MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Hürriyet mi, hassasiyet mi?

Ana SayfaSi̇yasetHürriyet mi, hassasiyet mi?
Hürriyet mi, hassasiyet mi?

İfade özgürlüğünde sınırlar yoktur. Hassasiyetlerde sınırlar vardır. Hassasiyetlere göre yaşayan ve hareket eden kabilevi yapılarda ifade özgürlüğünün hiçbir anlamı ve değeri yoktur.

06 Temmuz, 2025, Pazar 02:34
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Bilal Sambur
Bilal Sambur

Modern, demokratik ve çoğulcu toplumlarda, sosyal, siyasal, kültürel ve tarihsel kabuller hakkında bireyler düşünmeye teşvik edilir, her türlü düşüncenin ve eserin tartışılması ifade özgürlüğü olarak asli hürriyet olarak  kabul edilir. İfade özgürlüğü, aklın aktif olarak kullanıldığı, demokrasinin ve özgürlüğün kökleştiği ve geliştiği açık toplumlarda uygulanabilir.

İnsanın özgürce yaşaması ve ahlaki sorumluluğa sahip olması için insanın özgür iradesinin tanınması şarttır. En kapsamlı ve bütüncül irade, insanın özgür iradesidir. Birey dışında kolektif kimlik veya otorite gibi hayali kurgulara sahte bir şekilde bütüncül iradenin atfedilerek insan iradesinin silikleştirilmesi, sindirilmesi ve sönükleştirilmesi, aslında insan iradesinin inkarı ve iptali anlamına gelmektedir. Özgür irade, insanın akıl yeteneğinin, bireyin onurunun ve özerkliğinin, yaratıcılığının, ilişki kurmasının ve iletişimde bulunmasının olmazsa olmazıdır.

İnsan onurunun, özgürlüğünün ve özerkliğinin temeli ifade özgürlüğüdür. Medeniyetin temeli, ifade özgürlüğüdürdir. Barış, özgürlük ve hukuk, ancak ifade özgürlüğüyle varolabilir. İnsan, sözle başlamış, sözle  devam etmiş ve sözle  geleceğini yaratmaktadır. İnsanlık medeniyeti, ifade özgürlüğünün ürünüdür. İfade özgürlüğünün olmadığı yerde, medeniyet değil, vahşet hakim olmaktadır. Bütün insanlar, hiçbir müdahaleye uğramadan ve korkuya kapılmadan istedikleri görüşleri benimseme, eleştirme, reddetme ve  yeni görüşler oluşturma hakkına sahiptirler.Bireyler, din, felsefe, sanat, bilim, siyaset, edebiyat ve diğer bütün  insani tecrübe alanlarında  her türlü  bilgiyi, fikri, mizahı, resmi, çizimi yapma, yazma ve  basma hakkına sahiptirler.

Keyfi gerekçeler ileri sürülerek insanların ifade özgürlüğü kısıtlanamaz veya ortadan kaldırılamaz. Birey, neyi nasıl ifade edip etmeyeceğine kendisi karar vermelidir. İfade özgürlüğü, söz söyleme konusunda bireyin self-determinasyonu anlamına gelmektedir. İfade özgürlüğü, bireyin özgürlüğüdür. İfade özgürlüğü, hiçbir düşünceyi veya inancı korumaz. İfade özgürlüğü, bireyi korur. Birey, kişisel, sosyal, kültürel, dinsel, tarihsel, felsefi, ideolojik, siyasal, edebi veya sanatsal bir konuda istediği şekilde düşünebilir, düşüncesini istediği yolla kamusal alanda ifade edebilir.

İfade özgürlüğü kapsamının dışında olan hiçbir insani tecrübe söz konusu değildir. İnsana dair  her şey insan tarafından  insani sözle oluşturulur, eleştirilir,  mizahı yapılır,  sanatsal yapıtlara dönüştürülebilir, her türlü tartışmaya konu edilebilir. Hiçbir konu, kaynak, kişi ve kurum, ifade özgürlüğünün dışında ve üstünde bir şekilde kendisine dokunulmama ayrıcalığına sahip değildir. İfade özgürlüğü, tam bir özgürlük halidir.

İfade özgürlüğü, tarihi, dini, siyasal, kültürel bütün meselelerin tartışılmasına ve düşünülmesine imkan vermektedir. Dinlerin doğmaları, kadına bakışları, dini görüşleri eleştirme, dinden çıkma, dini geleneğin donukluğu gibi konular  özgürce tartışılmalıdır. Bireylerin kendi özgün tercihlerine uygun bir şekilde belirledikleri dini tecrübeleri, ifade özgürlüğü bağlamında eleştiriye tabi tutulabilir. İfade özgürlüğüne en çok ihtiyaç duyulan alan, dini tecrübe  alanıdır. Dini ve teolojik alanda ifade özgürlüğünün sahici bir şekilde benimsenmesi ve uygulanması, günümüzün en çetin meydan okumalarından biridir.

Toplumların hassasiyetler ve hürriyetler konusunda yapacağı tercihler, onların   demokrasi ve despotizm, açıklık ve kapalılık, birey ve kolektivizm  konularındaki tutumlarını belirlemektedir.

İfade özgürlüğüne yabancı, bireysel özgürlükler doktrinine dayanmayan, değişmeyen kalıblarını ve kurallarını modern dünyada sürdüren teolojik gelenekler, ifade özgürlüğünü reddetmekte, kutsal olarak  tanımladıkları kendi kabullerinin hiçbir şekilde  hiçbir  edebi, mizahi, felsefi, entelektüel ve  bilimsel yapıma konu edilemeyeceğini öne sürmektedirler, İfade özgürlüğüne değer vermeyen ve tanımayan dini gelenekler, kimlikler ve kurumlar, dini alandaki farklı  sözleri kendilerine hakaret ve   saygısızlık olarak  öne sürmektedirler. İfade özgürlüğünü tanımayan, kendilerinin değişmez ve tartışılmaz kabullerini her türlü  sözün üstünde tutan  modern, özgürlükçü ve çoğulcu olmayan bu anlayışa göre, dini alanda yeni bir söz  ve ifadeye gerek olmadığı gibi, her türlü yeni söz söyleme girişimi dine ve kutsala saygısızlık ve hakaret, inananları rencide eden bir durum olarak sunulmaktadır. Bu anlayışa göre dini alan, düşünmeye, söze ve ifadeye tamamen kapalı bir alandır, bundan dolayı ifade özgürlüğüne gerek yoktur.

İfade özgürlüğünün kullanılmasına en çok ihtiyaç duyulan alan, din alanı olmasına rağmen, ifade özgürlüğüne en çok direnç dini alandan, dini kurumlardan, dini cemaatlerden ve yapılardan gelmektedir. Dini kurumlar ve  gruplar, kendilerinin dini görüşlerini öven, destekleyen ve savunan bütün sözlere,  ifadelere ve eserlere sınırsız özgürlük verilmesini savunmaktadırlar. Dini alanda eleştirel veya şüpheci nitelikte ifade edilen görüşlere ise dini-siyasi yapılar ve kurumlar, olumsuz yaklaşmakta, eleştirel ve şüpheci görüşleri susturmak ve ortadan kaldırmak için devlet ve siyaset gücü  dahil her türlü yolu kullanabilmektedirler. 

İslam ve şeriatta, ifade özgürlüğü yoktur, doğmalar, emirler ve sınırlar vardır.İslam ve şeriat, modern ve demokratik bir özgürlük olan ifade hürriyetini reddetmektedir. İslam ve şeriatta, din ve kimlik, her şeyin üstündedir. İslam ve şeriat, bireyi korumaz. İslam ve şeriat için korunması gereken tek şey, dindir, birey değildir.Devletin, toplumun, siyasetin ve hukukun ölçüsü,  İslam ve şeriattır. Devleti, siyaseti ve hakimiyeti  ele geçirip  İslam-şeriat  düzeni, kimliği ve kültürü kurmayı amaçlayan yaklaşım için, ifade özgürlüğünün hiçbir anlamı, değeri ve işlevi yoktur.

Kişiler, İslam ve şeriatin belirlediği sınırlar dahilinde İslam ve şeriate uygun konuşmak ve yaşamak zorundadırlar.İslam ve şeriatta, ifade özgürlüğünün  hiçbir yeri yoktur. İslam ve şeriat,  dinin kaynaklarına,  kurallarına ve kişiliklerine kayıtsız şartsız, şeksiz şüphesiz iman ve itaat edilmesini  buyurur.İslam ve şeriat, dini kaynaklar, peygamberler, alimler ve fıkıh üstüne  eleştirel, şüpheci veya reddedici nitelikte söz söylenmesine, düşünce ifade edilmesine veya eser ortaya konmasına  izin vermez. Herkes, sözünü ve ifadesini İslam ve şeriat sınırları içinde ifade etmek zorundadır. Şeriat ve İslam sınırlarını aşan sözler, düşünceler ve eserler, cezaya çarptırılır,  yasaklanır, kapatılır, lince uğrar ve ortadan kaldırılır. İslam ve şeriatin  çoğunluk olduğu coğrafyalarda dini gruplar ve yapılar, dini koruma  ve  dini hassasiyetlerini ortaya koyma adına linç ve şiddet  yoluyla güçlerini ve hakimiyetlerini ortaya koymak için kolaylıkla harekete geçerler ve hassasiyetlerine göre hareket edilmesini herkes için norm ve kırmızı çizgi olarak dayatırlar.

İfade özgürlüğünde sınırlar yoktur. Hassasiyetlerde sınırlar vardır. Hassasiyetlere göre yaşayan ve hareket eden kabilevi yapılarda ifade özgürlüğünün hiçbir anlamı ve değeri yoktur. Kapalı ve katı  kabilelerde, belirleyici olan hürriyetler değil,  hassasiyetlerdir.Katı, kapalı ve kabilevi sosyal ve kültürel yapılarda siyasal ve sosyal  hakimiyet mücadelelerinde hassasiyetler, bir hegemonya aracı olarak kullanılır ve hassasiyetler üzerinden sürekli olarak kültür savaşları yapılır. Modern, demokratik ve çoğulcu toplumlarda, sosyal, siyasal, kültürel ve tarihsel kabuller hakkında bireyler düşünmeye teşvik edilir, her türlü düşüncenin ve eserin tartışılması ifade özgürlüğü olarak asli  hürriyet olarak kabul edilir. İfade özgürlüğü, aklın aktif olarak kullanıldığı, demokrasinin ve özgürlüğün kökleştiği ve geliştiği açık toplumlarda  uygulanabilir. Katı, kapalı ve kabilevi kültürlerde, hürriyetler yerine baskın ve belirleyici olan hürriyetler değil, hassasiyetlerdir. Toplumların hassasiyetler ve hürriyetler konusunda yapacağı tercihler, onların demokrasi ve despotizm, açıklık ve kapalılık, birey ve kolektivizm  konularındaki tutumlarını belirlemektedir.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Bilal Sambur
    Bilal Sambur

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Ömer Terzi
    Ömer Terzi Adaletin Nabzı: Murat Çalık Dosyası
    Osman Erden
    Osman Erden Osman Kavala’nın durumu bizi neden ilgilendiriyor?
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Tebrikler elitler, ‘harika’ adamınızı geri getirdiniz
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy “Bir telefon kadar uzağım”
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Demokrasi mücadelesinin paydaşlığında muhalefet
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Aristo’dan Marx’a: Assos’ta dört günlük düşünce şöleni
    Fatih Öztürk
    Fatih Öztürk Butlana koşarken politik sorun doktrinini hatırlamak: Siyaset mühendisliği
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Hürriyet mi, hassasiyet mi?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş İtfaiyenin değerinin farkında mıyız?
    Herkül Millas
    Herkül Millas Şerif Mardin ve Modernleşme
    Seda Aktaş
    Seda Aktaş Dijital çağın estetik paradigmaları: Yapay zekâ, algoritmalar ve sanatsal üretim
    Zeynep Ardıç
    Zeynep Ardıç Büyüyen ekonomi ve küçülen hayatlar
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy ​​Sancaktan Devlete sonra vilayete: Hatay'ın Güncesi
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Siyasal dönüşüm ve muhalefet
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Savaşın gölgesinde: Madenler, hafıza ve satranç
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Yenilikçi Sınıf Projesi: Vizyoner bir başlangıç mı, ileriye taşınması gereken bir deneme mi?
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı