MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Sadettin Saran’ın seçim zaferinin düşündürdükleri

ANA SAYFASPORSadettin Saran’ın seçim zaferinin düşündürdükleri
Sadettin Saran’ın seçim zaferinin düşündürdükleri

Fenerbahçe Başkanlığı, amatörlüğü ve acemiliği kaldırmaz. Hele de taraftarın sabrı hiç yokken. Bu hatalar devam ederse baştacı ettiğini alaşağı etmekten de hiç çekinmez. Sadettin Saran, çok başarısız bir kampanyayla büyük bir seçim kazandı. Bence hata yapmaya devam ediyor; Devlet Bahçeli’nin Ali Koç’a açık desteğiyle Chobani sponsorluğunun anlamını falan görmezden geliyor. Saran “seçimi ben kazandım!” rehavetine girerse, korkarım Fenerbahçe Başkanlığındaki günleri sayılı olacak.

24 Eylül, 2025, Çarşamba 00:10
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilgehan Uçak
Bilgehan Uçak
yazı içi reklam

Gazetelerin skor yazarları vardır, bilirsiniz.

88. dakikaya berbat top oynayan takımı yerden yere vuran yazılar döşenir ama son dakikada şansa bir golle 1-0 kazandığında her şeyi unutur bir anda taktiksel dehadan, son âna kadar vazgeçmeyişten falan bahseder.

Doğrusu ya, benimki de biraz o hesap oldu çünkü ben Fenerbahçe’deki Başkanlık seçimlerini Ali Koç’un kazanacağından neredeyse emindim.

Gelgelelim, sandıklar kapandı, oylar sayıldı ve yüzde 50.52 oy alan Sadettin Saran, Fenerbahçe’nin yeni başkanı oldu.

Bu da beni seçim kampanyasının önemine ve belirleyiciliğine dair düşünmeye sevk etti.

Zira, Saran’ın seçim kampanyası ilk günden itibaren çok başarısızdı.

Ama büyük bir sürprize imza atarak mevcut başkanı devirmesine bir engel teşkil etmedi.

“Söz Fenerbahçe” diye bir slogan bulunmuş, hiç fena değil, evvela akla Ali Koç’un veremediği “şampiyonluk sözünü” getiriyor, Saran’ın adının ilk harfiyle başlıyor, hatta Funda Arar’ın 100. yıl için bestelediği şarkının “sen sen sen Fenerbahçe!” dizesini anımsatıyor.

Bir başka slogan daha çalışmış: “Fenerbahçe’yi Saran heyecan”.

Bu da son derece başarılı, “saran” diyerek kulübün içine düştüğü ve belki de birçok başarısızlığın temelinde yatan ayrışmayı çözen kişi olmaya göndermede bulunuyor.

Sloganlar haricindeki kampanya ise baştan sona bir fiyaskoydu.

O kadar büyük hatalar yapıldı ki, Sadettin Saran neredeyse dişe dokunur bir tek vaatte bulunmadan, en büyük projesinden de ertesi gün vazgeçerek seçimi kazanabildi.

Bu da bize seçimi aslında Saran’ın kazanmadığını gösteriyor.

Ali Koç’a duyulan tepki, “muhtaçlıktan” fazla olduğu an karşı aday seçimi kazandı.

Ali Koç, kendi kibrinde boğuldu ve seçimde esasen kendisine, o elleri cebinde yürüyüşüne, hiçbir somut başarısı olmamasına rağmen burnundan kıl aldırmayan tavrına yenildi.

Ama ben bu yazıyı Saran’ın kampanyasıyla sınırlı tutacağım.

Sadettin Saran’ın kampanya süresince yaptığı en doğru iş, Hakan Bilal Kutlualp’in kendisi lehine seçimden çekilmesini sağlamaktı.

Bu olduğu için oylar bölünmedi.

Aksi takdirde, muhalefet bloku daha yüksek oy almış olsa da, 31 Mart seçimlerindeki Hatay Büyükşehir Belediyesi ya da Gebze seçimleri geliyor aklıma, seçimi mevcut yönetim kazanacaktı.

Bene göre, Sadettin Saran’ın en tılsımlı kelimesi “denenmemişlik” idi.

Bu kelimenin çevresinde bir birleştiricilik sağlanması gerekirdi diye düşünüyorum.

Niye Ali Koç -ya da Aziz Yıldırım- değil de Saran, çünkü diğerleri denendi ve bir açıdan başarısızlık hali var; oysa, Saran öyle değil.

Ayrıca, Ali Koç, Aziz Yıldırım’a karşı seçim kazanırken Barcelona’yla arasının ne kadar iyi olduğunu anlatıp Puyol’la fotoğraflarını yayınlamıştı.

Böylece, kendisinin vizyonunun Yıldırım’ınkine nazaran ne kadar geniş ve büyük olduğunu göstermek istiyordu.

Bunda başarılı da oldu.

Benzer bir hikâye Saran için de Borussia Dortmund üzerinden anlatılabilirdi.

Gene de, yapılmayanlar çok önemli değil, yapılanlar ise ciddi şekilde eleştirmeye değer.

Bir anda, bir kriz oldu ve Sadettin Saran, seçilmesi halinde birlikte çalışacağı teknik direktörü açıkladı.

Ve, kızılca kıyamet koptu.

Açıkladığı isim Portekizli Sergio Conceicao’ydu, bu tercihin iyi ya da kötü olması bu aşamada önemli değil çünkü bunu test edebilecek hiçbir veri yok elimizde.

Ama açıklanış şekli, Saran’ın ne kadar hazırlıksız olduğunu gösteriyor.

Fenerbahçe Başkanlığına aday olan kişi, çalışmak istediği teknik direktörü, şayet o kişi dünyaca tanınan bir isim değilse, bir sosyal medya mesajıyla açıklayamaz.

Açıklarsa, bu amatör görüntünün altında kalır ve ertesi gün fikrini değiştirdiğini söylerken bulur kendini.

Daha önceki Portekizliler başarılı olamamışlardı; bunların üçü, Vitor Pereira ile Jorge Jesus, Ali Koç döneminde geldi ve olmadı, ikisi de bir sezon ancak dayanabildi.

Bir başka Portekizli Jose Mourinho ise daha yeni ayrılmıştı.

O da, ikinci sezonuna başlamış olsa da, daha yolun başında takımdan ayrılmak zorunda kaldı.

Portekizlilerin üst üste başarısız olduğu bir takıma, eğer illa bir Portekizli getirecekseniz, öncesinde kamuoyunu oluşturmanız gerekir.

Günümüz imkânlarıyla bu çok basit.

Conceicao’nun oynattığı takımlardan birkaç kesidi sosyal medyada döndürürsünüz, o kesitler herkesin önüne çıkmaya başlar, birkaç kişi “Conceicao’nun takımına bak be fişek gibi!” diye paylaşımlar yapar, bir-iki gazeteci de Conceicao’ya dair iki haber hazırlar, neden doğru isim olduğuna dair üç-beş kanalda yorumlar yapılır ve siz de madem bu isme güveniyorsunuz, kamuoyunu da hazırlamışsınız, çıkıp bangır bangır söylersiniz.

O noktada artık size karşı çıkacak kimse kalmamıştır.

Peki, diyelim hazırlıksız yakalandınız, ne yapacaksınız?

Çok basit: İki hafta sonra seçime gidecek yönetimin herhangi bir teknik direktörle anlaşmasının mümkün olmadığını söyleyeceksiniz.

Burası Fenerbahçe, zaten her maçın favorisi, dolayısıyla iki maça Zeki Murat Göle çıksa dünyanın sonu gelmez.

Ama siz kendi vizyonunuza sahip çıkmak ve onu tartışılmayacak bir şekilde kulübe yerleştirmek istiyorsanız, baştan kesmeniz gerekir.

“Eski yönetim birini seçerse, ne yapalım, ona da destek veririz,” gibi bir şey söyleyemezsiniz, bunu söylemek sizi edilginleştirir, oysa sizin gücünüz karşı çıkabilmekten ve dediğinizi yaptırabilmekten geçer.

Bir başka konu da ciddiyetsizlik.

Kurumsallık, bazı konularda hata kaldırmaz.

Mesela, Dışişleri Bakanlığı’nın bir evrakında imla hatası olmasını düşünebilir misiniz?

Olmaz böyle bir şey, olamaz, masa başında oturan ekip “Fenerbahçe gibi FB TV’de tüm camiamızın…” diye bir metin kaleme alamaz.

Eğer alırsa, aynı saatlerde, kameralara “Adem ne diyecektik la biz?” sözleri yakalanır.

Seçim kazanılırsa önemsenmez, ama Adem size yine kameraların duyacağı şekilde “‘bugün Fenerbahçe’nin bayramı, bana güvenin’ diyeceksiniz” diyorsa, bu sizin hazırlığınız olmadığını ifşa eden bir skandaldır.

Fenerbahçe Başkanlığı, amatörlüğü ve acemiliği kaldırmaz.

Hele de taraftarın sabrı hiç yokken.

Bu hatalar devam ederse baştacı ettiğini alaşağı etmekten de hiç çekinmez.

Sadettin Saran, çok başarısız bir kampanyayla büyük bir seçim kazandı.

Bence hata yapmaya devam ediyor; Devlet Bahçeli’nin Ali Koç’a açık desteğiyle Chobani sponsorluğunun anlamını falan görmezden geliyor.

Saran “seçimi ben kazandım!” rehavetine girerse, korkarım Fenerbahçe Başkanlığındaki günleri sayılı olacak.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Ersin Kalaycıoğlu
    Ersin Kalaycıoğlu Sol siyasal partilerin açmazı: Sosyal demokrasi ile Ulusalcılık arasında sıkışmışlık
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Sağ popülizm neyi savunur?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Çürümenin Kitabı: Hangi gelecek bizim adımıza konuşacak?
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Sadettin Saran’ın seçim zaferinin düşündürdükleri
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yeni çözüm süreci: Sessiz bir başlangıç, belirsiz bir gelecek
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Komisyona bir öneri
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar CHP’nin kayyum çıkmazı
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Osmanlı–İngiltere İlişkileri (2): Prens Edward’ın Birinci İstanbul Gezisi (1862)
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP siyaseti hızlanan zamana yetişebilecek mi?
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Bayrampaşa ve maskeli balo
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Yeter ki ekonomi konuşmayalım!
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık CHP yeniden yola çıkarken…
    Ahmet Öztopkara
    Ahmet Öztopkara Evet, Göztepe Satılık… Daha Güçlü Olmak İçin…
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı