MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Dijital uçurum 2.0: Yeni sömürgeciliğin veri kolonileri

ANA SAYFATEKNOLOJİDijital uçurum 2.0: Yeni sömürgeciliğin veri kolonileri
Dijital uçurum 2.0: Yeni sömürgeciliğin veri kolonileri

Türkiye için yol belli: Veriyi içeride tutmak, modeli yerli geliştirmek, işlem gücünü artırmak ve eğitimle bu dönüşüme halkı katmak öncelikli hedefler olmalıdır.

07 Temmuz, 2025, Pazartesi 05:40
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Mustafa Ergen
Mustafa Ergen

Bağlantı uçurumu, insanları internete çekmekle ilgiliydi. Yapay zeka uçurumu, insanları küresel sistemin pasif tüketicisine dönüştürmekle ilgili. Artık ülkeler arasında değil, ülkelerin içinde de keskinleşiyor. Yapay zeka modelleri, öncelikle İngilizce ve Çince konuşan, veri zengini toplumlar için geliştiriliyor.

Bir zamanlar dijital uçurum, internete bağlanabilenle bağlanamayan arasındaydı. Mesele bağlantıydı, cihazdı, erişimdi. 10 yıl önce bunu yazmışım [1], [2].  Daha önce, Facebook’un WhatsApp’a abone başına 40 dolar ödemesiyle “bağlantı savaşları”nın değerini görmüştük.

Bugün ise daha derin bir eşitsizlikle doğuyor: Kim algoritma eğitebiliyor? Kim yalnızca izliyor?

New York Times geçen hafta buna değinmiş [3]: Yeni Dijital Uçurumu tanımlamış.

Bu çağda güç, üç temel unsurun elinde: işlem gücü, büyük modeller ve yüksek kaliteli veri.

Bu üçlüye erişimin yoksa, sadece dijital dünyanın değil, geleceğin de dışında kalıyorsun.

Örneğin, Arjantin’deki üniversite laboratuvarlarında öğrenciler, eski sunucularla eğitim yapmaya çalışırken, Harvard’daki tek bir enstitü, Afrika’daki tüm kamuya ait veri merkezlerinden daha fazla GPU’ya sahip. Ve tarihte ilk kez, sadece bireyler değil, devletler de “dijital alt sınıf” hâline geliyor.

Oxford Üniversitesi’nin 2025 verilerine göre, yalnızca 32 ülke yapay zekâya özel veri merkezine sahip. ABD ve Çin bu kaynakların %90’ını kontrol ediyor. Doğrudan bir egemenlik sorunu.

Bu durum da, yirminci yüzyılın enerji tekellerinin yerini, yirmibirinci yüzyılın veri ve işlem gücü tekelleri alıyor. Amazon, Google, Microsoft ve OpenAI’nin yalnızca 2025 yılı için yapay zekâ altyapısına ayırdığı bütçe, 300 milyar doları aşıyor. Bu, çoğu gelişmekte olan ülkenin toplam bütçesinden fazla.

Bağlantı uçurumu, insanları internete çekmekle ilgiliydi. Yapay zeka uçurumu, insanları küresel sistemin pasif tüketicisine dönüştürmekle ilgili. Artık ülkeler arasında değil, ülkelerin içinde de keskinleşiyor. Yapay zeka modelleri, öncelikle İngilizce ve Çince konuşan, veri zengini toplumlar için geliştiriliyor.

Bu, sadece dijital bir boşluk değil; aynı zamanda dilsel, kültürel ve ekonomik bir silinme riski.

Dijital Keşifler ve Yeni Sömürgeler

Tıpkı Kristof Kolomb’un okyanusa açılıp “yeni dünya”yı keşfetmesi gibi, bugün teknoloji devleri de veri kıtaları arıyor. Amaç artık toprak değil; verini, dilini, kültürünü algoritmaya kodlamak.

Google, Amazon, OpenAI gibi şirketler yalnızca bağlantı sunmuyor; altyapı da kuruyor.

Balonla internet veriyorlar, uydularla erişim sağlıyorlar, düşük maliyetli cihazlarla seni sisteme çekiyorlar.

Ama karşılığında senin verini, düşünceni, dil yapını alıyorlar.

Modeli onlar geliştiriyor. Sen yalnızca kullanıyorsun. Algoritmayı sen eğitmiyorsan, algoritma seni eğitir.

Dijital keşiflerin Columbus’ları GPU’larla okyanus aşarken, bazı toplumlar sadece izleyici konumunda kalıyor.

Aynı, dış politikada masada sen yoksan tabaktasın gibi!

Dijital sömürgecilik, şu yollarla tezahür ediyor:

* Model Transferi Yerine Model Dayatması: Yerel veriyle geliştirilen modeller değil, dışardan gelen hazır modellerin egemenliği.

* Veri Akışının Tek Yönlü Olması: Gelişmekte olan ülkeler veri sağlıyor, ancak model çıktısını kontrol edemiyor.

* Bilişsel Egemenlik: Hangi bilginin doğru sayıldığı, hangi içeriğin gösterileceği, nasıl karar verileceği başka merkezlerde tanımlanıyor.

Ama hala tam donanımlı değiller. Örneğin elektrik alt yapısı. Yapay Zekayı kullanman için veri merkezi yakınında olmalı. Örneğin Afrika, elektrik alt yapısı bile bunu kaldıracak durumda değil, onun için daha da geri kalmakla karşı karşıyalar. Bir sonraki enerji inovasyonuna kadar…

Türkiye için yol belli: Veriyi içeride tutmak, modeli yerli geliştirmek, işlem gücünü artırmak ve eğitimle bu dönüşüme halkı katmak öncelikli hedefler olmalıdır. Yapay zekâ çağında oluşan yeni dijital uçurum, ancak açık kaynaklı modellerin —örneğin Mistral ve Falcon gibi— desteklenmesiyle, ulusal veri stratejileri doğrultusunda sağlık, ulaşım ve eğitim verilerinin etik biçimde anonimleştirilip erişime açılmasıyla daraltılabilir. Aynı şekilde, işlem gücünde dışa bağımlılığı azaltmak için yerli donanım politikaları geliştirilmelidir.

Türkiye Nerede Duruyor?

Geçen hafta kabine toplantısında açıklanan yeni yapay zekâ vizyonu önemli ve umut verici:

* Veri merkezi kapasitesinin 1 GW’a çıkarılması,

* 10 milyar dolarlık altyapı yatırımı,

* Yerli girişimlere GPU ve bulut desteği verecek Yapay Zekâ Fonu,

* YZ eğitim seferberliği.

Bunlar doğru adımlar. Ötesi, Türkiye’nin kendi modelini geliştirebilmesi. Aksi hâlde, eğitimden adalete, sağlıktan savunmaya kadar her alanda başka ülkelerin yazdığı kodlarla yaşarız. Bu ortamda Türkiye gibi ülkeler, yalnızca kullanıcı kalırsa veri kolonisi olma riskiyle karşı karşıya.

Suudi Arabistan bile bu yarışta sessiz kalmadı.

“Suudi Humain” adlı Arapça büyük dil modelini geliştirerek kendi dilini ve kültürünü dijital çağın merkezine taşıdı.

Türkiye’nin Humain’i nerede?

Türkiye için yol belli: Veriyi içeride tutmak, modeli yerli geliştirmek, işlem gücünü artırmak ve eğitimle bu dönüşüme halkı katmak öncelikli hedefler olmalıdır. Yapay zekâ çağında oluşan yeni dijital uçurum, ancak açık kaynaklı modellerin —örneğin Mistral ve Falcon gibi— desteklenmesiyle, ulusal veri stratejileri doğrultusunda sağlık, ulaşım ve eğitim verilerinin etik biçimde anonimleştirilip erişime açılmasıyla daraltılabilir. Aynı şekilde, işlem gücünde dışa bağımlılığı azaltmak için yerli donanım politikaları geliştirilmelidir. RISC-V gibi açık mimarilere yönelim ve yerli yapay zekâ çip yatırımları bu çerçevede stratejik birer adımdır. Türkiye, bu üç sacayağı —veri, model ve işlem gücü— üzerinde yükselerek dijital eşitsizlikten doğan yapay zekâ uçurumunu kapatabilir.

***

Referanslar

[1] https://web.archive.org/web/20230715032248/https://www.dailysabah.com/op-ed/2016/03/01/dilemma-of-digital-divide

[2] https://web.archive.org/web/20190824064641/http://www.yenisoz.com.tr/sayisal-ucurum-dilemmasi-makale-12202

[3] https://www.nytimes.com/interactive/2025/06/23/technology/ai-computing-global-divide.html

 

Picture 1

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Provokasyonların sigortası sürecin toplumsallaşması
    Gönen Orhan
    Gönen Orhan CHP'li Belediyelere operasyon neden kaçınılmaz?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Farklı bir kamusal alan deneyimi açısından Yetimhane eşi benzeri olmayan bir fırsat
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Sovyetler’den AKP’ye: Çöküş mü, kontrol mü?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Konut hayalleri borsada: 25 santimetre karelik umutlar
    Tuğba Muslu
    Tuğba Muslu Tahakkümün iki yüzü: Doğa ve Kadın
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Çocuklar ne zaman yalan söylemeli?
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP nasıl kurtulur?
    Onur Tuğrul Karabıçak
    Onur Tuğrul Karabıçak Toplumun disiplinsizleşmesi ve Reklam Devleti
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Çanlar kimin için çalıyor?
    Oğuz Demir
    Oğuz Demir Mutsuzlar Ekonomisi: Çalışan da Dertli, Çalışmayan da
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Eksilen pay, çalınan rıza
    Bora Şahin
    Bora Şahin Baba – oğul politik rollerine yeni bir soluk: Nişanyanlar
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Çerçioğlu olayı ve belediyelerin çözülüşü
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı