MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Savaş teolojisinden barış felsefesine

ANA SAYFASİYASETSavaş teolojisinden barış felsefesine
Savaş teolojisinden barış felsefesine

Barış felsefesine göre savaş, din değildir, devlet değildir, siyaset değildir, ibadet değildir.

21 Haziran, 2025, Cumartesi 06:55
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilal Sambur
Bilal Sambur

Barış felsefesi,  insanı ve doğayı merkeze yerleştirerek bilginin, değerin ve varoluşun karşılıklı ilişkilerle, yardımlaşmayla ve dayanışmayla oluşturulmasını  savunmaktadır.İnsanlık ve dünya,  savaş yolu, yol değildir diyecek bir barış felsefesine her şeyden daha fazla ihtiyaç duymaktadır.

İnsanlar, devletler ve toplumlar sürekli olarak birbirleriye savaşmaktadırlar. Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail-İran savaşı, Hindistan-Pakistan savaşı, dünyanın en son yaşadığı büyük çatışmalardır. Bu savaşlarda  çok güçlü teoloji referanslara  dayanan isimlerle operasyonlar yapılmaktadır. İsrail’in Yükselen Arslan, İran’ın Gerçek Vaat, Hindistan’ın Sindoor operasyonu, Pakistan’ın Sağlam Yapı dini kaynaklara referans verilerek yapılan isimlendirmelerdir. Teoloji, savaşı meşrulaştırmanın ve yüceltmenin   kaynağı olarak sürekli olarak üretilmesine rağmen,   barış felsefesine  dair üretimin çok cılız olduğunu söyleyebiliriz. Bilgiyi ve bilgeliği sevmek olan felsefe, aslında barışı, hukuku ve özgürlüğü sevmek, arzulamak ve talep etmektir.

Savaş teolojisinin merkezi teması farklı inanç topluluklarının birbirinden nefretinin kutsallaştırılması etrafında kurulmasına rağmen barış felsefesi insan sevgisine duyulan inanç etrafında  bütün insanların ve canlıların birbirine akraba olarak birbirini sevme yolunda olgunlaşmalarını esas almaktadır. Hiçbir inanç ve yargı, nefret kadar yıkıcı değildir. Hiçbir   bağlılık ve inançda aşk ve sevgi kadar güçlü değildir.Barış felsefesi, şiddetin,  savaşın, adaletsizliğin ve hegemonyanın  her türlü biçimini  kabul edilmez ve gayri meşru pratikler ve davranışlar  olarak konumlandırmaktadır.Bütün inançlarımızı, bağlılıklarımızı, ilişkilerimizi, düşüncelerimizi, kabullerimizi, vehimlerimizi ve kurgularımızı  savaş teolojisi yerine barış felsefesi ışığında yeniden değerlendirmemiz, anlamlandırmamız ve  kurgulamamız gerekmektedir.

Barış felsefesini içselleştirmeyen,  kabul etmeyen ve yaymayan hiçbir teoloji, sahici anlamda insani  olmadığı gibi, anlamlı, verimli ve değerli değildir. İnsanlığın farklı dinleri, tarihleri boyunca sürekli olarak  savaş ve şiddetin değişik biçimlerini  meşrulaştırmakla  uğraşmışlardır. Evrensel  barış felsefesinin ve tecrübesinin oluşumu  için  dinlerin ürettiği teolojilerin, büyük bölümü verimli ve yaratıcı değildir.Barış felsefesini   kendi asli teolojileri  haline getiren çok az sayıda din ve inanç sistemi vardır. Dinlerin önünde  kendilerini savaş teolojilerinden arındırmak ve barış felsefesini içselleştirmek gibi çetin bir meydan okuma durmaktadır.

Savaş teolojisi, devletleri ve toplumları sürekli  savaşa ve şiddete yöneltmektedir.Kamu kaynaklarının, politik kararların ve  uygulamaların, savaşın ve militarizmin lehine olması için  topluma sürekli olarak dine dayandırılan kültürel, duygusal ve ideolojik mesajlar verilmektedir. Savaş toplumu ve kültürü oluşturmak için sürekli olarak savaş   yanlısı mesajlar verilmektedir. Savaşa sürekli olarak hazır olma adı altında    kamu kaynakları ve  politikaları militarizmin ve savaşın hizmetine koşulmaktadır. Savaşın ve şiddetin    yüce ve meşru bir  kurtarıcı alternatif olduğuna dair toplumsal ve kültürel şartlandırmanın yapılması için  savaş teolojisi  yoğun bir şekilde kullanılmakta ve üretilmektedir. İran ve İsrail, savaş teolojilerinin  sürekli olarak üretildiği ve propaganda edildiği toplumlardır.

Savaş teolojisi, toplumların   sürekli olarak şiddeti, çatışmayı ve savaşı  yön, yol, yöntem, yönelim ve yönetim olarak benimsemesini sağlamaktadır.  Savaşı, çatışmayı ve şiddeti yön, yönelim, yöntem ve  yönetim olarak benimseyen toplumlar, savaş toplumlarıdır.Savaş toplumlarında en güçlü din, kimlik ve ideoloji,  savaşizmdir. Savaşizm, devlettir, dindir, siyasettir ve ibadettir. Barış felsefesi, savaşın, şiddetin ve çatışmanın  yön, yol, yönelim, yöntem ve yönetim olmadığını anlatmaktadır. Barış felsefesine göre  savaş, din değildir, devlet değildir, siyaset değildir, ibadet değildir. Savaş, toplumun ve insanlığın merkezi değeri, ölçüsü ve  odağı değildir. Barış felsefesi,  insanı ve doğayı merkeze yerleştirerek bilginin, değerin ve varoluşun karşılıklı ilişkilerle, yardımlaşmayla ve dayanışmayla oluşturulmasını  savunmaktadır.İnsanlık ve dünya,  savaş yolu, yol değildir diyecek bir barış felsefesine her şeyden daha fazla ihtiyaç duymaktadır.

  • Maneviyat vahşet midir? Maneviyat vahşet midir?
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Barış FelsefesiSavaş

Yorum Yazın

Bilal Sambur
    Bilal Sambur

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yargının siyaset kıskacı ve Yeni Çözüm Süreci dengeleri
    Yavuz Saltık
    Yavuz Saltık Kültür ve sanat yoksunluğu: Görünmeyen uçurum
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Görünüşün gücü ve hakikatin çürüme ile imtihanı
    Ahmet Ziya Gökalp
    Ahmet Ziya Gökalp Gerçek, Anlatının Gölgesinde Kayboluyor
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Finans Alla Turca
    Fatih Öztürk
    Fatih Öztürk Türkiye Cumhuriyeti Demokrasisi’ni kurtarmak (3): Temsilcilerin azli
    İlter Turan
    İlter Turan Önceliklerimizi yeniden gözden geçirmek gerekiyor
    Sema Erder
    Sema Erder Dost/Düşman siyaseti ve yer değiştiren kimlikler
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Çerçioğlu'nun transferi ya da siyasetin 'sıfır'lanması
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı Türkiye'nin makroekonomik görünümü
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Zengezur kavşağı: İki lider, tek kader
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Teknoloji, pedagoji ve içeriğin kesişiminde ‘etkili öğretim’
    Ece Uğuz
    Ece Uğuz CHP ne yapıyor, ne yapmalı?
    Ali Arslan
    Ali Arslan Araştırma Üniversitesi yerine araştırma yapan akademisyen destek programına geçilmelidir
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Müzayede
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Yapay zeka, robotlar ve insanlık
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı