sergilemiş oluruz.Yurttaşa, gerçeğin bir yönünü göstererek, gelecek planlanamaz. Cibran’ın dediği gibi “davulun sesini susturabilir, lirin tellerini gevşetebilirsiniz ama tarlakuşunu kim alıkoyabilir şakımasından?”

Bilir misiniz tarla kuşunu?

Sabahları, ötmeleriyle ünlüdürler. Melodik sesler çıkartırlar ve canları ne zaman istiyorsa o zaman ötme özelliklerine sahiptirler. Erkekleri uçarken öter; böylece dişilerin dikkatini çekmeyi amaçlarlar. Toprak rengine sahip oldukları için avcılar tarafından “hayalet kuş” olarak da tanımlanırlar.

En belirgin özellikleriyse ötme vakitlerini kendilerinin belirliyor oluşudur. İnsanı, insanlaştıran da, tarla kuşu gibi özgür olabilmesi; kime yapılırsa yapılsın, haksızlığa karşı koyabilmesi iradesine sahip olabilmesidir. Bu nedenle teşbihte hata olmasın, bazen tarla kuşu gibi hesapsız olmak, bizi daha çok insanlaştırabilir.

Gelelim meramımıza…

Varlıklarını, karşıtlarının olumsuzluğu üzerine inşa eden milliyetçiliklerin yan yana geldiği ilginç bir tarihsel dönemeçten geçiyoruz. “Kurucu önder” övgülerinin havada uçuştuğu; başına ödül konanların konuşmalarının neredeyse bütün ekranlardan evimizin içine kadar girdiği bu ilginç tarihsel dönemeçte, çok insani isteklere ise kulağını tıkayan bir iktidarla karşı karşıyayız.

Barışmak iyidir; aynı masanın etrafına toplanıp, çözülebileceği açıkça belli olan meseleler için kırk yılı aşkındır akan kanın durmasına kim itiraz edebilir?

YASALAR, EVRENSEL HUKUK İLKELERİNİN IŞIĞINDA YAPILIYORSA…

Öte yandan hayatın, birbirinden yalıtılmış vagonlardan ibaret bir eylem olmadığı da açıktır. Kandil’e inşa edilen merdivenden inip, kurulan barkovizyondan hepimize seslenenlerin aynı merdivenleri çıkıp, gözden kaybolmaları, yeri yerinden oynatmadığına göre aksayan lösemi tedavisini dışarıdan yürütebilmesi için Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın serbest bırakılması da, zor geçen hamileliğinde eşinin yanında olmak isteyen İmar Daire Başkanı Ramazan Gülten’e izin verilmesi de yeri yerinden oynatmaz.

Ne işe yarar?

Vicdanları rahatlatır.

Vicdanları rahatlatmak, insanlığın evrensel birikiminin gereğidir.

Hukukun evrensel ilkeleri, o birikimi simgeler.

Halil Cibran, “yasa yapmaktan zevk alıyorsunuz ama onları çiğnemekten daha çok zevk alıyorsunuz” diye yazıyor; örneğini de şöyle veriyor:

“Okyanus kıyısında oynarken özene bezene kumdan şatolar yapan, sonra da kahkahalar atarak onları yıkan çocuklar gibi. Siz kumdan şatolar yaparken, okyanus kıyıya daha çok kum taşıyor, siz şatolarınızı yıkarken de okyanus sizinle birlikte kahkaha atıyor. Gerçekten de, okyanus hep masumlar için atar kahkahasını.”

Sonra sormaya devam ediyor:

“Yaşamı bir kaya, yasayı da kayada kendi suretlerini kazımak için kullandıkları bir keski olarak görenler hakkında ne demeli? Ya boyunduruğuna âşık olup, ormanların geyiğini ve karacasını yoldan sapmış serseri yaratıklar sayan öküz hakkında ne demeli?”

Ne denilebilir ki boyunduruğuna aşık olanlar için?

Bizim ona yüklediğimiz anlamın ötesinde anlamlara sahip olabilir hayat fakat asıl önemli olan adil olup olmadığıdır. 

Nazım’ın şu dizeleri anlatır meramımı:

“ölümün adil olması için

hayatın adil olması lazım”

Ahmet Türk’ün ilkesel duruşu, öne çıkartılmalı; evrensel ilkelerin önemine vurgu yapılmalıdır. Türkiye, gücü yetenin değil, hukukun evrensel ilkelerinin uygulandığı bir ülke olabilmelidir. Kayyımlar devam ederken, Türkiye Kürt sorununu bütün yönleriyle serbestçe konuşabilir mi?

HAYATI ADİL HALE GETİREN DE, ÇEKİLMEZ HALE GETİREN DE…

Adalet, ilginç bir süreçtir; bir yanıyla hukuk kurallarıyla diğer yanıyla yasalarla ilintilidir. Hukuk kuralları evrenseldir; her yerde, her koşulda geçerli ve insanlığın tarihsel birikiminden süzülüp gelir. Yasalar ise genel kanaatin aksine görecelidir; dün yasaların çizdiği çerçevede suç kabul edilen bir eylem, yarın, özgürlük kuramının içine yerleştirilebilir. Bugün genel geçer kabul edilen bir edim, bir başka gün uygulanamaz hale gelebilir.

Hukukun evrensel kurallarından biri “masumiyet karinesi”dir. “Suçu kanıtlanana kadar herkes masumdur” anlamına gelir. Yasanın uygulayıcısı, pekâlâ subjektif davranıp diyebilir ki “öyle ama kanaatimize göre suçu sabittir”. İki yaklaşım arasında dağlar kadar fark vardır ve biz genellikle birincisine özenir, ikincisiyle muhatap oluruz. 

Toplumsal vicdanı yaralayan da bu ikircikli haldir.

Bakın Türkiye’ye; özellikle de CHP’li belediyelere yönelik operasyonlar, “masumiyet karinesi”ni ötelemiş, vicdanları yaralayan bir seyir izler hale gelmiş durumdadır. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’nin tutuklanması, buna örnektir. Bu yaklaşım, daha da ileri gitmiş; Manavgat’ta belediye meclis üyelerinin tutuklanmasına ve böylece sayısal üstünlüğün AKP-MHP ittifakına geçmesine yönelik bir operasyona dönüşmesinin amaçlandığını görüyoruz. 

Suç varsa, gereği yapılmalı ama “suç” adı altında bir operasyona dönüşmesi kabul edilemez. Erdoğan’ın okuduğu şiiri suç kabul eden kakafoniden, operasyonları, belediye yönetimlerine ele geçirmenin aracına dönüştüren yaklaşımın karşısında durulmalıdır.

Bu çerçevede Ahmet Türk’ün ilkesel duruşu, öne çıkartılmalı; evrensel ilkelerin önemine vurgu yapılmalıdır. Türkiye, gücü yetenin değil, hukukun evrensel ilkelerinin uygulandığı bir ülke olabilmelidir. Kayyımlar devam ederken, Türkiye Kürt sorununu bütün yönleriyle serbestçe konuşabilir mi? Açıklığı, şeffaflığı ve katılımcılığı ilkesel bir hale getirmeden, kamunun olanaklarını kimin, nasıl kullandığını bilmemiz olanaklı mı? Kamunun yetkisini devrettiğimiz insanların kamunun üstünde bir güce dönüşmesinin nedeni de, evrensel ilkelerden uzaklaşıp, günübirlik çıkarların peşine koşuşturmak değil midir?

Cibran, güneş ve gölge örneğini verir. Hiç kuşkusuz, güneş varsa, güneşin önünde duran nesnenin gölgesi de olur ama Cibran’ın dikkat çektiği gibi arkanıza aldığınız güneşi, yalnızca bir gölge oluşturucu olarak görmek, ne büyük yanılgıdır.

Peki güneşi önümüze alırsak ne olur?

İşte o zaman gerçeğe dönmüş oluruz. 

“Önce şu sorunu çözelim, sonra diğerine bakarız” demek, çok büyük yanılgıdır. Bütün sorunların çözümünün ortak anahtarı, insanlığın biriktirdiği evrensel ilkelerdir. O ilkelere sahip çıkabilirsek, bütün sorunlarımızı çözebilecek irademizi sergilemiş oluruz.

Yurttaşa, gerçeğin bir yönünü göstererek, gelecek planlanamaz. Cibran’ın dediği gibi “davulun sesini susturabilir, lirin tellerini gevşetebilirsiniz ama tarlakuşunu kim alıkoyabilir şakımasından?”

  • Sarı öküzler çoğalmadan… Sarı öküzler çoğalmadan…
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
TarlakuşuBarışÇözüm Süreci

Yorum Yazın

Yüksel Işık
Yüksel Işık

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Eser Karakaş
Eser Karakaş Sıfır ilke, sonsuz eyyamcılık… 
Yüksel Işık
Yüksel Işık Tarlakuşu Olmak
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Küçük dozlarla gelen felaket: Siyasi zehir
Emir Berke Yaşar
Emir Berke Yaşar Taner Akçam’a ve Post Kemalizm’e cevap
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Kalpler Trump, Trump diye atıyor
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Erdoğan’ın Yeni Osmanlısı
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel Terörsüz Türkiye
Murat Aksoy
Murat Aksoy Erdoğan hangi Kürtlerle masaya oturacak?
İbrahim Özden Kaboğlu
İbrahim Özden Kaboğlu Suçsuz sayılma hakkı (Savaşta bile korunan sert çekirdek)
Mustafa Ergen
Mustafa Ergen Emirden niyete: Yazılımda soyutlama yolculuğu
Tunay Şendal
Tunay Şendal Siyasal İslam ve Post-Kemalizm’in hedefi: 1923
Ali Kılıç
Ali Kılıç İki kapının arasında kalan ülke 
Bilgehan Uçak
Bilgehan Uçak Yunan resmi (2)
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Yeliz’in top atışları: Soğuk Savaş’tan kalma ucuz taktikler
Reha Çamuroğlu
Reha Çamuroğlu İktidar medyası 
Bilal Sambur
Bilal Sambur Kabilecilikle barış olur mu?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Çelik Gülersoy’un sıra dışı kamusal alan deneyimi 
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy Venüs'e bakmak Zühre'yi görmek
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı