Bazı insanlar vardır, aynaya baktıklarında yalnızca kendi büyüklüklerini görürler. O aynayı parlatan herkes ise birer birer yok olur zamanla. Çünkü narsistin dünyasında sevgi bir yansıma oyunudur — seni değil, senin onun hakkında ne düşündüğünü sever. Ve o yansıma solduğu anda, yüzünü başka bir ışığa çevirir.
Fakat fark etmedikleri bir şey vardır: o ışık, kendilerini kör eden kibirleridir.
Psikolojide “grandiyöz benlik” diye geçer; çocukken sevilmeyen, fark edilmediğinde kendi içini büyütmek zorunda kalan egonun erişkin hâlidir.
Bu yüzden narsist, kendi yarasını asla kabullenmez — onun yerine bir tahta çıkar, herkesin önünde “ben” der durur.
Ama o tahtın ayakları utançtan yapılmıştır. Ne kadar yükseğe çıkar, o kadar kırılganlaşır.
Erich Fromm, *“Sevme Sanatı”*nda şöyle der:
“Kendini beğenmiş kişi aslında kendini sevmez; sadece kendini beğeniyormuş gibi yaparak kendi sevgisizliğini gizler.”
İşte bu yüzden narsistler, yanlarında utanmayacak kadar utanç verici insanlarla daha çok zaman geçirirler.
Çünkü o insanlar onlara ayna tutmaz; yalanı doğrular, kabalığı hoşgörüyle karşılar, kibiri zekâ sanır. Narsist için ideal çevre, utancını fark ettirmeyecek kadar düşük frekansta bir kalabalıktır. Utancını bastırmak için kendinden daha utanç verici hikâyelere sığınır, böylece kendi karanlığı onunkiler arasında kaybolur.
Ama bu kaçışın bedeli ağırdır: sonunda o karanlıkta kendi yüzünü de kaybeder.
Yanlarındaki insanlar sessizleştikçe, kibirleri büyür. Fakat her kırmızı bayrağı görmezden geldikçe, kendi sonlarını da hazırlarlar. Bir gün kimseyi küçümseyerek büyüyemeyeceklerini, birini susturarak kendilerini duyamayacaklarını anlarlar.
Ve o gün, bütün alkışlar kesildiğinde, içlerindeki sessizlik dayanılmaz bir yankıya dönüşür.
Kibir, narsistin en büyük maskesidir; ama aynı zamanda en ölümcül zayıflığı. Çünkü kibir, insanı kendi yıkımına âşık eder.
İşte bu yüzden narsistler, en sonunda kendilerini ve onlara inanan herkesi yok ederler. Kırmızı bayrakları görmezden gelmek sadece karşısındakini değil, içindeki aklı da öldürür. Ve geriye yalnızca parlayan ama soğumuş bir benlik kalır.
Belki de gerçek güç; herkesin seni hayranlıkla izlediği anda bile kendi hatanı fark edebilmekte, sessizce “özür dilerim” diyebilmekte saklıdır. Ama narsist için o kelime, kibir perdesini yırtacak kadar ağırdır.
O perdeyi aralayamadıkları sürece, her ışık onlara karanlık görünür.
























Yorum Yazın