MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

İmamoğlu’nu anlatmak: Türkiye’ye karşı değil, Türkiye için konuşmaktır

Ana SayfaSi̇yasetİmamoğlu’nu anlatmak: Türkiye’ye karşı değil, Türkiye için konuşmaktır
İmamoğlu’nu anlatmak: Türkiye’ye karşı değil, Türkiye için konuşmaktır

Bugün muhalefeti “ülkeyi şikayet etmekle” suçlayanların bir kısmı, geçmişte aynı kurumlarda, aynı kürsülerden Türkiye’deki hak ihlallerini anlatan isimlerdi. Mesele burada kimin konuştuğu değil; hangi değerleri savunduğudur. Ve bugün o değerler, tehdit altındadır. 

05 Nisan, 2025, Cumartesi 03:11
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Zana Gümüş
Zana Gümüş

Türkiye’deki olumsuz gidişata karşı dünyayı bilgilendirmek, diplomatik bir sorumluluktur. İktidar hedefi olan bir parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’de tesis etmek istediği hukuk ve demokrasi düzenini uluslararası kamuoyuna anlatıyorsa, bu yalnızca ülkenin ve vatandaşlarımızın yararına olacaktır. 

İBB ve TBB Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve ardından tutuklanmasıyla birlikte Türkiye’de demokrasinin kırılganlığı yeniden dünya kamuoyunun gündemine oturdu. Bu durum, yalnızca bireysel bir yargı süreci olarak değerlendirilemez. Bu durum, ülkedeki demokrasi ve hukuk düzeni, halk iradesiyle göreve gelen yöneticilerin demokratik meşruiyeti ve yerel yönetimlerin kurumsal bütünlüğü açısından da kritik bir eşiği temsil ediyor.

Ekrem İmamoğlu, uluslararası arenada, birçok çevrede tanınan ve saygı duyulan bir isim. Yıllardır İstanbul’un markalaşması adına birçok uluslararası organizasyonun gerçekleştirilmesine öncülük ediyor. Bir belediye ayağıyla kamu diplomasisini en etkin kullanan figürlerden biri. Onun çabalarıyla, Türkiye’nin dünyadaki imajında farklı bir bakışın şekillenmeye başladığını söylemek asla abartı olmayacaktır. Yine, CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel de liderlik koltuğuna oturduğundan bu yana özellikle sol-sosyal demokrat çevrelere önemli mesajları verebilmiş ve Cumhuriyet Halk Partisi’ni uluslararası arenada daha görünür hale getirmiş bir isim. 

Ben de Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Üyesi olarak bu gelişmeyi Strazburg’daki genel kurulda dile getirirken, bu meselesinin sadece Sayın İmamoğlu ile ilgili olmadığını, onun temsil ettiği değerlerle ilgili olduğunu ifade ettim. Sayın İmamoğlu, milyonların oyuyla göreve gelmiş, ardından Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı olarak tüm ülkenin yerel yönetimlerini ulusal ve uluslararası düzeyde temsil etmiştir. Tam da Cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan ettiği bir dönemde; önce akademik geçmişi sorgulanmış, diploması iptal edilmiş, ardından hukuki baskı dalgasıyla gözaltına alınmıştır. Milletin vicdanında hiçbir geçerliliği olmayan asılsız ithamlarla tutuklanmıştır. Üstelik yalnız değil: Aralarında Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve İBB’den birçok üst düzey yöneticinin de bulunduğu yaklaşık 100 kişi, aynı süreçte gözaltına alınmış, belediye başkanları tutuklanmıştır. “İstanbul’un kalbi”olarak adlandırılan Şişli’de %66 oranında oy alan CHP’li Şahan’ın yerine kayyum atanmıştır. 

Ancak mesele yalnızca bu tablo değil; bu tablonun dışarıya anlatılmasına gösterilen tepkinin kendisidir. Türkiye’de hâlâ, Avrupa Konseyi gibi çok taraflı yapılarda yaşanan gelişmeleri dile getirmek, “ülkeyi şikayet etmek” olarak yorumlanıyor. Oysa önce bu anlayışın değişmesi gerekir. Türkiye, Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesidir. Bu çatıya kendi iradesiyle girmiş, Konsey’in değerlerini ve sözleşmelerini gönüllü olarak kabul etmiştir. Konsey’in demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda oluşturduğu sözleşmelerin altında Türkiye’nin de imzası bulunmaktadır. Bu nedenle, bu yapıların Türkiye ile ilgili değerlendirmeleri “dış müdahale” değil, karşılıklı taahhütlerin bir parçası olarak görülmelidir. Bugün bu kurumları “dış güç” gibi sunmak, yalnızca tarihi ve hukuki gerçekliği çarpıtmak değil, Türkiye’nin bizzat altına imza attığı ilkeleri inkar etmektir.

19 Mart’ta yaşananlar, yalnızca Türkiye’nin iç siyasetinin bir parçası değil; ülkenin anayasal düzenini aşındıran, onu illiberal demokrasi ekseninde otoriter bir rotaya sürükleyen sürecin açık bir göstergesidir. Bu ülkenin demokratlarının her biri Türkiye’nin bu gidişatına karşı dur demek için elinden gelen bütün çabayı göstermelidir.

Daha da çarpıcı olan ise şudur: Aynı hükümet, Avrupa’yı “öteki” gibi gösterirken, aynı zamanda Batılı ülkelerde yatırımcı aramakta, fonlara erişmeye çalışmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugün yaptığı ise, tam tersine, Türkiye’yi demokratik normlarla yeniden buluşturmayı vadeden bir perspektifi anlatmaktır. Çünkü uluslararası yatırımcının da, stratejik ortakların da aradığı şey tam olarak budur: Öngörülebilirlik, hukuk devleti, demokrasi ve şeffaf yönetim. 

Türkiye’deki olumsuz gidişata karşı dünyayı bilgilendirmek, diplomatik bir sorumluluktur. İktidar hedefi olan bir parti olarak Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’de tesis etmek istediği hukuk ve demokrasi düzenini uluslararası kamuoyuna anlatıyorsa, bu yalnızca ülkenin ve vatandaşlarımızın yararına olacaktır. 

Bugün muhalefeti “ülkeyi şikayet etmekle” suçlayanların bir kısmı, geçmişte aynı kurumlarda, aynı kürsülerden Türkiye’deki hak ihlallerini anlatan isimlerdi. Mesele burada kimin konuştuğu değil; hangi değerleri savunduğudur. Ve bugün o değerler, tehdit altındadır. 

Türkiye’ye ve Atatürk devrimlerine inanmış herkesin içeride demokrasiyi savunduğumuz kadar dışarıda da Türkiye’nin demokratik potansiyelini ve reform iradesini anlatması gerekir. Bu bir zorunluluk değil; bir sorumluluktur. Çünkü diplomasi yalnızca devletler arası değil, aynı zamanda halklar arası ve değerler arası bir süreçtir. Demokrasi sadece seçim günü yaşanmaz; seçimden sonra yaşananlarla da anlam kazanır. 

Zira 19 Mart’ta yaşananlar, yalnızca Türkiye’nin iç siyasetinin bir parçası değil; ülkenin anayasal düzenini aşındıran, onu illiberal demokrasi ekseninde otoriter bir rotaya sürükleyen sürecin açık bir göstergesidir. Bu ülkenin demokratlarının her biri Türkiye’nin bu gidişatına karşı dur demek için elinden gelen bütün çabayı göstermelidir. 

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Ekrem İmamoğluCumhuriyet Halk Partisi

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Zana Gümüş
Zana Gümüş

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
Tunay Şendal
Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
Gülseren Aydın
Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
Ali Kılıç
Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
Hakan Şahin
Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
Turgay Bozoğlu
Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
Bahar Akpınar
Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
Bekir Ağırsoy
Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
Buse Ayazma
Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
Mesut Balcan
Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı