MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Kadın ve aile tartışmasının arkaplanı

ANA SAYFAFELSEFEKadın ve aile tartışmasının arkaplanı
Kadın ve aile tartışmasının arkaplanı

Kadına yarım insan muamelesi yapan bir anlayışın, kurallarından, kaynaklarından ve kalıplarından adalet, eşitlik ve özgürlük temelli bir yaklaşım üretilmesi imkansızdır.

02 Ağustos, 2025, Cumartesi 01:00
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilal Sambur
Bilal Sambur
yazı içi reklam

Kadını zapturapt altına almak için aileyi yücelten ve kutsallaştıran ataerkillliğin tutucu, teokratik ve totaliter biçimleri, kadına aileyi her ne pahasına olursa olsun koruma görevi vermektedirler. Hiçbir doğmatizm, kadına ve aileye dair en doğru yol ve çerçeve değildir. Kadın, hiçbir teokratik doğmatizme ve despotizme sığmaz.

Geleneksel, tutucu, teokratik ve totaliter anlayışlar, gruplar ve kimlikler, kadın ve aile arasında bir bütünlük, kutsallık ve yücelik ilişkisi kurmak, bu ilişkiyi korumak ve tartışılmaz kılmak için çok sistematik, sürekli ve sabit bir çabanın içerisindedirler. Bu anlayışlara göre kadın ve aile bir bütündür, kadın ve ailenin birbirinden ayrılması durumunda insanlığın, dinin, ve ahlakın sonu gelecektir. Kadın, ailesine ve evine karşı sorumluluklarını fedakar bir şekilde yerine getirdiği sürece erdemlidir, değerlidir ve iffetlidir.

Otoriter, totaliter, teokratik ve tutucu anlayışların kurgladığı aile içinde kadın ve erkek ilişkisi, katı bir hiyerarşiye dayanmaktadır. Bu anlayışlara göre, evin ve ailenin reisi erkektir. Kadın ise, erkeğe itaat ve biat etmekle sorumlu, erkeğini her açıdan memnun etmekle sorumlu bir nesnedir. Teokratik ve tutucu anlayışların aile bağlamında kadın ve erkek arasında kurduğu ilişkide adalet ve eşitlik bulunmamaktadır. Kadın, insan onuruna, özgürlüğüne ve haklarına sahip eşit bir birey olarak değil, erkeğin altında yer alan, iradesini ona teslim etmiş olan bir nesne olarak konumlandırılmaktadır. Kadın, evlilikte, ailede, boşanmada, yönetimde, mirasta ve eğitimde erkekle eşit ve adil haklara sahiptir. Evlilik, miras, hukuk, çalışma, boşanma, yönetim ve eğitim gibi hayatın kritik alanlarında kadını erkeğe eşit görmeyen bütün tutucu, teokratik ve totaliter kanun sistemlerinin hiçbiri, günümüze taşınmamalıdır.

Kadını erkekten daha düşük bir varlık olarak gören, kadını erkeğin malı ve tarlası olarak konumlandıran, kadın ve erkek arasında eşitlik, özgürlük ve adalete dayalı bir ilişki kurulmasına yabancı ve karşı olan geçmişin köhne anlayışlarının ve kurallarının, günümüzde kadın hakları konusunda referans olması mümkün değildir. Yüzyıllar öncesinin kadın karşıtı kanun anlayışlarını geride bırakmadan, kadına yönelik insani, adil, eşitlikçi bir anlayışın geliştirilmesi mümkün değildir. Kadına karşı aşağılayıcı ve ayırımcı kurallarla dolu teolojik, tutucu ve totaliter anlayışların kadın ve aileye dair dediklerinin sosyal ve insani açılardan uygulanmassı mümkün olmadığı gibi, modern insanlık durumuyla hiçbir şekilde ilgisi ve ilişkisi de bulunmamaktadır.

Kadına yarım insan muamelesi yapan bir anlayışın, kurallarından, kaynaklarından ve kalıplarından adalet, eşitlik ve özgürlük temelli bir yaklaşım üretilmesi imkansızdır. Kadın ve aile arasında kurgulanan ilişkinin arkasında kadını aile içinde kontrol etme ve yönetme amacı vardır. Kadını kontrol etmeyi, korkutmayı ve kapalı hale getirmeyi amaçlayan bütün tutucu ve totaliter anlayışların amacı, kadın üzerinde aile yoluyla erkeğin egemenliğinde dinsel, siyasal, kültürel, cinsel ve ekonomik bir iktidar kurmaktır. Aile ve kadın arasında bütünlük ilişkisini sürekli olarak gündemde tutmaya çalışan tutucu, teokratik ve totaliter anlayışların amacı, aile içinde kadına karşı olan eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin ortaya çıkmasını sağlamak, kadına yönelik cinsiyetçi önyargıların ve uygulamaların tartışılmasını sağlamak, aile içinde kadın ve erkek aaarasında eşitlikçi ve adil ilişki yolları bulmak değildir. Aile ve kadın arasında kurulan ilişkinin amacı, aile içinde kadının zaptü rapt altına alınması için yapılmaktadır.

Kadını zapturapt altına almak için aileyi yücelten ve kutsallaştıran ataerkillliğin tutucu, teokratik ve totaliter biçimleri, kadına aileyi her ne pahasına olursa olsun koruma görevi vermektedirler. Hiçbir doğmatizm, kadına ve aileye dair en doğru yol ve çerçeve değildir. Kadın, hiçbir teokratik doğmatizme ve despotizme sığmaz. Kadın, kendisi için uygun olan idealleri, değerleri, yaşam tarzını, kurumları ve ilişki biçimlerini özgürce seçme hakkına sahip onurlu ve özgür bireydir. Kadının aile, evlillik, boşanma, çalışma, miras, eğitim gibi alanlarındaki özgürlüğüne hiçbir müdahale yapılamaz. Kadının özgürce karar vermediği, adalet ve eşitliğin olmadığı bir aile yapısı, kadının hapishanesidir. Kadın ve aile arasındaki ilişkiye dair tartışma, kadın-erkek eşitliğini ve kadının onurlu ve özgür birey olarak hak ettiği adalete dayalı konumunu geliştirecek ve güçlendirecek şekilde yapılmalıdır. Kadın ve aile arasındaki ilişki, disiplin ve kontrol temelinde değil, özgürlük, eşitlik ve adalet çerçevesinde olmalıdır.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Bilal Sambur
    Bilal Sambur

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı