MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

28 Şubat sürerken...

ANA SAYFAGENEL28 Şubat sürerken...
28 Şubat sürerken...
15 Haziran, 2024, Cumartesi 15:11
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Murat Aksoy
Murat Aksoy
yazı içi reklam

28 Şubat süreci sonrasında nasıl aşırı laikçi hassasiyetler keyfi biçimde “başörtülü” öğrencilerin okullarına girmesini yasakladıysa;  şimdi de okul yönetimleri İslamcı ideolojik hassasiyetleri gereği “askılı elbise, yırtık kot pantolon, kolsuz bluz” uygunsuz kıyafet ilan edip, -şimdilik- okulda düzenlenen törene katılmasını yasaklayabiliyor. 

Önceki gün Gebze’deki bir lisede düzenlenen mezuniyet töreninde yaşanan olay medyaya ‘uygunsuz kıyafet’ krizi olarak yansıdı. İddiaya göre bazı kız öğrenciler, ‘yönetmeliğe uymayan’ kıyafetler giydikleri gerekçesiyle törene alınmadı. Yine iddialara göre kız öğrencilerin alınmama nedeni kendilerine imzalatılan belge. O belgeye göre; öğrencilerin mezuniyet törenine “askılı elbise, yırtık kot pantolon, kolsuz bluzla” katılmaları yasaklanmış.Bundan anlıyoruz ki; “askılı elbise, yırtık kot pantolon, kolsuz bluz”, okul yönetimine göre ‘uygunsuz kıyafet’.Evet okul yönetime göre bazı kıyafetler uygunsuz kıyafet olabiliyor.Peki dayanak?Hukuki mi, ahlaki mi yoksa keyfi mi?

Cevabı açık; keyfi. Özetle ortada hukuki dayanağı olamayan keyfi bir yasak var.

Bu yasak açık biçimde; “durumdan vazife çıkarma” halidir. Durumdan vazife çıkarmanın temel nedeni de büyük ölçüde Milli Eğitim Bakanlığı’nın pratik uygulamaları ve bakanın açıklamalarındır. Elbette başka ve güçlü referans da vardır ki, o da Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.

DURUMDAN VAZİFE ÇIKARAN MÜDÜRLER

Peki bu yasağı nasıl açıklamalıyız?

Bu yasak açık biçimde; “durumdan vazife çıkarma” halidir.Durumdan vazife çıkarmanın temel nedeni de büyük ölçüde Milli Eğitim Bakanlığı’nın pratik uygulamaları ve bakanın açıklamalarındır. Elbette başka ve güçlü referans da vardır ki, o da Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.

MEB son aylarda yayınladığı kimi yönetmeliklere ve alelacele gündeme getirilip değiştirilen yeni eğitim müfredat içeriğine baktığımızda MEB’daki ideoloji bakışın radikalleştiğini görmemiz mümkündür.

Şubat ayında Resmî Gazete’de yayınlanan “Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”te;

1. Özel okullarda milli ve kültürel değerlere aykırı, öğrencilerin psikososyal gelişimine katkı sağlayamayacak etkinliklerin yapılamayacağı hüküm altına alındı.

2. Türk programı uygulayanlar hariç olmak üzere milletlerarası özel öğretim kurumlarının uyguladıkları öğretim programları ve bu programların uygulanmasında kullandıkları her türlü öğretim materyalinin Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından onaylanması gerekecek.

3. Okulların yıllık çalışma takvimi ve çalışma saatlerine yönelik olarak yapılan değişiklikle, ayrı bir çalışma takvimin uygulanmasında merkezi sınavlar gibi eğitim ve öğretimin genel işleyişine dair hususların dikkate alınacak.

4. Okullarda bakanlıkça onaylanan ders kitaplarının okutulması esas kılındı.

Yine 1 Haziran’da yayınlanan “mezuniyet” genelgesiyle; okul dışında mezuniyet aktiviteleri yapılmayacak, aktiviteler için MEB'den onay alınacak düzenlemesi yer alıyor.Yine “sadeleştirme” gerekçesi ile yapılan müfredat değişikliğinin hem süreç hem de içerik konusundaki sakıncalarını pek çok eğitimci uzun uzun yazdı ve anlattı.

Gebze’de yaşanan olay, her açıdan keyfiliğin kurumsallaşması gösteren açık bir örnektir. Aile ve öğrencilere hiç bir yasal dayanağı olmadığı halde imzalatılan metin de, öğrencilerin törene alınmaması da açık biçimde temel insan haklarının ihlalidir.

KİMLİK DEĞİŞTİREN HASSSİYET

Gebze’de yaşanan olay, her açıdan keyfiliğin kurumsallaşmasını gösteren açık bir örnektir.

Aile ve öğrencilere hiç bir yasal dayanağı olmadığı halde imzalatılan metin de, öğrencilerin törene alınmaması da açık biçimde temel insan haklarının ihlalidir.Bu olay medyaya yansıdığında aklıma 28 Şubat süreci sonrası, öncesinde yasak olmayan uygulamaların keyfi biçimde uygulanmaya başlamasını hatırlattı.

28 Şubat sürecine kadar gerek İstanbul’da gerek Anadolu’nun farklı üniversitelerinde başörtülü öğrenciler rahat rahat üniversitelere devam ederken; hiç bir yasal değişiklik olmadan sadece siyasi iklimin değişmesinden dolaya başörtülü öğrencilerin okullara girişlerine yasak geldi.

Ve o dönemde de rektörlerin yasaklara yönelik savunması; Gebze’deki lisede yaşanan krizde dayanağa (uygunsuz kıyafet) benzerdi; Kılık Kıyafet Yönetmeliği. Aynı yönetmelik 28 Şubat öncesinde de vardı ve öğrenciler derslere katılabiliyorlardı.

Sonuç olarak başörtülü öğrencilere uygulanan yasağın dayanağı hukuki değil ideolojik keyfilikti. 28 Şubat süreci sonrasında nasıl aşırı laikçi hassasiyetler keyfi biçimde “başörtülü” öğrencilerin okullarına girmesini yasakladıysa; şimdi de okul yönetimleri İslamcı ideolojik hassasiyetleri gereği “askılı elbise, yırtık kot pantolon, kolsuz bluz” uygunsuz kıyafet ilan edip, -şimdilik- okulda düzenlenen törene katılmasını yasaklayabiliyor.

Bütün bu gelişmeler üzerine Milli Eğitim Bakanı; “Medya, siyaset, STK’lardan bir şey rica ediyorum. Bu kadar büyük bir ailenin içerisindeki bir tane olumsuzluğu bu kadar gündem yapacağınıza, öğretmen arkadaşlarımızın yıl boyunca yaptıkları fedakarlıkları keşke aynı samimiyetle, aynı gayretle medyatik hale getirseniz.” açıklaması da yaşanan olumsuzluğun açık bir kanıtıdır.

İyi ki bu olay medyaya yansıdı, iyi ki tepki veriyoruz.

Şunu tahmin etmek güç değil, Gebze'de kamuoyuna yansıdığı için öğrendiğimiz keyfilik tek değildir.  

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Murat Aksoy
    Murat Aksoy

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Dün Erdoğan’ı yasaklayan yargı neden CHP'yi hedef alıyor?
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yapay zekâ kendi egzozunu soluyor: Veri petrolü bitti, sıra kaya gazında
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Neden yalan haber ve iftira üretilir?
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Hazar’ın kıyısında bir kültür başkenti: Aktau
    Ersin Kalaycıoğlu
    Ersin Kalaycıoğlu Sol siyasal partilerin açmazı: Sosyal demokrasi ile Ulusalcılık arasında sıkışmışlık
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Sağ popülizm neyi savunur?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Çürümenin Kitabı: Hangi gelecek bizim adımıza konuşacak?
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Sadettin Saran’ın seçim zaferinin düşündürdükleri
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yeni çözüm süreci: Sessiz bir başlangıç, belirsiz bir gelecek
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Komisyona bir öneri
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar CHP’nin kayyum çıkmazı
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Osmanlı–İngiltere İlişkileri (2): Prens Edward’ın Birinci İstanbul Gezisi (1862)
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı