MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Şiddetin adını koyalım

Ana SayfaGenelŞiddetin adını koyalım
Şiddetin adını koyalım
17 Ağustos, 2024, Cumartesi 06:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Hatice Karakuş Öztürk
Hatice Karakuş Öztürk

Ekonomik ve psikolojik şiddetle mücadele edebilme, diğer şiddet türleri ile özellikle de fiziksel şiddet ile baş edebilmek için kritik bir eşik aslında. Bu döngüye hapsolmayan, içten ve dıştan gücünü, kapasitesini koruyabilen kadınlar yaklaşan fırtınaya daha hazırlıklı olabilirler. Bu yapılmadığı vakit üçlü şiddet sarmalına maruz kalan kadınların psikolojik olarak iç dengesi bozulmuş, mali konularda yılların verdiği eksiklik ilk kez bir ihtiyaç olarak baş göstermiştir.

Şiddetin ilk nerde, ne zaman ve neden yaşandığına dair net bir veriye sahip değiliz. Yapılan arkeolojik kazılar üzerinden, olası bir tarih okuması yapılmaktadır. Benzer bir durum kadına şiddetin tarihi için de geçerli. Kadına şiddetin ilk ne zaman ve hangi gerekçe ile uygulandığı konusunda bir netlik yok ancak çok güçlü ipuçları var. Şöyle ki D.Ü. Edebiyat Fakültesi Arkeoloji bölümü tarafından Ilısu baraj gölü içinde kalacak olan Kortik tepe höyüğünde yapılan kazılarda, kadın iskeletlerindeki kırık oranının erkeklere oranla iki kat daha fazla olduğu bulgusuna ulaşıldı.   Yapılan incelemede kadınların özellikle de arkadan darbe aldıklarına dair buluntular özellikle dikkat çekici Bilim insanları kafatası zarar gören genç yaştaki kadınların varlığına dikkat çekiyorlar. Yine arkeologlar tarafından yapılan bir başka kazıda erkek mumyaların kemiklerindeki kırık oranı %9-20 iken bu oran kadınlarda %30-50’lere kadar çıkıyor. Kadına yönelik şiddet günümüze geçmişten devredilen bir miras sanki.

Sosyal, duygusal, cinsel, psikolojik, fiziksel, ekonomik, siber akla ilk gelen şiddet türleri. İlginç olan nokta ise kadınlar fiziksel olarak hırpalandıktan sonra bizler şiddeti konuşuyor ve kınıyoruz. Oysa ki kadınlar psikolojik ve ekonomik olarak çökertilince, fiziksel şiddete daha açık hale geliyorlar. Fiziksel şiddet bu nedenle aslında bir sonuç.

FİZİKSEL ŞİDDET BİR SONUÇ

Şiddet karşı tarafa acı vermenin en pratik yolu olarak düşünülür. Kadınlar ise bu acıyı farklı boyutlarda çok uzun zamandır deneyimliyor diyebiliriz. Sosyal, duygusal, cinsel, psikolojik, fiziksel, ekonomik, siber akla ilk gelen şiddet türleri. İlginç olan nokta ise kadınlar fiziksel olarak hırpalandıktan sonra bizler şiddeti konuşuyor ve kınıyoruz. Oysa ki kadınlar psikolojik ve ekonomik olarak çökertilince, fiziksel şiddete daha açık hale geliyorlar. Fiziksel şiddet bu nedenle aslında bir sonuç. Esas mesele psikolojik ve ekonomik birliktelikte yaşanan handikaplar.

Çalışmalar en çok da evlilik birliği içinde bulunan kadınların şiddet mağduru olduğu konusunda hem fikir. Peki evlilik birliği içinde şiddeti tetikleyen sebepler neler olabilir?  Sosyolojik ve antropolojik bakış açısına göre evlilik cinsel ve ekonomik bir birlikteliktir.  Kadın ve erkek birlikteliği, farklı amaç, güdü ve gerekliliklere göre gerçekleşmektedir. Evlilik bu yönüyle her iki cins için “Evlilik Kültürü İttifakı” şeklinde bir anlaşmanın adıdır. Kadın ve erkek her ne kadar duygusal gerekçeler ile bir araya gelse de adı konmamış bir anlaşma ile farklı ilişki ağlarına dahil olarak, birkaç cephede sadakat temelli ittifak yapmaktadır. Bu sadakat özellikle de duygusal ve ekonomik sınırlara sahiptir. Diyebiliriz ki evlilik içinde her iki cins sadece duygusal olarak değil ekonomik olarak da sadakate dayalı bir ittifak içindedir.  Bülent Aksoy, kelimelerin kökenlerine dair özellikli bilgiler verdiği çalışmasında ekonomi sözcüğünün bu tezi desteklediğini teyit ediyor. Şöyle ki ekonomi Yunan dilinde ev idaresi ve tutumluluk anlamına gelir Ekonomik birliktelik evlilik sermayesini, cinsel birliktelik ise evlilik ailesini oluşturmaktadır. Bu ele alışa göre evlilik ailesi bir aile örgütlenmesi, evlilik sermayesi ise uzun süreli bir evlilikte çifti bir arada tutma eğilimi gösteren mali ve duygusal birikimlerdir.

Geçtiğimiz günlerde Nagehan Alçı’nın evliliğine dair yaptığı açıklamalar, bir kez daha gösterdi ki kadınlar ilk olarak ekonomik ve duygusal yönlerden saldırıya uğruyorlar. Alçı, evliliğinde eski eşi tarafından kendisine “düşük seviyeli başarısız zavallı, sahte ve sinsi insan, yeteneksiz, aptal, cahil, hizmetçi, köpek gibi hizmetçilik yapıyorsun, tiksiniyorum senin alaturka rezil kimliğinden” sözleri ile psikolojik şiddete uğruyor. Bu şiddet yolu ile yok sayılıyor, varlığı inkâr ediliyor.

KADINLAR İLK EKONOMİK VE DUYGUSAL YÖNDEN SALDIRIYA UĞRUYOR

Bahsi geçen bu ittifak içinde mali ve duygusal konular kritik önemde. Erkeklerin kadınlara uyguladığı psikolojik ve ekonomik şiddet bu ittifakın masum gerekçeler ile tek taraflı olarak yok sayılmasıdır. Geçtiğimiz günlerde Nagehan Alçı’nın evliliğine dair yaptığı açıklamalar, bir kez daha gösterdi ki kadınlar ilk olarak ekonomik ve duygusal yönlerden saldırıya uğruyorlar. Alçı, evliliğinde eski eşi tarafından kendisine “düşük seviyeli başarısız zavallı, sahte ve sinsi insan, yeteneksiz, aptal, cahil, hizmetçi, köpek gibi hizmetçilik yapıyorsun, tiksiniyorum senin alaturka rezil kimliğinden” sözleri ile psikolojik şiddete uğruyor. Bu şiddet yolu ile yok sayılıyor, varlığı inkâr ediliyor. İkinci bir aşama ise bu ittifakın bir diğer direği olan mali konular. Yine sayın Alçı’nın röportajına dönecek olursak, kazandığı paranın sen anlamazsın bu işten gerekçesi ile ilk gün elinden alındığını, bankadaki parasının eski eş tarafından zorla kontrol edildiğini, ortak hesaptan çekilen bir para ile habersiz bir ev satın alındığını belirtip “bütün iplerimi bir şekilde eline aldı” diyerek yaşadıklarını anlatmıştır. Bu veriler kadını evlilik ittifakı içinde ekonomik olarak sakat bırakma girişimleridir. Fiziksel şiddete henüz uğramamış olan kadınlar ilk etapta duygusal yani psikolojik ve ekonomik şiddet ile sınanırlar.

Peki bu iki şiddet türünün detaylarında neler var? Psikolojik şiddetin alt metninde içten zayıf bırakma düşüncesi yatar. Bu nedenle küçük düşürücü ifadeler kullanmak hatta tehdit etmek ve kadını buna da inandırmak sürecin diğer bir aşamasıdır. Alçı da verdiği mülakatta “yaşadıklarım sanki kendi kusurummuş gibi sustum” diyerek bu şiddetin kadın özelinde ne derece başarılı olduğunu gösteriyor. Ekonomik şiddet ise geliri keyfi bir şekilde kullanmak, birikime el koymak, maaş kartını elinden almak, habersiz yatırımlar yapmak, kadının birikim yapmasına, çalışmasına ya da iş değiştirmesine engel olmak gibi türlü şekillerde görülmektedir. Bu iki şiddet türünün eşgüdümlü olarak ilerlemesi tesadüf değil aslında.  Psikolojik şiddet kadını sustururken -ki kadın kendi kusuru olduğunu düşünür- ekonomik şiddet ise kadının hareket alanını kısıtlar ve onu mali konularda sakat bırakır.

Şiddet olayında kadınlar esasında erkekler tarafından tıpkı boks maçındaki gibi köşeye sıkıştırılıyor ve üst üste pek çok darbeye maruz kalıyor. Özellikle de psikolojik ve ekonomik şiddet eşgüdümlü bir şekilde erkek tarafından kadına uygulanıyor. Kadının maddi konularda yetersiz olduğu, geliri değerlendirme konusunda tecrübesizliği düşüncesinden yola çıkılarak haneye gelir getirse de sözü ve gücü elinden alınıyor. Psikolojik olarak nakavt edilen kadın bir süre sonra anlamadığı iddia edilen konularda sözüne hiç başvurulmayarak şiddetin ikinci aşaması olan ekonomik şiddete uğruyor. Psikolojik ve ekonomik olarak örselenen, bir anlamda öğrenilmiş çaresizlik yaşayan kadın fiziksel şiddete ne yazık ki daha açık hale geliyor. Ruhu ve mantığı dövülerek değersiz, aklı ermez, para gibi konularda beceriksiz olduğuna inandırılan kadınlar için fiziksel şiddet ne yazık ki kaçınılmaz. 

Psikolojik ve ekonomik sağlamlık için ise evliliğin daha ilk başlarında söz sahibi olmaktan vazgeçmemek gerekir. Yapılan çalışmalar kadınların özellikle de ekonomik şiddet konusunda farkındalık düzeyinin düşük olduğunu gösteriyor.

EVLİLİĞİN İLK BAŞLARINDA SÖZ SAHİBİ OLMAK

Ekonomik ve psikolojik şiddetle mücadele edebilme, diğer şiddet türleri ile özellikle de fiziksel şiddet ile baş edebilmek için kritik bir eşik aslında. Bu döngüye hapsolmayan, içten ve dıştan gücünü, kapasitesini koruyabilen kadınlar yaklaşan fırtınaya daha hazırlıklı olabilirler. Bu yapılmadığı vakit üçlü şiddet sarmalına maruz kalan kadınların psikolojik olarak iç dengesi bozulmuş, mali konularda yılların verdiği eksiklik ilk kez bir ihtiyaç olarak baş göstermiştir. Bu nedenle psikolojik ve ekonomik sağlamlık sürecin az hasarla anlatılabilmesi için önemli.  

Psikolojik ve ekonomik sağlamlık için ise evliliğin daha ilk başlarında söz sahibi olmaktan vazgeçmemek gerekir. Yapılan çalışmalar kadınların özellikle de ekonomik şiddet konusunda farkındalık düzeyinin düşük olduğunu gösteriyor. Bir kadın parasını harcayamıyor, işinden ayrılmaya zorlanıyor, maaş kartını kullanamıyor ya da kendinden habersiz takıları alınıp birikim yapılıyor ise ekonomik şiddeti deneyimliyor demektir.  Bu kadınlar gücü ele geçiren erkek tarafından daha kolay aşağılanıyor ya da yok sayılıyor. O nedenle madem ki evlilik duygusal ve mali bir birliktelik hatta bir ittifak, sonuna kadar bu ittifak da güçlü olmak evliliğin devamlılığı açısından da önemli.

 

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Hatice Karakuş Öztürk
    Hatice Karakuş Öztürk

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş 30 Haziran davası üzerinden ülkenin makus talihi
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Kaosun karşısında, umudun yanında 
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Azgın küresel iştah!
    Serap Mumcu
    Serap Mumcu Venedik’in son maskesi: Bezos’un Düğünü, kentin geleceği ve gerçek sahipleri
    Hasan Bülent Kahraman
    Hasan Bülent Kahraman 27 Mayıs 1960 Darbesine Yeni Bakışlar (3)
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Yine mi CHP?
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Zenginliğin illüzyonu 
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Kılıçdaroğlu CHP’yi “devlet”le barıştırmak istiyor olabilir mi?
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı CHP’de parti disiplini üzerine
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Butlan, hırs ve meşruiyet: Bir siyasi müdahale anatomisi
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Bölgedeki gelişmeler ve CHP üzerindeki baskı
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Ama kafası nasıl güzel (!)
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik Hindistan’ın Orta Doğu’daki diplomatik yükselişi
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Muhalefetin ontolojik ve pratik rolü
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Yolda olmak: Türkiye’den İsveç’e bisikletin sosyolojisi
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Düşünmek olarak ‘din’
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Dante bugün Türkiye’de olsaydı: Cehennem katmanları ve Araf’ta bekleyenler
    Tuğba Arslan
    Tuğba Arslan Yaşar Kemal’in Anadolu sarısı
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy Deneme türünün doğuşu - Montaigne'in hikayesi
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Bir beyitin gölgesinde
    Devrim Barış Çelik
    Devrim Barış Çelik Genel başkanlık makamı ve siyasal terbiye üzerine
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Olumlama yap senin de olsun
    Tuğba Yıldırım
    Tuğba Yıldırım Büyükada’nın iki yüzü: Huzurun gölgesinde kalabalık
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı