MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • GÜNDEM
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat
estheteclinic haber üstü reklam

Şarlman’ın derdi ne? 

Ana SayfaSi̇yasetŞarlman’ın derdi ne? 
Şarlman’ın derdi ne? 

Türkiye’nin demokraside Türkmenistan olmaya doğru ilerlediğini ifade eden bir yazıdan cezbe bulan yazar ekibinin bize söylediği gerçeklik ise Türkiye-Avrupa ilişkilerinin ontolojik varlığına bir tehdit. 

02 Mayıs, 2025, Cuma 06:20
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Charlemagne/Pignal’in  AKP yandaşlarını mutlu eden  başlığının Türkiye’nin AET’den AB’ye uzanan macerası için nasıl hazin çağrışımlar yaptığını Aydınlanma mirasını savunan Türkiye muhalefeti olarak  her platformda  vurgulamak gerekiyor.

Economist’in Bir Yazısı Üzerinden Türkiye-AB ilişkilerine dair kaygılar

Medusa’nın Salı belgeseli bize geçmişe dair önemli hatırlatmalar yaptı. Özellikle AKP’nin ilk 5 yılı dediğimizde karşımıza AB üyeliğine dair bir vizyonun çıktığını hatırladık. 

Erdoğan iktidarı ilk yılları boyunca içeride ve dışarıda bu vizyonu tereddütsüzce pazarladı ve önemli primler topladı.

Bu primlerin kalıcı olmadığının ve amacın AB’ye girmek olmadığının anlaşılması Medusa’nın Salı’nın ilerleyen bölümlerinde anlatılacaktır.

Ben belgeselin yaptığı başarılı işlerin hakkını teslim ederken, iktisadi istikrarın otoriter rejime feda edilmesinin taşlarının döşenmesine dair ayrıntıların unutulmaması gereğinin altını çizmeye çalıştım.

Genelde Bankacılık sektörünün özelde de Kamu Bankalarının bu alanda işlevselleşmesi ve Halk Bank’ın özelleştirme listesinden düşülmesi üzerine daha çok kafa yorulması muhalefetin finansal boyutlarının anlaşılması açısından önemli.

Soğuk Savaş yıllarından bu yana müesses rejimin destekçisi ve toplumun dinamik güçlerinin içeriden freni olan eski Maocu yeni Aydınlıkçı ekipten Gaffar Yakınca pek çok iktidar yanlısı yazar gibi hemen her gece kamu Bankası reklamlarının eksik olmadığı kanallarda muhalefetin kanıtlanmamış suçlarını ifşa ediyor.

Türkiye’nin demokraside Türkmenistan olmaya doğru ilerlediğini ifade eden bir yazıdan cezbe bulan yazar ekibinin bize söylediği gerçeklik ise Türkiye-Avrupa ilişkilerinin ontolojik varlığına bir tehdit. 

“Korkmayın Avrupalılar!  Arkanızda Recep Tayyip Erdoğan var!”

Yakınca’nın  Twitter zaman tünelinde Economist’in bir makalesini paylaşması dikkatimi çekti.

Economist’in makalesi başka mecralarda da yankı bulmuştu. Sağolsun Serbestiyet makaleyi Türkçeye çevirmiş.

Yakınca pek çok benzeri gibi Nasrettin Hoca’nın ölen ve doğan kazan diyalektiğine dahil. Aynı zamanda yayınlanan FT Makalesine ise ateş püskürmüştü.

Sonuçta Gaffar Yakınca dönemin muteberi olarak benimle fazla zaman kaybedecek değildi. Kendisini anlıyorum. Zaten konu Yakınca’nın Nasrettin Hoca ile olan rabıtası da değil.

FT Makalesinde  Economist’de de aslında çok fazla olumlu bir husus yok. Ama Economist makalesinin başlığı her AKP yandaşı yazarın  hayalini süsleyecek kıvamda : “Korkmayın Avrupalılar!  Arkanızda Recep Tayyip Erdoğan var!”

Bu cümleden başı dönmeyen bir AKP muhibbi bulmak kolay olmaz. Yazının içeriğine girdiğinizde tıpkı Medusa’nın Salı’nda ifade edildiği üzere Türkiye’nin en önemli ihraç ürünü ordusudur tezinin desteklendiğini görüyorsunuz :

“Türkiye bir ateşkes durumunda daha büyük bir barış gücünün parçası olarak bölgeye asker göndermeyi teklif etti. Türkiye’nin özellikle Suriye ve Libya’da Rusya’ya karşı koyma sicili göz önüne alındığında, bu hiç de küçümsenecek bir teklif değil.” Bunu yeterli bulmayanlar için dahası da var : “ Türkiye halihazırda Ukrayna’da önde gelen bir yatırımcı. Erdoğan, hiç de mantıksız olmayan bir tavırla Barış Gücü askerlerinin Türkiyeli müteahhitlerin önünü açacağını varsayıyor.”

Yakınca ve şürekanın başlıktan ötesini okumaya değer bulmadığı makale şu satırlarla bitiyor:

“Türkiye, Avrupa’daki göçmen krizinin doruk noktasında AB’nin milyonlarca çaresiz Suriyeli ve Afgan’ı Türkiye’de tutmak için milyarlarca euro ödemesini kabul etti. Bugün Avrupa’da mültecilerle ilgili endişeler yerini Rusya’yla ilgili endişelere bırakırken, Avrupa neredeyse Erdoğancayı (Erdoganese) akıcı bir şekilde konuşur hale geldi. Türkiye’nin üyelik teklifi derin dondurucuda bekliyor. Normlar dışarıda. Menfaatler ise içeride… Bu Ukrayna ve Avrupa’nın savunması için iyi bir haber olsa da, Türkiye demokrasisi için değil”

Türkiye’nin demokraside Türkmenistan olmaya doğru ilerlediğini ifade eden bir yazıdan cezbe bulan yazar ekibinin bize söylediği gerçeklik ise Türkiye-Avrupa ilişkilerinin ontolojik varlığına bir tehdit. 

Economist’teki yazıyı AKP ekibinin algılayış biçimi ile yorumladığınızda elinizde Türkiye’yi AB standartlarında bir demokrasi ile karşılamak isteyen değil Türkmenistan tadında bir otokrasi olarak görmekten çok da dertlenmeyen bir Avrupa olduğu düşünüyorsunuz.

Özsaygısı olan bir Türkiye vatandaşı olarak Economist’in yazısından AKP kadrosunun aldığı hazzın aynı zamanda Türkiye’de demokrasinin ruhuna Fatiha okunması anlamını çıkaracak değilim.

Ama benim Avrupa Birliğine dahil ülkelerle kurulan ilişkinin bu toksik hallere dönüşmesine dair itirazım da en üst düzeyde olacaktır.

Türkiye-AB ilişkilerinin Türkiye’yi demokratik normlarda sınıf atlatması gerekirken tam tersine doğru çektiğini ima etmek en hafif ifadeyle Türk insanını aptal yerine koymaktır.

Economist’in “Charlemagne” başlıklı yazarının yani Stanley Pignal’ın kaleme aldığı yazının başlığı ile içeriği arasındaki çelişkileri umursamayan AKP yandaşları olsa da geniş Türkiye demokrasi cephesi    için buradaki çerçeve  kabul edilebilir değil.

Charlemagne yani Şarlman Kutsal Roma Cermen imparatoru idi. Aydınlanma döneminin büyük yazarı  Voltaire ne Kutsal ne Roma’lı ne de İmparatorluk diye dudak bükmüştü Şarlman’ın devletine.

Charlemagne/Pignal’in  AKP yandaşlarını mutlu eden  başlığının Türkiye’nin AET’den AB’ye uzanan macerası için nasıl hazin çağrışımlar yaptığını Aydınlanma mirasını savunan Türkiye muhalefeti olarak  her platformda  vurgulamak gerekiyor.

  • Medusa’nın Salı ve cevapsız kalan soruya dair… Medusa’nın Salı ve cevapsız kalan soruya dair…
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?
TürkiyeGaffar YakıncaEconomist

Yorum Yazın

e-bülten sağ blok
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan

Bizi Takip Edin
Facebook
X (Twitter)
Instagram
Linkedin
Mastodon
Bluesky
Köşe Yazarları
Erol Katırcıoğlu
Erol Katırcıoğlu Yeni milliyetçilik ve Öcalan
Hakan Tahmaz
Hakan Tahmaz Irak işgaliden sonra benzer oyun
Başak Yağmur Eray
Başak Yağmur Eray Dış Güçler: Sert adamlar, yumuşak hafızalar
Sinem Arslan
Sinem Arslan Barış süreçlerinde taraflar arası mutabakatlarda “Yapıcı Muğlaklık”: Neden tercih edilir? Gerçekten yapıcı mı, yıkıcı mı?
Çağatay Arslan
Çağatay Arslan Demir Perde’nin çöküşü, İran’ın Ateşi: 1983’ün Mirası
Hasan Bülent Kahraman
Hasan Bülent Kahraman 27 Mayıs 1960 Darbesine Yeni Bakışlar (1)
Eser Karakaş
Eser Karakaş Erdoğan’ın uğradığı en büyük hezimet
Adnan Ekinci
Adnan Ekinci Anayasa Günlüğü - İlk Gün
Yüksel Işık
Yüksel Işık Ey CHP: Titre ve Kendine Dön
Tuğba Muslu
Tuğba Muslu Düşünmeyen nesiller projesi
Murat Kartalkaya
Murat Kartalkaya Beyaz Saray’da aşk başkadır!
Osman Erden
Osman Erden “Führer’e İtaat”
Murat Aksoy
Murat Aksoy Şirin: Bu kitabı alamayacak babalara ücretsiz ulaştırmak istiyorum
Bahattin Yücel
Bahattin Yücel İsrail-İran ve Ortadoğu
Burak Can Çelik
Burak Can Çelik İsrail-İran geriliminde yeni perde: Son gelişmeler ve bölgesel yansımalar
Tunay Şendal
Tunay Şendal İsrail-İran Savaşı’nın dinamikleri ve Türkiye
Mehmet Hasgüler
Mehmet Hasgüler Bir AİHM kararı: Kara haber mi müjde mi?
Gülseren Aydın
Gülseren Aydın Meltem Arıkan oyunlarına feminist bakış
Ali Kılıç
Ali Kılıç BOP tıkır tıkır işliyor: Sessiz kartlar, derin hesaplar
SON GELİŞMELER
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
İhraç edilen teğmenlerin avukatlardan açıklama
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yalova'da tersane işçileriyle bir araya geldi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
MSB kararını açıkladı: Teğmenler TSK'dan ihraç edildi
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
DEM Parti İmralı Heyeti’nden Pervin Buldan, DTK Eş Başkanı Leyla Güven’i cezaevinde ziyaret etti
instagram gel gel
tanpınar haber altı
Yeni Arayış
KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı