Sermaye birikimi ile servet birikimi farklı kavramlardır.
Sermaye birikimi, Üretken yatırımların artması (makine, fabrika, teknoloji, beşerî sermaye) anlamı taşır ve Ekonomik büyümeye doğrudan katkı sağlar. Dolayısıyla, üretim kapasitesini artırır.
Servet birikimi ise, Mevcut varlıkların değer artışından kaynaklanır (arsa, konut, hisse, tahvil, altın vb.). Üretim kapasitesini artırmak zorunda değildir, Çoğu zaman pasif bir birikim biçimidir.
Ekonomik Etkilerin Karşılaştırılması
Alan | Sermaye Birikimi | Servet Birikimi |
Ekonomik büyüme | Büyümeyi hızlandırır, verimliliği artırır. | Büyüme üzerinde zayıf etki; bazı durumlarda büyümeyi baskılar. |
İstihdam | Yeni yatırımlar → daha fazla istihdam. | Genellikle istihdama etkisi sınırlı. |
Verimlilik (TFP) | Yüksek teknoloji ve eğitim yatırımları → verimlilik artışı. | Verimlilik artışına katkı sağlamaz; bazı durumlarda rant ekonomisine yol açar. |
Gelir dağılımı | Görece dengeli bir etki gösterir. | Genellikle eşitsizliği artırır; zengin daha hızlı zenginleşir. |
Fiyatlar | Üretim artışı fiyat istikrarına destek olur. | Konut/arsa gibi varlıklarda balon riski; enflasyonist baskı yaratabilir. |
Finansal istikrar | Reel ekonomiyi güçlendirir, krizleri azaltır. | Varlık fiyat balonları → finansal kriz riski taşır. |
Tasarrufların yönü | Tasarruflar üretime gider. | Tasarruflar spekülatif varlıklara yönelir. |
Ekonomik sürdürülebilirlik | Uzun dönem kalkınmayı destekler. | Kırılgan, dalgalı ve sürdürülemez bir büyüme modeli oluşturabilir. |
Türkiye Bağlamında Değerlendirme
Türkiye’de sermaye birikimi ile servet birikimi arasındaki dengesizlik, ekonomik yapının uzun dönemli büyüme kapasitesini belirleyen en kritik meselelerden biridir. Son yıllarda tasarrufların önemli bir kısmının üretim odaklı yatırımlar yerine gayrimenkul, arsa, altın ve kısa vadeli finansal araçlara yönelmesi, ülke ekonomisini yapısal olarak “servet birikimi” modeline yaklaştırmıştır.
Gayrimenkulün en güvenli yatırım aracı olarak görülmesi, kredi genişlemesi ve yüksek enflasyonla birlikte varlık fiyatlarını hızla artırmış, bu durum hem servet eşitsizliğini büyütmüş hem de konut erişilebilirliğini azaltarak sosyal refah üzerinde olumsuz etkiler yaratmıştır.
Servet birikiminin ağırlık kazanması, sanayi yatırımlarının, teknoloji üretiminin ve verimlilik artışlarının önüne geçerek ekonomiyi düşük katma değerli bir yapı içinde kilitlemektedir. Firmaların uzun vadeli yatırım iştahının zayıflaması, sermayenin verimsiz alanlarda yoğunlaşması ve Ar-Geharcamalarının millî gelir içindeki payının düşük seyretmesi, Türkiye’nin potansiyel büyüme hızını aşağı çeken temel unsurlardır.
Sürdürülebilir bir kalkınma modeli için Türkiye’nin sermaye birikimine yönelmesi; üretim kapasitesini artıran, teknolojiye dayalı, inovatif ve ihracat odaklı yatırımları teşvik etmesi gerekmektedir.
Sermayenin verimli sektörlere kanalize edilmesi, hem cari açığın azalmasına hem de daha güçlü bir istihdam yaratılmasına katkı sağlayacaktır. Aynı zamanda kamu politikalarının vergi düzenlemeleri, teşvik mekanizmaları ve finansal piyasaların derinleştirilmesi yoluyla rant getirili varlıklar yerine üretken yatırımları desteklemesi kritik önem taşımaktadır. Aksi halde Türkiye ekonomisi, servet balonlarının ve düşük verimliliğin yarattığı kırılgan bir büyüme patikasında kalmaya devam edecektir.
Sonuç
Sermaye birikimi, üretimi ve verimliliği artırarak uzun dönem büyüme sağlar. Servet birikimi, daha çok mevcut varlıkların el değiştirmesi ve değerlenmesi olup, büyümeye katkısı sınırlıdır ve eşitsizlik riski taşır. Ekonomik açıdan tercih edilen model: Sermaye birikimi odaklı, üretim ve teknoloji temelli bir büyüme stratejisidir. Fakat, Türkiye’de tasarrufların önemli bölümü üretime değil gayrimenkul servetine gidiyor. Bu durum: Üretim yatırımlarını zayıflatıyor, Ekonomiyi “rant ekonomisi”ne dönüştürüyor, sanayileşme ve teknoloji yatırımlarını geciktirmekte ve yapısal makroekonomik problemlere neden olmaktadır.

























Yorum Yazın