MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Soyadlarımız farklı ama adımız Türkiye!

ANA SAYFASİYASETSoyadlarımız farklı ama adımız Türkiye!
Soyadlarımız farklı ama adımız Türkiye!

Gerçekten de “Yeni Milliyetçiliğin” ortaya çıktığı bu dönemde ulus-devletlerin işi zor. Çünkü “yeni milliyetçilik” siyaseti, kaçınılmaz olarak toplumu bölen ve çatışmacı bir iklime iten bir özelliğe sahip.

24 Haziran, 2025, Salı 06:50
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu
yazı içi reklam

Bugünün Türkiye’sinde bu konuyla ilgili en anlamlı cümle “Soyadlarımız farklı ama adımız Türkiye!” sloganı olabilirdi. Yani farklıyız, farklılıklarımızı yaşayarak birlikte Türkiye olmaya hazırız!”. Bence mesele bundan ibarettir!

Geçen Kurban bayramında İstanbul’un bütün billboardlarına, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hafif ufka bakan fotoğrafı ve de altında imzasıyla “Adımız Kardeşlik. Soyadımız Türkiye” yazıldı. Bence anlamsız bir cümleydi ama böyle denmesinin bir sebebi vardı kuşkusuz. Bu cümle “Çözüm süreci” ile ilgiliydi bence. Yani demek isteniyordu ki “Türk-Kürt farklı olsak da biz kardeşiz ve birlikte Türkiye’yiz”.

Ama doğrusu bu cümle ancak şu koşulda bu anlama gelirdi. Hepimizin adı “kardeş” ya da “kardeşlik”olsaydı, soyadımızın Türkiye olması sıkıntı çıkarmazdı. Ama öyle mi? Adlarımız, yani kimliklerimiz aynı mı? Değil! Değil çünkü bir gencin adı Hişyar olduğu için memur olamıyorsa, ya da Rojen olduğu için banka kredi vermiyorsa, ya da Heja olduğu için listeye giremiyorsa biz nasıl “adımız kardeşlik” diyebiliriz ki? Adımızın farklılığını söyleyemiyorsak bizlerin soyadları nasıl Türkiye olabilir ki?

Bence bu cümle yerine “Soyadlarımız farklı ama adımız Türkiye!” denseydi günümüz dünyasına çok daha uygun bir mesaj verilmiş olurdu. Çünkü ortadaki durum “kardeşlik” söylemiyle geçiştirilebilecek bir durum değil. Açıkçası bu “kardeşlik” vurgusu, devletin bugüne dek sürdürdüğü “asimilasyon” çabasının ifadesinden başka bir şey değil. En azından çoğu Kürt bu “kardeşlik” lafını böyle anlıyor. 

Dolayısıyla bir bayramda bütün billboardlarda bu cümleyle karşılaştığımızda, ben, doğrusu Erdoğan’ın “Kürt meselesi” denilen meseleyi hala anlayamadığını ya da anlamak istemediğini düşündüm. “Soyadımız aynı ya! Adımızın farklı oluşu kardeşliğimizle ilgili bir sorun değil!” Yani farklı etnik kökenlere, ya da farklı kimliklere sahip olabiliriz ama ne gam! Hepimiz Türkiye’yiz!”. Öyle mi gerçekten farklı etnik (ya da inanç) kökeni farklı olan insanlar ayrımcılığa uğramasaydı bu cümle o zaman doğru olabilirdi ama öyle olmadığı da apaçık ortada. 

Gerçekten de “Yeni Milliyetçiliğin” ortaya çıktığı bu dönemde ulus-devletlerin işi zor. Çünkü “yeni milliyetçilik” siyaseti, kaçınılmaz olarak toplumu bölen ve çatışmacı bir iklime iten bir özelliğe sahip. Bu sonuç istenmeyen bir sonuç olsa da küreselleşmenin yarattığı bir sonuç. Yani ulus-devlet içinde insanlar “Hadi yeniden milliyetçi olalım!” dedikleri için milliyetçi olmuyorlar. Küreselleşmenin yarattığı “belirsizlik çağı” insanları kendi öz kimliklerine doğru itiyor da ondan. İnsanlar ancak kendi kimliklerine yakın insanlar bulunca kendilerini güvende hissediyorlar da ondan…

Homojen uluslar göçlerle, homojen olmayanlar zaten yapıları gereği farklı kimliklerden oluşurlarken, küreselleşme onların daha bir görünür hale gelmelerine neden oldu. “Ulus-devlet”in klasik yönetim sistemi “temsili demokrasi” bu farklı kimliklerin taleplerini çözemez hale geldiği için de her ulus-devlet içinde farklı kimlikler birbirleriyle yeni bir ilişkisellik içine girdiler. Zamanımızda “yeni milliyetçiliğin” de ortaya çıkmasının nedeni olarak da çeşitli siyasi konularda kutuplaştılar. Kutuplaşmaların en birinci sonucu da var olan ulus-devlet içinde “hakim” ya da “güçlü” olan kimliklerle “azınlık” olan ya da “güçsüz” olan kimliklerin siyasetin biçimini büyük ölçüde biçimleyen bir konuma gelmiş olmalarıdır. Bu anlattığım hikaye öyle ya da böyle günümüz ulus-devletlerinin hemen hepsinde yaşanan ya da yakınlarda yaşanacak olan bir hikayedir. Yani bütün ulus-devletler bir gün farklı kimliklerden oluştuklarını ve her bir kimliğin farklı talepleri olduğunu anlayacaklar ve hepsi de ulus-devlet olgusunun dışında yeni bir demokrasi arayışına gireceklerdir. Öcalan’ı küçümseyenler bilmeliler ki, Öcalan, “eksik bir demokrasi” ile “otoriter bir başkanlık” sistemi dışında önemli bir tartışması olmayan Türkiye siyasetine yeni bir demokrasi açılımı önermekte. Daha insancıl, daha çevreci ve daha özgürlükçü.

Bütün bu nedenlerle bugünün Türkiye’sinde bu konuyla ilgili en anlamlı cümle “Soyadlarımız farklı ama adımız Türkiye!” sloganı olabilirdi. Yani farklıyız, farklılıklarımızı yaşayarak birlikte Türkiye olmaya hazırız!”. 

Bence mesele bundan ibarettir!

  • Yeni milliyetçilik ve Öcalan Yeni milliyetçilik ve Öcalan
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Yeni MilliyetçilikCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Görüşmeden CHP’nin çıkaracağı ders yok mu?
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Negatif Barıştan Pozitif Barışa geçişin tarihi kavşağındayız
    Ali Arslan
    Ali Arslan Araştırma yapmayan üniversiteler yüksekokul tarzında yeniden düzenlenmelidir
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Başkanın bütün adamlarıyla ‘Back to the Past’
    Ömer Terzi
    Ömer Terzi Z Kuşağı: Gerçekçilikten umuda
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yapay zekâ kendi egzozunu soluyor: Veri petrolü bitti, sıra kaya gazında
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Neden yalan haber ve iftira üretilir?
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Hazar’ın kıyısında bir kültür başkenti: Aktau
    Ersin Kalaycıoğlu
    Ersin Kalaycıoğlu Sol siyasal partilerin açmazı: Sosyal demokrasi ile Ulusalcılık arasında sıkışmışlık
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Sağ popülizm neyi savunur?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Çürümenin Kitabı: Hangi gelecek bizim adımıza konuşacak?
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Sadettin Saran’ın seçim zaferinin düşündürdükleri
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı