MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

İstanbul’un Roma’nın başkenti oluşunun 1700. Yılı kutlu olsun!

Ana SayfaSi̇yasetİstanbul’un Roma’nın başkenti oluşunun 1700. Yılı kutlu olsun!
İstanbul’un Roma’nın başkenti oluşunun 1700. Yılı kutlu olsun!
09 Kasım, 2024, Cumartesi 07:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş

8 Kasım’da İmparator Büyük Constantinus İstanbul’u Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan etti. 1700 yıl önce şehrin kaderini değiştiren bu tarihi olayı hatırlamanın önemli olduğunu düşünüyorum.

Tarihi olayların kutsanır gibi kullanılmasından hoşlanmam. Ama nedense içimden İstanbul’un Roma İmparatorluğu'nun başkenti oluşunun 1700. yılını kutlamak geldi.

Şöyle bir soru sordum, kendi kendime: Eğer 8 Kasım 324 tarihinde Roma İmparatoru Büyük Constantinus küçük bir Yunan şehri olan Byzantion’a -kendi adını taşıyan- Roma İmparatorluğu’nun başkenti statüsünü kazandırmasaydı, bugün İstanbul nasıl bir yer olurdu?

Bir düşündüm, mesela neleri göremezdik?

Eğer Roma'nın başkenti olmasaydı, sonrasında fethedilip pek ala bir Osmanlı şehri olabilirdi. Ama Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti büyük ihtimalle olamazdı. O zaman da belki bu kadar muazzam camileri, külliyeleri bugün göremezdik.

Saymaya devam edeyim: Başka neleri göremezdik?

Hiç şüphesiz yapıldığı tarihte dünyanın en büyük dini yapısını, AyaSofya’yı göremezdik…

Dünyanın en büyük Roma limanı, Theodosius limanının kalıntılarının Yenikapı’da bulunacağını hayal edemezdik.

Dünyanın Ortaçağ’dan kalan en büyük şehirsel sur varlığını da, hiç şüphesiz. Günümüzde “restorasyon” çalışmaları adı altında büyük bir bölümü imha edilmiş olsa da.

Başka neleri hayal edemezdik? 

Hiç şüphesiz antik dünyada eşi benzeri olmayan, en büyük uzunluğa sahip olan su sistemini de... Elbette ki yarışların yapıldığı hipodromu, dik yamaçları düzleştiren terasları, dikilitaşları, forum adı verilen meydan kalıntılarını…

Peki madem 1700 yıl önce kuruluşunu kutladık, öyleyse nasıl sona erdiğini de bir konuşalım.

İstanbul'un fethi, 1453 hiç şüphesiz önemli bir kırılma noktası, şehrin tarihinde. Ama Osmanlı İmparatorları da kendilerini Romalı saydıklarına göre bu tarih Roma’nın sonu değil.

Bir taraftan İstanbul’un Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmasının 1700. Yılını kutlarken, diğer taraftan da Antik Yunan’dan Roma’ya, Roma’dan Rönesans’a, Rönesans’tan Modern Zamanlar’a kopyalana kopyalana gelen siyasal düzenin, hayat biçiminin sonuna geldiğimizi düşünüyorum.

ŞU ANDA YAŞANANLAR ROMA’NIN SON GÜNLERİNE BENZETİLEBİLİR

Roma’nın son günleri… Bu bir film adı değil.

Bir metafor hiç değil. 1700. yılını kutladık, İstanbul'un Roma'nın başkenti oluşunun. Bugün nasıl sona ermekte olduğunu da bir tartışalım. 

İtalya’daki 1. Roma’nın nasıl sona erdiği üzerine tahminler yürütenler bunun kendi iç çelişkileri ile olduğunu düşünüyorlar. Şehir adeta kendiliğinden barbar adı verilen Germenlere, Gotlara teslim oluyor. Onların derdi de Roma’yı yok etmek falan değil. Yalnızca Romalı olmak, imparatorluğun yaşam biçimine katılmak istiyorlar.

Roma sanatı, düşünce akımlarını Helen uygarlığından kopyalamıştı. Rönesans’ta zengin toprak sahiplerine hizmet veren mimarlar (ressamlar) da onlardan kopyaladılar. Nefret ettikleri kuzeylilerden, Gotik dönemden değil.

(Bu yüzden yukarıya Roma'nın Gotlar tarafından yağmalanmasıyla ilgili bir resim koydum.) Hiç şüphesiz ki 19. yüzyılda sanayi ve ticaret ile zenginleşen burjuvaziye hizmet veren mimarlar da bu şehirleşme ve yaşam biçimini Rönesans’tan kopyaladılar.

Dedim ya bu bir metafor değil. Bir taraftan İstanbul’un Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmasının 1700. Yılını kutlarken, diğer taraftan da Antik Yunan’dan Roma’ya, Roma’dan Rönesans’a, Rönesans’tan Modern Zamanlar’a kopyalana kopyalana gelen siyasal düzenin, hayat biçiminin sonuna geldiğimizi düşünüyorum. Şu anda yaşananlar bu açıdan Roma’nın son günlerine benzetilebilir.

Peki buna karşı yapabileceğimiz bir şey yok mu? Çaresiz ve umutsuz mu olmalıyız? Elbette ki hayır. Benim varsayımım şu: Romalılar gibi dışarıda kalanlara gözlerimizi kapatarak, kamu imtiyazları ve kariyer imkanları ile keyif sürerek ya da Germenler, Gotlar gibi Roma sistemine dahil olmaya çalışarak, gözlerimiz kamaşarak değil, onun bize göstermediklerini anlamaya çalışarak bu şehir hayatta kalabilir.

İnsanlara gösterilen gerçeklerle nelerin gösterilmediğini araştırmak, gerçeklerin nasıl inşa edildiklerini anlamaya çalışmak. Bunları hatırlamak için bile bu tarihi olayın, 

İstanbul'un Roma İmparatorluğu'nun başkenti oluşunun 1700. yılının çok önemli bir fırsat oluşturduğunu düşünüyorum.

Roma’nın kalıntısı olan bu düzeni değiştirmek için yeni bir başlangıç yapılabilir.

Roma’daki kamu düzeninin bir şeyleri gösterirken nasıl arkasındaki işleyişleri, imtiyazları, köleleştirici-işaretsizleştirici sisteminin neleri göstermediğini arayarak, dışarıda bıraktığı dünyayı anlamaya çabalayarak, inanıyorum ki tarihteki bütün olaylardan daha önemli ve yeni bir başlangıç yapılabilir. Roma’nın kalıntısı olan bu düzeni değiştirmek isteyenlerin yapabilecekleri belki de en önemli şey bu.   

***

Görsel: Roma'nın Gotlar ve Germenler tarafından istilasını tasvir eden bir resim

 

 

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Korhan GümüşİstanbulRoma

Yorum Yazın

Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Herkül Millas
    Herkül Millas Türkiye gelişmedi mi, yoksa geri mi kaldı?
    Onur Tuğrul Karabıçak
    Onur Tuğrul Karabıçak 5 Soruda AKP iktidarına karşı nasıl direneceğiz: Toplumsal müzakere, yurtdışından örnekler ve iktidar pratikleri
    Bora Şahin
    Bora Şahin Kadıköy’de üç milyarder
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy The Piano: Yönetmeni kadın olan en iyi film
    Gülşah Eker
    Gülşah Eker Kent, Mekân, Geçicilik (2)
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Kadın ve aile tartışmasının arkaplanı
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’siz yeni sürecin imkansızlığı  
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin Disiplin, ölüm ve sessizlik
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Yıkımın adı Jarhanpur, acının adı Filistin
    Deniz Nas
    Deniz Nas Sosyal Demokrasi ve Sol Liberalizm: Modern siyaset felsefesinde özgürlük ve eşitlik açıklaması
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Tersine dönen modernleşme
    Gönen Orhan
    Gönen Orhan Belediyeler “rayiç” yerine taş mı yesinler? 
    Akın Özçer
    Akın Özçer Süreç ya da Çözüm Komisyonu
    Yavuz Saltık
    Yavuz Saltık Üretimin ve emeğin sessiz tanıkları: Türkiye’de emeklilik, yaşlılık ve toplumsal adalet
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Komisyonda MHP+CHP+DEM Parti+muhalefet birlikte hareket edebilir mi?
    Özgür Çoban
    Özgür Çoban Almanya'da demokrasinin sessiz intiharı
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Öğrenci konuşmalarının eğitimdeki yeri ve TED-Ed
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Bilgisiz inanç mı, yoksa bilginin değişken inancı mı?
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı