MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Otizm ve Sosyal Devlet (2)

Ana SayfaSağlikOtizm ve Sosyal Devlet (2)
Otizm ve Sosyal Devlet (2)

Önceki yazıda, yeni tanı almış bir çocuğun ailesinin, çocuğunun en verimli dönemi olan yeni tanı sonrası yetersiz eğitim desteğiyle baş başa bırakıldığını anlatmıştım. Haftada iki seans verilen eğitimde çocuğun fayda göreceği toplam eğitim süresi bir saati bile geçmezken, aileler çocuklarının ihtiyacı olan eğitimi özel sektörden almak zorunda kalıyor.

31 Mart, 2025, Pazartesi 01:02
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Sedef Erken
Sedef Erken

Bugün geldiğimiz noktada, otizmli bireyler ve aileleri, yalnızca ekonomik zorluklarla değil, sistemin kendisiyle de mücadele etmek zorunda kalıyor. Anayasa’da yazan "sosyal devlet" ilkesi, sahada karşılığı olmayan bir ifadeye dönüşmüş durumda. Peki, bu düzen ne zamana kadar böyle devam edecek?  

Anayasa’da “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” yazmasına rağmen, otizmli bireyler ve aileleri için sunulan hizmetler, bu ifadenin gerçekte ne kadar karşılık bulduğunu sorgulamamıza neden oluyor.

Önceki yazıda, yeni tanı almış bir çocuğun ailesinin, çocuğunun en verimli dönemi olan yeni tanı sonrası yetersiz eğitim desteğiyle baş başa bırakıldığını anlatmıştım. Haftada iki seans verilen eğitimde çocuğun fayda göreceği toplam eğitim süresi bir saati bile geçmezken, aileler çocuklarının ihtiyacı olan eğitimi özel sektörden almak zorunda kalıyor.

Bugün, bu tabloya ek olarak, otizmli bireylerin ve ailelerinin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve yapısal çıkmazları biraz daha detaylandırmak istiyorum.

Otizm ve Ekonomik Gerçekler

Engelli bireylerin yaşam maliyetlerinin sıradan bir hayata göre %30-40 daha pahalı olduğunu iktisatçıların hesapladığını önceki yazıda belirtmiştim. Üstüne çocuğun eğitim maliyetlerinin özel sektörden temin edilme zorunluluğu da eklenince fatura kabarıyor. Otizmi bir sektör haline getirmeye çalışanlar, bant, takviye adı altında türlü çeşit ürün pazarlayanlar, her türlü “otizme çare” önerisinin tek ortak yanı var: Hiçbirinin bilimsel kanıt üretememesi ve çok pahalı olmaları.

Ancak mesele sadece kandırılan aileler değil. Çaresizlik, umut ve sistemin boşlukları, yalnızca istismarcılara değil, kamunun bu konuda yıllardır attığı göstermelik adımlara da hizmet ediyor.

Bugün gelinen noktada, sosyal devlet ilkesinin en çok ihtiyaç duyulduğu alanlardan biri olan özel eğitim ve rehabilitasyon, bir piyasa haline gelmiş durumda. Özel eğitim merkezleri, hem verdikleri hizmetin kalitesiyle hem de maliyetleriyle aileleri ikiye bölüyor: 

Parası olanlar ve olmayanlar.

Gerçek şu ki, ne kadar para harcarsanız harcayın, sosyal devlet devreye girmediği sürece otizmli bireylerin hakları, olması gereken noktaya gelemeyecek. Çocuğunu en iyi eğitime ulaştırabilen bir avuç ailenin hikâyesi, birkaç başarılı otizmli sporcunun boynundaki madalya, 2 Nisan’da verilen mesajlar genelin gerçeğini değiştirmiyor. 

Eğer paranız varsa, çocuğunuz için iyi bir eğitimi satın alabiliyorsunuz. Özel terapistler, bireysel seanslar, özel okullar, kişiye özel programlar… Yani, sosyal devletin sağlayamadığını, siz cepten ödüyorsunuz. Eğer paranız yoksa? Haftada iki saatle yetinmek, uzun bekleme listelerinde sürüklenmek, okullarda kaynaştırma eğitimi adı altında çocuğunuzun sistem dışına itilişini hatta en ufak sorunda bu hakkın da elinizden alındığı ve şikayet ettiğinizde de sonuç vermeyen idari soruşturma süreçlerini izlemek zorundasınız.

Bu ayrım, sadece eğitime de yansımıyor. Otizmli bireylerin sosyal hayata dahil olması, sağlık hizmetlerine erişimi ve bağımsız bir yaşam sürmesi için de aynı maddi uçurum geçerli. Devlet destekleri sınırlı, mevcut destekler ise ihtiyaca oranla komik seviyelerde.

Umut, Bir Ticaret Aracı Olduğunda

Ama belki de en acı olan, bu sistemin ailelerin çaresizliğinden beslenmesi. Özel eğitim merkezlerinden takviye gıda pazarına, alternatif terapilerden mucizevi (!) yöntemlere kadar her şey, bir noktada aynı mekanizmaya hizmet ediyor: Umut satmak.

Ve umut, pahalı bir şey. Çünkü çaresizlik, insanı neye mal olursa olsun çare aramaya iter. Kimi zaman aileler evlerini satıyor, arabalarını elden çıkarıyor, borçlanıyor, işlerini bırakıyor… Tek bir şey için: Çocuklarının bir gün “sıradan bir hayatın en basit ihtiyaçlarını karşılama” umudu.

Oysa gerçek şu ki, ne kadar para harcarsanız harcayın, sosyal devlet devreye girmediği sürece otizmli bireylerin hakları, olması gereken noktaya gelemeyecek. Çocuğunu en iyi eğitime ulaştırabilen bir avuç ailenin hikâyesi, birkaç başarılı otizmli sporcunun boynundaki madalya, 2 Nisan’da verilen mesajlar genelin gerçeğini değiştirmiyor. 

Otizmli bireylerin eşit eğitim, sağlık ve istihdam haklarına sahip olması bir lütuf değil, bir zorunluluk ve biz ülkece bu hedefin çok uzağındayız.

Sosyal devlet, yalnızca kriz anlarında değil, her an var olduğunu göstermek zorundadır. Ve bu, yalnızca otizmli bireyler için değil, tüm toplum için bir gerekliliktir.

Peki, Ne Yapılmalı?

Öncelikle, her 2 Nisan geldiğinde televizyonlarda “otizmin farkındayız” diye süslü laflar eden yetkililerden şunu beklemek hakkımız: Farkında olmak yetmez, çözüm üretmek gerekir.

• Eğitimin haftada iki saat gibi trajikomik bir seviyede tutulması, çocukların geleceğini doğrudan etkileyen bir insan hakkı ihlalidir.

• Özel eğitimin ve her türlü desteğin bir lütuf değil, kamusal bir hak olarak sunulması gereklidir.

• Ailelere ekonomik desteklerin artırılması, sağlık ve bakım hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması şarttır.

• Engelli bireylerin istihdam edilmesi, ailelerin ekonomik bağımsızlığını sağlayacak programların oluşturulması bir gerekliliktir.

Sosyal devlet, yalnızca kriz anlarında değil, her an var olduğunu göstermek zorundadır. Ve bu, yalnızca otizmli bireyler için değil, tüm toplum için bir gerekliliktir. 

Çünkü bir ülkedeki en kırılgan gruplar, o ülkenin ne kadar gerçekten sosyal bir devlet olduğunu belirler. Ve şu an biz, bu sınavı geçemiyoruz.

Bugün geldiğimiz noktada, otizmli bireyler ve aileleri, yalnızca ekonomik zorluklarla değil, sistemin kendisiyle de mücadele etmek zorunda kalıyor.

Anayasa’da yazan "sosyal devlet" ilkesi, sahada karşılığı olmayan bir ifadeye dönüşmüş durumda. Peki, bu düzen ne zamana kadar böyle devam edecek? 

Bunları konuşmaya ve tartışmaya devam edeceğiz… 

  • Otizm ve Sosyal Devlet (1) Otizm ve Sosyal Devlet (1)
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
OtizmSosyal DevletEkonomik ZorluklarÖzel Eğitim

Yorumlar

yorum avatar

Kaleminize sağlık…

Gizem

31-03-2025 20:04

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Sedef Erken
    Sedef Erken

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı