MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Kalkın(ma)mak için Avrupa’ya bakalım!

Ana SayfaEkonomi̇Kalkın(ma)mak için Avrupa’ya bakalım!
Kalkın(ma)mak için Avrupa’ya bakalım!
17 Kasım, 2024, Pazar 07:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Mustafa Ergen
Mustafa Ergen

Avrupa, aşırı düzenleyici yaklaşımıyla adeta kendi ekonomik intiharını seyrediyor: neredeyse bir müze gibi geçmişi korumada harika, geleceği inşa etmede berbat. Karşısında “kural kuralsızlık” yeni ABD yönetimi ve “yaptığım kural” ile hareket eden Çin var. Eğer bürokratik engellerin azaltıldığı, yenilikçiliği, risk almayı destekleyen bir Türkiye, bölgesinde lider bir güç olarak kendini konumlandırabilir. Belki, Türkiye Avrupa Birliğine gireceğine Avrupa Birliği Türkiye’ye girer!

Bir zamanlar Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ekonomileri neredeyse eşit seviyedeydi. 2008 yılında iki bölge arasında GSYİH açısından yalnızca küçük bir fark vardı. Ancak 16 yıl içinde bu tablo dramatik bir şekilde değişti. Bugün, ABD ekonomisi 25,5 trilyon dolar ile Avrupa’nın 16,6 trilyon dolarlık ekonomisinden %50 daha büyük hale geldi. Bu fark, Avrupa’nın ekonomik anlamda “kendi kendini engelleme” stratejisinin doğrudan bir sonucu olarak değerlendiriliyor.

Son yıllarda Avrupa, büyümek yerine regülatif güvenliği ön plana koydu. ABD, yeniliği teşvik eden serbest piyasa stratejileri izlerken Avrupa, iş dünyasını sıkı kurallara boğan bir düzenleyici kültür geliştirdi. Sonuçlar ise çarpıcı: Dünyanın en değerli 10 şirketinden 9’u ABD’den çıkarken, Avrupa bu listede kendine yer bulamadı. Avrupa’dan “trilyon dolarlık” değere ulaşan tek bir şirket dahi çıkmadı. Bu durum, kıtada yenilikçiliğin ne kadar geride kaldığını açıkça gösteriyor.

Avrupa’da teknoloji alanında girişimcilik yapmak artık imkânsız hale gelmiş durumda. Avrupalı girişimciler, kariyerlerinde iki ana yol arasında sıkışıp kalıyor: Daha yüksek maaşlar ve geniş imkanlar için ABD’ye gitmek veya düşük yaşam maliyeti için Güneydoğu Asya’da şansını denemek. Avrupa’nın teknoloji yetenekleri ise giderek göç ediyor. AB’nin yeteneklerinin %90’ı, doğru teklif geldiğinde ABD’ye taşınmaya hazır. ABD’deki teknoloji maaşları, Avrupa’nın neredeyse iki katı ve startup fonlaması 5 kat daha yüksek.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçenlerde büyük teknoloji şirketlerinin Avrupa’daki inovasyonu tehdit ettiğini belirterek, kıtanın teknoloji alanında daha bağımsız olması gerektiğini vurguladı. Avrupa’nın ABD’ye kıyasla geri kalmasını inovasyon eksikliğine bağladı. Yerel şirketlerin bağımsız büyümesini de istiyor. Mistral AI örneğin bu vizyonla başlayan AB’nin yapay zekâ şirketi. Lakin Spotify şimdi NYC merkezli devam ediyor. Klarna’nın operasyonlarının büyük bir kısmı ABD ‘de, ARM’ın NVIDIA tarafından satın alınması gündemde.

Basit Bir Örnek: İnternette sürekli karşımıza çıkan “çerez kabul et” izinleri

Avrupa’nın bürokratik düzenlemeleri o kadar detaylı ve karmaşık hale geldi ki, günlük yaşamın en basit alanlarında bile verimlilik kaybı yaşanıyor. Bir örnek olarak, çerez izinlerine harcanan zamanı ele alalım. Avrupa’da kullanıcıların her yıl toplamda 575 milyon saatini çerez izinlerini tıklayarak harcadığı hesaplanıyor. Bu küçük ama sürekli kesintiler, kullanıcıların iş akışını bölüyor, “çerez izin yorgunluğu” yaratıyor ve işletmeler için gizli maliyetler doğuruyor.

Bu tür küçük engeller, toplamda büyük kayıplara yol açıyor. AB’nin bu tür mikro düzeydeki düzenlemelerle verimliliği öldürdüğünü söylemek abartı olmaz. Sadece iş dünyasında değil, bireysel kullanıcılar için bile gizli maliyetler birikiyor. Amerika ise bu tür düzenlemeler yerine inovasyona odaklanarak hızla ilerliyor.

Avrupa’nın “Anti-Yenilikçi” Zihniyeti

Avrupa’da iş kurmak ve yenilikçi bir girişimde bulunmak isteyenlerin önünde ciddi engeller var. İstihdam yasaları işe almayı ve işten çıkarmayı zorlaştırıyor, yüksek vergiler küçük işletmeleri eziyor ve uyum maliyetleri yeniliğin önünde bir engel oluşturuyor. Bu düzenlemeler, girişimciliği zorlaştırdığı gibi, şirketlerin büyümesini de engelliyor. 

Elon Musk’ın Berlin’de kurmayı planladığı Giga Berlin fabrikası örneğinde, Alman halkı “Tekno Kolonileşmeye Hayır” sloganlarıyla protestolar düzenledi. Düzenleyici engeller ve toplumsal muhalefet nedeniyle Tesla, projeyi iptal etmeyi bile düşündü. Bu durum, küçük ölçekli girişimciler için daha da büyük bir sorun. Yenilikçi bir fikirle yola çıkan birçok startup, bürokrasinin kıskacında adeta boğuluyor.

Bugün, Avrupa, yapay zekanın etiğini tartışırken, Amerika onu geliştiriyor. Avrupa, kripto paraları düzenlerken, Amerika yenilik yapıyor. Avrupa eski endüstrileri korurken, Amerika yenilerini yaratıyor.

Bu nedenle “Europoors” yani “Avrupalı fakirler” gibi kelimeler gündemde.

Türkiye İçin Çıkarılacak Dersler

Avrupa’nın bu bürokratik çöküşünden Türkiye’nin de dersler çıkarması gerekiyor. Türkiye’de de benzer bir durum söz konusu. Türkiye’nin, Avrupa’nın düştüğü bu “düzenleme bağımlılığı” tuzağına düşmemesi için, kurumların yenilikçi bir anlayışla yeniden yapılandırılması gerekiyor.

Güçlü, Şeffaf ve Demokratik Bir Denge İhtiyacı

Bir ülkenin kalkınması için kurumların yeri geldiğinde güçlü, yeri geldiğinde şeffaf ve yeri geldiğinde demokratik bir yapıyla oluşması tartışmalı. Türkiye’nin kurumsal yapısı, şu anda bu üç özelliğin dengesinden yoksun. Örneğin, UKOME (Ulaşım Koordinasyon Merkezi), İstanbul’da ulaşımı düzenlemekle sorumlu güçlü bir kurum, yapısı demokratik mekanizmalarla oluşuyor ancak şeffaf değil. Şeffaf bir yapı olsaydı, UKOME’nin vizyonu ulaşımı kolaylaştırmak olmalıydı ve Uber veya Tag gibi yenilikçi çözümler daha hızlı içselleştirilebilirdi. Aynı şekilde, Anayasa Mahkemesi demokratik ve şeffaf bir yapıya sahip ancak gücü sorgulanıyor. Bilgi Teknolojileri Kurumu, Enerji Piyasası Denetleme Kurulu gibi kurullar ise güçlü bir kurum olmasına rağmen ne şeffaf ne de demokratik. TÜBİTAK ise demokratik değil atama ile şekilleniyor ama güçlü ve şeffaf. Hangi kurumda hangi özelliğin öne çıkarılacağı işin sırrı diyebiliriz.

Sonuç

Avrupa, aşırı düzenleyici yaklaşımıyla adeta kendi ekonomik intiharını seyrediyor: neredeyse bir müze gibi geçmişi korumada harika, geleceği inşa etmede berbat. Karşısında “kural kuralsızlık” yeni ABD yönetimi ve “yaptığım kural” ile hareket eden Çin var. Eğer bürokratik engellerin azaltıldığı, yenilikçiliği, risk almayı destekleyen bir Türkiye, bölgesinde lider bir güç olarak kendini konumlandırabilir. Belki, Türkiye Avrupa Birliğine gireceğine Avrupa Birliği Türkiye’ye girer! 

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Mustafa ErgenKalkınmaAvrupa

Yorumlar

yorum avatar

Allah razı olsun, çok faydalanıyoruz Mustafa Hocam, yazılarınızdan

ismail yurdakök

18-11-2024 12:25

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı