MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

OLİGARŞİNİN tunç yasası ve Türkiye 2025

Ana SayfaSi̇yasetOLİGARŞİNİN tunç yasası ve Türkiye 2025
OLİGARŞİNİN tunç yasası ve Türkiye 2025

Seçimle geldiği varsayılan başkanlar Türkiye esnaf örgütlerinde, sendikalarında ve benzer sivil toplum kuruluşlarında neredeyse hayatlarının tüm mevsimini geçirebilirler.

23 Nisan, 2025, Çarşamba 03:23
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Devleti tek ve devasa bir kurum olarak düşündüğümüzde bugün AKP bileşeni olmayan herkesi endişelendiren güç temerküzünün arkasındaki sürecin Tunç Yasasıyla belirginleşen bir Oligarşik yapı olduğuna kuşku duymak için çok az sebebimiz var.

“Kayıtlı tarih boyunca ve muhtemelen Neolitik Çağ'ın sonundan bu yana, dünyada Yüksek, Orta ve Alçak olmak üzere üç tür insan olmuştur. Birçok yönden alt bölümlere ayrıldılar, sayısız farklı isim taşıdılar ve göreceli sayıları ve birbirlerine karşı tutumları çağdan çağa değişti: ancak toplumun temel yapısı hiçbir zaman değişmedi. Muazzam ayaklanmalardan ve görünüşte geri alınamaz değişikliklerden sonra bile, aynı model, bir jiroskopun şu ya da bu şekilde ne kadar itilirse itilsin, her zaman dengeye döneceği gibi, her zaman kendini yeniden ortaya koymuştur”(*) (James Burnham’ın Yönetimsel Devrim kitabına George Orwell’in yazdığı değerlendirmeden)

Sırf radikal düşüncelerini ifşa ettiği için kısa bir gözaltı deneyimi geçiren Rasim Ozan Kütahyalı bundan bir süre önce AKP iktidarına dair tasavvurunu şu cümlelerle ifade etmişti:

“Kurulan sistemi anlamadılar. Seçim kazanıp iktidara geleceklerini sanıyorlar”

Cem Küçük’ün de kervanına katıldığı bu tezlerin iktidarın mutlak gücüne tabi olmamanın imkansızlığını dile getiriyor. Yönetimin omnipotent yani gücünü kendinden alan sonsuz bir varlık haline geldiğini öngörüyor. Tıpkı Orwell’in tarif ettiği “Yüksek” insanları işaret ediyorlar. Her şeyi bilen. Her şeye kadir. 

Bu güç sarhoşluğu karşılığını gerçek hayatta da politik, hukuki ve güvenlik aygıtlarının kullanımı ile bulunca bir süre sonra fantezi politik önermelerin ötesine geçen bir güç gösterisine dönüşüyor.  Bu gösterinin oligarşik bir çerçeveyle çok yakın ilişkisi olmadığını düşünmek iyimserlik olur. Oligarşi yani gücün tek elde  toplanması bir de yasayı gerektirir : Oligarşinin tunç yasasını.

Siyaset bilimi okumuş herkesin karşılaştığı bir kavramdır: Oligarşinin Tunç Yasası. Tezi ortaya atan İtalyan kökenli Alman siyaset bilimci Robert Michels’dir.

20. Yüzyıl başlarında ortaya atılan teori demokrasinin en yumuşak karnının güç olduğunu ifade eder. Gücü ele geçiren onu muhafaza etmek için hiçbir şeyden kaçınmaz.

Türkiye’de sivil toplum kurumu görünümündeki yapıların neredeyse tamamı 10larca yıldır bizzat aynı kişiler tarafından yönetilmektedir.

Seçimle geldiği varsayılan başkanlar Türkiye esnaf örgütlerinde, sendikalarında ve benzer sivil toplum kuruluşlarında neredeyse hayatlarının tüm mevsimini geçirebilirler.

AK Parti’nin ve lideri Erdoğan’ın 2002’den beri ülkeyi aralıksız yönetmesi ve bu yönetimi muhalif kesimlerde giderek endişe verici bir devamlılık hissi uyandırması da pek çok izahın yanında Robert Michels’in tezlerinin de gerçekliğe dönüşmüş olduğunu gösteriyor.

“İktidardakiler, bilgiye kimin erişebileceğini kontrol ederek, çoğu sıradan üyenin karar alma süreçleriyle ilgili ilgisizliği, apatisi ve katılımsızlığı nedeniyle güçlerini genellikle çok az hesap verebilirlikle merkezileştirebilirler. Liderlik pozisyonlarını sorumlu tutmaya yönelik demokratik girişimler başarısız kalır. Çünkü güçle beraber

- sadakati ödüllendirme yeteneği,

- organizasyon hakkındaki bilgileri kontrol etme yeteneği

 - organizasyonun karar verirken hangi prosedürleri izlediğini kontrol etme yeteneği”

oluşur.

Son derece teorik görünen bu açıklamayı bugünün AKP iktidarına uyguladığımızda açık pek bir nokta da kalmıyor.

Türkiye’yi güç oligarşisinden kurtarmanın yolu uzun görünse de  ulaşıldığında kazanılacak kollektif ödüle değecek   hedef olduğu konusunda mutabık olmak zorundayız.

Devleti  tek ve devasa bir kurum olarak düşündüğümüzde bugün AKP bileşeni olmayan herkesi endişelendiren güç temerküzünün arkasındaki sürecin Tunç Yasasıyla belirginleşen bir Oligarşik yapı olduğuna kuşku duymak için çok az sebebimiz var.

Türkiye’de Rusya ya da İran gibi enerji kaynakları zenginliği olmamasına karşın bu denli yoğun bir iktidar gücünü tekeline alan bir iktidarın aslında sisteme demokrasi adına eklenmiş tüm imkanları kendi adına ve kimseyle paylaşmadan kullanma gücünü haiz olduğunu ifade etmek yanlış olmaz.

Bir esnaf kurumunun başında neredeyse 50 yıl sorgusuz durabilen bir başkanın varlığı siyaset alanında da benzerinin kolayca olmasa da biraz çabayla başarılabileceğine delalet etmiyor mu?

Michels’in tezlerinin esasen demokrasiyi oluşturan temel aktörler olan siyasi partiler üzerinde geçerli olduğunu biliyoruz. Türkiye’de sistemin teknik terimle  bugunu çözerek tek bir parti için değil ülkenin tamamı için Oligarşik bir hat oluşturmak ise aslında sosyolojiye dair konularda da kafa yormayı zorunlu kılıyor.

Oligarşinin Tunç Yasasını aşmaya dair ortaya konulan reçeteye baktığımızda durum daha da net biçimde anlaşılacaktır .

Buna göre Oligarşik yapıdan kaçınmak için asgari şartlar şunlardır :

“Toplum aşağıdan yukarıya doğru inşa edilmelidir.

Toplum, özgür ve kendilerini  savunma gücüne sahip insanlar tarafından kurulur.

Bu özgür insanlar yerel topluluklara katılır veya yerel topluluklar oluşturur.

Bu yerel topluluklar, finansal manada  bağımsızdır ve kendi kurallarını belirlemekte özgürdürler.

Yerel topluluklar, daha yüksek bir sivil oluşuma katılır.

Hiyerarşik bürokrasi yoktur.

Yerel topluluklar arasında, örneğin verilen hizmetler veya vergiler konusunda rekabet vardır.”

Oligarşinin egemenliğini sınırlayabilecek bir toplumun olmazsa olmazları olarak bu maddelerle belirlenmiştir.

Türkiye’yi İdris Küçükömer’den Doğan Avcıoğlu’na  Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Oğuz Atay’a kadar  anlamaya ve anlatmaya çalışan her aydının cevaplarını aradığı bu başlıkların karşımıza burada çıkmasına şaşmamak gerekiyor.

Türkiye’yi güç oligarşisinden kurtarmanın yolu uzun görünse de  ulaşıldığında kazanılacak kollektif ödüle değecek   hedef olduğu konusunda mutabık olmak zorundayız.

(*)(James Burnham’ın Yönetimsel Devrim kitabına George Orwell’in yazdığı değerlendirmeden)

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Murat Aksoy
Murat Aksoy Top şimdi iktidarın sahasında
İlter Turan
İlter Turan Aşırı seçkin üretimi sorun yaratabilir
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz PKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler
Fatih Öztürk
Fatih Öztürk Yargısal Aktivizm: Yargı eliyle siyaseti şekillendirirken Robert Justin Lipkin’i okumak ve Ran Hirschl’i dinlemek
Serap Mumcu
Serap Mumcu Yunan Sanatı’na giriş
Nazlı Akyüz
Nazlı Akyüz Bir koridordan fazlası: Zengezur hattında Rusya-Azerbaycan gerilimi
Erdem Bağcı
Erdem Bağcı 2025 yıl sonu için beklenen riskler
Burcu Ağca Karakaya
Burcu Ağca Karakaya PISA 2025 ile Eğitimin yeni rotası: İklim okuryazarlığı ve geleceğin sorumlu vatandaşları
Betül Özdemir Güran
Betül Özdemir Güran Büyüyünce ne olacaktın
Mehmet Akif Koç
Mehmet Akif Koç Modern İran nesrinin sosyalist-Türk öncüsü: Gulam-Hüseyin Sâedî
Buğra Gökçe
Buğra Gökçe Serenad
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk CHP’nin AKP ile müzakere yapma zorunluluğu
Kübra Evliyaoğlu
Kübra Evliyaoğlu Aynı nehrin kuyusu: Sonsuz döngüler
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Duvarlarda Mualla, küpürde direniş
Bilgehan Uçak
Bilgehan Uçak Economist Konferansı’ndan 
Beril Esra Atahan
Beril Esra Atahan Bazen cennet, bazen cehennem: Bipolar biriyle ilişki yaşamak 
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı