MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Post-İmamoğlu dönemi ve muhalefetin bazı çelişkileri

Ana SayfaSi̇yasetPost-İmamoğlu dönemi ve muhalefetin bazı çelişkileri
Post-İmamoğlu dönemi ve muhalefetin bazı çelişkileri

CHP ne kadar güçlenirse güçlensin tüm muhalif seçmenlerin oyunu alamaz. Parti ısrarla erken seçim istemesine rağmen kendisi dışındaki muhalefeti nasıl ikna edeceği noktasında ayakları yere basan bir stratejiye sahip değildir.

02 Nisan, 2025, Çarşamba 06:48
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk

CHP’nin tam kapasite siyaset yapması kendi iç politik sorunlarını çözmesine ve yeni bir mimariye bağlı. Ancak bu durum gerçekleşse bile CHP, Kürt hareketi ve sağ muhalefeti birleştirecek yeni bir politik ittifak sistemine ihtiyaç duyulmaktadır.

İmamoğlu’nun 18 Mart’ta diplomasını kaybetmesiyle başlayıp 23 Mart sabahı tutuklanmasıyla sönümlenen siyasi kriz iktidar-muhalefet ilişkileri bakımından bir değişikliğe yol açtı mı? Şu an geldiğimiz yer bakımından daha güçlü bir muhalefetimiz mi var, yoksa muhalif güçler ellerindeki en önemli siyasetçiden yoksun kaldıkları için mevzi mi kaybettiler? Bu sorularla formüle etmeye çalışacağımız analiz çerçevesinde üç hususun altı özenle çizilebilir:  Öncelikle CHP siyasetindeki eylem radikalleşmesi üzerinde durmak gerekir. Son krize kadar ana muhalefet partisi genelde eylemleriyle söylemi birbiriyle uyumsuz bir yapı olarak görülmüştür. Şöyle ki, Türkiye’de muhalefetin rejimin niteliğiyle ilgili söylemleri genelde sertti.

Erdoğan tek adamlılıkla suçlanır, yargının bağımsızlığını yitirdiği, siyasi iktidarla bütünleştiği, devlet aygıtının parti-devlet formuna dönüşerek liyakatsizleştiği sıklıkla dile getirilirdi. Otoriterliğin gittikçe arttığını iddia eden karamsar muhalif söylem karşısında ortaya konulan eylemler ise sistem içi ve yumuşaktı.

AYM başvuruları ve parlamento içi mücadele muhalefetin yapabileceği şeylerin yapısal sınırını ortaya koymaktadır. CHP’nin sert söylemiyle ılımlı eylemi arasındaki uzlaşmaz çelişki iktidar karşısında oyun kurmayı güçleştirmekteydi. Halk muhalefetin gerçekten de bir şeyleri değiştirebileceğine inanmıyordu.  Muhalif bir partinin her hangi bir konuda halkın çoğunluğunu ikna etmek için harcadığı çaba iktidarın çok üstünde olmasına rağmen, elde edilen sonuçların -en azından genel seçimler bakımından- hiç de o kadar parlak olmaması bu inandırıcılık sorunuyla yakından ilgilidir.

İmamoğlu kriziyle birlikte her şey radikal bir şekilde değişti. Sokak siyaseti ve boykotların ön plana çıktığı daha mücadeleci, doğrudan demokrasi pratiklerini hatırlatan ve yer yer de agresif bir eylem stratejisi devreye girdi. Tabii eylemler İstanbul’a kayyım atanmayacağı gerçeğinin anlaşılmasıyla birlikte gittikçe sönümlendi. Dolayısıyla geceleri sokak gösterileri devam etse ne olurdu sorusunu tam anlamıyla yanıtlayamıyoruz. Ama birkaç günlük yoğun tecrübe bize yine de bir dizi ipucu veriyor. Siyasi risk yükselince ekonomi dağılmanın eşiğine geldi. Eylemler devam etseydi ekonomik programı rayında tutmak imkansızlaşacaktı. Eylem reel politiği giderek Gezi tipi bir sol romantizme kaydı. Özgürlüğü için mücadele eden halkın devrimci haklılığı CHP yöneticileri için ana motivasyon unsuruydu. Ancak AKP-MHP devlet aygıtının olumsuz söylemi de giderek yükseldi.

Klasik sağ jargon, yani göstericilerin kamu düzenini bozduğu, toplumsal anarşinin siyaseti yolundan çıkardığı, camilere ve polislere zarar verildiği argümanları protestolar devam etse devlet aygıtının nasıl bir stratejiyle sürece dahil olacağının ipuçlarını içinde barındırıyor. Bu arada boykot kararının işlevsel olmadığını da kayıtlara geçirmek lazım. Çünkü siyasal tercihle tüketici davranışı arasında ciddi bir bağlantı yok. Dahası CHP’nin örgütlediği şey muhafazakar kesimde hükümete yakın iş adamlarının fişlenmesi gibi algılandı. Tüm bu eleştirilere rağmen İmamoğlu krizi sayesinde CHP’nin halk partisi niteliğinin güçlendiği ve yurttaşların sokak korkusunu aştığını söylemek mümkün.    

İmamoğlu kriziyle birlikte Türk muhalefeti yeni bir siyaset zemini içinde hareket etmeye başlamıştır. Doğrudan eylemler ve diğer muhalif unsurlarla kurulacak yapısal ilişkilerin niteliği muhalefeti etkileyecek başlıca unsurlar olarak önümüzde durmaktadır.  

İkinci önemli çelişki Kürt hareketiyle diğer muhalif kamuoyu arasında ilişki bakımından karşımıza çıkar. Kürt hareketi muhalefetin hem içinde hem de dışındadır. Kürt siyaseti şüphesiz ki siyasal sistemin, sadece bu iktidarın değil, genel olarak tüm iktidarlarının alternatifi bir konumda yer alır. Türklük Sözleşmesine itiraz Kürt kökenli vatandaşların kurduğu partilerin ortak noktasıdır. Anayasanın ilk üç maddesi ve ulus devletin niteliğiyle ilgili radikal fikirler Kürt muhalefetini diğer muhalif unsurlardan ayırır. Bu durum, yani Kürtlerin ülkedeki iktidar-muhalefet kavgasından bağımsız bir gündeme sahip oldukları gerçeği ortak bir muhalif blok inşa edilmesini güçleştirmektedir. Çünkü AKP karşıtı olan milliyetçi kesim Kürt muhalefetiyle yan yana gelmek istememektedir.

CHP içindeki Atatürkçüler için de benzeri bir yorum yapılabilir. Bugün içinden geçtiğimiz yeni açılım süreci ise işleri daha da karmaşık hale getirmektedir. Tuncay Bakırhan’ın yaptığı en son açıklama, yani “biz CHP’nin eylem gücü değiliz” sözleri Kürt hareketinin durduğu yeri özetler. Onlar barışın gelmesini her şeyin üstünde görmekte. Bu nedenle siyasi iktidarla bağların kopmaması, hatta bugün olduğu üzere karşılıklı temaslarla işlerin daha da iyiye gitmesi yasal Kürt hareketini muhalefetin iktidarla mücadelesi bakımından güvenilmez bir aktör yapmaktadır. 

Üçüncü mesele CHP ile diğer muhalif unsurlar arasında söz konusudur. CHP’nin tam kapasite siyaset yapması kendi iç politik sorunlarını çözmesine ve yeni bir mimariye bağlı. Ancak bu durum gerçekleşse bile CHP, Kürt hareketi ve sağ muhalefeti birleştirecek yeni bir politik ittifak sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. 2023 Mayıs seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun 6’lı masası sonuca çok yaklaşmış ama gerek adayın popülerlik eksikliği gerekse İnce ve Özdağ gibi muhalif unsurları dışarıda bırakan oyun planı nedeniyle başarı sağlanamamıştır. Bugün de benzeri bir sorun söz konusudur.

CHP ne kadar güçlenirse güçlensin tüm muhalif seçmenlerin oyunu alamaz. Parti ısrarla erken seçim istemesine rağmen kendisi dışındaki muhalefeti nasıl ikna edeceği noktasında ayakları yere basan bir stratejiye sahip değildir. Bu noktada temel sorunun diğer muhalefeti CHP liderliğinde toplamaktan çok Zafer Partisi ve İYİ Parti gibi milliyetçi sağla Kürt hareketini aynı politik amaç doğrultusunda bir araya getirmek olduğu da söylenebilir.

Sonuç olarak İmamoğlu kriziyle birlikte Türk muhalefeti yeni bir siyaset zemini içinde hareket etmeye başlamıştır. Doğrudan eylemler ve diğer muhalif unsurlarla kurulacak yapısal ilişkilerin niteliği muhalefeti etkileyecek başlıca unsurlar olarak önümüzde durmaktadır.  

  • CHP ne yapmalı? CHP ne yapmalı?
  • CHP’nin hukukileştirilmesi ve siyasetin ölümü CHP’nin hukukileştirilmesi ve siyasetin ölümü
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Ekrem İmamoğluCHPCumhuriyet Halk Partisi

Yorum Yazın

Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş İtfaiyenin değerinin farkında mıyız?
    Herkül Millas
    Herkül Millas Şerif Mardin ve Modernleşme
    Seda Aktaş
    Seda Aktaş Dijital çağın estetik paradigmaları: Yapay zekâ, algoritmalar ve sanatsal üretim
    Zeynep Ardıç
    Zeynep Ardıç Büyüyen ekonomi ve küçülen hayatlar
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy ​​Sancaktan Devlete sonra vilayete: Hatay'ın Güncesi
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Siyasal dönüşüm ve muhalefet
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP’nin CHP’lilerle sınavı
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Savaşın gölgesinde: Madenler, hafıza ve satranç
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Yenilikçi Sınıf Projesi: Vizyoner bir başlangıç mı, ileriye taşınması gereken bir deneme mi?
    Özgür Çoban
    Özgür Çoban Aşırı sağın gölgesinde Alman yargısı 
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Duvarların ardına saklanan siyaset
    Emir Berke Yaşar
    Emir Berke Yaşar İthal bir şey: Homofobi
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Toplumun dışına düşenler, buraya!
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı