Henüz erken olabilir ama, Ankara’da mahkemenin CHP’nin Kurultay davası ile ilgili verdiği “erteleme” kararı konuyu kapatmış gibi görünüyor. Acaba mı dediğinizi duyar gibi oluyorum. Evet’ Doğrudur “Osmanlı’da oyun bitmez!” derler. Onun için yazıma “henüz erken” diye başladım. 24 Ekim, Türkiye siyasetinde oldukça uzun bir dönem sayılır. Kimbiliro güne kadar neler yaşanacak?
Ama giderek netleşen bir durum var bence. Erdoğan gerçektengüç durumda. Bırakın “bağımsız yargımızın” onun adına yaptığı eğip bükmeleri, şu “AKP’ye geçme!” işlemlerine bu kadar bel bağlamış olması size de tuhaf gelmiyor mu? Partisinin 24. Kuruluş yıldönümünde, özene bezene hazırlanmış bir şovla Aydın Belediye Başkanı’na rozet takması nasıl bir şey dersiniz?
Hele hele bu son “AKP’ye geçme!” şovunu kendisinin açıklaması. Beykoz Belediyesi (yani bir ilçe belediyesi)’nin başkanının (üstelik de vekil (!)) kendi partisine geçeceğini bizzat açıklaması, düştüğü acziyeti göstermiyorsa neyi gösteriyor dersiniz?
Bizde “belediyeler”, “merkezi hükümet” nezdinde birer “kamu kuruluşu” gibidir. Onun için “merkeze” bağlıdırlar. Zaman içinde birtakım yetkiler belediyelere bırakılmışsa da son tahlilde bütün yetki “merkezi” hükümettedir. Merkezi Hükümet Belediyelere birer kamu kuruluşu gibi baktığı için de belediye başkanlarını da birer “devlet bürokratı” gibi bakmayı tercih eder. Onun için mesela bir kamu kuruluşunun genel müdürünün şirket değiştirmesi ile bir belediye başkanının parti değiştirmesini aynı görür. Oysa bu tümüyle maddenin ruhuna aykırıdır.
Aykırıdır çünkü belediye başkanları bir partinin “yerel liderleridirler”. O bölgenin insanlarının oylarıyla seçilirler. Tam da bir kişinin bir partinin cumhurbaşkanı adayı olarak seçimlere katılıp seçilmesi gibi. Bir an için düşünün AKP’lilerin oylarıyla seçilen Erdoğan, bir nedenle partisini değiştirip mesela DEVA Partisi'ne geçse, cumhurbaşkanının “meşruiyeti” aynı kalır mı? Yani arkasında AKP’lilerin iradesiyle seçilmiş olma meşruiyeti devam edebilir mi?
Cevap, tabii ki “edemez” olmalıdır!
Peki nasıl oluyor da Aydın’ın CHP’li belediye başkanı AKP’ye geçince, bir belediye başkanı olarak “meşruiyeti” devam edebiliyor? Ya da CHP’nin Beykoz ilçesinin vekil başkanı AKP’ye geçince “meşruiyeti” tartışılmıyor?
Erdoğan ya da kurmayları bunun bir saçmalık olduğunu bilmiyor olabilirler mi? Bence biliyorlar. Ama ne yapsınlar ayaklarının bastıkları halı kaymakta. O nedenle de izin veriyorlar. İzin verdikleri gibi de bu geçişlere bel bağlıyorlar.
Kısa ve net söyleyelim: Parti değiştiren başkanlar başkanlığı bırakmalıdır. Belediye başkanları devletin bürokratı değillerdir, onlar yerelin halk tarafından seçilmiş parti liderleridirler. Parti lideri partisini değiştirirse seçilmiş olmanın “meşruiyeti” de ortadan kalkar. O nedenle de partisini değiştiren belediye başkanları siyasetten istifa etmiş sayılmalıdırlar.
Eğer “demokrasi” deniyorsa, eğer “demokratik yönetim” deniliyorsa, eğer “anayasa değişmeli” deniliyorsa, bu saçmalık mutlaka kaldırılmalıdır.

Yorum Yazın