MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

27 Şubat ve 1 Mart

ANA SAYFASİYASET27 Şubat ve 1 Mart
27 Şubat ve 1 Mart

27 Şubat itibariyle Bahçeli’nin ezber bozan tarihi açıklamasıyla başlayan süreç tamamlandı. Terör örgütü lideri siyasi iktidarın beklentileri doğrultusunda hem silah bırakma hem de fesih kararını açıkladı.

05 Mart, 2025, Çarşamba 01:30
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Armağan Öztürk
Armağan Öztürk
yazı içi reklam

Türkiye için asıl mesele Suriye’nin kuzeyini fiilen yöneten PYD terör yapısı. Sürecin ilerleyebilmesi için kısmen Öcalan’ın daha somut ve sert bir yöneticilik sergilemesi kısmen ise İmralı ile Kandil arasındaki bağın tesisi gerekiyor. Ancak ABD’nin kolaylaştırıcı rolüne yine de ihtiyaç var. Şurası açık ki Amerika istemezse PYD silah bırakmayacak.

27 Şubat itibariyle Bahçeli’nin ezber bozan tarihi açıklamasıyla başlayan süreç tamamlandı. Terör örgütü lideri siyasi iktidarın beklentileri doğrultusunda hem silah bırakma hem de fesih kararını açıkladı. 5 ay gibi kısa bir sürede böyle bir sonucun çıkması ilk çözüm sürecinden çıkan derslerle yakından ilgili. Siyasi iktidar DEM dolayımıyla Öcalan’la oldukça kontrollü bir süreç yürüttü. Sivil topluma bilgi verilmedi.

Birinci Öcalan-DEM görüşmesinden sonra partilerle görüş alışverişinde bulunuldu. Ama içerik ve yönteme dair genel geçer temennilerin dışında pek bir şey paylaşılmadı demokratik kamuoyuyla. Siyasi iktidar şüphesiz ki sürecin yürütülmesinde birinci derecede etkili bir aktördü. Ama başta Erdoğan olmak üzere AKP kurmayları belli bir mesafeden takip ettiler her şeyi. Görüntü vermemek ve daha sonra geri alınması zor sözleri basınla paylaşmamak AKP reel politiğini içinde öne çıktı. Dahası terörle mücadelede devam etti. 

Demokratik devlete negatif katkısı nedeniyle yoğun bir şekilde eleştiri alsa da kayyım atamaya devam etti siyasi iktidar. Öcalan açıklamasına giden yol bu dar çerçeve içinde olgunlaştı. Tabii taraflar ortak bir amaca doğru söylem birliği içinde hareket etseler de perspektif farklarının ortadan kalktığını söylemek yine de mümkün değil. Cumhur ittifakı iç cepheyi güçlendirme stratejisi ve devlet aklı gibi kavramlarla süreci anlamlandırmaya çalıştı. AKP-MHP ittifakına göre ülkede PKK sorunu var, Kürt sorunu yoktu. Yasal Kürt hareketi ise kendi tezlerinden taviz vermeden pragmatik bir süreç siyaseti yürüttü. Onlara göre devlet bu aşamada sadece PKK’yı konuşmak istiyordu. Önce PKK, sonra Kürt sorunu. “Önce barış, sonra çözüm” formülü DEM’de öne çıkan havayı yansıtan temel çerçeveye karşılık gelmekte. 

27 Şubat günü yeni çözüm sürecinde ilk aşama kapandı. Yüzlerde gülümseme, kalplerde heyecan vardı. Öcalan’ın son 40 yılda savunduğu her şeyi reddetmesi kamuoyuna duyurulan metnin analitik arka planını olarak görülebilir. PKK önderi reel sosyalizm, ayrı ulus devlet ve kültürel özerklik gibi kavram ve araçları bir kenara bıraktığını açıkladı. Bu yeni bağlam ucu açık bir demokrasi çağrısı olarak da okunabilir. Anlaşmasak dahi sorunları konuşabilmek şiddetsiz bir geleceğin maddi zeminini karakterize etmekte. 

Şimdiden enseyi karartmaya gerek yok. Terör örgütlerin tasfiye süreci dünyanın her yerinde oldukça zorlu geçen süreçler. Dahası etnik milliyetçi ayrılıkçı hareketlerin sosyolojik bir direnci de var. Bardağın dolu tarafı, yani 27 Şubat hala ön planda. Barış ve demokrasi yolunda iyimserliğimizi tümüyle terk etmemiz için hiçbir sebep yok.

1 Mart sabahı itibariyle ise tekrar gerçeklere geri döndük. PKK yürütme komitesinin açıklaması yaşanan iyimserlik için açık bir realist düzeltme anlamına gelmekte. O açıklamada Öcalan’ın çağrısına prensip olarak katılan olumlayıcı bir üslup var şüphesiz ki. Ancak Öcalan’dan PKK’ya geçildiğinde talepler ve karşılıklılık esası ön plana çıkmakta.

Üç noktanın altını çiziyor terör örgütü: Öncelikle tıpkı birinci çözüm sürecinde olduğu üzere İmralı’yla doğrudan bir iletişim istenmekte. Ayrıca Öcalan’a özgürlük anlamına gelecek cümleler var metinde. Liderin kongreye başkanlık etmesi en önemli talep olarak öne çıkıyor. Öcalan’ın kendisi için istemediği şeyleri örgüt Öcalan için istiyor. Son olarak hukuki düzenleme vurgusuna dikkat çekilmeli. Terör örgütü ateşkes, silah bırakma ve fesih için uzun bir pratik aşama dizini belirlemiş durumda. Bir aşamadan bir sonrakine geçiş bazı koşulların yerine gelmesiyle mümkün olabilir ancak. 

Peki, şimdi ne olacak? Sadece Öcalan kartını oynayarak PKK’ya silah bıraktırmanın kolay olmadığını görüyoruz. Öcalan’ın çağrısını PYD’nin üstüne alınmaması ise ayrıca bir sorun. Çünkü Türkiye için asıl mesele Suriye’nin kuzeyini fiilen yöneten PYD terör yapısı. Sürecin ilerleyebilmesi için kısmen Öcalan’ın daha somut ve sert bir yöneticilik sergilemesi kısmen ise İmralı ile Kandil arasındaki bağın tesisi gerekiyor. Ancak ABD’nin kolaylaştırıcı rolüne yine de ihtiyaç var.

Şurası açık ki Amerika istemezse PYD silah bırakmayacak. Kandil’in Türk Devletinin çizdiği sınırlar içinde davranması için de dışarıdan ciddi bir müdahale gerek. Ama tabii şimdiden enseyi karartmaya gerek yok. Terör örgütlerin tasfiye süreci dünyanın her yerinde oldukça zorlu geçen süreçler. Dahası etnik milliyetçi ayrılıkçı hareketlerin sosyolojik bir direnci de var. Bardağın dolu tarafı, yani 27 Şubat hala ön planda. Barış ve demokrasi yolunda iyimserliğimizi tümüyle terk etmemiz için hiçbir sebep yok. 

  • Yeni Yol siyaseten ne yapabilir?  Yeni Yol siyaseten ne yapabilir? 
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
Devlet BahçeliAbdullah ÖcalanDEM PartiMHPÇözüm Süreci

Yorum Yazın

yazı altı ebülten
Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Terörist İsrail Türkiye’ye saldırabilir mi?
    Murat Paker
    Murat Paker CHP üzerinden narsisizm, haset ve politik liderlik
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Biz ne yaşıyoruz, biz ne yapıyoruz?
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Gösteri toplumu: Yaşamı geri alabilir miyiz?
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz CHP’nin direniş maratonu ve Türkiye’nin yol ayrımı
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Parti değiştiren başkan, başkanlığı da bırakmalıdır!
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy CHP yönetiminin hiç mi suçu yok?
    Hasan Çetin
    Hasan Çetin Bunsen Komite Raporu: David Koridoru ve Suriye’de Adem-i Merkeziyet
    Sema Erder
    Sema Erder Yolsuzluktan isyana: Devlet-Toplum ilişkilerinde meşruiyetin sorgulanması*
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Voleybol, basketbol, futbol, Ali Koç, liyakat, rekabet
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş 6-7 Eylül Sergisi’ne yapılan saldırı kendisini nasıl deşifre etti?
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık 12 Eylül’ü yenersek, geleceği kazanırız
    Akın Özçer
    Akın Özçer Yanlışta ısrar
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Beleş darının güvercini çok olur!
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Kemal Bey’e açık mektup
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Düyunu Umumiye ve Reji Deneyi
    Reha Çamuroğlu
    Reha Çamuroğlu Değişen savaşlar, değişen insanlar
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı