MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Tuhaf yasa maddeleri

ANA SAYFAHUKUKTuhaf yasa maddeleri
Tuhaf yasa maddeleri

Geçenlerde patates üreticisi bir köylü kent merkezine getirdiği bir kamyondan yere beş yüz kilo patates döktü, patates fiyatlarını protesto etmek için. Tarım Bakan Yardımcısı bu muhterem bu eylemi, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden bir suç” olarak niteledi.

25 Ağustos, 2025, Pazartesi 05:32
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Eser Karakaş
Eser Karakaş

Hukuk mevzuatımızda, Anayasa maddeleri arasında, yasa maddeleri arasında çok kötü maddeler var. Bunun yanında başka yasa maddeleri var ki, bunları çok kötü bulmuyorum, TUHAF buluyorum sadece. Başkaları da var ama, bugünkü yazıda sadece buram buran cehalet kokan ikisine değinmek istiyorum.

Hukuk mevzuatımızda, Anayasa maddeleri arasında, yasa maddeleri arasında çok kötü maddeler var. Buna hiç kuşku yok. Mesela Anayasa’nın 66. Maddesi’nde yazılanları gerçekten çok sorunlu buluyorum. Anayasa’nın 1. Maddesi’ndeki “Türkiye Devleti” ifadesinin 66. Madde’nin başlangıcında “Türk Devletine” dönüşmesi mesela. Ama  ama bu maddeler yazarları tarafından dikkatlice seçilmiş, ideolojilerini yansıtan ifadelerden oluşuyor ve askeri bir özenle yazılmışlar. 

Bunun yanında başka yasa maddeleri var ki, bunları çok kötü bulmuyorum, TUHAF buluyorum sadece.

Başkaları da var ama, bugünkü yazıda sadece buram buran cehalet kokan ikisine değinmek istiyorum.

Birincisi şu meşhur dezenformasyon yasası olarak bilinen yasa; 13 Ekim 2022 tarihinde yürürlüğe giren 7418 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu’na eklenen 217/A maddesi ile “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu ceza hukukumuzda yeni bir suç tipi olarak tanımlanmış.

Madde hükmüne göre; halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ya da genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor.

Çok merak ediyorum, bu sözde yasada yasa koyucu (!!!) “gerçeğe aykırı bilgi” kavramını nasıl tanımlıyor acaba?

Bir bilginin gerçeğe aykırı olup olmadığını nasıl bu kadar kolay saptıyorlar bu muhteremler?

Bu yasalar bir Meclis Komisyonu’ndan çıkıp Genel Kurula geliyor, bu yasa taslak metinlerini ağırlıklı olarak hukukçular yazıyorlar, bu hukukçular (!!!) mutlaka hukuk eğitimleri (!!!) esnasında hukuk felsefesi dersi alıyorlardır, bu felsefe derslerinde de “doğru bilgi ya da yanıltıcı bilgi” kavramları tartışılmaktadır ya da tartışılmalıdır, buna eminim.

Haddim olmayabilir ama bu hukukçu (!!!) arkadaşlara mesela mutlaka Paul Feyerabend’i (Özgür bir toplumda bilim), Jacques Monod’yu (Raslantı ve zorunluluk) okumalarını öneririm.

Daha 17. Yüzyılda Fransız matematikçi ve düşünür Descartes “Kare biçiminde bir kule uzaktan bir silindire benzer” diyerek doğruyu temellük etmenin o kadar kolay olmayacağını belirtmiş idi.

Ama Maşallah bizim Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz görevlileri, sözde yasayı koyan sözde yasa koyucular dezenformasyon kelimesini bu kadar kolay kullanabildiklerine göre enformasyonun hangisinin doğru hangisinin yanıltıcı olduğunu şıp dile biliyorlar, buluyorlar, harika çocuklar doğrusu, aman nazar değmesin.

Hadi felsefe kitaplarına çok meraklı olmadıklarını kabul edelim ama bari ünlü Japon yönetmen Akira Kurosowa’nun Rashamon filmini bir seyretseler, doğru bilgi, yanıltıcı bilgi, dezenformasyon  derken mutlaka on kere düşünürler ama nerede!!!                                 

İkinci TUHAF suç ise TCK 216. Madde’de düzenlenmiş: Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu.

“Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Bizim yasa koyucu bu tahrik kelimesini ne kadar da rahat kullanabiliyor, şaşırıyorum.

Eeeee, Diyanet İşleri Başkanlığı hutbe biriminden “Babaların kendi öz kızlarından da tahrik olabileceği” yönünde açıklamalar (!!!) gelebiliyorsa toplumun bir bölümünün farklı özelliklere sahip başka bir bölümünü kolaylıkla tahrik edebileceği de düşünülebiliyor, düşünülmekle kalmıyor, yasa metnine bile girebiliyor bu tahrik ifadeleri.

Geçenlerde patates üreticisi bir köylü kent merkezine getirdiği bir kamyondan yere beş yüz kilo patates döktü, patates fiyatlarını protesto etmek için. Tarım Bakan Yardımcısı bu muhterem bu eylemi, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik eden bir suç” olarak niteledi, Bakan yardımcılığı ciddi bir görev, belki eski müsteşarlık makamı ile mukayese edilebilir, bu bakan yardımcısı muhteremlerin ağızlarından dökülen incileri ciddiye almak zorundayız değil mi?

Bu yasa maddesinin (TCK 216) bakan yardımcılığı düzeyinde böyle yorumlanması bu yasa maddesinin ciddiyetini de çok açık hale getiriyor kanımca.

Yukarıda TCK 216’nın ilgili bölümünü aktardım, burada bir de “Açık ve yakın tehlike” diye bir kavram var, gelin bu kavramın kökenine bir bakalım.

1917 senesinde ABD Kongresi bir “Casusluk yasası” (Espionnage act, 1917) çıkarıyor, bir ABD vatandaşı da bu yasanın bir bölümünün Amerikan Anayasasının ifade özgürlüğünü düzenleyen ünlü birinci ekine (First amendment) aykırılığını iddia ediyor, dava Federal Yüksek Mahkemeye kadar çıkıyor (Schenck v. ABD, 1919)), Yüksek Mahkeme “açık ve mevcut tehlike” (Clear and present danger) durumunda bu yasanın birinci ekini ihlal etmeyeceğini karara bağlıyor (Yüksek hakim Holmes’ün ismiyle anılıyor bu karar), seneler sonra da o ünlü film çekiliyor (Clear and PRESENT danger). 

ABD’de 1919 senesinde hukuk sistemine giren bu “Açık ve mevcut (present) tehlike” bizim hukuk sistemimize nasıl oldu da “Açık ve yakın tehlike” olarak girdi, İngilizcedeki present (mevcut) kelimesini kim “yakın” diye tercüme etti, ben bunu bilemiyorum, siyasi mühendisliğe alışmıştık ama bu tür hukuk mühendisliği de çok ilginç doğrusu.

AKP son dönemi başka hoyratlıklar ve hukuksuzlukların yanı sıra bu iki tuhaf yasa ile de anılacaktır, buna eminim. 

Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Eser Karakaş
    Eser Karakaş

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Tuhaf yasa maddeleri
    Bilgehan Uçak
    Bilgehan Uçak Bir tuhaf vergi rekortmenliği
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Yenilmez sanılanları yenmek…
    Çağatay Arslan
    Çağatay Arslan 23 Ağustos: Şapka İnkılabı ve KKM’den kurtuluş bayramı
    Gülseren Aydın
    Gülseren Aydın Babanın ölümü, kızkardeşliğin doğumu: Kıyıda  
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Kriz yok: Yeni Türkiye bu!
    Bahattin Yücel
    Bahattin Yücel Yoksulluk tırmanıyor
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Meydan siyaseti, promter/mesaj siyasetine karşı
    Tunay Şendal
    Tunay Şendal Türkiye’nin sosyo-kültürel sınıf çizgileri
    Deniz Tarım
    Deniz Tarım Öğretme ve öğrenme üzerine...
    Osman Erden
    Osman Erden Almanya-İsrail ilişkileri ve kültür sanat alanında ifade özgürlüğü (2)
    Seda Aktaş
    Seda Aktaş Hegemonik söylem altında kadın emeği: Ekonomik gerçeklikten ideolojik kurguya
    Burak Can Çelik
    Burak Can Çelik Kızıldeniz’de perde arkası güç kayması: Çin ve Rusya Batı’ya meydan okuyor
    Bilal Sambur
    Bilal Sambur İnsanlığın güruhlaşması ve küresel ahmaklık
    Deniz Nas
    Deniz Nas Liberal demokrasinin sonu mu: İttifakların gölgesinde liberaller
    Aydan Bakan
    Aydan Bakan Yazının şeytanı
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı