MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

27 Mayıs’ın arkasında Amerika mı vardı?

Ana SayfaSi̇yaset27 Mayıs’ın arkasında Amerika mı vardı?
27 Mayıs’ın arkasında Amerika mı vardı?

ABD, Türkiye’yle ilgili tam geri dönüşleri alana kadar da diken üstünde beklemiş. Sonrasında darbeci kadronun ABD karşıtlığı gütmediğini ve demokrasi kurmayı amaçladığını gördükçe yelkenleri suya indirmişler.

27 Mayıs, 2025, Salı 07:10
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Çağhan Uyar
Çağhan Uyar

Darbe, basına yansıdığı kadarıyla ABD cenahında beklenen bir durum değildi. 27 Mayıs’ı yapan çoğunluğu düşük rütbeli subay, muhtemelen Demokratların ABD’deki olumsuz akislerini görmüş ve darbeyi gerçekleştirdikten sonra dış destek arayışına girişmiştir. ABD’nin endişelerini gidermeye dönük adımlar atmaları bunu bize açıkça gösteriyor.

Türkiye’nin yakın tarihindeki en derin kırılma noktalarından birisi kuşkusuz 27 Mayıs 1960 askerî darbesidir. Adnan Menderes ve Celal Bayar’ın Demokrat Partisi’ni deviren darbeyle Türkiye, katı bir otoriterizmden hürriyetlerin alabildiğince genişlediği yeni bir döneme girmiştir.

27 Mayıs 1960 askerî darbesinin çokça tartışılması ve hatta günümüz siyasetinde belirleyiciliğini koruması belki de bundandır. Zira Türk siyasî tarihi, her daim otoriterizm ve demokrasinin karşılıklı mücadelesine sahne olmuştur.

Türk demokrasisi üzerinde bıraktığı onarılması güç yaralarla da anılan 27 Mayıs 1960 askerî darbesi, Türkiye’nin yakın tarihindeki pek çok hadise gibi komplocu bir kültürel tüketime ev sahipliği yapmaktadır. 27 Mayıs’la ilgili tarihsel gerçeklerle yakından uzaktan alakası olmayan komplocu tezlerin en başında, Demokratların güllük gülistanlık yönettiği ülkede hiçbir şey yokken cuntacı bir subay takımının darbe yaptığıdır. Öte yandan darbenin CHP’yle ilişkisi de sıklıkla dillendirilir.

Oysa ne darbede CHP’nin dahli vardı, ne de Demokratların idaresinde güllük gülistanlık bir Türkiye…

Menderes ve Bayar ikilisi, iktidardan düşme sanrılarıyla demokrasinin vidalarını her geçen gün biraz daha sıkıyordu. Hakeza Nihat Erim ve Bülent Ecevit gibi aydınlar, Demokrat Parti’nin otoriterizmden totalitarizme kayacağından dahi endişeleniyordu.

Ancak 27 Mayıs’la ilgili geniş bir yelpazeye yayılan komplo teorileri başka bir yazının konusu olsun. Bilindiği gibi 27 Mayıs 1960 tarihi geçince, insanların zihnine ilk düşen intibalardan birisi de darbenin Amerika’yla ilişkisi olup olmadığıdır.

ABD’nin 27 Mayıs 1960 askerî darbesine yönelik teşvikleri ciddi bakımdan kafa kurcalıyor. Entelektüel zeminde pek çok aydının da kendince tezler geliştirmeden geçmediği bir mesele söz konusudur.

27 Mayıs 1960 askerî darbesiyle ABD arasında kurulan ilişkide, ekseriyetle NATO’cu bir grup subayın darbenin önünü açtığı ya da Demokratların ABD karasularında yüzerken bir anda SSCB’den tarafa kırdığı dümenden ileri gelen sonuçların üzerinde duruluyor. Ancak bu nevi iddiaların hemen hepsi tarihsel kaynaklara hiç yansımamış bilakis daha çok Soğuk Savaş’ın yarattığı zihniyet dünyasında tarihsel verilerin eklektik biçimde kurgulanmasıyla ortaya çıkmıştır.

Ben, naçizane o tarihlerde ABD’de yayınlanan gazete ve dergi koleksiyonlarını inceledim. (Bulgularımı daha önce kitap bölümü olarak yayınlamıştım.) Dünyanın hangi gelişmiş memleketine giderseniz gidin, ülkelerin uluslararası ilişkiler ve dış politikada kurduğu dengeye dair en sağlıklı bilgiyi basın verir. Bu nedenle ABD’nin, Türkiye’ye yaklaşımını en iyi gazete ve dergi gibi süreli yayınlardan kavrayabileceğimi düşündüm.

Öncelikle Demokratlar, otoriterizmi katladığı ölçüde Amerikan basınının ilgisine mazhar olmuş. İlgisine mazhar olmuş diyorum ama siz bunu olumlu bir manada almayın. Çünkü Türkiye’deki gelişmeleri kaygıyla takip ediyorlardı.

Bilhassa Demokrat Parti’nin bütün muhalefeti topyekûn sindirebilmek amacıyla Tahkikat Komisyonu’nu kurması, ABD’nin Türkiye’nin üzerine daha fazla eğilmesini sağlamış. Türkiye’ye bazı gazeteciler gelip, yerinde incelemeler dahi yapmış. ABD’li gazeteciler, Türkiye’ye dair gözlemlerini yazı dizisi halinde yayınlamış.

ABD, Türkiye’yle ilgili tam geri dönüşleri alana kadar da diken üstünde beklemiş. Sonrasında darbeci kadronun ABD karşıtlığı gütmediğini ve demokrasi kurmayı amaçladığını gördükçe yelkenleri suya indirmişler.

Peki, ABD’yi bu kadar kaygılandıran ya da en azından okyanus ötesinden dikkat kesilmesine sebebiyet veren neydi diye düşünebilirsiniz. Bunun cevabı oldukça açık aslında. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan ABD egemen sisteminde liberal demokrasi rüzgârları esiyordu. Türkiye’nin de dâhil olduğu sistemin temel yapıtaşı demokratik idarelerdi.

ABD, demokrasiyle yönetilen ülkelerde aşırılıkçı eğilimlerin serpilme imkânı bulamayacağını değerlendiriyordu. Demokratik ülkelerde, makuliyet esas olacağından bir şekilde uzlaşı zemini yakalanabilirdi. Fakat demokrasilerden uzaklaşan aşırılık yanlısı ülkeler, her zaman için bir tehdit yaratabilirdi.

En nihayetinde İkinci Dünya Savaşı da demokrasi kültürünü geri plana atan radikal siyaset anlayışından neşet etmişti. İkinci Dünya Savaşı’nda liderlerin elini kolunu bağlayan mekanizmalar da olmadığı için küresel ölçekte bir felaketi yaşamıştık.

Amerika’nın öngördüğü sistem açısından, kendince haklılıkları vardı sizin anlayacağınız. Ayrıca kapitalizmin beşiğinde, savaşmaktansa ticareti ilerletmek her zaman daha geçer akçeydi.

Türkiye’nin Menderes ve Bayar eliyle gittikçe otoriterleşmesi, ABD egemen sistemi içerisindeki yerinin sorgulanmasına sebebiyet vermişti. Acaba Türkiye, demokrasiden sapıyor muydu gibi sorular gırla gidiyordu.

Üstelik ABD açısından, Türkiye’nin sistem içerisinde özel ve somut bir durumu vardı. Türkiye, NATO’nun karşıt kutbunda yer alan Sovyet Rusya’nın hemen kıyısındaydı. Olası bir savaş durumunda kritik önemi haizdi. Adeta ileri bir karakol işlevi görüyordu. O nedenle Türkiye, kolay kolay gözden çıkarılabilecek bir ülke değildi.

Demokratların yönetiminde Türkiye’de işlerin iyi gitmediğinin ayırdına varan Amerikalılar, darbeye ilk elden yeşil ışık yakmamıştır. Hatta şaşırmışlar veya afallamışlar bile diyebiliriz. Çünkü darbe meydana gelince öncelikle sefaretlerin ve vatandaşların durumu merak edilmiş, NATO üslerine müdahale olup olmadığı üzerinde durulmuştur.

ABD, Türkiye’yle ilgili tam geri dönüşleri alana kadar da diken üstünde beklemiş. Sonrasında darbeci kadronun ABD karşıtlığı gütmediğini ve demokrasi kurmayı amaçladığını gördükçe yelkenleri suya indirmişler.

Türkiye, son yıllarda demokrasinin tersi yönde kürek çekerken bir darbeyle de olsa demokrasiye yönelmesi okyanus ötesinde olumlu biz izlenim bırakmış. Özellikle dünyada pek çok darbe, devrim ya da ihtilalde eski rejimin temsilcileri öldürülürken Türkiye’de yargı yolunun tercih edilmesi müspet algılarını beslemiş. Demokrasiye geçiş için katılımcı bir Kurucu Meclis tesis edilmesi de cabası!

Gerçi Yassıada yargılamalarının sonradan idamla sonuçlanması işin rengini değiştirmişti. Ancak Türkiye’nin demokrasi, özgürlükler ve uluslararası ilişkiler dengesinde, ABD’nin kaygılarını gideren adımlar atması yargı kararlarının üstünü örtmüştü.

27 Mayıs 1960 askerî darbesi türünden hadiselerde cuntacıların dış destekle harekete geçmesinden ziyade uluslararası ilişkiler zeminini çok iyi analiz ederek müdahaleye kalkıştığını düşünüyorum. Darbe, basına yansıdığı kadarıyla ABD cenahında beklenen bir durum değildi. 27 Mayıs’ı yapan çoğunluğu düşük rütbeli subay, muhtemelen Demokratların ABD’deki olumsuz akislerini görmüş ve darbeyi gerçekleştirdikten sonra dış destek arayışına girişmiştir. ABD’nin endişelerini gidermeye dönük adımlar atmaları bunu bize açıkça gösteriyor. Kaldı ki Türkiye’nin kendi iç dinamikleri, 27 Mayıs 1960 askerî darbesi gibi bir hadiseye oldukça müsaittir.

  • Lozan Lozan
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
27 Mayıs 1960DarbeDemokrat PartiAdnan MenderesCelal Bayar

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Uluslararası tecrübeler şablon yok  
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Yıldız’ın CHP yanılgısı 
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Adaletsizlikler ülkesinde barış 
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar 27 Mayıs’ın arkasında Amerika mı vardı?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Matrix’te bir ekonomi: Şimşek, Yeni Şafak ve Kırılgan Meşruiyet
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Dökülmüş yapraklardan bahara ulaşmak mümkündür
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Ya çok uzun anayasa ya da temel (organik) yasa
    Ömer Terzi
    Ömer Terzi Aynı Yüzler Cumhuriyeti
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Parası olana bahar, ülkeye kara kış!
    Ayhan Kaya
    Ayhan Kaya Ressentiment, Mağduriyet ve Rövanşizm
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Ortadoğu’daki gelişmeler ve İstanbul 
    Resul Emrah Şahan
    Resul Emrah Şahan Bizler otoriterliğin panzehriyiz
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Modern Türkiye’de Toplumsal Kimlik Sorunu
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Kıraç’ın Gehry’ye yaptırdığı proje nasıl buharlaştı?
    Mehmet Alkanalka
    Mehmet Alkanalka 2. Trump Dönemi’nde küresel uluslararası ilişkiler: Ab uno disce omnes*
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Romantik Yol’un üç köyü: Braunsbach, Schwäbisch Hall ve Dinkelsbühl
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı