Silahlı faaliyetlere son verilmesi ve PKK’nın kendini feshetmesi, coğrafyamızda demokrasi, barış, hukuk ve özgürlüğün yeşermesi, büyümesi ve gelişmesi adına büyük fırsatların doğmasını sağlamıştır. Barış fırsatını verimli, yaratıcı ve sahici bir şekilde değerlendirmek gibi çetin bir meydan okuma ve sorumluluk herkesin önünde durmaktadır.
"Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta; bir toprak tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi, ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor."
Çanlar Kimin İçin Çalıyor? Ernest Heminway
12 Mayıs 2025 Tarihinde yayınladığı 12. Kongre bildirisi ile PKK, silahlı faaliyetlerine son verdiğini ve kendisini feshettiğini dünyaya ilan etmiştir. PKK’nın silahlı faaliyetlerine son vermesiyle birlikte kırk yıllık çatışma ve savaşma sürecinin sonlandığına dair ümitler ve umutlar yeniden yeşermeye başlamıştır. PKK’nın silahlı faaliyetlerine son vermesi, toplumda, Ortadoğu’da ve dünyada çok iyimser ve umutlu bir hava oluşturmuştur. Silahlı faaliyetlere son verilmesinin herkeste bir iyimserlik, ümit ve umut yaratması doğaldır, çünkü herkes, silahların korkusu, gölgesi ve tehdidi olmadan kendi hikayesini yaşayabileceğine dair insani bir umuda kapılmıştır. Hemingway’in dediği gibi, ''Dünyada bir hikâye yaratmaktan daha tatmin edici bir duygu yoktur.''
PKK’nın silahlara veda etmesi ne anlama geliyor ve bundan sonra neler olacak soruları, gündemi yoğun şekilde meşgul etmektedir. Silahların bırakılmasının sahici bir barışın yolunu açması ve barışa dönüşmesi için birbirlerini uzun yıllar düşman olarak konumlandıranların, birbirlerine güvenmekten başka yolu yoktur. Düşmanına güvenmeden düşmanınla barış yapamazsın.
Silahların bırakılması ve organizasyon olarak kendini feshetme gibi güçlü, riskli ve cüret gerektiren sahici bir dönüm noktası karşısında yıllarca mağdur edilmiş, mahrum bırakılmış, kriminalize edilmiş, inkar edilmiş ve şiddetin en yıkıcı biçimlerine maruz kalmış Kürtlere, Alevilere, sosyalistlere, kadınlara yönelik olarak hukuk, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve çoğulculuk çerçevesinde ayrımcılığı yasaklayan, ırkçılığa geçit vermeyen, cinsiyetçi olmayan, iç düşman zihniyetinden vazgeçen anayasal vatandaşlık, anadil ve kolektif kültürel haklar, ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü ve katılımcı bir idare çerçevesinde demokratik ve sivil düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç vardır.
Silahlı faaliyetlerin sonlandırılması ve örgütün kendisini feshetmesi adımlarının barışa dönüşmesi için demokrasi ve hukuk standartlarının sahiden yükseltilmesi,demokratik reformların bütün ülke için yapılmasının bir ihtiyaç olduğunun farkına varılması şeklinde olgunlaşmış bir anlayışla üretilen politikaların pratiğe dökülmesi gerekmektedir.
Silahlı faaliyetlere son vermek ve örgütün kendisini feshetmesi aşamalarına varan sürecin devletin ve örgütün üzerinde uzun süredir çalıştığı ve birlikte hayata geçirdikleri kapsamlı bir proje olduğu anlaşılmaktadır. Sürecin gizlilik içinde gizemlerle dolu olarak yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Sürecin şimdiye kadar başarıyla yürütülmesinde gizliliğin ve gizemliliğin en büyük paya sahip olduğunu söylemek mümkün olabilir. Devlet ve örgüt içinde farklı kanatlar arasında sağlanan uyumun bu sürecin, silahlara veda örgütün fesih aşamalarına gelinmesini sağlayan ana faktör olarak yorumlayabiliriz.
Barışın hava ve su kadar ihtiyaç duyduğu şey, barış dilidir. Ölüm üzerinden çatışmacı, intikamcı ve nefret edici bir dille duyguları ve zihinleri iğfal etmenin, barışa, bir arada yaşamaya, insana saygı bilincinin gelişmesine hiçbir katkısı bulunmamaktadır.
Devletin ve örgütün güçlerini kullanarak otoriter nitelikte bir çatışmasızlık, silahsızlanma ve fesih aşamalarını gerçekleştirmeleri çok önemlidir. Devlet ve örgüt, kapsayıcı olmak yerine süreci olabildiğince dar ve kendi aralarında tutan bir yol izlemektedirler. Şimdiye kadar bu yaklaşım gerekli olarak görülebilir. Uzun vadede sürecin gelişmesi ve derinleşmesi için bütün toplum kesimleri arasında diyaloğun, ilişkilerin ve ilgilerin yapıcı ve verimli bir şekilde kurulmasına ihtiyaç vardır. Toplumu mezhep, ideoloji, din, bölge şeklinde kabilelere ayırmadan bütün farklılıklarıyla birlikte toplum olmayı başarmak için diyaloğun, empatinin ve duygudaşlığın oluşturulması ve yaşanması önemlidir.
Hemingway, “Ya kavga, ya ölüm. Başka bir şey bildiği yok ki insanların” demektedir. İnsanların artık barışı bilmesi ve öğrenmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Barışın inşası için silahlara, militarizme ve kabileciliğe veda etmek önemlidir, ama yeterli değildir. Çatışmasızlık süreçlerinde duyguların düzenlenmesi, kin, nefret ve ayrımcılık duygularını yönetmek, bu duygularla başa çıkma mekanizmaları geliştirmek büyük önem taşımaktadır.
Barışın hava ve su kadar ihtiyaç duyduğu şey, barış dilidir. Ölüm üzerinden çatışmacı, intikamcı ve nefret edici bir dille duyguları ve zihinleri iğfal etmenin, barışa, bir arada yaşamaya, insana saygı bilincinin gelişmesine hiçbir katkısı bulunmamaktadır. Geçmiş kırk yılda binlerce insanın hayatını kaybetmesine karşılık gelecek elli yılda insanların tekrar hayatlarını kaybetmemesi için silahlara, militarizme, şiddete, fanatizme ve kabileciliğe veda etmenin önemli olduğunu anlatan bir barış diliyle konuşmayı öğrenmeliyiz.
Çatışmayı ve savaşı yaşamış kuşakların yerine barışı yaşayan nesillerin gelmesi için barışa inanmaya ve barıştan vazgeçmemeye toplumsal kesimlerin ikna edilmesi lazımdır.Barış dilinin oluşturulmasında bugün sosyal medyaplatformları ve sanal medya rol oynayan ana aktörler haline gelmişlerdir. Sanal medya platformlarının, barışın taşıyıcıları haline getirilmesi önemlidir.Barış süreçlerinde sanal alem, sosyal alem kadar, belki de daha fazla önemli hale gelmiştir.
Silahlı faaliyetlere son verilmesi ve PKK’nın kendini feshetmesi, coğrafyamızda demokrasi, barış, hukuk ve özgürlüğün yeşermesi, büyümesi ve gelişmesi adına büyük fırsatların doğmasını sağlamıştır. Barış fırsatını verimli, yaratıcı ve sahici bir şekilde değerlendirmek gibi çetin bir meydan okuma ve sorumluluk herkesin önünde durmaktadır.

Yorum Yazın