MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Anayasal hukuk sistemi santim santim çürürken…

ANA SAYFASİYASETAnayasal hukuk sistemi santim santim çürürken…
Anayasal hukuk sistemi santim santim çürürken…

Anayasal hukuk sistemi santim santim çürürken…

29 Aralık, 2023, Cuma 04:45
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
yazı içi reklam
Bugün yaşanan hukuksuzluklar sırf “ötekinin” başına geliyor diye sessiz kalan yığınlar yarın kendi başlarına da hukuka aykırılıklar geldiğinde yanlarında kimseyi bulamayacaklar. Bugün sırf iktidarın köşelerini tutuyorlar diye hukuk ve adalet terazisinin kantarını kendileri lehine yontanlar yarın devran döndüğünde kendi elleriyle bozdukları terazinin kantarından adalet bekleyecekler.  İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi'nin ikinci kez hak ihlali kararı verdiği Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkındaki dosyayı yeniden Yargıtay’a gönderdi. Anayasa Mahkemesi açıkladığı gerekçeli kararında, ‘’Kamu gücünün eylem, işlem ve ihmallerinin Anayasa'ya uygunluğunu kesin ve bağlayıcı olarak karara bağlama yetkisi münhasıran Anayasa Mahkemesine aittir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru yoluyla bir temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiğine karar verdiğinde herhangi bir merciin bu kararın Anayasa'ya veya kanuna uygun olup olmadığını inceleme ve denetleme yetkisi bulunmamaktadır.’’ ifadelerini kullandı ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen bireysel başvuruya konu ihlal kararının yerel mahkemece alınan karara ilişkin olmadığını değerlendirdi ve yeniden Yargıtay’a gönderdi.Anayasa’nın 153. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Türkiye hukukunda normlar hiyerarşisi Anayasa; haklarla ilgili anlaşmalar; kanun ve KHK; diğer anlaşmalar; tüzük; yönetmelik ve genelge olarak sıralanır. Yani ilk derece mahkemesi olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Türkiye’de en üst yargı mercii olan Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararına direnme yetkisi yoktur ve kararı sorgulamadan derhal uygulamakla yükümlüdür.Daha önce de Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin ilk hak ihlali kararında belirtildiği şekilde yeniden yargılama yapmaya yetkili makam olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dosyayı iade etmesi gerekirken Türkiye hukuk sisteminde yeri olmamasına rağmen Anayasa Mahkemesi kararına uymama şeklinde bir karar vermişti ve AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye’nin bir “hukuk devleti” olduğu belirtilse de ortada derin bir yargı ve hukuk krizi olduğu aşikâr. İlk derece mahkemeler kendilerinden üstte olan Anayasa Mahkemesi kararlarına direnip yetkilerini aşıp uymayarak anayasayı askıya almış durumdalar. Peki; hukuka aykırı kararların altına imza atan bu mahkemeler neye güvenerek bunu yapabiliyorlar? Tabii ki siyasi iktidara güvenerek yapıyorlar çünkü Türkiye’de yargı artık siyasal iktidarın bir maşası haline geldi ve siyasal iktidarın hoşuna gitmeyen hiçbir kararın altına imza at(a)mıyorlar.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay’a dair verdiği ilk karardan sonra şu ifadeleri kaydetmişti:"Her şeyden önce Yargıtay’ın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkâr edemez. Anayasa Mahkemesi bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir. Şu an itibarıyla Yargıtay’ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez. Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki ‘Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum.’ Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor."İktidar ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise Can Atalay kararı sebebiyle Anayasa Mahkemesi üyelerini hedef alıp AYM’nin kapatılması isteğini tekrarlayarak, AYM Başkanı Zühtü Arslan’a “Bay Zühtü, senin ipin kimin elinde” dedi. Yeni anayasa sürecinde AYM’nin yapısında radikal değişiklikler yapılması, aksi takdirde AYM’nin kapatılması gerektiğini dile getiren Bahçeli dokunulmazlık sınırının gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Kuvvetler ayrılığı ilkesi, yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları ve birbirlerinin yetki alanlarına müdahale edemeyecekleri anlamına gelir. Ancak Türkiye’ye hâkim kılınan tek adam rejimiyle birlikte tüm kuvvetler tek bir kişinin iradesine hapsedilmiş durumda.
Kuvvetler ayrılığı veya güçler ayrılığı ilkesi; devlet organları olan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları ve birbirlerinin yetki alanlarına müdahale edemeyecekleri anlamına gelir. Bu model devletin her biri birbirinden ayrı ve bağımsız güçlerdeki kol ve sorumluluk alanlarına ayrıldığı ve böylece her bir güç ve kolun bir diğeri ile güç ve sorumluluk alanları bakımından bir çatışma yaşamalarını engellemek için vardır. Ancak Türkiye’ye hâkim kılınan tek adam rejimiyle birlikte tüm kuvvetler tek bir kişinin iradesine hapsedilmiş durumda.Türkiye’de yargı derin bir kokuşmuşluk ve çürümüşlüğe esir olmuş durumda. Çeteler ve suç örgütleri devşirdikleri hâkim ve savcılar üzerinden diledikleri kararı parayla aldırır hale geldiler. Yargıdaki kadrolaşma siyasi güç odaklarının, cemaatlerin ve tarikatların ambargosu altında. Bu tespitler artık yargının üst düzeyinden resmî olarak yapılıyor. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) gönderdiği üç sayfalık şikâyet mektubunda özetle şunları söylemişti:“Uyuşturucu gibi kötü bir melaneti hoş gören, örgüt elebaşlarını yeni suç işleyeceklerini bile bile yargılama bile yapmadan salıveren, kimyasal zehirlerin toplumu çürütmesine katkı sunan, çalışma arkadaşlarımız üzerinde korku imparatorluğu oluşturup mobinge maruz bırakan, tavassutta bulunan, yargılamayı etkilemeye teşebbüs eden örgütlü ya da örgütsüz yargıdaki bu yapıların çökertilmesi için gereğinin yapılması yüksek takdirlerinize arz olunur.”Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) “Bir Bakışta Hükümet 2023” raporuna göre, Türkiye yargıya güvende 38 üye ülke arasında 36’ncı, sıralamaya 7 aday ülke dâhil edildiğinde ise 40’ıncı sırada bulunuyor. 2010’da yüzde 59 olan yargıya güven 2020’de yüzde 37, 2022’de ise yüzde 33’e kadar gerilemiş durumda. Dünya Adalet Projesi’nin 2022 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde de Türkiye 0.42 puanla 140 ülke arasından 116. sıraya yerleşti. Vatandaşların sadece yüzde 15’i yargının bağımsız olduğunu düşünüyor.Yargıya güven ve hukukun üstünlüğüne inanç bir ülkede hayatın sağlıklı biçimde yürüyebilmesi için olmazsa olmazdır çünkü hukukun güçlü olmadığı bir iklimde herkes bir süre sonra kendi adaletini aramanın peşine düşer. Hangi siyasi yelpaze, inanç, etnik köken, ekonomik sınıf olursa olsun; herkesin adalete bir gün mutlaka ihtiyacı olacaktır.Bugün yaşanan hukuksuzluklar sırf “ötekinin” başına geliyor diye sessiz kalan yığınlar yarın kendi başlarına da hukuka aykırılıklar geldiğinde yanlarında kimseyi bulamayacaklar. Bugün sırf iktidarın köşelerini tutuyorlar diye hukuk ve adalet terazisinin kantarını kendileri lehine yontanlar yarın devran döndüğünde kendi elleriyle bozdukları terazinin kantarından adalet bekleyecekler. 
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    Fahri Bakırcı
    Fahri Bakırcı  “Bilimci” ve “Yiyimci” Makyavelizm üzerine (3)
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Karşı-Devrimci hafızanın intikamcı tarih anlatısı
    Mustafa Ergen
    Mustafa Ergen Yeni Aracılar Çağı: Reklamdan akademiye, Agentic Web ve ArXiv’in yükselişi
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı