MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Her şeye rağmen başarısızlık…

Ana SayfaHukukHer şeye rağmen başarısızlık…
Her şeye rağmen başarısızlık…

Her şeye rağmen başarısızlık…

28 Şubat, 2024, Çarşamba 22:00
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yazmaktan ve haber yapmaktan vazgeçmemek ve bunun sonucunda gelen yeni yargısal baskılar aynı zamanda iktidarın hedeflerini gerçekleştiremediğinin, yani bilgiyi kontrol altına alma projesinin başarısızlığının da tescilidir.Geçmiş yıllarda Türkiye’de hukuk devleti ve ifade/basın özgürlüğü üzerine düzenlenen panellerde katılımcılar sıklıkla şu iki cümleyi tekrarlıyorlardı: “Türkiye’de gazetecilerin işini yapması engelleniyor” veya” Türkiye’de yargı bağımsızlığı sorunu var, Türkiye hukuk devleti olmaktan uzaklaşıyor...”Gerçek şu ki, Türkiye hiçbir zaman tam anlamıyla bir hukuk devleti olmadı. İnsanları özgürce haber yazdığı, insanların korkmadan konuştuğu bir ülke olmadı. Toplumun birçok kesimi Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir zaman yeterince özgür olmamış, yargılanma ve hapis cezası, fikir üretenlerin her zaman bir gerçeği olmuştur.Günümüzde de aynı konu hakkında benzer toplantılar düzenleniyor. Ancak geçmişte kurduğumuz bu iki cümlenin artık bugünün Türkiye’sini anlatmada yeterli olduğunu düşünmüyorum.Artık Türkiye’de devlet hukuk devletini güçlendirme ya da ifade özgürlüğünü engellemeye çalışmanın ötesinde bu iki alanın da tamamen yok edilmesi üzerine bir politika inşa etmektedir.2016 yılında yaşanan darbe girişimi sonrasında her gün yeni bir hak ve özgürlüğümüzün yok edilmeye çalışıldığı bir dönem başladı.Binlerce insan tutuklandı, bazıları şartlı olarak tahliye edildi ve şu an hala binlercesi hapiste. Yine mahkemeler aracılığıyla birçok medya kuruluşu kapatıldı veya medya kuruluşlarına el konuldu. Sayısız internet sitesine erişim engeli getirildi. Televizyon yayınlarının engellenmesi konusunda idareye geniş yetkiler verildi.Aslında Türk Anayasası, vatandaşlara birçok alanda geniş bir ifade özgürlüğü hakkı tanıyor. Hukuk devleti ilkesi ise anayasal güvence altında.Ancak mahkemeler ve hâkimler Türkiye’de siyasi iklimin etkisiyle Anayasayı uygulamıyor ya da görmezden geliyor. Anayasa ile artık üst hukuk normu olmuş Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) de dikkate almıyor. Bir anlamda intikam hırsıyla insanları cezaevinde tutuyor.
Eskiden “Türkiye bir hukuk devleti değildir” diyorduk. Gelinen aşamada bu tanım da artık yetersizdir. Güncel ve doğru tanım “Türkiye artık bir kanun devleti bile değil” cümlesiyle ifade edilebilir.

KANUN DEVLETİ BİLE DEĞİL

Darbe girişimi öncesinde mevcut olan hukuk devleti ile yargı arasındaki zayıfBağlantı bugün tamamen kopmuş durumda. Şimdi kendi yasalarına riayet etmeyi istemeyen bir sistemle karşı karşıyayız.Geçmişte yaptığımız “Türkiye’de ifade özgürlüğü sorunu var” ya da “yargıda sorunlar var” tespitleri bugün yetersiz kalıyor.Türkiye’de ifade özgürlüğü yok; yargı sorunlu olmaktan çıkmış sorunun ta kendisi haline gelmiş durumda.Yargıda gelişen bu durum, insanların siyasi saiklerle yargı eli ile cezalandırıldığına dair net veriler sunuyor.Darbe girişiminden bu yana yargı, idarecilerin isteği doğrultusunda yerel ve uluslararası hukuk standartlarını yok sayarak toplumun bütün kesimlerine açık bir baskı yapılıyor ve onları cezalandırıyor.Benzer şekilde, eskiden “Türkiye bir hukuk devleti değildir” diyorduk. Gelinen aşamada bu tanım da artık yetersizdir. Güncel ve doğru tanım “Türkiye artık bir kanun devleti bile değil” cümlesiyle ifade edilebilir.
Türkiye’de ana akım medyanın büyük çoğunluğu iktidara yakın sermaye gruplarının elinde. Bu şaşaalı güce rağmen Türkiye’de gündemi iktidar belirleyemiyor. Bilgi akışını tekelleştiremiyor. Pek de büyük sayılamayacak internet haber siteleri ve sosyal medya şu anda Türkiye’de haber akışının ve gazeteciliğin merkezi haline gelmiş durumda.

YENİ HEDEF BİLGİNİN TEKELLEŞTİRİLMESİ

Türkiye’de ana akım medyanın büyük çoğunluğu iktidara yakın sermaye gruplarının elinde. Bu şaşaalı güce rağmen Türkiye’de gündemi iktidar belirleyemiyor. Bilgi akışını tekelleştiremiyor. Pek de büyük sayılamayacak internet haber siteleri ve sosyal medya şu anda Türkiye’de haber akışının ve gazeteciliğin merkezi haline gelmiş durumda.Bu, küçük bütçelerle, hukuki riskleri de göze alan cesur gazeteciler sayesinde ortaya çıkmış bir durum. İktidar da bunun farkında olduğu için gazeteciliğe yönelik yeni kısıtlamaları internet medyası üzerinden gerçekleştirmekte. İnternet televizyonu açmak için ağır şartlar getirmiş, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) gibi sansür kurumlarını da bu alanı denetlemek için yetkilendirmiştir.Popüler sosyal medya şirketlerini de denetlemek ve bu platformların kullanıcı verilerini elde etmek büyük yasal değişiklikler yapılmıştı.

HER ŞEYE RAĞMEN BAŞARISIZLIK

Peki böylesine vahim bir tablo varken, insanlar sürekli tutuklanırken, her alan kontrol edilmek isteniyorken, hala umut var mı?Bence var. Bilginin serbest dolaşımı için direnen insanlar hala var.Daha bu sabah Van’da ve İstanbul’da gazetecilerin evlerine baskın yapılarak birçok gazeteci gözaltına alındı. Yine geçen hafta İzmir’de gazeteciler gözaltına alınarak adli kontrol kararı ile serbest bırakıldılar.Bunca baskıya rağmen, tutuklanma riskini göze alarak işini yapmaya devam eden gazeteciler var ve elbette onları savunan avukatlar var.Biz iktidarın istediğini elde edememesini tutuklamaların ve davaların devam etmesinden, her hafta işini yaptığı için yargısal tacize maruz kalan gazetecilerden biliyoruz.Eğer iktidarın istediği türde bir gazetecilik egemen olsaydı bu kadar davanın sürdüğü ve neredeyse her hafta yeni tutuklamaların yaşandığı bir Türkiye olmazdı.Yazmaktan ve haber yapmaktan vazgeçmemek ve bunun sonucunda gelen yeni yargısal baskılar aynı zamanda iktidarın hedeflerini gerçekleştiremediğinin, yani bilgiyi kontrol altına alma projesinin başarısızlığının da tescilidir.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
    Mehmet Hasgüler
    Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
    Hakan Şahin
    Hakan Şahin İsrail’in İran Saldırısı Türkiye’ye Neler Söylüyor?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş Yetimhane dünyanın en ilginç mimari koruma projelerinden biri olabilir
    Turgay Bozoğlu
    Turgay Bozoğlu Nükleer gölge ve ekonomik fırtına: Yeni bir krize hazır mıyız?
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Bir dostu ölü götürmek
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Penelope’nin örgüsünden bugünün kadınlarına: Oyalanmanın, hatırlamanın ve direnmenin ritmi
    Bekir Ağırsoy
    Bekir Ağırsoy 1988-89 En Güzel Futbol Sezonu(muz) (2): Başka türlü bir şey
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Ferdi Zeyrek’in cenaze töreninin çoklu anlamı 
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Kopya çekmedim, sadece kendi algoritmamı kullandım!
    Buse Ayazma
    Buse Ayazma Duygusal zekalarımız savaşsın isterdim ama…
    Betül Özdemir Güran
    Betül Özdemir Güran Ötekiyle aynı arasında nefes aralığı: Cehennemden aşka bir yolculuk
    Mesut Balcan
    Mesut Balcan Acının estetiği ve gerçekliği: Werther'den Müslüm Baba'ya uzanan çığlıklar ve acının ortak dili 
    SON GELİŞMELER
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
    instagram gel gel
    tanpınar haber altı
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı