Sonunda fark edersin ki yaşadığın hiçbir şey boşuna olmamış. Çünkü eşikler insanı geride bırakmaz; sadece eski hâlini orada bırakır. Ve sen yola, her seferinde biraz daha kendin olarak devam edersin.
Hayat, çoğu zaman beklenmedik şekillerde tokat atar; bir ayrılık, bir kayıp, bir ihaneti ya da içini kemiren bir boşluğu koyar önüne. Başta ne olduğunu anlayamazsın. Yüreğin çatırdar, aklın bulanır. Ama işte tam orada, insanın asıl yolculuğu başlar. Çünkü eşik atlamak, başına geleni değiştirmek değil; ona verdiğin anlamı değiştirmekle olur. Psikolojide bu duruma “yeniden çerçeveleme” denir. Bektaşi felsefesi ise bunu çok daha sade ama sarsıcı bir şekilde anlatır:
“Olduğun yeri bil, olmadığın yerde ne işin var?”
Bu söz, her eşikte kendini yeniden sorman içindir: “Ben şu anda neredeyim? Ne yaşadım? Ne öğrendim? Ve buradan sonra nereye gidiyorum?”
Manevi olarak bir eşik atlamak, yaşananları bastırmak değil; onları yüzeye çıkartıp anlamın gözüyle izlemektir. Acının içinden geçip ona bir isim vermek, yaşananı “neden benim başıma geldi”den çıkarıp, “bu bana ne anlatıyor”a çevirmektir. Bu dönüşümde kişi artık kurban değil, yolcudur.
Psikolojide travma sonrası büyüme diye bir kavram vardır. İnsan, yıkımın ardından daha derin bir anlamla yeniden inşa edebilir benliğini. Ama bu, sadece başına gelenle kavga etmeyi bırakıp, onunla konuştuğunda olur.
Sufi öğretiler, her olayın ardında bir terbiye olduğunu söyler. Tıpkı Bektaşilerin dediği gibi: “Taş yerinde ağırdır.” Sen de yaşadığın olayların, seni olduğun yerden başka bir yere taşımasına izin verirsen, o ağırlık artık ezmez; inşa eder.
Manevi eşik, çoğu zaman bir çöküş gibi gelir. Ama aslında bir yükseliştir. Sadece yönü tersinedir. Çünkü asıl yükseklik, insanın kendi içine indiği derinlikten doğar.
Zihninde taşıdığın her “neden” sorusu, bir kilittir. Ve o kilit ancak “anlam” anahtarıyla açılır. Eşik budur işte: Kapandığın her acının kapısını aralayıp, onun içinden geçerek başka bir sen’e ulaşmak. Daha yumuşak, daha bilge, daha az tepkili, daha çok anlayan bir sen.
Sonunda fark edersin ki yaşadığın hiçbir şey boşuna olmamış. Çünkü eşikler insanı geride bırakmaz; sadece eski hâlini orada bırakır. Ve sen yola, her seferinde biraz daha kendin olarak devam edersin.

Merhabalar, yazılarınızı çok beğenerek okuyorum ve çok düşündürücü oluyor benim için. İnsan yorum şeklini seçer, yorum şekli de insanı şekillendirir. O nedenle, hayatımıza yön veren her zaman biz oluyoruz düşüncelerimizle, duygularımızla anladıklarımızla, her şeyden biz sorumluyuz. Hayatı olduğu gibi sevmeliyiz ama olabilecek en iyi şekli için çaba göstermeliyiz. Selamlar Berlin’den.
Barış Yılmaz
22-05-2025 16:50