MENU
  • ÇEVİRİ
  • YORUM
  • YARGI KRİZİ
  • PİYASALAR
  • GÜNDEM
  • DÜNYA
  • EDİTÖRDEN
  • SPOR
  • KÖŞE YAZILARI
  • DOSYA>Seçimin Ardından
  • GENEL
  • KİTAP
  • DOSYA>Avrupa'nın Seçimi
  • DOSYA>Emekliler
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • RÖPORTAJLAR
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • E-Bülten
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Yeni Arayış
  • ANA SAYFA
  • KÖŞE & YORUM YAZILARI
  • KATEGORİLER
    • SİYASET
    • EKONOMİ
    • DIŞ POLİTİKA
    • KÜLTÜR SANAT
    • HUKUK
    • TEKNOLOJİ
    • PSİKOLOJİ
    • FELSEFE
    • KENT
    • EDEBİYAT
    • SAĞLIK
    • ASTROLOJİ
    • GEZİ
    • SÖYLEŞİ
    • EKOLOJİ
    • MEDYA
    • EĞİTİM
  • KÜNYE & İLETİŞİM
Kapat

Parti disiplini-parti içi demokrasi ilişkisi

ANA SAYFAYORUMParti disiplini-parti içi demokrasi ilişkisi
Parti disiplini-parti içi demokrasi ilişkisi

Parti disiplini-parti içi demokrasi ilişkisi

29 Ocak, 2024, Pazartesi 21:50
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Yeni Arayış
Yeni Arayış
Türkiye’deki siyasi partiler, parti içi demokrasiye ilişkin kurallara ya hiç riayet etmemekte ya da yalnızca görünüşte uymaktadırlar. Parti içi kararlar, genellikle demokratik müzakere anlayışından uzak bir şekilde alınmakta ve parti politikalarının belirlenmesinde etkili olan siyasi güç odaklarının iradelerini yansıtmaktadır. Siyasi partiler hukukumuzun en önemli kavramlarından birini parti disiplini oluşturur. Siyasi pratiğimize parti disiplininin parti içi demokrasinin önündeki en büyük engellerden biri olduğu, fazla demokrasinin parti disiplinini zayıflatacağı düşünceleri hâkimdir. Peki, bu görüşler ne kadar doğrudur? Parti disiplini ile parti içi demokrasi arasında söylendiği gibi bir ters orantı mı söz konusudur? Yoksa bu algı, parti içi oligarşik grupların parti içi demokratik mekanizmaları işletmemek adına sığındıkları bir liman mıdır?

PARTİ DİSİPLİNİ NEDİR?

Öncelikle, parti disiplini kavramını tanımlamakta yarar vardır. Parti disiplini, parti programına ve tüzüğüne, partinin yetkili kurulları tarafından alınmış olan kararlara uyulmasını sağlayan[1], bunlara aykırı hareket eden üyelere, eylemin niteliğine göre uyarmadan kesin ihraca kadar farklı yaptırımlar öngören bir araçtır.Parlamenter rejimlerde hükümet istikrarının tesis edilmesi için olmazsa olmaz bir unsur olan parti disiplini, seçme hakkının kullanılması açısından önem taşır. Şöyle ki, günümüzde seçimler, adaylardan çok, siyasi partilerin seçilmesi amacına yöneliktir. Seçimlerin serbestliğinin bir anlam ifade etmesi, seçmenlerin, siyasi partiler tarafından kendilerine sunulan farklı siyasi programlar arasından tercihte bulunabilmelerine bağlıdır. Parti programının uygulanabilmesi ise milletvekillerinin mecliste belli bir disiplin hâlinde hareket etmelerini gerektirir ki, bu noktada parti disiplininin etkisi yadsınamaz.Hükümet sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve seçme hakkının demokratik bir mahiyete sahip olması için gerekli bir araç olan parti disiplininin partilerin iç düzen ve işleyişini olumsuz yönde etkilemediği belirtilmelidir[2]. Gerçekten, parti içi demokrasi, parti yöneticilerinin demokratik usullere riayet edilerek yapılan seçimlerle belirlendiği, parti politikasının belirli aralıklarla gerçekleştirilen ve farklı görüşlerin tartışıldığı ulusal kongreler aracılığı ile tespit edildiği, parti içi kararların aşağıdan yukarıya doğru, üyelerin siyasal katılım özgürlüklerinin tanınarak alındığı ve parti içi kararların oluşum süreçlerinin demokratik olduğu bir iç düzen ve işleyişi zorunlu kılar. Parti içi demokrasi, parti içi kararların oluşumu ile ilgilidir. Parti disiplini ise parti kararlarına üyelerin uymalarını beklemek, aykırı eylem ve işlemde bulunan üyeler hakkında disiplin cezası vermek anlamını taşır. Bu nedenle, parti içi karar mekanizmaları işletilirken parti içi demokrasi ilkesi göz ardı ediliyor ve bu şekilde alınmış kararlara aykırı davranan üyelere disiplin cezası veriliyorsa bu durum, partinin iç düzen ve işleyişinin demokratik olmadığını gösterir[3].
Parti disiplininin parti içi demokrasiyi olumsuz yönde etkilediği algısının temelinde yatan neden nedir? Bu yanılgının sebebi basittir: Disiplinli parti ile otoriter parti kavramlarının karıştırılması. Otoriter partiler, demokratik olmayan yapılarıyla mutlak bir disipline ihtiyaç duyarlar. Bu durumda disiplin, demokratik niteliğini kaybetmiş, otoriter iç düzen ve işleyişin aracı hâline gelmiştir. Ancak, bu husus, parti disiplini ile parti içi demokrasinin bağdaşmadığı anlamına gelmez.

PARTİ DİSİPLİNİ İLE PARTİ İÇİ DEMOKRASİ BAĞDAŞIR

Burada ortaya şu soru atılabilir: Parti disiplininin parti içi demokrasiyi olumsuz yönde etkilediği algısının temelinde yatan neden nedir? Bu yanılgının sebebi basittir: Disiplinli parti ile otoriter parti kavramlarının karıştırılması. Otoriter partiler, demokratik olmayan yapılarıyla mutlak bir disipline ihtiyaç duyarlar. Bu durumda disiplin, demokratik niteliğini kaybetmiş, otoriter iç düzen ve işleyişin aracı hâline gelmiştir. Ancak, bu husus, parti disiplini ile parti içi demokrasinin bağdaşmadığı anlamına gelmez[4]. Bir siyasi partide üyelerin demokratik esaslar dikkate alınarak oluşan kararlara uymaları bekleniyorsa burada artık demokratik disiplinden söz edilir. Nitekim parti içi demokrasinin hâkim olduğu bir partide üyeler (lider dâhil), sadece demokratik esaslara uygun kararlara uymakla yükümlüdürler.Türkiye’deki siyasi partiler ise parti içi demokrasiye ilişkin kurallara ya hiç riayet etmemekte ya da yalnızca görünüşte uymaktadırlar. Parti içi kararlar, genellikle demokratik müzakere anlayışından uzak bir şekilde alınmakta ve parti politikalarının belirlenmesinde etkili olan siyasi güç odaklarının iradelerini yansıtmaktadır. Partilerin yetkili kurulları, kapalı kapılar ardında alınmış kararların onaylandığı organlar hâlini almakta, görüşlerine Siyasi Partiler Kanunu gereği zorunlu olduğu için başvurulmaktadır.
Türkiye’de parti içi demokrasiyi ikinci plana atan, otoriter tutum ve davranışları öne çıkaran lider odaklı bir parti içi işleyiş söz konusudur. Oysa bu durum, siyasi partinin varoluş amacına terstir. Zira siyasi parti, merkezinde üye olan bir örgütsel oluşumdur. Öyle ki, üye yoksa siyasi parti de yoktur.

ÜYE YOKSA PARTİ DE YOKTUR

Türkiye’de parti içi demokrasiyi ikinci plana atan, otoriter tutum ve davranışları öne çıkaran lider odaklı bir parti içi işleyiş söz konusudur. Oysa bu durum, siyasi partinin varoluş amacına terstir. Zira siyasi parti, merkezinde üye olan bir örgütsel oluşumdur. Öyle ki, üye yoksa siyasi parti de yoktur. Üyelerden ancak demokratik yöntemlerle alınmış kararlara uygun davranmaları istenebilir. Parti içi demokrasiyi hiçe sayan bir siyasi iradeye uyulmasını beklemek, otoriter parti yapısına itaat edilmesini talep etmek anlamını taşır. Bu sebeple, siyasi partiler önce iğneyi kendilerine batırmalı, iç düzen ve işleyişlerini demokratikleştirdikten sonra disiplin mekanizmasını işletmelidirler. Tevfik Sönmez Küçük, Doç. Dr., Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi [1] Ergun Özbudun, Batı Demokrasilerinde ve Türkiye’de Parti Disiplini, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Başnur Matbaası, Ankara, 1968, s. 2.[2] Maurice Duverger, Siyasal Rejimler, (Çev. Teoman Tunçdoğan), Gelişim Yayınları, İstanbul, 1974, s. 43-44.[3] Tevfik Sönmez Küçük, Parti İçi Demokrasi, XII Levha Yayınları, İstanbul, Nisan 2015, s. 185-186.[4] Ekrem Ali Akartürk, Parlamenter Rejim Uygulamaları ve Parti Sistemleri, Yeditepe Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2010, s. 77.
Yazarlar sayfasını izyeret ettiniz mi?

Yorum Yazın

Yeni Arayış
    Yeni Arayış

    Bizi Takip Edin
    Facebook
    X (Twitter)
    Instagram
    Linkedin
    Mastodon
    Bluesky
    Köşe Yazarları
    Sema Erder
    Sema Erder Dost/Düşman siyaseti ve yer değiştiren kimlikler
    Murat Aksoy
    Murat Aksoy Siyasetin 'sıfır'lanması
    Erdem Bağcı
    Erdem Bağcı Türkiye'nin makroekonomik görünümü
    Ali Kılıç
    Ali Kılıç Zengezur kavşağı: İki lider, tek kader
    Burcu Ağca Karakaya
    Burcu Ağca Karakaya Teknoloji, pedagoji ve içeriğin kesişiminde ‘etkili öğretim’
    Ece Uğuz
    Ece Uğuz CHP ne yapıyor, ne yapmalı?
    Ali Arslan
    Ali Arslan Araştırma Üniversitesi yerine araştırma yapan akademisyen destek programına geçilmelidir
    Kübra Evliyaoğlu
    Kübra Evliyaoğlu Müzayede
    Armağan Öztürk
    Armağan Öztürk Yapay zeka, robotlar ve insanlık
    Hakan Tahmaz
    Hakan Tahmaz Yeni çözüm süreci komisyonuna dair
    Erol Katırcıoğlu
    Erol Katırcıoğlu Şakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye
    Seda Aktaş
    Seda Aktaş Kapitalizmin “Gaslighting” Stratejisi: Yapısal eşitsizliklerin görünmez kılınması
    Zeynep Gizem Özpınar
    Zeynep Gizem Özpınar Batı Trakya Türk Azınlık Okulları neden kapatılıyor?
    Eser Karakaş
    Eser Karakaş Şimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği
    Çağhan Uyar
    Çağhan Uyar Gerçek diplomalar, sahte akademi
    Yüksel Işık
    Yüksel Işık Sevr’den dersler çıkartmak
    Murat Kartalkaya
    Murat Kartalkaya Çok yaşa Kralım!
    instagram gel gel
    Yeni Arayış
    KünyeGizlilik PolitikasıE-BültenRSSSitemapSitene EkleArşiv
    SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
    FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDIN

    Yeni Arayış | Onemsoft Haber Yazılımı