MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Yaşanmamış hayatların gölgesinde; Dünya Kadınlar Günü

ANA SAYFAGENELYaşanmamış hayatların gölgesinde; Dünya Kadınlar Günü
Yaşanmamış hayatların gölgesinde; Dünya Kadınlar Günü
07 Mart, 2024, Perşembe 17:52
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Tuğba Muslu
Tuğba Muslu

Yaşanmamış hayatların gölgesinde yaşamaya çalışılan nice hayatlardan biriydi Zühre… Yalnız değildi, ama bu kalabalık teselli etmiyordu onu. En temel hakları için bile mücadele etmek zorunda kalmadıkları bir hayat diliyordu. Dünya kadınlar günü başlığında kutlanan bir gün ise çok ilgilendirmiyordu belki de onu.

Henüz öğlen vaktiydi. Perdeleri kapanmış odasında yine uyutmaya çalışırken bulmuştu kendini. Unutmanın, gerçeklerle yüzleşmenin ve belki de yaşamamanın en kolay yoluydu uyumak. O nedenle her gün bu yola başvuruyor, kendini uyutabildiği, yaşayamadığı hayatından uzaklaştığı bu anları kar sayıyordu. Rüyalarında gördükleri, kendi hayatında olanlardan daha gerçekçi geliyordu ona. Ne yapmak isterse onu yapabiliyor, hissedebiliyor ve çocuksu bir sevinçle coşabiliyordu; rüyalarında… Bu özgürlük hissi, ona kendini inanılmaz iyi hissettiriyor ve bu nedenle rüyalar onun için ayrı bir anlam ifade ediyordu.

Hayatı anlamakta ve ona uyum sağlamakta güçlük çekiyordu. Hiç bitmeyen bir mücadelenin içinde kalmaktan artık yorulmuştu. Mücadelesini verdiği büyük büyük şeyler de değildi üstelik. Belki de onu en çok üzen, bu basit ama tüm hayatını yaşanmaz kılan detaylardı. Daha büyük şeyler yaşamak ve konuşmak isterken, aşamadığı sınırları, uğraşmak zorunda olduğu küçük meseleleri, büyük bir sıkışmışlık hissiyle, olduğu yerde kalmasına, bir adım dahi atamayacak hale gelmesine neden oluyordu. Bu sınırlara alışmış olmayı ya da kabullenmiş olmayı yeğlerdi ama o da mümkün olmadı. Ne çizilen sınırlara alışabildi, ne de aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaktan kurtulabildi.

İdrak etmekte zorluk çekiyordu olan biten her şeyi. Anlayabilse belki çözebilecek gücü de bulabilecekti kendinde. Kendini ve hayatı hatırlayabildiği çok küçük yaşlarından itibaren, en yakınları tarafından, görülmemek ve duyulmamak üzere başlamıştı her şey onun için.

EN YAKINLARI TARAFINDAN GÖRÜLMEMEK, DUYULMAMAK

İdrak etmekte zorluk çekiyordu olan biten her şeyi. Anlayabilse belki çözebilecek gücü de bulabilecekti kendinde. Ama o, henüz, neyi neden yaşadığını bile çözebilmiş değildi. Kendini ve hayatı hatırlayabildiği çok küçük yaşlarından itibaren, en yakınları tarafından, görülmemek ve duyulmamak üzere başlamıştı her şey onun için. Dahası, kendisinde görülen ve yok edilmeye çalışılan tek şeyin, sahip olduğu yaşam enerjisi olduğunu anladığında, oldukça geç olmuş olacaktı.

Evet, çok seviyordu hayatı, çocukluğundan itibaren. Yapmak istediği bir sürü şey, gitmek istediği bir sürü yer, hayalleri ve onları mümkün kılacak potansiyeli vardı. Birçok çocukta olduğu gibi. Sıradan ve olağan bir şeydi yani bu. Olağan olmayan, bu tutkulu duruşun çevresinde yarattığı kaygılı bakışlardı. Sadece bakışlarda kalmayan, tüm kaderini belirleyen kararlardı.Bir kız çocuğunun ışığının olması tehlikeli bir şeydi, olmamalıydı. O nedenle, hakkında kararlar alınırken hiç sorulmadı kendisine. O yaşamak istiyordu çünkü, cevabı belliydi. Ama yaşamak, bir kadın için “gerçek bir yaşamak” olmamalıydı.

Geleceğe yaşanmamışlık üzere hazırlanacak olan bir kız çocuğu, elbette doğduğu andan itibaren bu role uyumlu hale getirilmeliydi. Işık, kötü bir şeydi; söndürülmeliydi.Tüm bunları fark edecek yaşta olsaydı belki direnirdi. Ona sorulmadan alınan kararlara karşı çıkabilirdi. Ama en güvendiği insanların, onun duygularını ve isteklerini önemsemeyişini, görmeyişini fark edemezdi. Onlar en güvendikleriydi, en sevdikleri. Bu kendisiyle çelişen durum onun duygu dünyası için fazlaydı. Anlamamayı seçti ve sorgulamamayı. Yapması gereken tek şey, itaat etmekti. Öyle de yaptı. Hep içinde barındırdığı, dışarı çıkmaması için elinden geleni yaptığı ‘‘yaşamak arzusu’’ ile yaşa-ma-maya çalıştı.Ama o yaşama isteği hiçbir zaman onu terk etmedi. Böyle yaşamak çok zordu; günlerce içindeki enerjinin gitmesi için dualar etti, ama o enerji hiçbir yere gitmedi. Hayalleri hep onunla geldi, yaşama olan bağlılığı hiç azalmadı.

İstedikleri büyük şeyler de değildi. Görülmek istiyordu, duyulmak istiyordu… Kendine ait kararlarının olabilmesini ve o kararlara saygı duyulmasını bekliyordu. Artık küçük bir kız çocuğu değildi.

İstedikleri büyük şeyler de değildi. Görülmek istiyordu, duyulmak istiyordu… Fikirlerinin ve duygularının önemsenmesini istiyordu. Kendine ait kararlarının olabilmesini ve o kararlara saygı duyulmasını bekliyordu. Artık küçük bir kız çocuğu değildi. Öylece bir köşede yaşayamadığı bir hayatı seyretmesi beklenemezdi. Üstelik hayat denilen şey çok kısa değil miydi? 

Geçiyordu işte günler… Ömür tükeniyordu. O ise hala neyi neden yaşadığını çözmeye çalışıyordu.Sadece coşkuyla, heyecanla yaşama arzusundan ibaret olan o ışığın, olmamasını diledi hep Zühre…

Vazgeçmeyi istedi, istenilendiği gibi olmayı denedi. Türlü türlü yollardan gitti, bir çıkış yolu aradı. Ne yapsa olduramadı… Ne uyum sağlayabildi, ne anlaşılabildi ne de yaşayabildi.En başta yanlış yerleştirildiği için taşların bir türlü yerine oturmadığı bir yaşanmamışlığın ağırlığında yaşamaya çalıştı Zühre.

Varlığını yok sayanların ezici çoğunluğundan sıyrılabilmek, var olduğunu ispat edebilmek için hep çaba sarf etti. Gereksiz ve yorucu bir çaba. Tüm kadınların yakından bildiği ve yaşadığı bir çaba. Birçok kadının yaptığı gibi sorgusuz kabul etmeyi diledi Zühre. Onu da yapamadı…Yine birçok kadının yapamadığı gibi.Yaşanmamış hayatların gölgesinde yaşamaya çalışılan nice hayatlardan biriydi Zühre… Yalnız değildi, ama bu kalabalık teselli etmiyordu onu. Tüm kadınların kendileri olabildiği, baskıya ve zorbalığa maruz kalmadığı bir dünya hayal ediyordu. En temel hakları için bile mücadele etmek zorunda kalmadıkları bir hayat diliyordu.

Dünya kadınlar günü başlığında kutlanan bir gün ise çok ilgilendirmiyordu belki de onu. Çünkü dünya, henüz kadınları anlayabilmiş değildi. Bir güne sığdırılmaya çalışılan her türlü güzellemeden bağımsız, sadece insan olmanın haklarına erişmekti tek isteği, tüm kadınların tek istediği…

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Tuğba Muslu
    Tuğba Muslu

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Ekrem İmamoğlu
    Ekrem İmamoğlu Türkiye’de iç barış ve dış itibar nasıl sağlanır?
    Korhan Gümüş
    Korhan Gümüş İstanbul’da ilk rasathane nasıl kuruldu?
    Bahar Akpınar
    Bahar Akpınar Homo Criminalis: Suçun Kurduğu Düzen
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur Sahte diploma, sahte insandır
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan Jane Austen hayatımı mahvetti: Aşkın ve anlamın yolculuğu
    Emir Berke Yaşar
    Emir Berke Yaşar Hayat Hanım’ı yeniden okumak
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yeni çözüm sürecinde Meclis’te ilk güçlü adım
    Ahmet Öztopkara
    Ahmet Öztopkara Arendt ve fikri mülkiyet: Yaratıcı eylemin sınırları
    Gönen Orhan
    Gönen Orhan Tüketiyorum, o halde VARIM!
    Bora Şahin
    Bora Şahin Makyajla yazılan manifesto
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Simi’den
    Yavuz Saltık
    Yavuz Saltık Diploma var, gelecek yok
    Mustafa Akın Özerdem
    Mustafa Akın Özerdem Otorite yerel demokrasiye karşı
    Başak Yağmur Eray
    Başak Yağmur Eray Silah teknolojisinden “Siyaset teknolojisine” geçiş: SİHA’sal Hareket
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı Türkiye'de 2025 yazı itibariyle dezenflasyon süreci ve uygulanması gereken politikalar
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Akdeniz’in yeni parametreleri: İstanbul Zirvesi ve çok katmanlı strateji
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Üniversite tercihi yaparken sadece bugünü değil, geleceği de düşünün
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı