İstanbul’a döndüğümüzde, Polat ve İBB Miras ekibi, o dönemde Venedik’te edindikleri bilgileri somut projelere dönüştürmeye başladılar. Sonuç olarak, İstanbul’daki pek çok tarihi mekân, Feshane, Casa Botter gibi kültürel merkezlere dönüştü. Bugün, bu mekanlar İstanbul'un kültür hayatında önemli birer yer haline gelmiş durumda.
Venedik, sanatı, mimariyi ve kültürel mirasıyla tarih boyunca ilham kaynağı olmuş bir şehir. Bugün dünya bienallerinin öncüsü olan Venedik Bienali, her yıl sanatseverleri bir araya getiriyor ve şehir, kültür-sanat etkinlikleriyle adeta bir cazibe merkezi haline geliyor. Venedik’in bu kültürel başarıları, dünyanın pek çok önemli şehrinde reformlara öncülük etti ve sanatı, kültürel mirası koruma anlayışıyla birçok şehirde örnek alınan bir model oluşturdu.
Mahir Polat, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı olarak, Venedik’in kültürel miras yönetimi ve restorasyon alanındaki vizyonunu keşfetmek amacıyla bir ziyaret gerçekleştirmişti. Bu yolculukta, ben de kendisine çevirmenlik yaparak eşlik ettim. O dönemde Mahir Polat, İstanbul’daki tarihi yapıları henüz kültürel merkezlere dönüştürmemişti, ancak bu vizyonu kuruyor ve gerçekleştirmek için ilk adımları atmaya hazırlanıyordu.
Venedik’te gerçekleştirdiğimiz toplantılarda, Polat ve ekibi, Venedik’in tarihi mekânlarının nasıl kültür-sanat alanlarına dönüştürüldüğünü ve bu dönüşümde hangi pratiklerin kullanıldığını incelediler. Bu süreçte, Save Venice Inc. gibi önemli vakıfların restorasyon projelerinden ilham aldılar. Save Venice Inc., Venedik’teki kiliselerden saraylara, mozaiklerden fresklere kadar pek çok tarihi yapıyı koruyarak, şehri geleceğe taşımayı başarmış bir vakıf olarak dünya çapında tanınır. Polat, İstanbul’un kültürel mirasını da aynı şekilde yaşatarak geleceğe taşımayı hedefliyordu.
Bir toplantıda, Venedik Kültür Sanat Vakfı’nın müdürü Mahir Polat’a şu soruyu yöneltti: “Siz 25 yıldır neredeydiniz?” Bu soru, Türkiye’deki yöneticilerin kültürel miras ve restorasyon alanındaki eksiklikleri ve ilgisizliği üzerine düşündürücü bir eleştiriydi. Ancak Mahir Polat, bu soruyu bir dönüm noktası olarak alıp harekete geçerek, İstanbul’da da tarihi yapıları koruma vizyonunu hayata geçirecek adımları atmaya başladı.
Polat’ın vizyonu, sadece İstanbul ile sınırlı kalmadı. Venedik’teki görüşmelerin devamında Floransa’ya da bir ziyaret yapıldı ve burada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Floransa Belediyesi arasında kültürel işbirliği ilişkileri kuruldu.
İstanbul’a döndüğümüzde, Polat ve İBB Miras ekibi, o dönemde Venedik’te edindikleri bilgileri somut projelere dönüştürmeye başladılar. Sonuç olarak, İstanbul’daki pek çok tarihi mekân, Feshane, Casa Botter gibi kültürel merkezlere dönüştü. Bugün, bu mekanlar İstanbul'un kültür hayatında önemli birer yer haline gelmiş durumda. Artİstanbul Feshane, Casa Botter Sanat ve Tasarım Merkezi, Müze Gazhane ve Yerebatan Sarnıcı gibi alanlar, Venedik’teki ziyaretin somut çıktılarıdır ve İstanbul’un tarihi dokusunu bozmadan sanatla buluşturulmasını sağlamıştır.
Polat’ın vizyonu, sadece İstanbul ile sınırlı kalmadı. Venedik’teki görüşmelerin devamında Floransa’ya da bir ziyaret yapıldı ve burada, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Floransa Belediyesi arasında kültürel işbirliği ilişkileri kuruldu. Bu ilişkiler, yıllar sonra Floransa Belediye Başkanı Dario Nardella ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun buluşmasıyla pekişti. Bugün İstanbul ve Floransa, kültürel mirası koruma konusunda güçlü işbirliklerine sahip.
Mahir Polat, yalnızca tarihi yapıları restore eden bir yönetici değil, aynı zamanda bir kültür insanıdır. İtalya’da geçirdiğimiz zaman diliminde kendisinin kültüre olan bağlılığını ve tarih bilincini daha yakından gözlemleme şansım oldu. Polat, sadece bir şehir yöneticisi olarak değil, aynı zamanda bir kültür elçisi ve sanatsever olarak da tanınması gereken bir kişidir. Onun vizyonu, sadece geçmişi korumakla kalmayıp, geleceğe de ışık tutmaktadır.
Mahir Polat, kültürel mirasa olan bağlılığıyla çevresindeki insanları aydınlatan bir liderdir. Herkesin enerjisini söndürmeye çalışsa da, doğru olan bir yolun takipçisi olanların enerjisi hiçbir zaman tükenmez. Bizim görevimiz, bu vizyonu ve çabayı daha geniş kitlelere yaymak ve bu tür adımları atan insanların daha fazla desteklenmesini sağlamaktır.
Mahir Polat, tüm bu kültürel reformların başlatıcısıdır. Türkiye’deki hukuksuzluklarla karşı karşıya kalmış olsa da, onun toplum nezdindeki değeri ve mirası her zaman güçlü kalacaktır. Bizler, adalet ve hakkaniyetin peşinden giderek, bu tür insanları her koşulda desteklemeliyiz.
Yorum Yazın