MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Ana muhalefetin süreç ikilemi

ANA SAYFASİYASETAna muhalefetin süreç ikilemi
Ana muhalefetin süreç ikilemi
15 Ocak, 2025, Çarşamba 08:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk
yazı içi reklam

Ana muhalefet yerel seçimlerde elde ettiği politik liderliği kaybetti. Önce normalleşme adımları, ardından da Suriye’deki yeni durum ibrenin AKP’ye dönmesine yol açtı. Şimdi ise barış/çözüm süreci konuşuluyor. Terörsüz Türkiye çevresindeki tartışmalar ve görüşmeler gündemi tümüyle kapladı. CHP, en güçlü olduğu sosyal-ekonomik meseleler alanında bile iktidarı sıkıştıramıyor. Ana muhalefetin açıklama ve gösterileri dar bir parti eliti dışında kimseyi heyecanlandırmamakta.

CHP’de sular bir türlü durulmuyor. Özgür Özel yönetimi önce normalleşme, ardından Suriye’deki gelişmeler, son olarak da yeni çözüm/barış sürecindeki edilgin tavır nedeniyle eleştirilmekte. Özel’in liderlik performansının Erdoğan karşısında yetersiz kaldığı temel yakınma konusu. Ayrıca partinin Cumhur İttifakı bileşenlerinin belirlediği gündem karşısında alternatif bir söylem belirleyemediği, savrulduğu veya sürüklendiği de sıklıkla dile getirilmekte. Sönük geçen bütçe görüşmeleri ile hükümetin işçi, memur ve emekliyi mağdur eden ücret politikası karşısında kitlesel bir mobilizasyon yaratılamaması ana muhalefet üzerindeki baskıyı arttırdı.

Muhalif seçmenin, özellikle de orta sınıfların Özel karşısında kullandığı dilin sertleştiği de açıkça ortada. Şam düşmek üzereyken “Esad’la görüşülsün” diyen bir liderlik var karşımızda. Ayrıca son kırmızı kart eylemi fazlasıyla yüzeysel ve ciddiyetsiz bulundu. Tam bu noktada şöyle bir hatırlatma da yapmak gerekli elbette. Parti içinde güçlü bir muhalif kitle var. Özel sadece hükümete yakın kesimler tarafından değil, kendisini solda, sosyal demokrat, Atatürkçü veya muhalif kulvarda tanımlayan kitleler ve elitler tarafından da şiddetle eleştiriliyor. Özellikle bu ikinci husus, yani tabandan liderliğe gelen eleştirilerdeki artış genel merkez siyasetini daha da kırılgan hale getirmekte.

Son yerel seçimlerde CHP’li adayların kazanmasını kolaylaştıran kent uzlaşıları CHP elitleri ile DEM arasındaki işbirliğinin en somut göstergesi olarak siyasi tarihi şekillendi. Bugünkü durum ise ana muhalefeti hareketsiz bırakmış durumda.

BUGÜNKÜ DURUM ANA MUHALEFETİ HAREKETSİZ BIRAKMIŞ DURUMDA

İktidarın “terörsüz Türkiye” adıyla yürüttüğü sürecin ana muhalefete etkisini ise daha ayrıntılı bir şekilde tartışmak gerekiyor. Çünkü MHP, AKP ve DEM’nin ana aktörler olarak katkı sunduğu bu yeni siyaset CHP’yi daha da edilgen bir pozisyona sürükledi. Şöyle ki, Halk Partisi kendisini sosyal demokrat bir parti olarak tanımladığı 1960’lı yılların ortalarından beri Atatürk milliyetçiliğini sosyal demokrasiyle sentezleyen bir ideolojik duruşa yatırım yaptı. Soldan gelen her düşünce ve tavır CHP’de karşılık buldu. Kürt sorunu çevresindeki tartışmalar da parti siyasetini etkiledi.

Kürt sorununun çözümü için hazırlanan raporlar ve güvenlikçi siyasetin özgürlükle dengelenmesine dair söylem parti içinde her zaman dile getirildi. Kılıçdaroğlu döneminde partinin Kürt kökenli yurttaşlarla olan siyasal bağının güçlendiğine de tanıklık ettik. HDP/DEM seçmeninin bir kısmı CHP’ye oy verir hale geldi. Ayrıca HDP’nin baraj sorunu yaşadığı günlerde, özellikle büyük kentlerdeki CHP seçmeni HDP’yi barajın üstünde tutan stratejik oy geçişlerine imza attı. Dahası Kürt siyasi liderliğinin, AKP-CHP mücadelesinde CHP’nin başını çektiği ana akım muhalif siyaseti desteklediği yakın dönem Türk siyasetinin önemli bir olgusuna karşılık gelmekte. Son yerel seçimlerde CHP’li adayların kazanmasını kolaylaştıran kent uzlaşıları CHP elitleri ile DEM arasındaki işbirliğinin en somut göstergesi olarak siyasi tarihi şekillendi. Bugünkü durum ise ana muhalefeti hareketsiz bırakmış durumda. Öncelikle DEM’in AKP ve MHP ile birlikte hizalanmasının, yani şu anki fiili durumun sadece barışla ilgili olmama ihtimali var.

Süreç başarılı olur ve PKK gerçekten de silah bırakırsa Kürt seçmenler Erdoğan’ın başkanlığına, DEM ise Erdoğan’a başkanlık yolunu açacak erken seçim kararına olur verebilir. Bu durum kaçınılmaz bir siyasal sosyolojik olasılık olarak önümüzde duruyor. Yani CHP barışın gelmesini, terörün bitmesini ve Kürt sorununun çözülmesini istiyor. Ama bu süreci AKP-MHP başlattı. Dolayısıyla günün sonunda kazanan öncelikle Erdoğan liderliği olacaktır. Başkan Erdoğan’ın PKK’ya silah bıraktırdığı bir gelecekte CHP’nin Anti-Erdoğanizm üzerinden seçim kazanması gerçekten de mümkün mü? Sonuç olarak CHP’nin Cumhur İttifakı tarafından şekillenen ve DEM’in katkı sunduğu bu büyük oyunda büyük kaybetme ihtimali çok yüksek.

İkinci mesele ise söylem üstünlüğüyle ilgili. Ana muhalefet yerel seçimlerde elde ettiği politik liderliği kaybetti. Önce normalleşme adımları, ardından da Suriye’deki yeni durum ibrenin AKP’ye dönmesine yol açtı. Şimdi ise barış/çözüm süreci konuşuluyor. Terörsüz Türkiye çevresindeki tartışmalar ve görüşmeler gündemi tümüyle kapladı. CHP, en güçlü olduğu sosyal-ekonomik meseleler alanında bile iktidarı sıkıştıramıyor. Ana muhalefetin açıklama ve gösterileri dar bir parti eliti dışında kimseyi heyecanlandırmamakta.

Peki, bu ikilemin bir çözümü var mı? CHP Kürt sorununun çözümüne iktidarın etki alanını sınırlayarak, hatta gerileyerek katkı sunabilir mi? Ana muhalefet liderliğinin 2025’deki en büyük sınavı ihtimal ki bu olacak.

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
CHPCumhuriyet Halk PartisiKürt SorunuBarış Süreci

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
    Murat Paker
    Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı