MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Avrupa Kentsel Hareketlilik Günleri başladı

Ana SayfaKentAvrupa Kentsel Hareketlilik Günleri başladı
Avrupa Kentsel Hareketlilik Günleri başladı
21 Eylül, 2024, Cumartesi 07:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Korhan Gümüş
Korhan Gümüş

“Paylaşımlı müşterek alanlar” sloganı bir göz boyama çabası mı, yoksa bir farkındalık yaratma çabası mı?

Avrupa Kentsel Hareketlilik Günleri (ya da Haftası) “aktif bireysel hareketliliğin önemini vurgulamak ve farkındalık yaratmak amacıyla” 16-22 Eylül tarihleri arasında tam 44 ülkede, 4000’e yakın şehirde düzenlenecek etkinliklerden oluşuyor.

Bu etkinliklerin belki de en ilgi çekici olan tarafı 22 Eylül Pazar günü bütün bu katılımcı şehirlerde ve yerelliklerde motorlu araçların kullanılmaması.

Çoğu zaman oldukça radikal gibi gözüken bu eylem, kimilerine göre de bir “göz boyama” çabası. Böylece fosil yakıt, otomobil ve diğer araç üreticileri yılın her günü dünyanın ve şehirlerin yaşanmaz hale gelmesini sağlarken bir taraftan da bu tür gösterilerle bu insan merkezci dünyanın yarattığı çelişkileri örtbas etmeye girişiyor.

Bu girişimi bir tür kamu politikalarını da etkileyen bir deneyim olarak mı algılarsınız, yoksa bir günlük bir “günah çıkarma” gösterisi mi bilmiyorum.

İşte bu bildiğimiz ve gözden geçirmemiz gereken şeylerden biri de “ulaşım” kavramı. Kendilerini yaratan kavramlarla ve pratiklerle sorunları çözmek mümkün değil.

Ne anladığımı söyleyeyim: Bu kavram bildik “ulaşım” kavramının ötesine geçmeyi, onun disipliner yapısını sökmeyi öneriyor.

KENTSEL HAREKETLİLİK KAVRAMI DA NEREDEN ÇIKTI?

Peki, diyeceksiniz bu “kentsel hareketlilik” kavramı da nereden çıktı?

Öyle değil mi? Ulaşım veya taşıma falan demek varken… Bu kavram çeviri kokuyor, fena halde!

Ama pek de öyle değil.

“Şimdi çıtayı yükseltmenin zamanıdır, biz bundan ne anladığımızı söyleyelim” de diyebilirsiniz.

Mesela bu etkinlikler süresince daha çok sosyal farklılıklar arasında daha eşitlikçi bir kentsel hareketlilik öngörülüyor.  Bu temanın insan-dışı varlıkları da kapsadığını da düşünebilirsiniz, “kentsel hareketlilik” derken.

Ne de olsa bildiğimiz her şeyi gözden geçirmenin zamanı.

İşte bu bildiğimiz ve gözden geçirmemiz gereken şeylerden biri de “ulaşım” kavramı. Kendilerini yaratan kavramlarla ve pratiklerle sorunları çözmek mümkün değil.

Ne anladığımı söyleyeyim:

Bu kavram bildik “ulaşım” kavramının ötesine geçmeyi, onun disipliner yapısını sökmeyi öneriyor.

Önce ulaşım kavramı nasıl ortaya çıktı, ona bakalım.

19. yüzyılda toplu taşıma ve endüstriyel (buhar gücüyle) ulaşım ve tarifeli seferler icad edildiğinde şehirlerin yapısı köklü bir değişime uğradı. İstanbul’un örneğin Ortaçağ’dan beri koruduğu şehir biçimi muazzam bir dönüşüme sahne oldu. Şehir köyleriyle bütünleşerek metropololiten bir havzaya dönüştü. Doğal olarak bu dönüşüm daha çok teknolojik bir gelişmeye bağlıydı ve buna göre ayrı, tıpkı birer fabrika gibi çalışan kurumsal yapılarla yönetildi. Bu endüstriyel gelişme ister istemez insan merkezliydi. Yani ulaşım kavramı insan odaklı inşa edilmişti. Oysa günümüzde, “sanayi-sonrası” ya da da “insan-sonrası” denebilecek bir dönemde, bu meselenin, yani hareketliliğin ne kadar çok boyutlu olduğu anlaşılıyor. Bu yüzden teknokratik yapılarla inşa edilen ve yönetilen “ulaşım” gibi bir kavram tercih edilmiyor.

Bu yüzden kavram (mobilite/mobility) böyle çevriliyor, Türkçe’ye.

Müştereklerle ilgili paylaşımcılıktan söz etmek için bildiğimiz her şeyi yeniden düşünmenin zamanı

Fransız düşünür (ve antropolog) Bruno Latour insan dışı varlıkların sosyalliğimize dahil olduklarını söyleyerek aslında bildiğimiz özne-nesne dikotomisine yol açan bilginin nasıl bir mit olduğuna işaret etmiş oldu (*). Fark edilmeyen mevcudiyetlerin, insan olmayan varlıkların, sesleri duyulmayanların nasıl sosyal ağların eyleyicileri olduğuna.

“Ulaşım ihtiyacını karşılamak için yapıyoruz” diyorlar ya yöneticiler. Bu aslına bakarsanız tam bir palavra.  Ama yalnızca palavra olsa iyi. Gözümüzü erkmerkezci tekniklerin nesneleştirici gücüyle kamaştırarak, yaşanmaz hale gelen şehirlerin sorunlarından beslenerek oligarşik yapılar kendilerini yeniden üretiyorlar. Aslında nesneleştirici şiddeti ve kendi imtiyazlarını yeniden üretecek şekilde dünyamızı şekillendirmeye çalışıyorlar.

Latour’un “biz hiçbir zaman modern olmadık” sözünden esinlenerek söylersek:

“Biz hiçbir zaman modern olmadık. Ama onun şiddetine maruz kaldık.” Şehirler planlanmaya çalışıldıkça daha berbat hale geldiler. Daha büyük eşitsizlikler ortaya çıktı. Yalnızca bir zümrenin şiddetine, imtiyazlarını yeniden üretmesine sahne oldu.

Örneğin şehir planlama pratikleri. Şehirlerin planlarla düzenlenebileceği var sayılıyor, değil mi ? Ne kadar « paylaşımlı müşterek alanlar »dan söz etsek de şehirler planlanabiliyor mu ? Bu temsiller (planlar) ne ölçüde şehri temsil edebiliyorlar? Kapalı yöntemlerle geliştirilen planların düz anlamının “şehrin gelişmesini ihtiyaçlara göre düzenlemek” olduğunu varsayarsak, yan anlamının da iktidar ile imtiyaz ve kariyer fırsatları elde ederek şehrin resmi aklını koşullandırmak olduğunu söylemek mümkün.

“Ulaşım” gibi kavramlarla inşa edilen seksiyonlaşmış kamu zekası, yalnızca kamu-özel karışımı ilişkilerle inşa edilen oligarşik yapılara yol açıyor, her alanda. İster imar planları, ister ulaşım, ister atık yönetimi… Hangi konu olursa olsun.

Seksiyonlaşmış bilgiler ve pratikler neoliberal koşullarda siyaseti olduğu kadar kamusal alanları, müşterekleri oligarşik ağlara bölüştüren teknikler. Bu yüzden müştereklerle ilgili paylaşımcılıktan söz etmek için bildiğimiz her şeyi yeniden düşünmenin zamanıdır, bilime deneyselliğini, yaratıcılığını geri kazandırmak için.

--- 

*Selver Sezen Kutup, YKY Cogito Dergisi sayı 95-96 kış 2019, sayfa 306

 

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı